Merve Şebnem Oruç
Ağustos 2011’de, bugün DAEŞ/IŞİD olarak tanıdığımız Irak el Kaidesi lideri Ebu Bekir el Bağdadi, aralarında Ebu Muhammed el Colani adıyla bilinen bir Suriyelinin de olduğu yedi üst düzey el Kaide mensubuna Irak’tan Suriye’nin kuzey doğusuna geçme ve komşu ülkede artan istikrarsızlıktan faydalanarak burada yeni bir kol oluşturmak için var olan fırsatları inceleme emri verir. Bu emir sonrasında 2012’nin ilk aylarında Colani liderliğinde Nusret Cephesi (El Nusra) kurulacaktır.
Suriye’ye Esad’a karşı savaşan muhaliflere destek verme için geldiğini söyleyen Colani’nin, gerçek adıyla Ahmed Hüseyin el Şar’a, ‘cihad’ iddiasının ardında Suriye’deki halk ayaklanmasının temelindeki baskıcı rejimden kurtulma amacının ötesinde, El Kaide temelli bir şeriat devleti kurmak da vardır. El Kaide’nin Suriye kolu olarak organize olmaya başlayan El Nusra, rejimin ayaklanmayı bir ‘radikal islam’ kalkışması ve terör faaliyeti olarak gösterme stratejisinin bir parçası olarak Şam ve Halep başta olmak üzere çeşitli şehirlerdeki hapishanelerden el Kaide mensuplarını salıvermesiyle güçlenir.
Tüm Orta Doğu’da Arap Baharı olarak bilinen ayaklanmaların katalizörlerinden biri olan Wikileaks belgeleriyle ortaya saçılan ABD’nin Afganistan’ın ve Irak’ın işgali sürecinde yaptığı insan hakları ihlallerinin, El Kaide’ye karşı duyulan karşıtlığı yumuşattığı günlerdir aynı zamanda o günler. 2012 yazında Libya’nın Bingazi şehrinde ABD büyükelçisinin de öldüğü saldırıya kadar da, ‘Arap Baharı’ etkisinin görüldüğü ülkelerde Suriye’deki el Nusra varlığı haricinde kayda değer bir el Kaide aktivitesi görülmemiştir.
El Nusra Suriye’de, daha önce görülen el Kaide taktiklerinden farklı, ancak 2000li yıllarda bizzat Eymen Zevahiri tarafından ortaya koyulan yeni bir stratejiyi takip eder. Daha yerel ve uzun vadeli bir planla hareket eden Nusra, yabancı savaşçılardan ziyade yerelde kendisine yakın olan kişileri bünyesine katar, kendisine yakın gruplarla ortak hareket eder, un fabrikası kurup ekmek dağıtır. Fakat aynı zamanda 2013 yılında silah alışverişi ve petrol ticareti dahil olmak üzere Nusra ve rejim arasında birbirini besleyen pek çok temas rapor edilmiştir. Bu süreçte rejimin ordusundan ayrılan askerlerin kurduğu Özgür Suriye Ordusu zayıflamaya başlarken, rejimin zulmüne karşı evlerini, ailelerini korumak isteyen yerel halkın şehir, kasaba ve köylerde kurduğu irili ufaklı ketibeler, mücadele kabiliyeti kazanmak için daha büyük gruplarla irtibata geçmektedir. Aralarında en güçlü olanlar, Nusra ve onun bağlantıda olduklarıdır.
Bu sırada, Bağdadi’nin Nusra’nın ardından Irak el Kaidesini de Suriye içine sokmasıyla iki el Kaide menşeli grup arasında rekabet başlar. Bağdadi, 2013’te Irak ve Şam İslam Devleti (IŞİD) adıyla bir devlet kurduğunu ilan ederek Nusra’dan biat istediğinde, el Kaide lideri Zevahiri, iki grubun birleşmesine gerek olmadığı yönünde bir açıklama yapar, ancak Bağdadi’ye “Irak’a geri dön” demez. Colani, kendisini Suriye’ye gönderen Bağdadi’ye biat etmektense merkezi el Kaide’ye bağlı olduğunu bildirir. DAEŞ; rejimin kaybettiği toprakları ele geçirmek amacıyla muhaliflere karşı savaşmaya başladığında Nusra muhalifler kanadında yer alır, onlarla birlikte savaşır. Bağdadi, DAEŞ’in 2014’te Musul’u işgal etmesiyle ‘devlet’ iddiasını ‘hilafet’e taşırken Merkezi el Kaide’yle de arasındaki bağları koparacaktır. Zevahiri, Bağdadi’yi fitne çıkarmakla suçlarken Bağdadi de Zevahiri’yi aşağılayacaktır.
DAEŞ kadar vahşi ve ön planda olmaması nedeniyle Suriye’de Batı tarafından ikincil tehdit olarak görülen Nusra, gerek Suriyeli muhalifler gerekse onları destekleyenler tarafından hoş görülmeye devam eder. Ama, el Nusra da sonuçta el Kaide’dir. ABD, 2014 yılı itibarıyla DAEŞ’le mücadele stratejisini hazırlayıp devreye alırken rejimin muhaliflere yönelik saldırılarının bahanesi de aralarındaki El Kaide varlığı olacaktır. Nitekim Rusya da 2015’te rejime verdiği desteği artırarak fiili olarak Suriye’ye girdiğinde gerçekleştirdiği yoğun hava saldırılarının bahanesi olarak Nusra’yı gösterecektir.
Temmuz 2016’da, Rusya, rejim ve İran ortaklığındaki saldırılar Halep’te yoğunlaştığında, yeni bir strateji belirleme gereği duyan Colani, Nusra Şura Konseyi’ni toplayarak bir açıklama yapar ve El Kaide’den ayrıldıklarını, Esad’a karşı savaşan çeşitli gruplarla beraber ‘Şam’ın Fethi Cephesi’ni kurduklarını duyurur. Oysa dünyanın nazarında ‘El Kaide’ye katılmak’ diye bir şey vardır ama ‘El Kaide’den ayrılmak’ diye bir şey yoktur. Nitekim Colani, bu stratejisiyle “Nusra’yı kurtarayım” derken Suriye direnişinin altına son odunu atmış olur.
Halep’in düşmesi ve Astana süreciyle beraber önce Türkiye, Rusya ve İran, önce ateşkes, ardından da ‘çatışmasızlık bölgeleri’ üzerinde anlaşırken, sahadaki güçler, özellikle de Nusra ve Ahrar eş Şam arasında ayrışmalar başlar. Şam’ın Fethi Cephesi yani Nusra, bazı grupları da yanına alarak Heyet Tahrir el Şam (HTŞ) adıyla yeni bir grup kurar. Ahrar’ın baskın olduğu grupla Nusra’nın domine ettiği grup arasında başlayan ayrılıklar zamanla çatışmaya döner ve sonunda muhaliflerin sıkışıp kaldığı kent İdlib, Nusra’nın domine ettiği HTŞ’nin kontrolüne geçer.
Eylül’de 6.sı düzenlenen Astana görüşmelerinin en kritik konusu da bu nedenle İdlib’ti. Astana’da mutabakata varılan İdlib konusu ve ‘çatışmasızlık bölgeleri’ kapsamında burada izlenecek yol haritasının detayları, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Rusya Devlet Başkanı Putin’le gerçekleştirdiği toplantı ve İran’a gerçekleştirdiği seyahatte belli olmuş gibi görünüyor. Bu süre zarfında Hama’nın kuzeydoğusunda HTŞ’nin rejim güçlerine operasyon düzenlemesi, maalesef bir kez daha muhaliflerin ve en çok da sivillerin dezavantajına oldu. Rusya tarafından gerçekleştirilen bini aşkın hava saldırısında aralarında çocukların da olduğu çok sayıda insan öldü. Astana kapsamında bugün yarın TSK ve desteklediği ÖSO güçlerinin İdlib’e girmesi ve burada ateşkesi sağlamak üzere kara operasyonu gerçekleştirmesi bekleniyor. Bakalım Nusra doğru zannettiği yanlış stratejilerinin pişini bırakıp İdlib’den gidecek mi? Yoksa yeni bir yanlışa daha imza atıp TSK’ya mukavemet mi gösterecek? Önümüzdeki günler Suriye için olduğu kadar, Nusra’nın geleceği için de belirleyici olacak gibi görünüyor.
Yazarlar
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.02.2020
4.02.2020
5.01.2020
29.12.2019
8.02.2019
29.07.2018
22.07.2018
15.07.2018
12.07.2018
5.02.2018