M.Şükrü HANİOĞLU
T.B.M.M tarafından "Sultan Abdülmecid ve Dönemi" konulu bir sempozyum düzenlenmesi sığ "Cumhuriyet -Osmanlı" karşılaştırmaları ve bunlara dayalı tartışmaların seviyesinin daha da düşmesine yol açtı. Buna karşılık muhafazakâr kitleleri temsil gücü yüksek bir siyasî iktidarın "Abdülmecid Dönemi"ni ele alan bir sempozyum düzenlemesinin sembolik önemi gözardı edilmemelidir. Bu gelişmeyi "Cumhuriyet sultan anıyor" benzeri bir kavramsallaştırma yardımıyla yorumlamak yerine, onu sempozyumun başlığındaki "dönem" kelimesi üzerine yoğunlaşarak ele almak bizi anlamlı sonuçlara ulaştırabilir.
Tanzimat ve muhafazakâr kitleler
Sultan Abdülmecid, babası II. Mahmud ya da oğlu II. Abdülhamid gibi bir zaman dilimini kişisel etkisiyle şekillendirmemiştir. Başka bir deyişle, "Devr-i Hamidî"benzeri bir "Devr-i Mecidî"den bahsetmek mümkün değildir. Onun dönemini şekillendiren diktatörlüğünü te'sis ederek, otoriter bir "aydınlanma" programı uygulayan Bâb-ı Âlî bürokrasisi olmuştur. Bu nedenle "dönem"in Mustafa Reşid Paşa ve Mehmed Emin Âlî Paşa benzeri ricâli, günümüzde, popüler düzeyde, Sultan Abdülmecid'den daha fazla tanınır.
Burada kullanılan "dönem" kavramı ise gerçekte Osmanlı tarihinin dönüm noktalarından birisi olan Tanzimat'a atıfta bulunur. Gerçi Tanzimat kimi tarihçilere göre Âlî Paşa'nın 1871'de vefatı sonrasında Sultan Abdülaziz'in iktidarı tedricen Bâb-ı Âlî'den Saray'a nakletmesine, kimilerine nazaran ise 1876 Kanuni Esasîsi'nin ilânına kadar sürmüştür. Ancak Tanzimat'ın bizatihi Gülhane hatt-ı hümayûnunun ilânı ve Islahat Fermanı gibi dönüm noktaları Abdülmecid'in saltanatı döneminde yaşanmış, resmî ideolojisi olan Osmanlıcılık da bu zaman diliminde şekillemiştir.
Muhafazakâr Müslüman kitleleler, Tanzimat ve Sultan Abdülmecid'e, bilhassa 1856 Islahat Fermanı nedeniyle, fazlasıyla eleştirel biçimde yaklaşmışlardır. Muhafazakâr devlet adamı ve tarihçi Ahmed Cevdet Paşa, Abdülmecid hakkında "ahlâk-ı hasenesine de za'f gelerek seccadenin dört ucunu salıverdi" yorumunu yaparak oldukça sert bir tenkidi dile getirmiştir. Bu yorumun, Müslümanlarla gayrımüslimleri eşit hale getiren Islahat Fermanı'nın ilânında "Ehl-i İslâma . . . ağlayacak ve matem edecek gündür" diyerek yakınan muhafazakâr kitlelerin hislerini yansıttığı şüphesizdir. Nitekim aynı kitleler Âlî Paşa'nın cenaze namazı kılınırken Şeyh Osman Efendi'nin "Bu zâtı nasıl bilirsiniz?" sualine derin bir sessizlik ile cevap vererek hoşnutsuzluklarını ortaya koymuşlardı. Şeyh Efendi'nin"Büyük bir zât idi. Devlete çok güzel hidmetler etdi" uyarılarına karşın tezkiyede sükûtun tercihi, muhafazakâr kitlenin söz konusu "hizmetler" konusunda aynı kanaatte olmadığını ortaya koyuyordu. Yeni Osmanlı muhalefetinin de temelini oluşturan bu yaklaşımın, bilhassa Tanzimat'ın ilânından kısa süre önce benimsenen ve daha sonra ivme kazanan Avrupa ürünlerinin açık pazarı haline gelme siyasetinden kaynaklanan, iktisadî ve toplumsal temelleri de vardı. Ancak bu eleştiri son tahlilde "Batılılaşma"ya yönelik muhafazakâr bir tenkit olarak dile getiriliyordu.
Tanzimat, Türkçülük ve erken cumhuriyet
Muhafazakârların "Batı taklitçiliği" ve "toplumu özünden uzaklaştırma" temelli eleştirilerine karşılık, Türkçü hareket Tanzimat'ı milliyetçi açıdan tenkit etmiştir. Gökalp, Türkleşmek, İslâmlaşmak, Mu'asırlaşmak çalışmasında "Tanzimat tuzağına düşen"in yalnızca Türkler olduğunu belirtmiştir. Ahmed Agayef (Ağaoğlu) ise Tanzimat'ı "iflâs" etmiş bir ideoloji olarak tanımlamıştır.
Osmanlı geçmişini ulus-devlet açısından yorumlayan Erken Cumhuriyet'in Tanzimat'a yaklaşımı da hem bu Türkçü mirasa, hem de Osmanlı reformlarının Cumhuriyet devrimlerinin öncülleri olmadığı tezine dayanıyordu. Bu nedenle Mustafa Reşid Paşa'nın "bu günün doğumunda bile müessir olduğunu," Tanzimat'ın "cidden radikal yenilikler" getirdiğini savunan Mahmut Esat Bozkurt benzeri ideologların görüşleri siyaseten benimsenmiyordu. Buna karşılık, Recep Peker'in Tanzimat için yaptığı "kök tutmadan sönüp giden küçük bir tecrübe" yorumu şüphesiz parti ve liderin çizgisini yansıtıyordu.
Bu tez doğal olarak tüm Osmanlı tarihini Türk ırkının "karanlık çağı" olarak kavramsallaştıran Türk Tarih Tezi ile de oldukça kolay biçimde eklemleşiyordu. Buna karşılık bir Osmanlı eyleminin "Eşsiz İnkılâb"ın temellerini attığının kabulü sadece Tarih Tezi ile değil genel anlamıyla resmî ideolojiyle çelişiyordu. Bu nedenle de Türklere Osmanlı öncesinde"parlak geçmiş" inşa etmeyi hedefleyen tarih ve antropoloji çalışmaları Sümer ve Etrüsk tarihleri üzerine yoğunlaşır, Hitit kadavraları üzerinde antropometrik incelemeler yaparken Tanzimat'ı zikredilen "karanlık çağ" parantezi içinde bırakmayı uygun görüyorlardı. Atatürk'ün vefatı sonrasında bu alandaki "parti çizgisi"nde ciddî bir değişim görülmüştür. Maarif Vekili Hasan Âlî Yücel'in "yürüme ve durmalarıyla millî davamızın mühim safhalarından biri ol"duğunu vurguladığı Tanzimat'ın yüzüncü yıldönümünde Türk Tarih Kurumu ve üniversiteleri bu konuda bir eser hazırlamaya davet etmesi, söz konusu değişimi olanca açıklığıyla ortaya koyuyordu. 1940'ta "Millî Şef ve Reisicümhur İsmet İnönü'ye . . . Türk ilmi ve maarifinin armağanı" olarak sunulan Tanzimat I derlemesi, Tanzimat'a "Cumhuriyet'in başardıklarını gerçekleştiremeyen" bir hareket olarak yaklaşmakla birlikte, onu "İnkılâb"ın hazırlayıcı safhalarından birisi olarak kavramsallaştırıyordu. Cumhuriyet seçkinleri, Osmanlı Batılılaşmasıyla barışmakla kalmamış, onun kendi"inkılâb"larını hazırlayan bir hareket olduğunu yeniden kabul etmişlerdi.
Türk muhafazakârlığı ve Tanzimat
Bu kabul ise gerçekte Türk muhafazakârlığının Tanzimat'dan Cumhuriyet'e ulaşan süreç hakkındaki yorumunun tekrarından başka birsey değildi. Türk muhafazakârlığı bu süreci değişik aktörlerce sahneye konan, "öz değerlere yabancılaştırma" amaçlı ve Devr-i Hamidî parantezi dışında "kesintisiz" bir dönüşüm olarak kavramsallaştırıyordu. Bu nedenle anılan sempozyum sembolik açıdan büyük önemi haizdir. 1938 öncesinin tarih tezlerini sahiplenen Türk ulusalcılığının konuya "Cumhuriyet sultan anıyor" şeklinde yaklaşması şaşırtıcı değildir. Şaşırtıcı olan, uzun yıllar Tanzimat'ı eleştiren, ideal sultan olarak II. Abdülhamid'i gören Türk muhafazakârlığının Sultan Abdülmecid'i anma vesilesiyle konuya yönelik farklı bir yaklaşım geliştirmiş olmasıdır.
Bu değişim, ulusalcılığın "her şeyiyle kötü Osmanlı'ya karşı herşeyiyle iyi Cumhuriyet" yaklaşımına verilen bir cevapsa fazla önem taşımaz, ama Türk muhafazakârlığının Tanzimat ile barışmasını sembolize ediyorsa gerçek bir dönüm noktasıdır.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.11.2018
12.11.2018
5.01.2018
29.10.2018
22.10.2018
15.10.2018
24.09.2018
16.09.2018