Münir AKTOLGA
Menderes, Demirel ve Özal çizgisine, o dönemin “büyüme, gelişme tutkusuna” dönüyoruz...
Belki eskiden olayların ve süreçlerin açıklanması bu kadar basitti, yani o “büyüme ve gelişme” tutkusu birçok şeyi açıklamaya yetiyordu; ama AK Parti iktidarıyla birlikte Türkiye bambaşka bir sürecin içine girmişti... Yukarda ele alınan konular ve politikalar açısından görünüşe bakılırsa aslında Menderes, Demirel Özal ve Erdoğan arasında hiçbir fark yoktu. Bunlar aynı zincirin parçaları idiler! Gene aynı büyüme tutkusu, aynı projeksiyonlar egemendi siyasete... Ama, bu kez koşullar -yani AK Parti’nin iktidar olduğu koşullar- çok farklıydı. Küresel sermaye büyük bir iştahla ülkeye akıyordu adeta! (2002-2015 arasında toplam 600 milyar dolara yakın bir sermaye girmiş ülkeye!.. Bunun yarıya yakını ise direkt yatırıma yönelik...) Sadece bu da değil, bu dönemde eskinin “Beyaztürk” Devletçi burjuvaları da artık antika Devletçi politikaları bir yana bırakarak küresel dinamiklerle bütünleşme, küresel sermaye haline gelme yoluna girmişlerdi. Buna bağlı olarak da onlar bile artık AK parti iktidarını destekliyorlardı!.. Bu nedenle, bir süre işler bu yeni kulvarda -aşağıdan yukarıya doğru- pürüzsüz ilerledi, ve bu dönemde neredeyse Türkiye üçe katlandı!..
Ama, içerde ve dışarda esen 21. Yüzyıl rüzgarlarıyla yelkenlerini şişirerek iktidara gelen AK Parti yöneticileri bütün bu süreçlerin özünü hiç kavrayamadılar!.. Bunlar, daha sonra, sürecin ikinci aşamasına özgü gelişmelerle karşı karşıya gelince, küreselleşme sürecini falan hemen bir yana bırakarak, eski koruyucu zihinsel kalkanlarının arkasına sığınmaya, o ana kadar olup bitenleri bile hep “göklerden gelen bir karara” bağlayarak, kendilerini 20. Yüzyıl kulvarlarında yol almaya çalışan yalnız bırakılmış “kutsal” bir yolcu gibi görmeye başladılar!.. “Küreselleşme süreci, küresel sermaye falan bahane imiş, demek ki biz, Allah yürü ya kulum demiş de o yüzden yürümüşüz, 21. Yüzyıl bizim Yüzyılımız olacak” diyerek, “Osmanlı’yı küllerinden yeniden yaratmak” için “restorasyoncu”-reaksiyonist-popülist-Devletçi bir kimliğe sahip çıkarak yola devam kararı alıyorlardı!..
“Birinci Dünya Savaşı’nın bizi parçalamak için çıkarıldığını, bütün o eski Osmanlı mülkü toprakların -buralardaki yer altı zenginliklerinin de- elimizden zorla alındığını, şimdi artık “parantezi kapatma vaktinin geldiğini” ilan ederek, “daha önce bize ait olan mülk” üzerinde kurulu ülkelerde olup biten her sorunu artık bizim kendi iç sorunumuz gibi görmeye, buralara bu mantıkla müdahale etmeye başladılar!..
Sonuç ortada, “Dimyad’a pirince giderken neredeyse evdeki bulguru da tehlikeye atar” hale geldik!.. Bir Demirel’in, daha sonra Özal’ın, hatta başlangıç dönemindeki Erdoğan’ın izlediği siyasete bakın, bir de daha sonra, İslam’ın hamisi olmaya çalışan-Osmanlıcı-“Siyahtürk” jakoben toplum mühendisi siyasete!..
Hep şunu yazıyor ve söylüyorum: Bugün artık mücadele 20. Yüzyıl kalıntısı eski dünyanın güçleriyle, enerjisini 21. Yüzyıl dinamiklerinden alan yeni dünyanın sivil toplumcu güçleri arasında cereyan ediyor. 20. Yüzyıl koşuları içinde bir yeri ve anlamı olan bütün o “sol”-“sağ” vb. ideolojilerin hepsi geride kalmıştır! Görmüyor musunuz, artık bütün o ideolojik akımların hepsi “düşmanımın düşmanı dostumdur” anlayışıyla 21. Yüzyıl dinamiklerinin karşısında ittifak halindeler; bazan açıkça, belirli bahaneler uydurup aynı safta durarak, bazan da birbirleriyle çatışıp birbirlerinin varoluş koşullarını yaratarak!.. Bütün hikaye bundan ibarettir!..
Bütün bu gelişmeler karşısında, gelişmekte olan ülkelerin önüne iki yol çıkıyordu; ya onlar da gelişmiş ülkelerin küreselleşme karşıtı ulusalcı reaksiyonlarına karşı, savunma psikolojisiyle, aynı yola girip onlara bu zeminde cevap vererek, reaksiyonist bir çizgi izleyecekler, ya da 21. Yüzyıl’a damgasını vuran dinamikleri de -küresel sermaye çevrelerini de- arkalarına alarak, gelişmiş ülke ulus devletlerinin atalet direncine hiç aldırış etmeden, onları kendi egemenlik alanlarında -20. Yüzyıl kulvarlarında- yalnız bırakarak 21. Yüzyıl kulvarlarında yollarına devam edeceklerdi… Yani, ya provokasyona gelip 20. Yüzyıl’ın egemenlerine onların güçlü oldukları alanda laf yetiştirmeye çalışacaklar, ya da hiç arkalarına bakmadan yollarına devam edeceklerdi… Ama bunun için de tabi küreselleşme sürecini ve onun üretici güçleri geliştirici dinamiklerini iyi kavramaları, gelişmenin, ilerlemenin, kerameti kendinden menkul o antika yapılarından değil, 21. Yüzyıl dinamikleriyle bütünleşmekten kaynaklandığını görebilmeleri gerekiyordu…
Peki görebildiler mi?.. Gelişmekte olan diğer ülkeleri bir yana bırakırsak, Türkiye görebildi mi?..
Bence, işin derinliklerine inerek ne iktidar, ne de muhalefet bu süreci göremediler!.. Ne doğru dürüst küreselleşme sürecini anlayabildiler, ne de bu sürecin aşamalarını!.. Çok ince bir çizgi vardı arada. AK parti kurmayları, karşılarındaki ulus devletçi cephe süreci provoke etmeye çalıştıkça, yapılması gerekenin, “daha çok demokrasi” diyerek küresel dinamiklerle olan ittifakları daha da güçlendirip, onları ülkeye çekme yönündeki çabalara daha da hız vermek olduğunu anlayamadılar. Yavaş yavaş, “beka” korkusundan kaynaklanan ulus Devletçi-reaksiyonist yanları öne çıkmaya başladı… “Görüyorsunuz, biz ne yaparsak yapalım olmayacak, çünkü ortada bütün bu hareketleri koordine eden küresel bir üst akıl” var, “bunlarla onların anladığı dilden konuşmak lazım” noktasına gelerek, 21.Yüzyıl kulvarlarını terkedip, eski Türkiye’nin Devletinin kanatları altına sığınarak gelişmiş ülkelerin ulus devletleriyle, onların egemen oldukları alanda, onların istedikleri şekilde ulus devletçi reaksiyonlarla denge oluşturma yoluna girdiler...
Devletin -eski Türkiye’nin Devlet’inin- istediği de tam olarak buydu zaten!.. Bu fırsatı kaçırır mıydı hiç! Hemen o da aldı sazı eline ve başladı çalmaya: “Türkiye dış güçlerin saldırısı altına girmiştir, içerde de bunların işbirlikçileri vardır. Yapılacak iş, Devletin bekası uğruna yerli-milli Devletçi unsurlarla ittifak kurarak işbirlikçilere karşı reaksiyoner bir duruş almaya çalışmaktır...”
“Demokrasi mücadelesi” diyerek yola çıkan ve o ilk on küsür yılda bu alanda epey de mesafe kateden AK Parti kendini Devletçi ulusalcıların kollarında böyle buldu işte!..
Ne içindi peki? “Türk tipi Başkanlığı” garanti altına alabilmek için mi idi her şey!?.. “Denize düşen yılana sarılır” hesabı, bir zamanlar Demirel’in düştüğü “Milliyetçi Cephe” tuzağına şimdi de onlar düşüyordu!..
Ne yapalım, „eldeki imkanlarla bir yere kadar gelebildik, daha ileri gidemiyoruz, patinaj yapmaya başladık“ diyorlardı!..
Peki sonra ne oldu; „yerli milli“ çözümler ararken girilen „ittifaklar“ kurtarabildi mi ülkeyi „patinajdan”?.. Bırakın kurtulmayı bir yana, „patinaj yaparak“ içine girilen bu süreç bize „beka sorunundan“ başka ne getirdi?..
Daha o zaman -2014 yılında- yayınlanan bir çalışmada şöyle diyorduk:[1]
„Eğer bugün Türkiye bir dar boğaza gelip dayandıysa, çabalayıp dursak da artık bir türlü „orta derecede gelişmiş bir ülke“ olma sınırının ötesine geçemiyorsak ne yapacağız? “Orta derecede gelişmiş ülke” olma konumunu nasıl yeneceğiz?.. Büyümek istiyoruz ve 2023-2071 hedeflerinden falan bahsediyoruz ama öyle sadece istemeyle, ya da hamasetle olmuyordu ki bu işler!.. Öyle sihirli bir değnekle dokunarak her şeyi bir anda yoluna koyamayacağımıza göre ne yapmamız gerekiyor…”
Yazı şöyle devam ediyordu:
“Neresinden bakarsanız bakın, 21. Yüzyıl koşullarında büyümenin, gelişmenin yolu, son tahlilde “yeni bilgiler üretip piyasaya katma değeri yüksek mallar sürebilmekten” geçiyor. Bu açık!.. Ama bakın işte tam bu noktada da ikinci sorun çıkıyor karşımıza!!.
İki yüz yıldır doğal yatağından sapmış bir toplumuz biz. Daha yeni yeni kendi yolumuzu bulmaya, tarihimizle, kültürümüzle buluşmaya çalışıyoruz. Böyle bir toplumun öyle hemen birden bire yeni bilgiler üretebilmesi mümkün müdür? Eğer bilgi üretmek, çevreden gelen enformasyonları sahip olduğumuz bilgi temelimizle değerlendirip işleyerek „bilgi“ adı verilen yeni ürünler ortaya çıkarabilmek ise, hangi „bilgi temeliyle„ başaracağız biz bu işi?.. İki yüz yıldır pozitivist toplum mühendisleri kendi kafalarına göre yeni „bilgi temelleri“ kazandırmaya çalışmışlar bu topluma!.. Bu nedenle, daha henüz doğru dürüst bir eğitim sistemimiz bile yok bizim!. En önemlisi de, nasıl bir eğitim sistemine sahip olmamız gerektiğini henüz daha bilmiyoruz!.. E, bu durumda nasıl yeni bilgiler üreterek katma değeri yüksek mallar elde edeceğiz ki?”[2]
İşte tam bu noktada „çaresizlik“ iki eğilimin, ideolojik kökenli iki sapmanın ortaya çıkmasına neden oluyor...
Birincisi açık; eski “Beyaztürk” statükonun, içe kapanmacı, Devletçi, dünya görüşünü savunanların çizgisidir bu. Az üretirsen, az enerji tüketir, az ithal girdi kullanırsın olur biter, ne cari açık kalır ortada ne de başka bir şey!! Bunların -bu “Beyaztürk Mahalle” sözcülerinin- bütün söylediklerinin, yazıp çizdiklerinin özü esası buraya varır!! Türkiye’de „sol“ muhalefet diye boy gösterenlerin de “kapitalizme karşı olmak” adına sahip çıktıkları bu politika Osmanlı artığı eski Devletçi paradigmanın günümüzdeki uzantısından başka bir şey değildir! Onların bütün dertleri, kaybettikleri antika cennetlerine yeniden kavuşabilmekten ibarettir! Her türlü yeniliğe karşı çıkan, bütün sorunların kaynağının üretici güçlerin gelişmesi olduğunu düşünen bu gerici muhalefete göre en kestirme yol, hiçbir şey yapmamaktır!! “Beyaztürk”-Devletçi elitler toplumun ürettiği bütün nimetlerden yararlanırken diğer insanlar da „şükür“ diyerek „doğayla içiçe“ „huzur içinde“ yaşamalıydılar!! Bunların dünya görüşü bu idi!..
İkincisi ise, AK Parti’nin içinde filizlenen yeni tipten Devletçi milliyetçi-İslamcı akımdır. Bunlar da, eski “Beyaztürk”-Devletçi statik-içe kapanmacı dünya görüşüne karşı çıkarlarken, işi abartarak meseleyi başka bir uç noktaya götürüyorlar, tek çıkar yolun „genleşmeci„ yeni Osmanlıcı-“emperyal” bir ülke haline gelmek olduğunu söyleyerek, gelişmenin ilerlemenin yolunun, “Türk tipi Devletçilik” de denilen merkeziyetçi bir anlayışla, maliyetin halkın sırtına yüklendiği Çin modeli bir kalkınmadan geçtiği sonucuna varıyorlard!..
„Stratejik derinlikli„ politikalarının arkasına gizlenerek, onu, milliyetçi-Devletçi-yayılmacı bir anlayışla yorumlayan bu çevreleri sakın küçümsemeyelim; en az birinciler kadar tehlikeli bir sapmadır bu da! Ayrıca, iktidar partisi içinde geliştikleri için, bunların işi daha da tehlikeli noktalara götürebilme potansiyelleri olduğunu da unutmayalım!..
Peki, her şey ortada iken neden sanki bir duvara doğru koşuyoruz!?
İdeoloji denilen nöronal programlar nöronal ağları işgal eden zihinsel virüslere benzer!.. Öyle ki, bunlar beyine bir kere girince artık ondan sonra insan beyninin işleyişi aynen bir computerin işleyişi gibi olur!! Nasıl, bir computer kendisine yüklenmiş olan „software“-program ne ise ancak ona göre çalışabiliyorsa, insan beyni de o andan itibaren artık ideoloji adı verilen programa göre işler hale gelir!..
Siz bir kere, „patinaj yapma“ sorununu, bilgi üreterek çözme yolundan çıkararak, olayı “dindar ve kindar” „İslami nesiller yetiştirecek“ ideolojiyle çözme anlayışına havale etmişseniz, bundan sonra artık ağzınızla kuş tutsanız fayda etmez![3] 21. Yüzyıl kulvarlarında karşınıza çıkan problemleri ancak geriye dönerek „atalarınızın stratejik derinliğinden alacağınız kuvvetle“ çözmeye kalkarsınız!..
Dersiniz ki, „1. Dünya Savaşı bizi parçalamak için çıkarılmıştı, ama şimdi artık devir değişmiştir; zaman, artık son yüz yılda açılan parantezi kapatma zamanıdır. Osmanlı mülkünü tekrar birleştirerek Osmanlı’yı küllerinden yeniden diriltme, İslam’ın koruyucusu sıfatımızı yeniden kazanarak büyük devletler kulvarında yerimizi tekrar alma zamanıdır…“
Bütün bunları benim „Siyahtürk jakobenler“ dediğim çevrenin ideologları açıkça yazıp duruyorlar!.. Olay böyle konunca da tabi o zaman ne oluyor; „zaten bize ait olan“ „mülkteki“ -Osmanlı mülkündeki- bütün o enerji kaynakları falan hep „bizden zorla çekilip alınmış yeraltı zenginliklerimiz“ haline dönüşüyor ve bunları tekrar „misak-ı milli“ sınırlarına katmak bizim için “milli” bir görev haline geliyor!.. Ayrıca, bu andan itibaren, bütün o eski Osmanlı mülkü ülkelerin „iç işleri“ de bizim iç işimiz olarak yorumlanmaya başlanıyor!.. Ne sanıyorsunuz, “komşularla sıfır sorun” falan derken birden “değerli yalnızlık” anlayışına sığınarak bütün o problemlerinin içine nasıl daldık gittik!..
Nedir bizim derdimiz?..
Hep altını çizme ihtiyacını hissediyorum, 21. Yüzyıl’da yaşıyoruz artık, uyanalım! „Eski Osmanlı mülküne sahip çıkmak“ falan deyip duruyoruz!! Bu türden hayalci -sübjektif idealist- bir politikanın tarihin „derinliklerinden“ gelen gerekçelerini arayıp duruyoruz, nedir bizim derdimiz Allah aşkına?.. “İslam ükeleriyle”, Orta Doğu’yla olan ekonomik, ticari ilişkileri geliştirmekse mesele tamam, ama, bu durumda rahat olmamız gerekir. Ortak kültür, aynı dine sahip olmanın verdiği ortak değerler zaten bellidir. Yapılacak iş, son yüz yılda “Oryantalizmin” ördüğü duvarları aşmak, aradaki yabancılaşmayı ortadan kaldırmaktır. „Stratejik derinliğimizin“ köklerini buralarda arayacaksak mesele yok! Ama, eğer bunlar bahane ise, mesele, „Osmanlıcılığı“ falan bahane ederek 20. Yüzyıl kalıntısı bir zihniyetle yeni bir „paylaşım savaşının“ içine girmekse, o zaman işin rengi değişiyor!..
Açık konuşalım demiştik!. Hiç kimse boşuna heveslenmesin, „yeni bir paylaşım savaşından“ falan medet ummak hikayedir artık!..
Bu türden çabaların astarı yüzünden pahalıya oturur, oturuyor da zaten! Ha, Kürt petrolünün Türkiye üzerinden Avrupa’ya satılması falan başkadır. Normal bir ticari ortaklıktır bu. Ancak, meseleyi bunun ötesine götürerek olayı „emperyal“ bir Türkiye’nin „genleşme“ faaliyeti olarak algılayıp Ortadoğu’ya bu gözle yaklaşmak ise apayrı bir olaydır!.. Bu durumda, olup bitenleri 20. Yüzyıl mantığıyla yeni bir „paylaşım mücadelesine“ indirgeriz ki, böyle bir anlayışın sonu felakettir! Türkiye’nin yükselişini „Kapitalizmin Eşitsiz Gelişmesi Kanunu“ kapsamında değerlendirerek, olup bitenleri, bir zamanlar Almanya’nın yükselişi mantığıyla ele almaya çalışmak bütün bir süreci çıkmaza sokar!.. Bu nedenle, önce şu gerçeğin altını bir kere daha çizelim. Yeni bir „paylaşım savaşı“ peşinde olanlar, etrafında olup bitenleri bu gözle değerlendirenler yanılıyorlar. Ne Arap Baharı, ne Mısır, Suriye olayları, ne de bugünkü İŞİD, ya da PKK sorunu yeni bir paylaşım savaşı boyutuyla ele alınarak açıklanamaz. İşi bu noktaya indirgeyerek açıklamaya kalkmak, bu türden bir paradigma içinde çözüm yolları aramak daha başından meseleyi çıkmaza sokmaktır…
Unutun bunları unutun, sadece bu türden rüyaları değil, bütün o ideolojik çözüm yollarını unutun! 21. Yüzyıl’da bu türden ham hayallerle bir yere varılamaz artık! „Emperyal, tam bağımsız Türkiye“ imiş, „genleşecekmişiz“! „Siyahtürk Jakoben“ ideologlara Allah akıl versin diyelim, başka ne denir ki!..
Aslında, ilk on yılda AK Parti’yle birlikte Türkiye aşağıdan yukarıya doğru güzel bir yola girmiş, “yeni Türkiye” hedefine doğru yürümeye başlamıştı. Hatırlayın, o ilk yılları... “Arap Baharı” denilen demokratik kalkışma nasıl ve neden ortaya çıkmıştı sanıyorsunuz? Bütün o “eski Osmanlı mülkü” Arap ülkeleri bizi taklit ediyor, bizim açtığımız yoldan ilerlemeye çalışıyorlardı... Bunları unuttunuz mu, ne oldu size?.. Siz şimdi „beka sorunu“, “ecdadımız” falan diyerek, tarih boyunca hepimize kan kusturan o Sultanlar’ın yolundan ilerlemeye çalışıyorsunuz, yazık değil mi (size de bu halka da...) Bu halk, bu insanlar size güvendiler, neden onları hayal kırıklığına uğratma riskine giriyorsunuz...
“Ölü kuşakların geleneği yaşayanların üzerine bir kabus gibi çöküyormuş” gerçekten!.. Bir şeyi, bilinç dışı olarak, yapıyorsunuz, ediyorsunuz, ama iş bütün o yapılanları açıklamaya gelince, alıyorsunuz olayı halâ eski yapının-paradigmanın içine hapsederek orada-onunla açıklamaya çalışıyorsunuz!!.. Gerçekten ilginç bir durum bu...
Ben bütün bunları yaşanılan tarihsel sürecin içindeki travmatik olaylarla açıklıyorum...
Düşünün, yüzyıllar boyunca hep “sürü” (“Reaya” sürü demektir) yerine konmuş bir “Yönetilenler” kitlesi var önünüzde. Bu insanların Devletin karşısındaki statülerine “kul” denmiş, yani var iken yok sayılmış bu insanlar hep... Her seferinde, her “biz de varız” deyişlerinde yumruğu yemişler kafalarına, ezilmişler!.. Ta o “Babailer”den Şah Kulu’na, Şeyh Bedreddin’den, Celaliler’e, Anadolu’daki diğer isyanlara kadar hep aynı şey tekrarlanmış durmuş... Bu insanlar her seferinde “Tanrının yer yüzündeki gölgesi bir Devlete” karşı ancak gene “göklerden gelen bir iradeye” uygun olarak ortaya çıkacak bir “Mehdi” aramış durmuşlar... Şimdi evet, köprülerin altından çok sular aktı artık, ama bu insanlar halâ geçmişte yaşanılan o travmatik olayların etkisi altındalar. Baksanıza Erdoğan’a, iki lafından birisi “ben kefenimi giydim de çıktım yola” oluyor!.. Hepsini bir yana bırakın, daha geçenlerde AK Parti’li gençlere “ölmeye hazır mısınız” diye sordu!.. Gene bir konuşmasında da dedi ki, “bu kadar haksızlığın kol gezdiği bir dünyada yaşamak istemiyorum ben”!.. Karşısında ipe çekilmiş bir Menderes örneği varken, bir 15 Temmuz kabusu varken korkuyor tabi!.. Ve bu korkuyla da Allah’a ve onun “yer yüzündeki gölgesi” olan Devlete sığınıyor!.. Ama sadece bununla da kalmıyor, işi daha da garantiye almak için ideolojinin o kalın koruyucu duvarlarına ihtiyaç hissediyor. İşte varılan nokta budur...
[1] http://www.aktolga.de/m54.pdf
[2] M.R.Aktolga “Öğrenmek Nedir, Neden Öğreniyoruz, Nasıl Öğreniyoruz-Nasıl Bir Eğitim Sistemine İhtiyacımız Var”, https://www.kitapyurdu.com/kitap/ogrenmek-nedir-neden-ogreniyoruz-nasil ogreniyoruz/557976.html
[3] „Beyaztürk“ ideologlar kendilerini „Kemalist nesiller yetiştirmeye“ programlamıştı, daha sonra gelen „Siyahtürk“ ideologlar ise, Türkiye’yi „İslami nesiller yetiştirerek kurtaracaklarını“ hayal ediyorlar!..
Yazarlar
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtTüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.11.2024
9.11.2024
31.07.2024
3.06.2024
9.04.2024
20.07.2023
18.07.2023
17.07.2023
20.06.2023
18.06.2023