Mustafa ARMAGAN
Suriye’yi her manada bitirecek gibi görünen Beşşar Esed’in dedesi Süleyman Esed de ülkesinin hayrına çalışmamış, manda döneminde Fransa’ya mektup yazarak Nusayrilerin işgalci devlete dostluklarını bildirmiş, bu arada Filistin topraklarına akın eden Yahudilerin faziletlerini övmeyi de ihmal etmemişti.
Suriye’de Osmanlı sonrasında kurulan Fransız mandası 30 yıla yakın devam etti. Son Fransız askerinin 1946 yılında ayrılmasının ardından bu defa darbeler dönemi başlayacak ve 10 başarılı, bir o kadar da başarısız askeri darbe yapılacaktır. 23 Şubat 1966’da Baas Partisi’nin askeri kanadından gelen darbe, Hafız Esed’i öne çıkarınca Suriye’yi yöneten ailenin kaderi de çizilmiş olacaktı.
Lakin Esed ailesinin hikâyesi biraz daha eskiye gider. Osmanlı döneminde Hatay’ın güneyindeki Kardaha’da Süleyman el-Vahhiş adlı bir Nusayri aşiret reisi yaşardı. Vahhiş, vahşi hayvan demek, Süleyman kuvvetli, cengâver biri olduğu için böyle anılırdı. Oğlu Ali Süleyman Fransız işgalini gördü ve ‘vahşi hayvan’ anlamına gelen aile adını 1927’de kahramanlığın timsali olan Aslan anlamındaki Esed ile değiştirdi (P. Seale, Asad of Syria, CUP: 1995).
Darbeci Hafız Esed 1963’te ölen Ali Süleyman’ın oğludur, Beşşar da torunu. Demek ki bugün Suriye’deki vahşet, Esed ailesinin yabancısı değil. İsmiyle müsemma bir aile diyebiliriz.
Süleyman Ali Fransa ile Suriye arasında antlaşmanın yapıldığı 1936’da diğer Nusayri aşiret liderleriyle Fransız manda yönetimine öyle bir mektup yazdı ki, hem aman bizi Sünnilere bırakıp gitmeyin dedi, hem de Müslümanların kendilerini ‘keseceklerini’ ihbar etti. İşte o mektubun ayrıntıları.
Resmi belgeyi
Fabius açıkladı
30 Ağustos 2012’de Suriye’nin BM daimi temsilcisi Beşşar el-Caferi, Güvenlik Konseyi’nde Suriye’nin Fransız mandasında yaşadığına atıfta bulununca Fransa Dışişleri Bakanı Laurent Fabius’tan hiç beklemediği bir tepki almıştı. Esed’in dedesini Suriye’ye ihanet etmekle suçlayan Fabius şöyle demişti:
“Madem Fransa işgali döneminden bahsettiniz, benim de Başkanınız Esed’in dedesinin Fransa’dan, Suriye’den çıkmamasını ve bağımsızlığını vermemesini talep ettiğini hatırlatmam gerekir. Bu, imza atmış olduğu resmi belgeyle tescilli olup Fransa Dışişleri Bakanlığı’ndadır. İsterseniz bir kopyasını veririm.”
Belgenin orijinalini Dr. Mordechai Kedar geçen yıl neşretti (www.jewishpress.com). Ondan yararlanarak Suriye tarihinin bu bilinmeyen yönünü açıklıyoruz. (Haberdar eden Tahir Alperen’e teşekkürler.)
“Biz Suriye’deki Alevi liderler” diye başlayan mektupta özetle şu noktalar öne çıkıyor: (Metinde “Aleviler” denilmekte ama ben bunları çevirirken “Nusayriler” yaptım, zira “Alevi” tabiri Fransızlara aittir.)
“1. Nusayri milleti dinî inanç, örf, adet ve tarihi itibariyle Sünnilerden farklıdır ve Müslümanların idaresinde yaşadıkları vaki değildir.
2. Nusayri milleti Müslüman Suriye tarafından ilhak edilmeyi reddeder. Çünkü İslam, ülkenin resmi dinidir, Nusayrilerse İslamiyet tarafından zındık sayılır. Eğer manda kalkıp da Suriye’ye ilhak olunur ve kanunlar din esasına göre yapılırsa Nusayrileri korkunç bir akibet beklemektedir.
3. Suriye’ye bağımsızlığını bağışlamak ve mandadan vazgeçmek sosyalist ilkeler açısından iyi olabilir ama tam bağımsızlık Kilikya, İskenderun ve Ensariye dağlarında Nusayri milleti üzerinde birkaç Müslüman ailenin hakimiyeti demektir. Meclis ve anayasa bile kişisel özgürlüğü güvence altına almayacaktır. Meclisin kontrolü yüzeyde kalacak, esasen dinî fanatizmin kontrolüne girecek, bu da azınlıkları hedef tahtası haline getirecektir. Fransa Nusayrileri Müslümanların insafına terk etmek ve sefaletin kucağına mı atmak istiyor?
4. Fanatizm ve dar bakışın ruhu -ki, kökleri Arap Müslümanlarının gayrimüslimlere karşı tavrında yatar- İslam dinini besleyen ruhtur ve onu değiştirmek mümkün değildir. Eğer manda idaresinden vazgeçilirse Suriye’deki azınlıklar için ölüm ve imha tehlikesi ortaya çıkar. Bugün bile Şamlı Müslümanların, himayeleri altındaki Yahudilerin Filistin’de felaketten mustarip Yahudi kardeşlerine gıda göndermelerini nasıl yasakladıkları görüyorsunuz. Filistin’deki Yahudilerin durumu Müslüman Arapların gayrimüslimlere nasıl davrandıklarının en güçlü ve somut kanıtıdır. Müslüman Araplara barış ve medeniyet getirmiş olan ve Filistin’e para ve refah dağıtmış olan bu iyi Yahudiler kimseyi rahatsız etmiyor, hiçbir şeylerini gasp etmiyor, Müslümanlarsa onlara cihad bayrağı açıyor, çocuk ve kadınlarını kurban etmekte tereddüt etmiyor, hem de bunlar İngiltere Filistin’de, Fransa Suriye’deyken oluyor. Manda idaresi iptal edilir ve Müslüman Suriye Filistin’le birleşirse Yahudileri ve diğer azınlıkları karanlık bir gelecek beklemektedir.
“Fransa’ya yalvarıyoruz…”
5. Suriye halkını savunmaktaki alicenablığınızı ve bağımsızlıklarını gerçekleştirme arzunuzu takdir ediyoruz. Lakin Suriye bu zamanda ona ilham verdiğiniz âli gayenizden uzak, çünkü hâlâ dinî feodalizmin ruhuna sahip. Fransa ve Sosyalist Parti’nin Suriye’nin bağımsızlığını kabul edeceğini sanmıyoruz. Zira bu, Nusayrilerin boyun eğmesine sebep olacak, onları ölüm ve imha tehlikesine atacaktır. Nusayrilerin Suriye’ye ilhak edilmesi yönündeki Suriye’nin ricasını kabul edemezsiniz, çünkü âli ilkeleriniz bir milletin diğerinin özgürlüğünü boğmaya çalışmasını kabul edemez.
6. Fransa-Suriye antlaşmasında Nusayriler ve diğer azınlıkların haklarını garanti alınmasını yeterli bulabilirsiniz. Fakat Suriye İslam zihniyetinde akitlerin hiçbir değeri yoktur. Burada imzası olan Nusayri milleti, yani biz Fransa hükümetine ve Sosyalist Parti’sine yalvarıyor ve rica ediyoruz: Küçük de olsa bağımsız bir Nusayri devletinin bağımsızlığını güvence altına alın. Nusayriler Fransız sosyalist liderlerinin ellerinde huzur bulacaktır.
Mektup burada bitiyor. Dr. Kedar Yahudilerden gayet olumlu bir dille bahsedildiğine dikkat çekiyor ve ‘Kimbilir’, diyor, ‘Nusayriler bir gün Suriye’deki Müslüman şehirlerinden firara zorlanırlarsa Ensariye dağlarında bağımsız bir devlet kurar ve belki o zaman –baskı altındaki azınlık devleti gibi- tarihin bir alayı olarak “Siyonist oluşum”la el ele vermeye çalışırlar.
‘Bizi kesecekler’ diye Avrupa’dan yardım dilenenlerin 40 yıldır onbinlerce Sünniyi kesmesidir Esedlerin Suriye’si… Bu sözü 28 Şubat döneminden hatırlıyor olmalısınız. Efendim? [email protected]
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.04.2017
9.02.2017
26.03.2017
19.03.2017
12.03.2017
26.02.2017
5.02.2017
29.01.2017
22.01.2017
15.01.2017