Namık ÇINAR
Sonra dövünseniz ne fayda?
Ben zaten biliyordum, deseniz; doğrusu şuydu diye yırtınsanız.
Önemli olan, ne söylenecekse şimdi söylenecek; ne yapılacaksa şimdi yapılacak!
Savaşa meraklı olduğum için değil, siz meraklı olduğunuz için söylüyorum:
Kara Kuvvetleriniz var ama hiçbir yerde istenmediği için geri çekiliyor.
Deniz Kuvvetleriniz var ama yüzemiyor.
Hava Kuvvetleriniz var ama uçamıyor.
Kaldı ki, Başika’ya altı yüz tane asker göndermekle ne harp olur, ne darp olur. Olsa olsa başınıza dert olur.
Bir su kaplumbağası gibi, olduğunuz yerde tepine tepine bütün misinayı vücudunuza sardırmışsınız. Kolunuzu kanadınızı kıpırdatacak mecaliniz kalmamış.
Her alanda sıkışmış, kıstırılmış bir Türkiye’yle karşı karşıyayız; görmüyor musunuz?
Güneydoğu Anadolu, tıpkı Esad’ın kentleri gibi, ateşler içinde; yalazasını ta yüreğinizde duymuyor musunuz?
Sürdürülen bu politikalarla batmakta olduğumuzu yüreklice söylemeye diliniz ne zaman varacak?
Gazetelerde ve televizyonlarda sabah-akşam yorumdan geçilmiyor.
Ama hepsi kem-küm.
Çünkü içine yuvarlanmakta olduğumuz cehennemin tek ve mutlak sorumlusu olduğu hâlde, adını anmaktan korkmayanın neredeyse kalmadığı “Erdoğan faktörü”nü olayların merkezine oturtmadan, bütün bu olup bitenleri kavrayıp anlamaya ve anlatmaya imkân var mı?
Zaten kurduğu özel mahkemeler ve kendi adamı hâline getirdiği savcılar, kurban bayramlarının eğreti kasapları gibi çalışarak, medyada gerçeği haykıran kim varsa kan revan içinde hepsinin ses tellerini kesmediler mi?
O yüzdendir ki, artık hiçbir analiz ve hiçbir izahat, gerçeği yansıtmaya yetmemektedir.
Zira yaşadıklarımızdaki acı gerçeklerin tüm çıplaklığıyla görülebilmesi ve sorunların çözülmeye başlanması, ancak ve ancak Erdoğan’ın kurduğu baskı rejiminden ve güttüğü politikalardan kurtulmakla mümkündür.
Bunu açık açık ve bağıra bağıra ortaya koymadıkça, Türkiye için herhangi bir kurtuluş reçetesi yoktur.
“Kırk katırla kırk satır” arasında sıkışıp kalmış kimi aymaz beyinler ise, bu duruma çare olarak, tıpkı gidişte üzerlerine işediği karpuz kabuklarından dönüşte yeniden medet uman Hoca Nasrettin gibi, askerî vesayet dönemleriyle bugünleri mukayeseye çalışarak, o günlerin yöntemlerine çoktan razı imiş izlenimleri vermektedirler.
Sakın ola ki, zamanın törpüsüne aldanıp da kanmayasınız!
Zira bugünkü kafalarla, âdetâ ahir zamanların o askerî vesayetleri arasında hiçbir fark yoktur.
Nitekim ben genç bir teğmenken, 12 Mart askerî rejiminde içinde benim de olduğum tüm Trakya birliklerini İstanbul’a yığmışlar, “Fırtına 1 Harekâtı” namı altında, tıpkı güneydoğunun bugünlerdeki “Süpürme Harekâtı”na benzeyen bir operasyonla tüm kenti sokak sokak, ev ev hallaç pamuğuna çevirmişlerdi.
Peki, sonra ne oldu?
Bitti mi terör?
Yoksa misliyle artarak, 12 Eylül faşizmini mi hazırladı ve hızlandırdı?
Nasıl ki vesayetçi orduyu yapısal reformlarla demokratik bir çizgiye çekecek yerde, darbeci generallerle yalapşap usûllerle Silivri mahkemelerinde hesaplaşmayı seçtiler ama içinden çıkamayınca da bükemedikleri o eli öperek akladılar ve üstelik yüklü tazminatlarla yaranmaya dahi kalktılarsa; şimdi benzer yanlışı Kürt meselesinde de tekrarlayarak, eninde sonunda PKK ile yeniden pazarlık masasına oturacaklardır; bu şimdiden böyle biline!
Çünkü demokrasinin gereklerini gerçekleştirmek istemiyorlar.
Kafaları vıcık vıcık skolastiğe bulanmış; başka türde hesap ve plânları var.
Birtakım kimseler de, sanki farklı düşünüyorlarmış da Erdoğan’ın baskısı yüzünden hiçbir şey yapamıyorlarmış gibi göstermeye yeltendikleri Davutoğlu ve ekibini masumlaştırmakta, anayasaya aykırı tarzda yürüttükleri bu de facto siyasetin sorumluluğunu sulandırmaya çalışmaktadırlar.
Gerçekte ise, bunların hepsi aynı yolun yolcusudur.
O yüzden derim ki, Türkiye, sır diye saklanan ne varsa her şeyi gün ışığına çıkarmadan, meseleleri özgürce ve uygarca tartışmadan hiçbir yere varamaz.
Öncelikli sorunumuz evvelemirde budur.
Buradan başlanmalı; aksi hâlde, ne yapsanız kâr etmeyecektir.
twitter@cinarnamik
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Kendi ayak izlerini görmek, boşuna heveslenmektir
11.05.2022 - Emperyalizm
24.03.2022 - Hoparlörden ezan ve linç
6.02.2016 - Bugün için artık yapacak tek şey var
30.05.2016 - Darbe plânları yasal mevzuata uygundur!
24.05.2016 - Liberalizm, demokrasinin öteki adıdır!
13.05.2016 - Ne durumdayız?
10.05.2016 - Kut’ül Amare kahramanı (!) aslanlar aslanı Engin Ardıç
8.02.2016 - Kut’ül Amare yahut en son yoksul kandırma numarası
3.02.2016 - Demokrasi mi, askerî veya dinî faşizm mi?
29.04.2016
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
hüseyin sarıbaş
Kaba,soyut sol karşıtlığı şiirsel ifadeyi bozuyor.Ulusalcı,milliyetçilikle bilimsel,evrensel,mayasını hümanizm den alan sol,sosyalist düşünceyi karıştırmamak gerekir.Başarılar enger...
hikmet muti
ilgi ve alakanız için çok çok teşekkür ederim....dünyayı ve hayatı,.ve varolmak ,korkusuzca sesini duyurmak isteyen hemen tüm farklılıkları,hemen tüm sesleri bastırarak tek-biricik merkez komite sesinin duyulacağı sol yada her ne olursa ,.. bizi daha çok ,daha fazla özgürleştirmeyecek tüm baskın ideolojilere sizin de karşı çıkacağınıza eminim...bunun yanısıra elbette özgürlükçü ve evrensel değerleri savunan her görüşe yakın duracağız,.selam ve saygılarımla....
hikmet muti
kaba ,soyut sol karşıtlığı değil,.üstüne basa basa sol karşıtlığı......dünyayı hala derme çatma kahraman solun içine sığdırmak çok zor.....evet solda olmalı fakat sadece sol ,.bizi yeni stalinlere,kahraman ve sorgulanamaz baasçılığa ve merkez komite emirleri ve yeniden,. kaybedilen,kaybedilecek, yiten,yitecek milyonlarca değere , hayata götürür...sorgulayamadığımız hertürlü KABEye hayır diyebilmeliyiz....selam ve saygılarımla....