Orhan Kemal CENGİZ
Bir insanın ruhuna, özüne, kişiliğine yapılabilecek en büyük saldırı, henüz küçük bir çocukken, insanların sözlerinin, davranışlarının ne anlama geldiğini anlayamazken, henüz hiçbir şekilde kendini savunması mümkün değilken, onu cinsel olarak suiistimal etmektir.
Bir insanın başka bir insana yapabileceği en aşağılık saldırıdır bu.
Bu tür bir saldırı, bir insanın bütün yaşamını çalmak, onu yaşamı boyunca onulmaz yaraların ıstıraplarıyla baş başa bırakmak demektir.
Son on yıllarda, hepimizin bilgisayar ekranlarının saydam camlarının üzerinden yüzlerce haber akıp gitti. O bildik, aile içi, komşu işi veya bir tanıdıklığın güveni içinde yapılan suiistimallerin yanı sıra, kuran kurslarında, dini görünümlü öğrenci yurtlarında, yüzlerce küçük çocuğa tecavüz edildiğini öğrendik; suiistimallerle ruhları parça parça edilmiş çocukların baş harflerinden müteşekkil isimlerini okuduk.
Bütün bunlar olurken, Diyanet İşleri Başkanlığı’ından bu korkunç insanlık suçlarıyla ilgili, bu suçların ağırlığıyla mütenasip bir açıklama, bir kınama, bir haykırış duydunuz mu? Diyanetin koruyucusu ve kollayıcısı olduğu dinin dibine kadar suiistimal edilerek yapılan bu alçak saldırılar karşısında öfkeye kapılan bir Diyanet yetkilisi gördünüz mü? Bu çocuklara uzanan alçak eller kırılacaktır dediklerini duydunuz mu? Hiç birinin bu kurban çocuklar için bir damla göz yaşı döktüğüne tanık oldunuz mu?
Duyduysanız, gördüyseniz, tanık olduysanız Allah aşkına söyleyin!
Bütün bu korkunç suiistimaller karşısında sesini çıkarmayan Diyanet şimdi çıkmış, Koronavirüs’ün eşcinsellerin, evlilik dışı yaşayanların günahlarının kefareti olduğunu söylüyor.
Küçücük çocukların, küçücük bedenleri ve ruhları üzerinde açılan onulmaz yaralar karşısında ağzından bir kelime duyamadığımız Diyanet İşleri başkanı, eşcinsellik ve evlilik dışı ilişkiler üzerinden topluma ahlak dersi vermeye kalkıyor.
Ankara Barosu, Diyanet’in nefret söylemleri karşısında, bu sözlerin vahametiyle bütünüyle mütenasip bir açıklama yapıyor ve Diyanet’i uyarıyor…
Ankara Barosu, kendisine yasalarla verilmiş insan haklarını koruma görevini ifa ediyor.
Bu nedenle alkışlanacağı yerde, Ankara Barosu, kimliği belirsiz kişilere hedef gösteriliyor ve soruşturmaya uğruyor.
Diyanetin açıklamasını dikkatli bir şekilde okuyun.
O açıklamada, dinin eşcinsellik veya evlilik dışı ilişki üzerine ne söylediği üzerine konuşmuyor.
Bugün dünyanın karşı karşıya kaldığı sorunları bunlara bağlıyor.
Bugün başımıza gelen virüs gibi belaların, bunlarla ilgili olduğunu söylüyor.
Yani, dünyadaki hangi standartla bakarsanız bakın apaçık bir şekilde toplumun belli kesimlerine karşı net bir nefret söylemi kullanıyor.
Nefret söylemi kullanmak ifade özgürlüğü değildir.
İfade özgürlüğü, toplumu şoke eden, sarsan, rahatsız eden sözler içindir.
Ve fakat sözleriniz şiddete ve nefrete çağrı niteliğinde ise, hiçbir demokratik ülkede çıkıp da ben ifade özgürlüğümü kullanıyorum diyemezsiniz.
Korunması gereken ifadeler Ankara Barosu’nundur.
Diyanet’inkiler değil…
Kimse bize, Diyanet’in koronavirüsü eşcinselliğe ve evlilik dışı ilişkilere bağlayan açıklamalarını toplumun dinî inanışı diye sunmaya kalkmasın.
Diyanet böyle bir dinî inanışı yaymak istiyor olabilir.
Diyanetin oynadığı bu rolü haklı ve iyi görenler olabilir.
Diyanetin devletin istihbarat biriminin binasını dualarla açmasını onun aslî işi gibi görenler olabilir.
Diyanetin anaokulundaki çocuklara kuran kursu vermesini büyük bir hizmet gibi görenler olabilir.
Diyanetin, pek çok bakanlıktan daha büyük bir bütçesi olmasını, başkanının altında milyonlarca liralık araçlar olmasını haklı görenler olabilir.
Ben bunları normal görenlerden değilim.
Bana göre Diyanet üzerine vazife olmayan pek çok işi yaparken, aslî vazifelerini yerine getirmiyor.
Yetişkin insanların kendi aralarında, kendi özgür iradeleriyle nasıl ilişkiler kurdukları Diyanet’in üzerine vazife değildir.
Ama din adına yapılan her türlü kötülük karşısında, dinin içinden kuvvetli bir şekilde itirazda bulunmak onun birincil görevidir.
İnsan haklarını ve hukuku savunmak da baroların görevidir.
Üzerine vazife olmayan işler yapan Diyanet karşısında tam da üzerine vazife işi layıkıyla yapan Ankara Barosunu savunmak da, hukuka ve insan haklarına saygı duyan herkesin vazifesidir.
Yazarlar
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.05.2023
17.04.2023
28.05.2022
13.10.2021
9.09.2021
30.12.2020
23.12.2020
21.12.2020
15.12.2020
3.02.2020