Osman CAN
Türkiye, demokrasi koalisyonunun sağladığı meşruiyet gücüyle behemotlaşmaya izin vermeden Leviathan’ı aşarak, tüm farklılıkları kurucu kabul eden, ademi merkeziyetçi bir anayasal düzenin inşa edebilecek güçtedir.
GEZİ olayları, Gezi Parkı içinde ve etrafında toplanan ve yerli ve yabancı basın tarafından pozitif imaj çalışmaları uğruna araçsallaştırılan bazı figürler ve grupların ötesinde bir derinliğe sahip. Gezi Parkı içinde ve etrafındakiler Gezi olaylarının sadece küsuratına tekabül etmekte. Ancak bu küsurat, geriye kalan ve ana gövdeyi oluşturan yıkıcı, demokrasi karşıtı, şoven ve ırkçı dinamiklerin ulusal ve uluslararası kamuoyunda görünmez kılınmasına veya masumlaştırılmasına yol açıyor.
Özgürlük ve çoğulculuk sloganları bu bağlamda işlevsellik kazanıyor.
Behemoth’un güler yüzlü maskesi olmak, demokrasi ve özgürlük mücadelesi verenler bakımından gurur tablosu olmasa gerek...
Özgürlük kaos değildir.
Herkesin sadece kendi pozisyonunu meşru kabul edip, ötekine ait gördüğü her türlü değere savaş ilan ettiği durumda, özgürlük yok olur, yerini kaosa bırakır.
Hobbes, bu kaos durumundan kurtulmak için, hukuki öngörülebilirliğe ve sözleşmeye dayanan bir siyasal düzen gerekliliğini vurgular. Bunun için herkesin barışa ulaşmak için çaba göstermesi ve elbette “hakimiyet” iddiasını kendi aralarında belirledikleri egemene devretmesi gerekmekte.
Hobbes güven ve düzen sağlayan devleti, Eski Ahit’in deniz canavarı Leviathan ile anlatırken, herkesin herkesle savaş halinde olduğu kaos halini de, kara canavarı Behemoth ile tasvir etmekte.
Bir önceki yazıda da ifade edildiği gibi, Neumann bundan esinlenerek 1930 sonrası Almanya’sını Behemoth olarak tanımlarken, esasen bugünkü Türkiye açısından da önemli tespitlere kapı aralıyor.
Örneğin, Neumann, Nasyonal Sosyalizmin göründüğünün aksine aslında bir denge üzerine oturduğunu saptamaktadır. Asker ve sivil bürokrasi, yargı, tekelci sermaye, akademi ve sair elitler ile bunlara sonradan eklemlenen bir kitle aktörü olarak NSdAP... Bu yapıların her biri diğerleri karşısında özerk olup, bu özerklik, kendilerine ait bir mahfuz hakimiyet alanını belirlemekte. Yani sistemde aslında erkler ayrı, denge de sağlanmış durumda. Ama bu denge ve erklerin ayrılmış olmasının “demokratiklik” ile ilgisi yoktur.
İkinci tespit çoğulculuk kavramıyla ilgili. Türkiye’de yine aynı kesitler ağız birliği içinde çoğunlukçuluk yerine çoğulculuk kavramına vurgu yaparak demokrat görünmeye çalışırlar.
Neumann’ın analizleri, çoğulculuğun tek başına daima iyi bir şey olamayacağını gösteriyor. Nitekim 1945 öncesi Almanya’da siyasal düzen, çıkarları birbiriyle farklılaşan farklı grup ve aktörlerin müzakere ve uzlaşısına dayanıyordu. Genelin çıkarını gözetmeyen böyle bir çoğulculuk “totaliter” sonuçlar doğuruyordu.
Demek ki yalnızca çoğulculuk, “çoğunlukçu demokrasi” karşısında ileri değil, geri ve tehlikeli bir pozisyona da işaret edebiliyor. Nitekim Türkiye’de çoğulculuğu ve erkler ayrılığını savunanların sürekli olarak 27 Mayıs Anayasasını öne çıkarmaları şaşırtıcı olmamalı. Zira 27 Mayıs düzeni, “sivil ve askeri bürokrasi, yargı, tekelci sermaye, akademi ve sair elitlerin” kendi aralarında çıkar birliği temelinde müzakere ile oluşturdukları bir denge sisteminden başka bir şey değildi.
Gezi olaylarının ana ve saklı dinamikleri, “27 Mayıs çoğulculuğu” ile ifade edebileceğimiz bir kaos kümesidir.
Bu kümeleri ortaklaştıran temel husus, cari hükümeti devirmek, onun dayandığı siyasal hareketi yok etmek ve onun yerine bu kaos kümesi temelinde kendi uzlaşı ve denge durumlarına uygun bir siyasal düzen inşa etmektir. Türkiye’nin kaderine yüz yıldır hakim olan bu yapıların tasfiyesine imkan sağlayan Ergenekon davası, elbette rahatsızlık uyandıracak ve elbette Gezi olaylarına destek veren dinamikler aynı şekilde bu dava karşısında pozisyon belirleyeceklerdir.
Ortaya çıkan bu tablo, Neumann’ın Behemoth tasvirine temel esasları itibariyle uyuyor.
Neumann, 1930’da ortaya çıkan bu çoğulculuğun, eskinin dirilişi olmadığını, yeni unsurların eklenmesiyle oluşan yeni bir pakt olduğu tespitini yapıyor. Türkiye’de de 27 Mayıstan bu yana farklı aktörlerin ortaya çıktığı inkar edilemez. Bu kümeye artık Gezi olaylarıyla birlikte sokak ve kitle hareketi de eklenmiş durumda.
Vesayet geri gelmez, ama
Bu yüzden Türkiye’de şu veya bu nedenle demokrasi koalisyonu bozulduğunda ortaya çıkacak şey, muhtemelen yeni bir “vesayet” sistemi olmayacaktır. İyi ihtimal, eski aktörlerin blokaj yetkileriyle donatılmak suretiyle kendilerini güvende hissedecekleri yeni bir siyasal denge sisteminin kurulması, kötü ihtimal ise Behemoth’un ülkeye hakim olması.
Gezi olaylarının bileşenleri içindeki dar bir çevrenin perdeleyici etkisini ortadan kaldırdığımızda, görünür hale gelen aktörler ve dinamiklerin, hangi ihtimalde karar kılmak isteyecekleri, onların gücüne ve elbette arkalarındaki bazı dış desteklere bağlı. Başarı şanslarının olduğunu söylemek güç. Onların gücü oranında, cari siyasal düzenin “leviathan” laşacağını öngörmek gerekir. Zira Leviathanı besleyen de Behemoth. Özellikle Türkiye’de bu böyle.
Ama Leviathan’a da mahkum değiliz
Behemoth karşısında güçlü olan Leviathan, demokratik talepler karşısında o kadar güçlü değildir.
Leviathanı Behemoth lehine güçsüzleştirme çabalarına izin vermeden, demokratik bir sisteme dönüşmesini sağlamak mümkün. Gezi’nin ardındaki dinamiklerin kendilerini güvende hissedebilecekleri tek sistem demokratik bir sistemdir. Eğer onların derdi bu ise, faşizan, ırkçı ve vesayetçi kırmızı çizgi ve taleplerinden vazgeçmek suretiyle demokrasi inşasına katılırlar. Gezi olayları bunu düşündürtebiliyorsa, hayırla yad edilecek bir etkisi olmuş diyebiliriz.
Değilse demokratik bir hukuk düzeninin kendilerine uygun gördüğü sonuçlara katlanırlar.
Türkiye demokrasi koalisyonunun sağladığı meşruiyet gücüyle behemotlaşmaya izin vermeden Leviathan’ı aşarak, tüm farklılıkları kurucu kabul eden, ademi merkeziyetçi bir anayasal düzenin inşa edebilecek güçtedir.
Demokrasi ve özgürlük kaygısı taşıyan tüm kesitler bu sorumluluk duygusuyla hareket etmeli.
Bayramınız kutlu olsun
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.03.2021
9.01.2021
20.07.2020
12.07.2020
23.06.2020
20.06.2020
20.06.2020
24.04.2019
18.01.2017
1.02.2015