Selçuk UZUN
„Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında 3. Ordu, Sarıkamış- Kuşatma Manevrası ve Meydan Savaşı“ başlığını taşıyan Emekli Kurmay Yarbay Köprülülü Şerif (İlden)´nin anılarında, 90 binden fazla askerin nasıl ölüme gönderildiğini okurken, insanın içi burkulmuyor değil. Aynı zamanda da öfkeleniyor insan. ( Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 5. Baskı, Ocak 2006)
Şerif İlden kitabının „Bir Cevap“ bölümünde şöyle yazar: „Enver, Sarıkamış faciasında yalnız değildir. Suç ortağı vardır. O da Hafız Hakkı´dır.“ „Sarıkamış harekatında iki derbederin, bütün orduyu kendi ceplerindeki kumar parası gibi „At! Kır! Ver!“ emirleriyle ne fennin ne aklın kabul edebileceği bir biçimde- hem bilirsiniz kaç buçuk günde- mahv-ü perişan ettiklerini gözümün önüne getirdiğim zaman, aklımı bozacağımı zannediyordum.“ diye yazarken, „Devletin en seçkin ve en güçlü bir ordusu bir iki gün içinde sarsıldı, yıkıldı, yerle bir oldu.“ der.
Bu yazımda Şerif İlden´in anılarından sadece Enver Paşa ile ilgili olan bölümleri özetleyeceğim. Osmanlı´yı görülmemiş bir maceraya sürükleyen Enver Paşa´nın pek de bilinmeyen yönlerini tanımış olacağız. Ancak önce İlden´in genel bir değerlendirmesini okuyalım.
Şerif İlden, 3. Ordu konusunda şu tespitlerde bulunur: „Harekat başlayacağı zaman 3. Ordu´nun mevcudu 190.000 insan ve 60 bin hayvandı. Bu mevcudun altı aylık iaşesi için yaklaşık 88 milyon kilogram buğday, çavdar ve arpaya gereksinim varken, ordu ambarlarında yalnız 1.250.000 kilogram yiyecek ve tahıl vardı. Toplanma bölgesinde hem yollar hem de eldeki ulaşım araçları, bir kış esnasında tümenlerin iaşesini sağlamaya hizmet edecek biçimde değildi. „
Şerif İlden, ordunun en büyük endişesinin seferberlik tamamlanmadan önce Rusların savaş ilan etmeleri olasılığı idi diye yazar ve ekler: „Fakat günler geçtikçe o kanıya varıldı ki, biz neden olmadıkça Ruslar savaş ilan etmeyeceklerdir. Çünkü Almanya ve Avusturya´ya karşı savaşırken, bir Anadolu seferine girişmeye şimdilik Rusya için bir siyasal gereksinim yoktu. (...) Sınır üzerinde herhangi ufak tefek çatışmadan başka bir olay olmadı. Bu çatışmalara çoğunlukla Teşkilat-ı Mahsusa´nın söz anlamayan belgeli çete üyeleri neden oluyorlardı.“
„Her türlü hesap ve istihbarat gösteriyordu ki“ diye yazar İlden, mevcut 3. Ordu ile Kafkasya´nın istilasına kalkışılamazdı der. 3. Ordu´nun bir saldırı ordusu değil, bir savunma ordusu olabileceğine karar vermek gerekiyordu diyen İlden, ordunun aslında bir savunma için hazırlanmakta olduğunu belirtir. Oysa Enver Paşa ve İstanbul´daki karargahın planları Kafkasya´nın istilasına dayanıyordu. Yani ordu saldırıda bulunacaktı. Savunmada değil. Komutanlar orduyu savunma için hazırlarken, İstanbul, Kafkasya istilasına kurgulanmıştı.
Daha sonra İlden, „Ruslar zaman kazanmak ve ilkbahara kadar ciddi bir işe girişmemek, bununla birlikte kendilerini tehlikede görünce hemen geri çekilmek ve yeni bir savunma cephesi tutmak yolunu izliyorlardı. Oysa ki 3. Ordu Komutanlığı aklını fikrini büyük bir Rus istilası korkusuna kaptırmış olduğu için“ diye bir tespitte bulunur ve karargahın, Rusların geri çekilmesini bizi aldatmak için yapılmış manevralar gibi saydığını belirtir.
Özetle savunmada bile zorlanacak 3. Ordu´nun, Enver Paşa ve İstanbul Karargahı´nın emriyle saldırı ordusu gibi kullanılması ve Rusların niyetinin gerçek bir değerlendirilmesinin yapıl(a)maması, Sarıkamış Bozgununun pratik nedenidir. Stratejik anlamda ise neden, Enver Paşa´nın kişiliğinde sembolleşen „Turan Hayalleri“dir. Burada söz konusu olan reel bir askeri ve/veya poltika değil, İstanbul´da kurgulanmış, gerçekle bağdaşmayan, reel koşulları hiç dikkate almayan „hayali“ Turan kurgusuna binlerce insanın kurban verilmesidir.
Şerif İlden´in Enver Paşa hakkındaki görüş ve yorumlarına geçelim.
Şerif İlden, Enver Paşa´nın Harbiye Nazırı ve Genelkurmay Başkanı, Hafız Hakkı Paşa´nın da Genelkurmay İkinci Kurmay Başkanı olmasından sonra, Ordu Müfettişlikleri, kolordu ve tümen komutanlıkları, kurmay başkanlıklarının hemen tümüyle değiştiğini belirtir. „Harbiye Nezareti´nin açık kapıları kapandı ve içeriye güvenlik mensuplarından başka kimse giremez oldu. Almanya´dan gelen Heyet-i İslahiye görev başına geçti“ der ve şöyle yazar: „Enver Paşa ve arkadaşları şahsen yakından tanımadıkları komutanların hiçbirine aslında saygı ve güven beslemiyorlardı.“ Harbiye Nezareti´nin , henüz barış kadrosu eksiklerini gereğince tamamlayamadığı bir zamanda Osmanlı Ordusunun genel seferberliğinin ilan edildiğini vurgulayan Şerif İlden, ordunun eksikliklerinden söz ederken „Bir de orduya bağlı ve bizim pek acı bir özveri olarak istemeye istemeye verdiğimiz seçkin erler ve subaylar tarafından oluşturulmuş birçok Teşkilat-ı Mahsusa çeteleri vardı“ diye yazarak, herşeyin Enver Paşa´nın bilgisi ve emri ile yapıldığına işaret eder.
Şerif İlden, aslında Köprüköy savaşında eldeki kuvvetlerin hepsinin kullanılması durumunda daha sonraki felaketlerin engellenebileceğini belirtir ve birinci felaketin Azap Savaşları olduğunu, ikinci felaketin ve en belalısının da Enver´in ve Hafız Hakkı´nın kargalar gibi 3. Ordu´nun başına konmalarıdır der. Şöyle devam eder:„Enver Paşa orduyu sürekli taarruz halinde tutmak isterken, İstanbul´dan 3.Ordu´nun içinde bulunduğu durumu bilmiyor ya da bilmek istemiyor ve Karabağ´a, Bakü´ye, Dağıstan´a saldırın.Taş üstünde taş bırakmasınlar. Bütün Kafkasya´daki İslamları savaştırsınlar... Yiyeceğiniz mi yok? Kafkasya´nın bayındır kentleri ayağınızın dibindedir. Yalnız siz hızlı hareket etmenin yolunu bilin. Hem orada silah altında bulunmayan halkın işi ne? Vurun yükleri sırtlarına, taşıyıp dursunlar.“ dediğini belirten İlden, „Oysa 3. Ordu, durduğu yerde beslenemiyor, ayağında çizmesi yok, sırtındaki paltosu çuval bezi gibi bir şey. Aç karın, çıplak sırt, yalın ayak Kafkasya istilasına çıkılır mı?“ diye soruyor.
İlden, Enver Paşa´yı şöyle anlatır: „ Enver çocukluğundan beri azimkar ve inatçı bir yapıda idi. Yaradılışında hakseverlik, insaf ve erdemlilik pek azdır. Düşünsel eğitimi için okuduğu eserleri-bilimsel, askeri felsefi ne olursa olsun-kendi düşüncesine uydurarak anlardı. Çünkü kendine güveni çoktu. Hiçbir gün „Acaba benim görüşüme aykırı olan şu yargı doğru olamaz mı? dememiştir, diyemezdi. Bu nedenle düşünsel ve bilimsel eğitimi sınırlı bir daireden dışarı çıkamamıştır. Enver sabit fikirde örülmüş, tıpkı sert bir ceviz gibi çetin ve küçük bir beyin sahibi olarak kaldı. Gözü bir şeyden yılmaz, eşsiz bir kişisel cesarete sahip, önemli sorunlarda kendi benliğinden başka kimseye güven duyamaz, ayrık ruhlu bir ucubedir. Gördük ki bu ucube, o garip özellikleriyle bu alemde ancak ve ancak büyük bir diktatör olabilirdi. Askeri değeri arkadaşlarından geri idi.“ (...) „Enver´e göre şu iş yalnız bir biçimde çözümlenir. O biçim de Enver´ in aklına esen biçimidir. „
Şerif İlden´e göre Enver Paşa şöyledir: „ Enver anlayışı kısar ve sınırlandırırdı. Sözün kısası Enver dar görüşlü bir inatçı, Hafız Hakkı geniş düşünceli bir ilgisizdi. Bu özelliklerin her ikisi de devlet işlerinde beyinsel bir eksiklik, birer hastalık değil midir? İşte 1914´te orduların alınyazısı bir şanssızlık sonucu şu iki hastanın eline kalmıştı. Tüm beyinsel ve bilimsel birikimleri-yüzde doksanımız gibi- okul sıralarında başlamış, Harp Akademisi dershanelerinde amaçlanan sınıra erişmişti. Kurmay sınıflarının dersleri arasında ne ekonomik ve mali politikaya ne de devlet yönetimine ait bir satır yazı bile görülmezdi. Enver ve Hafız Hakkı merhumun yaratılışları-birinin inatçı, öbürünün ilgisiz ve her ikisinin birden büyüklük komplekslerinin etkisiyle- ataşe militerlikte geçirdikleri yaşam sırasında pek fazla bir şey öğrenmelerine uygun olmamıştı. (...) „Enver Partisi Almanya İmparatoru´nun verdiği sözlere dayanmış. (...) 3. Ordu´nun nasıl olursa olsun Kafkasya´ya saldırarak Almanya ve Avusturya sınırlarındaki Rus Ordusundan Kafkasya´ya kuvvet çektirmek veya Kafkasya´dan oralara kuvvet göndertmemek yani Almanları yükünü hafifletmek için bizim askerimizi kırdırmak yoluna gitmiş.“ (...) „Ordu canlı bir beden ise onun kolu kanadı da subayıdır. Enver´in gözünde pek az subay değerli sayılırdı. Enver pek hain ve cellat bir küçük kardeşti.“
„Sonuç şudur ki 3. Ordu Komutanı´nın hareket biçimine müdahale sayılabilecek İstanbul´dan art arda gelen emirler yalnız Enver´in kararlarının ürünü müdür, yoksa Genelkurmay´ın öbür yetkililerinin de onayları ekleniyor muydu? Düşünmeye gerek yoktur. Bu emirler 3. Ordu´ya genel karargahtan yazılıyordu. Kendisinden başka sorumlu varsa göstermek Enver Paşa´ya ait bir sorundur.“ (...) „Hafız Hakkı merhum, 10. Kolordu´yu Sarıkamış´a getirmeyerek Ardahan yolunda bir Rus tugay komutanının becerisi karşısında oyuncak oldu ve kolordusunun iki seçkin tümenini kış ortasında Allahüekber Dağları´ndan geçirmeye kalkışarak mahv-ü perişan etti. (Rus Kurmay Başkanı Pietroroviç, Moskova’daki askeri müzede sergilenen anılarını şu ifadelerle bitirmektedir: “Allahuekber Dağları’ndaki Türk müfrezesini esir alamadım. Bizden çok evvel Allah’larına teslim olmuşlardı. 24.12.1914 Perşembe.).
Şerif İlden´e göre Enver Paşa, Ruslara kesin bir darbe vurulamaması sonucu Alman Kurmay heyetiyle birlikte cepheye gelir. „Başkomutan vekili Enver Paşa cepheyi gezdi. Cephede erleri aç ve çıplak gördü. Fakat erler ve subayları bir türlü ümitlerle uğurlayacak sözler söyledi. (...) Askerin büyük bir yoksulluk içinde bulunduğunu Başkomutan vekili biliyordu. Ve ancak bu yoksulluğa Kafkasya´ya girerek çözüm getireceğini sanıyordu. Aynı düşünce ve inanç Hafız Hakkı Bey´de de vardı.“
Şerif İlden, Enver Paşa´nın askerliğini ise şöyle değerlendirir: „Başkomutan Vekili Enver Paşa, bilimsel değeri yönünden, Harp Akademisi sınıflarında tanıdığımız yetenekli, çalışkan ve arkadaşlarıyla dost olan Enver Efendi´den çok farklıdır. Bir başkomutan, kabul edelim ki genç bir kurmay subaydan çok fazla kitap okumamıştır. Fakat her halde çok fazla deneyim ve olay geçirmiştir. Zaten her bilim düşünce ürünü yani toplumun ürünü, her fen deneyin ürünü, böylece toplumun üretimi değil midir? Enver daha sonra Trablusgarb´taki işleri kendi dehasının eseri sayarak benliğine layık olmadığı değeri vermişti. Edirne ileri hareketinden önceki çıkarmalarda kırdığı potları da Fethi Bey pek geç olarak yüzüne vurmuştu. Sözün kısası Almanya İmparatoru´nun ve İstanbul Büyükelçisi´nin siyasal desteğini kendi dehasına mal ederek şımarmıştı. Ve işte bugünlerde en çok bir süvari yüzbaşısı cüreti ve kafasıyla başımıza başkomutan olarak çıkmıştı. Eğer Enver´de zerre kadar akıl ve anlayış, bir o kadar da vicdan ve insaf olsaydı kendine „ben kimim? Ne yapıyorum?. Şimdiye dek hangi savaş veya manevralarda birlik komutanlığı yaptım? 1876-1877 seferinde savaş alanında Gazi Ahmet Muhtar Paşa´nın başvurduğu yönetim biçimini inceledim mi? Karşımdaki düşman komutanları nasıl adamlardır? diye soru sorar, karşılık bulamazsa bilenlere sorardı.“ (...) „Enver´in düşman karşısında tüm geçmişi Makedonya´da Bulgar çetelerine, Trablusgarp´ta İtalyan tümenlerine ve en son Edirne ileri hareketinde bilinen kurtarma konusu ile ilgili aşamalara dayanıyordu. Bu aşamaların her birinde Enver´in görevi ile şimdi kış ortasında bir Rus ordusuna karşı büyük bir orduya başkomutan olmak kimliğiyle üstlendiği görev arasında büyük fark vardı. Bir komutan herhangi bir savaş durumu için aldığı kararı gereksiz yere her gün değiştirirse, uçarı ve kararsız bir komutandır. Enver 9 Aralık´ta verdiği emrin ruhunu gereksiz yere ertesi gün değiştirdi. Yine bir komutan kendi birliklerinden insan gücü dışında bir iş beklerse, dar görüşlü ve bilgisiz bir komutandır. „ (...) „İşte yukarıdaki basit gerçekler pek güzel kanıtlar ki, Enver Paşa´da ne ordu komutanlığı güç ve becerisi ve hatta ne de bir alay komutanlığı yeteneği vardı. Enver asker olarak bir çeteci, bir komitacıdan başka bir şey değildi. Olası ki Enver Sarıkamış´ı zapt etmek ve ertesi günü ülkeye „Sarıkamış´ı zapt ettim! telgraflarını yağdırmaktan başka bir hedef izlemiyordu. „
Şerif İlden, Enver Paşa´nın söz dinlemeyen biri olduğunu, büyük karargahların birliklerden sürekli uzak durmalarının bir temel kural olduğunu ancak, Enver´in „zehirli bir sinek gibi sataşıp durduğunu“ belirtir. 29. ve 17. Tümenlerin düşmana ulaşmadan önce „Enver´in şeytani, melun ve sefil bir hevesi uğrunda gereksiz yere, hiçbir zorunluluk olmadan, bir deneme uğruna mahvedil“ ğini yazar ve „Demek ki bu adam kış ortasında bilinmez ormanlarda ve dağlarda gece yarısı koca bir tümenle kumar oynuyordu. Tümeni Bulgarlar ve Ruslar ezememişlerdi. Fakat Enver didiklemeyi, yemeyi başarmıştı. „ diye yazar.
Şerif İlden aslında Sarıkamış´ın Ruslarla „çarpışmada“ pek te önemli bir mevzi olmadığını vurgular.
Şerif İlden, Enver Paşa´nın geri çekilen veya hücumda başarılı olamayan subayları kurşuna dizme emri konusunda da şunları yazar: „Enverler Paşa oldular. Çünkü ocak söndürmesini, evler yıkmasını, ordular batırmasını bildiler. Şimdi ise şımarık ve katil bir uğursuzun beceriksizlik ve bilgisizliğini örtmek için sert disiplin adına verdiği emirle suçsuz ve günahsız olarak kurşuna dizildi. Enver´in şu beş on yıla sığdırdığı cinayet ve hıyanetleri belki Sirus´un zulüm ve baskısından çoktur. Fakat Sarıkamış sırtlarında kendisi bile barınacak bir kovuk, gırtlağına sokacak bir lokma ekmek bulamadığı pek farklı bir günde, zaten kış ve yoksulluk ordunun dörtte üçünü kemirmişken, şu zavallı çocuğu şanssız annesine çok görmesi kadar büyük bir cinayeti yoktur ve olamayacaktır.“ (...) „Enver bilgisizlik ve inatçılığının hıyanetten beslenen dik kafasının etkisiyle on iki günden beri şu karlı dağlara ve büyük ormanlara gömdüğü binlerce bahtsız vatan evladını çiğneyerek yalnız başına, dişlerinde kanlı salyalar akan bir yılgın canavar gibi kaçarken, karşısında Kurmay Binbaşı Celal´i buldu. Celal, Başköy taraflarında silahlı, silahsız toplanan beş on parekende erle her yandan hücum eden Rus bölüklerine birgünden veya –bilmiyorum- birkaç saatten fazla savunmaya olanak bulamadığından maiyeti gibi tutsak olmamak için bir kolayını bulup çekilmişti. Enver o sırada bu karanlık fecaat sahnesinin tüm tanıklarını ya Sarıkamış Dağları´nda ya Sibirya çöllerinde yok etmekten başka bir amaç izlemediği için Celal´i görür görmez sarardı. İki kelime söylendi ve „Terk-i mevzi etmiş, kurşuna dizin!“ emrini verdi. Celal, bilmem kimin aracılığının şiddetiyle kurşuna dizilmedi, fakat daha ağır bir davranışla karşılaştı: Apoletlerini söktüler ve askerlikten kovdular.“
Şerif İlden, Enver Paşa´nın nasıl bir „hayali“ dünyada yaşadığını şu sözlerle ifade eder: „kendisine hiçbir zaman kayıpların çokluğundan, mevcutların azaldığından, dinlenme gereksiniminden, sözün kısası eksikler ve yokluklarla ilgili durumlardan söz edilmesine izin vermezdi. Demek ki gerçeklerle yüz yüze gelmekten çekiniyordu. „ (...) „Fakat Başkomutan vekili, Sarıkamış tarafında her gördüğü hareketi Rusların geri çekilmesine bağlamayı kafasına yerleştirmişti. Çerkesköy´de ve Sarıkamış´ta biraz duman gördü. „Yakıyorlar, kaçacaklar“ dedi ve tüm kuvvetlerle yeniden saldırı emri verdi.“ (...) Kendi kendisini paşa, nazır ve başkomutan yapan Enver ucubesi, bir büyük meydan savaşını değil, bir mahalle kavgasını bile yönetip sevk edemeyecek kardar anlayışsız bir deli idi.“
Sarıkamış´ta büyük bir bozgun yaşanır. Ve sonrasını Şerif İlden´den okuyalım:„Enver Bardız´a geldi. Ordunun başarıyla savaşı sürdürdüğünden söz eden yalanları söyleyerek Hadikli Kürt Paşo´nun aracılığıyla Pasinlere´e atladı, Höyük´te 11. Kolordu Karargahını buldu ve 25 Aralık´ta Erzurum´a hareket etti. Cani, tüm evladını dişlediği, boğup yediği Erzurumluların gözüne görünmedi. Vali Tahsin Bey´in sağlattığı bir kızağa bükülüp oturarak, her hain oğul gibi ürkek ve sinsi tavrıyla def oldu gitti.“ (...) „Kızakçı atlarına „deh!“ dediği anda hürriyet kahramanı, Trablusgarp savunucusu, Harbiye Nazırı ve Başkomutan Vekili Enver´i, Anadolu halkı sınır yollarında bir çukura gömdü. Kızakla Sivas´a doğru kaçan hain, Türklük ve insanlık soyunmuş, Almanya İmparatoru´nun ücretli yamağı, babasına ve kardeşlerine layık olmayan kanlı katil ve uğursuz bir herifti.“
Şerif İlden daha sonra Enver Paşa hakkında aşağıdaki değerlendirmeleri yapar:
„Enver „cahil“ dir. Kuşak olarak Enver Başkomutan olduğu zaman, yanında ikinci derecede kurmay subay olabilecek yaştaydı. Akıl ancak dahi yaratılmış seyrek insanlar için yaşta değil baştadır. Oysa ki Enver dahi değildir. Öyle ise Enver nedir? Enver hastalıklı bir hayalet, hırslı bir şöhrettir. Fakat en farklı ve seçkin özelliği bir ihtilal bağımlısı olmasıdır. Allah onu hiçbir şeyden korkmaz, hiç kimseden çekinmez, her şeyi yönetimi altına almaya, herkesi küçük görmeye mahkum bir yaratılışta yaratmıştır. Her şey, hatta ülkenin hayatı bile Enver´in gözünde bir hiçtir. Benliğine o kadar büyük güveni vardı ki-gördünüz“- bir süre Almanya´yı imparatoruyla, Hindenburg´uyla, Ludendorf´uyla birlikte kendi görüş ve emeline hizmet ettirmeye bile yeltendi. Sonuçta onların görüş ve emeline hizmet etti, gitti. Biz de birlikte!“
„Savaşın başlangıcından itibaren olaylar Enver´i büsbütün çileden çıkardı. Başkomutanlık makamına geçince işin büyüklük ve genişliği, onun dar kafasının kavrama çemberini çatlattı. Sağa sola saldırmaya ve tüm maiyet komutanlarını korkaklıkla suçlamaya yöneltti. Sarıkamış trajedisinde gerçekten, eylem halinde yakalandı. Kendinden uzak tutmak için işi yalancılığa, aldatmaya ve iftiraya döktü. Sonra da çok zengin olmuş dediler.“
„Enver devlet işleriyle ilgili her girişime atılırken belki can atarak „Aman batıyor, kurtarayım!“ demiştir. Fakat girişimi başarısızlığa uğrayınca sadece basit bir dudak büküşüyle „Zaten batacaktı, battı“ deyip geçtiği ise kesindir.“ ( Enver Paşa sonraki yıllarda bir sohbet sırasında, kayıplar için hayıflanan Harbiye Nezareti Ordu Daire Başkanı Behiç Bey’e şöyle diyecektir; “Bunlar nasıl olsa bir gün ölecek değiller miydi!”)
„Balkan Savaşı´ndan sonra bir kurtuluş yolu bulmaya gereksinim duyan herkes, Enver´i karşısında emre hazır görünce eteğine sarıldı. „Aman bize acı ve rehberlik et!“ dedi. Çünkü denize düşmüştük. Enver rehberlik etti. Kurtuluş yolunda koşan bu genç kılavuz yaratılışı gereği, iz boyunca yürümedi. Çünkü iz zahmetliydi, uzuncaydı, ileri görüş, önlem ve sezgiye gerek gösterirdi. Enver, kestirme yoldan yürüyerek çabuk varmak gibi delice bir hevese kapıldı, uçurumlara atıldı: Biz de birlikte! Bu yolculuğumuzda Enver´in kılavuzluğu tüm kaza ve belasıyla, tüm sahteciliğiyle milletin gözüne çarpmadı değil. Fakat „Basra yıkıldıktan sonra“. Bu kez „Basra“ tüm ülke anlamına geldi.“ (Goltz Paşa günlüğüne şöyle yazmıştı: “Kafkasya’da maalesef Napolyon Bonapart olduğunu iddia eden ve cahil yetişen birçok adam var. Bunlar, ordularına güçleriyle bağdaşmayan görevler vermişler ve bu yüzden ordularını büyük zarara uğratmışlardır.“)
„Enver´in Buhara´ya başkomutan olduğu söylentisini duyduk. Aslı çıkmamakla birlikte olasılık dışı bir şey de değildi. Çünkü Enver´e komuta, ateş, kan, kavga olsun da Trablusgarp veya Buhara olsun birdir. Enver bir ihtilal ve isyan aşığıdır. Ben size yemin ederim ki dünyanın öteki ucunda, örneğin Patagonya´nın en güney kıyısında bir ihtilal belirtisi hissetse, Enver sonsuz istekle oraya da koşar, örgüt kurar, tümenler yaratır ve günün birinde bir gece hücumuyla tümünü uçuruma atar, kaçar, kurtulur ve yine Berlin´deki eniştesinin evine gelir ve pusuya yatar. İşte bizim için en tehlikeli zaman, o zamandır. Çünkü Enver o zaman el altından çalışır, uğraşır, memurlar, hafiyeler oluşturur, rütbeler saçar, görevler verir ve elinde ne varsa tümünü dağıtır. Tüm isteği bizi bir kere daha pençesine geçirmek, bir kerecik daha zıplatmak ve sıçratmaktır. Allah düşmanımı düşürmesin.“
„İşte efendiler, benim görüp anlayabildiğim kadar Enver´in ruhu, kimliği. Bu adamda devlet ve millet için, yahut bazı saf yüreklilerin inandığı gibi İslam alemi hayrına bir hizmet ve bir amaç tasarlamak-bilmem ne diyeyim- saf yüreklilikten daha aşağı bir şeydir.“
„Karar verelim: Sarıkamış bize büyük bir ibret olduğu kadar, tarihimize parlak bir onur sayfasıdır. „
„Gelecek kuşaklara ibret olsun ki, biz tüm millet, yanlış yaratılmış bir adamın arkasında kurtuluş aradığımız için feleğin dediği güne düştük.“
„Tarihlere ant olsun ki, büyük bir Türk ordusu, bilgisiz ve deli komutanının hırsıyla yüksek dağlar üstünde kara kışın tipisiyle, yüzyılların düşmanının güllesi ve kurşunuyla uğraşa, cenkleşe ulusal bağımsızlık uğruna tümüyle mahvoldu da, bir eri sırt çevirmedi. Sarıkamış´ta hiç panik olmamıştır. “
„Birinci Dünya Savaşı Başlangıcında 3. Ordu, Sarıkamış- Kuşatma Manevrası ve Meydan Savaşı“ başlığını taşıyan Emekli Kurmay Yarbay Köprülülü Şerif (İlden)´nin anılarında, Enver Paşa hakkında bunlar yazılı. Kitapta Şerif İlden şöyle der:„Enver başımıza bela olmasaydı...“
Bana kalırsa bu kitaptan belli bölümler, ibret-i alem olsun diye, her yıl Sarıkamış anma törenlerinde okunmalıdır.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtTüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.06.2013
12.05.2013
1.02.2013
9.01.2013
14.12.2012
17.10.2012
24.08.2012
25.05.2012
9.05.2012