Sezin ÖNEY
1990’lardan bu yana Avrupa politikasını “zehirleyen” popülizm akımı, Türkiye’yi de etkisi altına aldı.
Avrupa’da, Avusturya’da, “aşırı sağ” olarak nitelenen, Özgürlükler Partisi’nin seçimlerdeki çıkışıyla başlayan “popülist kayış”, 2000’lere gelindiğinde, İtalya’da Silvio Berlusconiliderliğindeki Forza Italia, Macaristan’da Viktor Orban’ın Fidesz gibi, “merkez sağ” etiketi taşıyan, kitle partilerinin iktidarıyla devam etti.
“Avrupa’da son yıllarda, ulus-devletler bazında popülizm kadar siyasi etkisi olan bir akım yok” diyecek kadar iddialı olabilir miyiz? Neticede, hemen her Avrupa Birliği ülkesinde, siyaset gündemini etkileyen veya belirleyen bir popülist parti var. AB’nin kurumsal olarak önemli bir faydası, bu popülist kayışta bir nevi “regülatör” görevi görmesi. Popülizmin alıp başını gitmemesi için, demokratik sınırlar çizmesi.
“Halka” odaklanmakla, popülizm arasında büyük farklar var; her politik hareket, şu veya bu şekilde “halka hitap etmeye” çalışıyor.
Ancak popülizm, “halk” imgesini kullanarak, “karizmatik liderin” gücünü pekiştirdiği bir siyaset türü.
Gerçi, popülizme “politik” olarak bakmak ne kadar doğru, bilemiyorum. Çünkü popülizm, demokrasi karşıtı olmasa da, siyaseti felç ettiğinden, “politika karşıtı”.
Popülizm, “kötü elitlere”, “bürokrasi sultasına” karşı “halkı” savunma misyonunu üstlenmiş bir akım. Popülist hareket, seçkinci ve bürokratik, halkı temsil kapasitesinden yoksun bir sistemin yerine,“gerçek demokrasiyi” getirmeyi vaat ediyor.
Duncan McDonnell ve Daniele Albertazzi ise, popülizmi şöyle tanımlıyor; “Yekpare ve erdemli insanları; yani asıl hâkim olması gereken halkı, hak, özgürlük, refah, kimlik, ses ve değerlerinden mahrum bırakmak üzere biraraya gelmiş seçkinler ve tehlikeli ‘ötekilere’ karşı teyakkuza, dayanışmaya teşvik eden siyasi akım”.
Siyaset bilimci Margaret Canovan, Avrupa’daki popülizm dalgasından epey önce, 1981’de yazdığı “Populism” adlı kitapta, bu akımın, liberal anayasal düzen ile demokratik çoğunlukçuluğun dengesinin bozulduğu ortamda yeşerdiğini öne sürüyordu.
Bir yanda, demokrasinin, “hukuk devleti” ve “kanunun, vatandaşların haklarını garanti altına alması” ilkeleri var.
Öte yanda ise, pratikte çoğu kez, çoğunluğun iradesinin “kanun” olduğu gerçeği.
Demokrasinin kendisinin içinde, bu “zıtları” dengeleme gereği her zaman var.
Zıt gerekliliklerin dengesizliğinin üzerine, kimlik eksenli bunalımlar, toplumsal dışlanma, ekonomik ve toplumsal “incinebilirlik” hâlleri ve kaygıları, hukuki koruma çerçevesinin ne olacağı, nasıl uygulanacağı konusunda “çözümsüzlükler” binince, popülizm, demokrasinin tam da içinde boy veriyor.
Popülistler, kendilerinin bu isimle tanımlanmasından hiç hoşlanmıyor onlara göre, “gerçek demokratlar” olarak, “halkın adaletinin” sağlanmasına önayak oluyorlar.
Popülistler, demokrasinin, sandık ve referandum gibi çoğunlukçu yanlarından hoşlanıyor. Ancak, iş politika oluşturma süreci olunca, “karar, halkın iradesini temsil eden karizmatik liderin” gibi, basite indirgemeci bir yaklaşım içindeler.
Modern toplumlarda, siyasete ayıracak vakti olmayan; sorunlarına, hızlı elde edilebilen ve gözle görülebilir çabuk çözümler isteyen seçmenler için de, akılda kalan söylemler, basit formülasyonlarla “politika konuşan” güçlü lider tipi, çok da uzak gelmeyebiliyor.
Kutuplaşmalar, siyasi gerginlikler, politik tartışma zeminlerini yok ederek, popülist liderlerin, “basit, hızlı, etkin” sabırsız çözümlemelerinin siyaseti esir almasına neden oluyor.
Popülizmden kurtulmanın yolu, örgütlü, gerçekten tabandan gelen, toplumun “çoğul” kimliğini temsil eden hareketlerin, siyasette dengeleri, kararları “karizmatik lider” veya “birkaç adamın” değil, gerçekten halkın alabileceği şekilde tersine çevirmesi.
Siyasette kararların, geniş kapsamlı politik tartışmalarla; kararların her kesimin işin içine katılmasıyla alınması...
Bunun yolu da, güçlü bağımsız sivil toplum, sorgulayan medya, hakkını arayan bireyden geçiyor.
Seçim, insanların.
Yazarlar
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024
26.05.2024
20.05.2024