Ümit KIVANÇ
Yunanistan tartışmasında benim gibi “iflah olmaz naifler”i gerçekçiliğe davet edenlere derdimi anlatmayı bir türlü başaramıyorum. Sorun bende olmalı, diyerek, bir daha deneyeceğim.
Olayların somut, gündelik olayların akışı diye bir şey var. Yunanistan'da yarın sabah veya gelecek hafta veya gelecek aybaşında neler olacak, neler olmayacak, bunlar elbette hayatî önemde. Hem bütün gözü dönmüş Avrupalı kapitalistleri, bankerleri, CEO'ları, bilumum musibeti garez ve öfkeyle Yunanistan'ın üzerine saldırtmayacak hem de Yunan halkına bir an önce nefes aldıracak adımlar akıl edilebilir, atılabilir mi, şüphesiz bunlar acil pratik sorunlar. Derhal atılabilecek bazı somut adımlar var mıdır, öncelikle bunların ele alınması zarurî.
Fakat sanki, bunlar yok, diyoruz! Sanki, herkes Marx okusun, ertesi gün işler düzelir, diyoruz. Hayır, böyle bir şey demiyor, Yunanlıların “hayır!” demesine sevinenler(in en azından kendimi de kattığım kısmı). Şu anda hiçbirimizin hoşuna gitmeyecek bazı şeylerin yapılması gerekiyor olabilir; bundan sözetmiyoruz ki. İnsanlar haysiyetlerine sahip çıktı, bunu takdir ediyoruz.
Bunun ötesinde söylenen, hiç de anlaşılmayacak karmaşıklıkta, şaşılacak tuhaflıkta veya dudak bükülecek uçuklukta değil. Beşiktaş'tan mı Üsküdar'a, Üsküdar'dan mı Beşiktaş'a bakıyorsun, bunun kadar basit bir şey. Hangi yakadasın, yani.
Meseleye, hayatın değiştirilmesi teklif dahi edilemez gerçeği olarak sunduğunuz mevcut uluslararası ekonomik düzen açısından, yani Avrupalı kapitalistler & bankerler açısından bakmanız şart mıdır, diye soruyoruz. Siz de diyorsunuz ki: şarttır. Neden?
Evet, neden şarttır? Bu ekonomik düzeni Allah mı kurdu? Hıristiyanlar daha kalabalık, onlarınkiler, baba, oğul, kutsal ruh, elele verip mi kurdular? Yahudi dini daha eski, onların Yehova'sı (isim tartışmalarından habersiz değilim, kolaylık olsun) kurmuştu da berikiler gelip üstüne mi oturdu? Bütün dinlerin ana hikâyelerini aparttığı Gılgamış Destanı'nda geçmiyor, bildiğim kadarıyla.
Kimse kurmadı. Oluştu. Para diye bir değişim aracı icat edildi, bu birilerinin elinde birikti, birileri topraklarını şöyle değil böyle işledi, birileri şuradan şuraya göçtü, birilerinin hükmetme tarzına birileri itiraz etti, topraklar, yetkiler paylaşıldı, birileri üretimi doğrudan etkileyen icatlar yaptılar, gemiler inşa, ateşli silahlar imal edildi, birileri bunları ve başka insanları mülk edindi, birilerini silah zoruyla madenlere sürdüler, birilerini aç bırakıp çoluk çocuk fabrikalara soktular... Böyle böyle, güç ve iktidar sahiplerinin zorlaması, kendi aralarında çekiştirmesi, ezilenlerin isyanlarıyla bazen bir denge bularak, bazen bulamayarak, muktedir olmayan çoğunluğun içinde yaşamaya mecbur bırakıldığı düzenler oluştu. Giderek, insanlığın önce farkında olmadan meydana getirdiği, sonra bilerek icat etmiş gibi yaptığı, sonra da tapmaya ve hayatın yegâne gerçeği sayıp herkesin hükmü altına girmesini sağlamaya uğraştığı “ekonomi” diye bir kollektif modern din -veya bizzat ilah- kavramlaştırıldı.
Ekonomi, insan varoluşunun yegâne gerçeği değildir. Dünyadaki değer ve zenginlik üretiminin, para ve iktidar sahibi sınıfların denetiminde, onların konumunu sağlam tutacak, daha avantajlı ve zengin olmalarını sağlayacak tarzda yürütülmesinin adıdır. “Görünmeyen el” diye bir şey yoktur. Kimin eli kimin neresinde, en ince ayrıntısına kadar bellidir.
Evet, görünmeyen birileri vardır, çünkü onlar adına önde başkaları iş görür. Koç veya Sabancı eline cop alıp da işçilerin üzerine saldırmaz. Uluslararası tekellerin hissedar ve yöneticilerine sergide, konserde rastlayabilirsiniz; Afrikalı çocukları boğaz tokluğuna işe koşan, döven söven, onlar değildir. Çıkarılan elmasları kol saatlerinin içinde, boyunlarında, kulaklarında taşıyanlar onlardır.
“Serbest piyasa” diye bir şey yoktur. Piyasa, açıkça, sermayenin yoğunlaştığı, -görünsün görünmesin- elleri kolları her yere uzanan güçlü tekellerin, ulusal devlet sınırlarını çoktan geçersizleştirmiş şirketlerin egemenliğindedir. Serbest piyasa, fenalıktan değil, kapitalizmin iç mantığı icabı zaten imkânsız bir şey, belki bizim değil de o tarafın naifleri için bir ütopya, ama daha çok bile bile söylenen bir yalandır. İspanyollarla Portekizliler, katilleri hapisten salıp, altın için her gaddarlığı yapmaya hazır sözde soyluların yanına katıp Güney Amerika'ya yollamasalar, onlar da insanları köpeklere parçalatmasalar, kafalarını kesmeseler, gözlerini oymasalar, bu bildiğimiz haliyle serbest piyasa falan oluşamayacaktı.
Peki, bunları geçelim, kavramı ciddiye alalım. Piyasanın serbest diye nitelenebilmesi için, kapitalizmin en pişkince, en yüzsüzce yalanı uyarınca, işçinin de işgücünü satma konusunda kapitalistlerinkine benzer bir serbestliğe sahip olması önkoşuldur. Oysa kapitalist piyasanın varlığı için fiiliyatta başka bir önkoşulun geçerli olduğunu görüyoruz: Kapitalizmin ucundan kıyısından varlık gösterdiği her yerde, ilk iş, bir yedek işgücü ordusu, bir işsizler ordusu oluşur. Kısa süren “altına hücum” dönemleri dışında, piyasa derhal, işçilerin bu güya varsayılmış serbestliğini ellerinden almanın gereğini yapar. İşçilerin “serbest piyasa”da ücret pazarlığı yapabilmelerinin tek koşulu örgütlenmeleridir. Bu da hiç mi hiç serbest sayılmayacak yöntemlerle önlenir, gerekirse kan dökülür. Serbest olan tek şey, işçinin de işgücünü kime isterse satabileceğine dair yalanı sürdürmektir. Hele bugün, sermayenin -hâlâ ulusal devletlere bölünmüş olan- dünya üzerinde rahatça dolaşabildiği, işçilerinse -basitçe- dolaşamadığı yeryüzünde, serbest piyasadan sözeden, direkman yalan söylüyordur.
Hayatın gerçekleriyse, bunlar daha temel, daha uzun vadeli, Yunanistan'ın güncel sorunlarından çok daha fazlasına, çok daha derinlerine, çok daha acı vericilerine yolaçmış gerçekler.
Bugün hiç de vicdansız sayılmayacak, aklı başında pek çok insan bize “hayatın gerçekleri” diye acımasız neoliberal dünya düzeninin şusunu busunu dayatıyorsa, bunu kötülüklerinden yapmıyorlar. “Hakikat = ekonomi” denklemi, modern dünyanın dinidir. Ve bu rasyonel, belki ateist insanlar, aslında dindardırlar. İnsan eliyle değiştirilemeyecek bir nizam-ı muazzam içerisinde yaşadığımıza inanıyorlar. Tanrı kimdir? Peygamber? Wall Street mi? Şura sistemi mi öngörmüşler meğerse?
Şura da şura diye bağırıp çağıran, ama nedense her yerde zalim diktatörlere, mutlakçı yöneticilere biat eden Müslümanlarınkine benzer bir çaresiz vaziyet. Tapınılan şey “serbest piyasa”, ama bunun için ille hep aynı yerden gelen söze uymamız gerekiyor.
Demek istediğim son derece basit: Paralı pullu polisli elmaslı ayrıcalıklı azınlığın değil 40 lira için kamyonet kasasında can verenlerin açısından bakılırsa; ısrarla, inatla, azimle, kararlılıkla bu açıdan bakılırsa; aksinin bir tür “insanlığa karşı suç” olduğu kabul edilirse, belki üç-beş günde ve belki 2015 Yunanistan'ında değil, ama bir süre sonra birtakım çareler bulunur, insanlık bugünkü yüz kızartıcı varoluş halinden kurtulabilir. Yani bir bakış açısı meselesinden sözetmeye çalışıyorum.
(İnsanca, temiz bir bakış açısını bulandırmada, kapitalizme itiraz ve isyanı zayıflatmada, kapitalizmi ehven-i şer göstermede, bizzat itirazcı ve isyancıların, özellikle eline iktidar geçirenlerinin kabahati olmadı mı? Elbette oldu. Çok. Bu, mevcut insanlık dışı vaziyeti meşrulaştırmaz.)
Yazarlar
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları

















































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2025
30.12.2024
24.12.2024
15.12.2024
1.12.2024
15.11.2024
21.10.2024
7.10.2024
22.09.2024
5.07.2024