Ümit KIVANÇ
ABD Başkanı Donald Trump, “ateş ve gazap”tan sözetti. Bu, “dünyanın şimdiye kadar hiç görmediği”cinsten bir ateş olacakmış. Sahiden dünyanın şimdiye kadar şahit olmadığı birşeyler oluyor. Ucunun nükleer savaşa varmasından korkulan bir mevzuda ABD başkanı tatil yaptığı golf kulübünden “ateş ve gazap” diye bağırıyor.
Kelime arası espasları bile allayıp pullayan, Türkçe’si kıt medya âlemimizin gözde ifadesiyle “ilki gerçekleştirme” alanında ABD başkanının başarısı bol. Trump, yapacağı açıklamanın “tonu ve şiddeti”konusunda Beyaz Ev’deki ekiple görüşmüş, ama “ateş ve gazap” kelimelerini kendi seçmiş.
“Yakarız!” tehdidi savururken, başkan, acemice kurulmuş fakat çok tehlikeli bir tiyatro oyununda alelacele yazılmış repliğini mi söylüyordu? Yoksa henüz gerilim bu raddeye varmadan birkaç gün önce Kuzey Kore’nin ABD kıyılarını vurabilecek füze deneyi yaptığını, en azından bir kısım Amerikalı’nın bunu bildiğini mi hesaba katmıyordu? “Popülerlik” oranı yüzde 38’e düşmüş ABD başkanının, dünyanın başka yerlerinde iktidar kaybetme tehlikesiyle yüzyüze kalan “başkan”ların yaptığı üzre, savaş çıkarmaya, en azından savaş ortamı yaratıp “hazır bulundurmaya” yönelmesi elbette ihtimal dışı değil. Ancak karşı tarafta yıllardır tuhaf bir dünyevî din ve kutsal kişiye tapınma kültü tarafından sersemletilmiş bol silahlı bir elit, her türlü gerçeklik duygusundan ve bilgisinden uzaklaştırılmış bir toplum, başlarında da kimsenin zaptedemeyeceği bir modern zamanlar çılgınının bulunuşu, “ortam yaratma” projesini birden muazzam bir yıkım faaliyetine, Uzakdoğu’yu cehenneme çevirebilir.
Dünyanın şu rezil haline rağmen, nükleer savaş ihtimali çoğu insana akla yakın görünmüyor. “O kadarı da olmaz artık canım!” demeye eğilimliyiz. Ancak bunu en büyük güvenle söyleyenlerin bile içini kurtlar kemiriyor.
Güvensizlik yaratan en büyük etken, -inanılması zor ama- dünyanın en güçlü devletini şu anda kimin yönettiğinin belli olmayışı.
Şımarık cahil zengin “ateş ve gazap” diye haykırdığı esnada, eski petrolcü CEO’su dışişleri bakanı, Rex Tillerson, savaşa falan gidilmediğini, böyle bir ihtimalin bulunmadığını söylüyor, “Amerikalılar gece yataklarında rahat uyusun,” diyordu.
O arada Kuzey Kore ABD başkanının sözlerine “tamamen saçmalık” karşılığını vermiş, böylece ABD adım atmakla yükümlü hale gelmişti.
Amerikalıların çoğu rahat uyudu muhtemelen. Zaten -acı gerçek bu defa da karşımıza çıktı- çoğu Kuzey Kore’nin yerini bilmiyordu. Ancak başkanın bildiğini sanıyorum. Bu arada merak etmiştir, “GoogleMaps’ten baktım, yer imi de koydum, tamam,” demiştir veya göstermişlerdir artık.
Çelişkiler âlemi
Trump ‘yakarım yıkarım’ diye esip savururken, dışişleri bakanı, bir devletin en üst düzeydeki diplomatı olmasının gereğini yerine getirerek, diplomasiye kapı açmaya çalışıyordu. Zira, dünyada geçerli devletler arası kuvvet ilişkilerine göre, güçlü-büyük devlet olarak “vururum” dersen, karşındaki küçük devlet “saçmalama lan” derse, ya vurman ya vurmaya eşdeğer bir “hareket çekmen” gerekir ya da olan bitenin aslında bu mânâya gelmediğini izaha girişmen. (Diplomasi konusundaki çarpıcı ayrıntıya birazdan geleceğim.)
Pyongyang, diplomasi alanına geçme fikrini hiç mi hiç güzel bulmadı. Onlar da, koca bir halkı hipnotize etmenin artık hepten ustalaştıkları yöntemlerini sürdürerek, “sıkıysa vurun” dediler.
Karşılıklı dayılanma eylemlerini hiç değilse masa başında itişmeye dönüştürmeye çalışan takım elbiseli tayfa böylece karşı tarafça hırpalanırken, bu defa da ABD’nin ruhen üniformalı savunma bakanı sahneye fırladı, eski asker savunma bakanından ne yapması beklenirse onu yaptı, tehdide tehditle karşılık verdi. Yalnız asker gerçekçiliğiyle, tehdidin düzeyini düşürdü, herkesin aklını başından alan Kıyamet senaryosu yerine görece akla yakın, uygulanabilir yıkım ihtimalini ortaya sürdü. ABD Savunma Bakanı Jim Mattis, Kuzey Kore tehditkâr tutumundan vazgeçmezse “rejiminin sona ermesi ve halkının yıkıma uğraması”nı göze alması gerekeceğini bildirdi.
Trump’ın “ateş ve gazap”ıyla karşılaştırıldığında, bu ifade şüphesiz, “nükleer savaş”ı imâ ediyor sayılamazdı.
Böylece ortaya üç ayrı Washington tutumu çıktı:
1. “Ateş ve gazap” = Nükleer saldırı. Sahibi: Başkan
2. “Rahat uyuyalım” = Savaş olmayacak. Sahibi: Dışişleri Bakanı
3. “Rejim biter, yıkım olur” = Nükleersiz saldırırız, rejimi yıkarız. Sahibi: Savunma Bakanı
Denebilir ki, ABD büyük devlet, dünyanın her tarafına müdahale ede ede tecrübeler kazanmış bir emperyalist güç odağı, bunların hepsi hesaplanmış kitaplanmış olabilir, şu bu…
Değil. Amerikan basınını kıyısından köşesinden izleyen herkes -şaşkınlıkla- görüyor ki, neyin niye olduğunu bilen, mâkûl şekilde açıklayabilen hiçbir merci yok. Zira bunların hemen ardından Trump tekrar sahne alıp, ilk açıklamasının “belki de yeterince sert olmadığını” ileri sürdü, “Akıllarını başlarına alsınlar,” dedi, Kuzey Kore aksi halde “dünyada pek az ülkenin karşılaştığı sorunlarla karşı karşıya kalacak”mış. Başkan, “Ordu yüzde yüz arkamda,” deme ihtiyacını da hissetti.
Diplomasinin tukaka edilişi
Yukarıda, diplomasiden sözedeceğimi söylemiştim, tam burada edeyim. Bu da inanılır gibi değil: bütün bunlar olurken, ABD’nin Güney Kore’de büyükelçisi yok! Trump henüz atamadı. Büyükelçi böyle bir zamanda lazım olmayacaksa ne zaman olacak?
Hem Trump’ın hem Dışişleri Bakanı Tillerson’ın, ABD’nin yerleşik dışişleri kadrolarından kurtulma, yönetim üzerinde her dönemde çok etkili olan bu bakanlığın etkisini kırmaya yönelik eylemleri var. Bakanlığın bütçesini kırpıyorlar, kadrosunu işlevsiz bırakıyorlar. Bu “mücadele”ye, Washington-içi bir iktidar itişmesi olarak baktıkları anlaşılıyor.
Fakat bu doğrudan doğruya ABD’nin uluslararası arenadaki vaziyetiyle ilgili bir konu. Hâlihazırda dünyanın pek çok yerinde ABD’nin büyükelçisi yok! Bunun başlıca sebebi, başkanın, atayacağı herkesi öncelikle “sadakat testi”nden geçirmek istemesi.
Şu anda ABD Seul büyükelçisinin Güneydoğu Asya devletlerinin temsilcileriyle sürekli irtibat halinde olması, en azından, Trump’ın mı, Tillerson’ın mı, Mattis’in mi dediği doğru, bu konuda insanları tatmin edecek, kimini silah arkadaşlığına kazanacak, kimini yatıştıracak, akla yakın birşeyler söylüyor, belki el altından Kuzey Kore ile temas ediyor olması vs. gerekirdi. Yok.
Felaket-Kıyamet
ABD-Kuzey Kore arasında olanları izlemeliyiz, çünkü sahici bir felakete doğru gidiyor olabiliriz. ABD’de nihayetinde, şu anda Beyaz Ev’e doluşmuş ırkçı, sağcı cahillerin bir çılgınlığa kalkışmasını önleyecek çok güçlü mekanizmalar çalışabilir. Ayrıca, başkanın da, etrafındaki zengin zevatın da kaybedecek çok şeyi var.
Ancak Pyongyang’daki ekibin haleti ruhiyesine dair kimse güvenilir bilgi sahibi değil. İnsan davranışlarını akla mantığa fazlaca bağlayarak anlamaya çalışıyoruz, hep akıl-mantık âleminde dolaşarak öngörü malzemesi arıyoruz. Oysa Kuzey Kore hakkında düşünürken tam neleri nasıl hesaba katmamız gerektiğini bilmiyoruz. Onyıllar içerisinde o ülkede akıldışılık ve gerçekdışılığın neredeyse hükmedici bir kuvvet haline gelmiş bulunduğuna dair çok belirti gördük.
Akıl-mantık âlemine dönersek karşımıza ilk çıkacak soru, Kuzey Kore’nin, balistik füzelerine nükleer başlık yerleştirme imkânlarına sahip olup olmadığı. Kimi uzmanlar, Pyongyang’ın henüz gerekli boyutlarda (küçüklükte) nükleer başlıklar yapamadığını, ama yapmaya yaklaştığını söylüyorlar, kimileri de, bu aşamayı geçtiklerini.
“Asker millet”
Her hâlükârda, “Önce Ordu” (Sun-goon, Songun) ilkesinin -doktrin de diyebiliriz- her alanda bir numaralı öncelik olduğu bir ülkeden sözediyoruz (daha kapsayıcı öbür ilke, Yu-çeh, Yuçe -veya Cu-çe, okunuşundan emin olamadım-: bağımsızlık, kendine-yeterlik, aslında milliyetçilik). Zorunlu askerlik erkekler için on yıl, kadınlar için kısa süre önce beş yıla indirilmiş. Kuzey Kore ordusu 1 milyon 210 bin kişilik mevcuduyla, Çin, ABD ve Hindistan’ınkinden sonra dünyanın dördüncü büyük silahlı kuvveti. Ancak Kuzey Kore’nin savaş gücü bunun çok ötesinde. Ülke nüfusunun neredeyse üçte biri, yaklaşık 7 milyon 700 bin insan, paramiliter birliklerde örgütlenmiş bulunuyor. Muvazzafıyla, ihtiyatıyla, paramiliteriyle, eli silah tutan Kuzey Koreli sayısı 9 milyon civarında.
Kuzey Kore ordusunun en önemli unsuru, Özel Kuvvetler’i. 200 bin kişi kadar (60 bini “Hücum Kıtaları”). Ordu, bu özel birliklerin denizcilerini “İnsan Torpidolar”, havacılarını “Görünmezler”, karacılarını “Devrimin Merkezini Koruyan Canlı Bombalar” diye takdim ediyor. ABD Savunma Bakanlığı, bu kuvvetlerin özelliklerini sayarken, “iyi beslenmiş” olmalarını, “yüksek motivasyon”larını özellikle vurguluyor. Güney Kore Savunma Bakanlığı’na göre, bu özel birliklerin en çok talimini yaptıkları iş, tüneller veya hava indirme yoluyla sınırın ötesine, cephe gerisine sarkıp güneyin işgaline bu şekilde başlamak. (1974-1990 arasında Güney Kore’nin tesbit ettiği dört tünelin toplam uzunluğu yaklaşık 11 kilometre.) Ayrıca, suikast, sabotaj, şehir savaşı gibi özel alanlarda da uzmanlaştırılıyorlar, bu Özel Kuvvet elemanları. Yani aynı zamanda ülkeye karşı girişilmesi muhtemel işgal harekâtına hazırlanıyorlar.
Düzenli ordu dışındaki silahlı güçlerin bağlı bulunduğu dört çeşit askerî örgüt var:
Yedek Asker Eğitim Birlikleri: Otuz yaşından genç bekâr kadınlarla kırk yaşından genç erkekler. 600 bin kişi kadar. Bireysel silahlarının yanısıra topları, zırhlı araçları, uçaksavarları var. Yılda 500 saat askerî eğitim görüyorlar.
Kızıl Genç Muhafızlar: 14-16 yaş arası yaklaşık bir milyon genç. Yılda 160 saat, acil hallerde 450 saat, haftanın her günü talim yapıyorlar.
İşçi-Köylü Kızıl Ordusu (2010’a kadar “İşçi-Köylü kızıl Muhafızları”ydı): 5 milyon 700 bin kişi. Bir nevi paralel düzenli ordu. 17-60 yaş arası erkekler, 17-30 yaş arası kadınlardan meydana geliyor. Yılda 160 saat kadar askerî eğitim var. Halkın bulunduğu yeri -sanayi tesislerini, devlet binalarını, icabında hava saldırısına karşı bir yöreyi- savunması tasarımına göre örgütlenmiş bu kuvvetin, hafif silahların yanısıra tanksavar, uçaksavar gibi silahları var.
Doğrudan Paramiliter diye adlandırılan birlikler: Gizli Servis, Gizli Savaş Gençlik Şok Timleri, Halk Güvenliği Bakanlığı Lojistik Seferberlik Kılavuzluk Bürosu gibi birimlere bağlı özel elemanlar bu birlikleri oluşturuyor. Toplam mevcutları, birçok ülkenin ordusundan kalabalık: 400 bin kişi.
Kuzey Kore ordusu, 4100 tanka, 8600 parça topa, 5500 çoklu-roketatara sahip. Hernekadar Pyongyang topçusunun hem elindeki malzemenin hem eğitim düzeyinin fazla parlak olmadığı kabul ediliyorsa da, bunların hatırı sayılır kısmı, Güney Kore’deki yerleşim birimlerini, şehir merkezlerini vuracak şekilde konuşlandırılmış ve askerî uzmanlar, düşük isabet kabiliyeti ile bile Güney ahalisini perişan edebileceklerini belirtiyorlar. Kuzey’in hava kuvvetinde 1000 kadar uçağı var. Bir tarafınkiler çok gelişmiş, öbürününkilerin çoğu Sovyet döneminden kalma, eski, yine de ABD (72) ile Kuzey Kore’nin (70-75) denizaltı sayılarının aşağı yukarı aynı oluşu ilginç. Kuzey Kore’nin bir de “mini denizaltı filosu” var. Klorin, hardalgazı, sarin ve VX’e sahip olmaları dışında ayrıntıları bilinmeyen ama varlığından ve genişliğinden (dünyada üçüncü) emin olunan kimyasal silah programının yanısıra, Pyongyang, Birleşmiş Milletler tarafından yasaklanmış, kör edici olduğu söylenen lazer silahlarına sahip.
Elektronik ve siber savaş
Kuzey Kore 2009 yazında düşmanlarına meydan okumuştu: “Yüksek teknolojili savaşın her türüne tamamen hazırız”!
2004’te, ABD-Güney Kore ortak askerî tatbikatı sırasında Kuzey’liler, Güney’in 33 ayrı askerî telsiz ağına girebilmişlerdi. İki yıl sonra, Pyongyang’la nükleer füzeler konusunda görüşmekte olan ABD Dışişleri Bakanlığı’nın sistemi, “Doğu Asya-Pasifik bölgesinden birilerinin” saldırısına uğradı. 2011’de Kuzey Kore, yine askerî tatbikat sırasında Güney Kore ordusunun bütün GPS sinyallerini engellemeyi becerdi.
Yaklaşık 6000 bilgisayar cambazından oluşan özel “hacker” ekipleri ile siber savaş birliklerinin -“121 no’lu birim”- varlığı, Kuzey Kore ordusu denince eskimiş, paslanmış Sovyet ve Çin silahlarını gözünün önüne getirenler için uyarı mahiyetinde sayılır. Sanal faaliyetler ve özellikle savaş için kurulmuş başka birimler de var. On bir bölgesel haberalma birimi ve sekiz geliştirme-üretim birimiyle Kore Bilgisayar Merkezi, ülkenin “millî işletim sistemi” Kızıl Yıldız OS’u geliştirmekten de sorumlu. Merkezin Çin, Suriye, Almanya ve Birleşik Arap Emirlikleri’nde temsilcilikleri var.
Kuzey Kore, Güney’in bankacılık sistemi, medya ağı ve resmî dairelerine, önemli veri kayıplarına yolaçan gayet etkili siber saldırılar, Güney Kore Ulusal Meclis’ine, Başkanlık Ofisi’ne, öndegelen malî kurumlar ve gazetelere DDoS atakları düzenleyebildi. Tek saldırıda, Güney’in iki kamu yayın kuruluşu, bir kablo haber kanalı ve üç büyük bankasının 32 bin bilgisayarını devredışı bırakabildi. 2008-2012 arasında, Güney Kore web sitelerine 73 binden fazla saldırı oldu. Görünürde bunların pek azı Kuzey Kore ile doğrudan ilişkilendirilebildi, ancak bu, Kuzey Kore’nin siber saldırı kabiliyetinin sanılandan gelişmiş olduğu şüphesini yaratıyor. Nitekim 2012 Haziran’ı ile 2013 Nisan’ı arasında Güney Kore malî şirketlerinin bilgisayarlarına zararlı program yüklemeyi amaçlayan 1590 saldırıda Kuzey Kore bilgisayarlarının kullanıldığı tesbit edildi. Güney Koreli yetkililer, Kuzey Kore siber savaşçılarının bilgisayar oyunları aracılığıyla para topladığına, ayrıca oyunları kullanarak, siber saldırılar için altyapı oluşturma amacıyla bilgisayarlara sızdıklarına dair deliller elde ettiklerini ileri sürdüler. Kuzey’in 200 kadar askerî istihbaratçısı, Güney Kore sosyal medya platformlarında görevli olarak “trol’lük” yapıyor.
Doğrudan parti merkez komitesine bağlı “Araştırma Grubu” -“35 No’lu Birim” olarak biliniyor- tarafından yetiştirilen sanal âlem savaşçılarına Pyongyang’ın pek çok ayrıcalık sağladığı ileri sürülüyor. Herhalde bunu fazlasıyla hak ettiklerine inanılıyor olmalı, zira Kuzey Koreli hacker’lar bugüne kadar ABD savunma sistemlerine bütün öteki ülkelerin hacker’larından daha sık sızmayı becerdiler.
Siber savaş bahsini şu önemli bilgiyi vererek kapatayım: Kuzey Kore’nin hacker’ları Çin ve Rusya’da gördükleri eğitimle o işleri başaracak donanıma sahip kılınıyorlar; ilaveten, Kuzey Kore’nin internet ağının işleyebilmesi Çin’e bağlı. (Kuzey Kore internet ağının dışa açık kısmı bütünüyle denetim altında, ancak izin verilmiş ayrıcalıklı kimseler kullanabiliyor. Sıradan yurttaşlar ise ülke dışına kapalı intranet ağı Kwangmyong’la yetinmek zorunda.)
Mafyalarla işbirliği?
“Kuzey Kore” dendiğinde nasıl bir özneden sözedildiğine dair biraz daha fikir verebilmek için, bu devlet hakkındaki suçlamaları hatırlatmalıyım: uluslararası kaçakçılık, uyuşturucu kaçakçılığı, insan kaçakçılığı, nesli tükenmekte olan canlılardan elde edilen ürünlerin (fildişi, gergedan boynuzu) kaçakçılığı, ABD doları kalpazanlığı, korsan ilaç (meselâ Viagra) imalatı, korsan sigara (meselâ Marlboro, Dunhill, Japon sigaraları Mild Seven, Crown) imalatı…
Kuzey Kore imalatı sahte 100 dolarlar, 2005 ve 2007’de Las Vegas’ta, Çinli bir işadamınca kumarhanelerde kullanılmaktayken ele geçirilmişti. ABD’li uzmanlara göre, Pyongyang’ın ürettikleri, dünya üzerindeki en kaliteli sahte paralar.
ABD’nin aldığı tedbirler ve uygulanan yaptırımlar nedeniyle Kuzey Kore’nin kalpazanlık işini durdurduğu sanılıyor. 2008’den sonra, Kuzey Kore’nin bütün bu yasadışı ticaret işlerinde dikkate değer azalma görüldü. Bir yorum, Pyongyang’ın doğrudan iş yapmak yerine giderek daha fazla, uluslararası şebekelerle, mafyalarla iş tutmayı yeğlediği.
Pyongyang’ın, ülkede üretip uluslararası piyasaya sürdüğü uyuşturucular, sahte para ve başka yasadışı ürünlerin pazarlanması konusunda Rus, Çin, Taywan mafyaları ve Japon Yakuza’sıyla işbirliği yaptığı söyleniyor.
Kuzey Kore’nin, içeriye yönelik olarak, bu işlere ideolojik kılıflar uydurmaya özen gösterdiği, bunları “düşmanın altını oymaya yönelik gerilla tipi faaliyetler” olarak takdim ettiği de yaygın şekilde dile getirilen bir iddia. Bir dönem o işlere bulaşan Ülkücülerin uyuşturucu ticaretini “gâvur gençliğini zehirliyoruz” diye pazarlamaları gibi.
Pek talihsiz bir kesişme
“Önce Amerika” diyen turuncu saçlı cahille “Önce Ordu” ülkesinin sırıtkan kutsal-insanı karşı karşıya. Çok mu kişiselleştiriyoruz, iki devletin çatışmasını böyle sunarak? Haydi bir tarafa “Amerikan emperyalizmi” dedik, iç çelişkisini şusunu busunu bir tarafa bıraktık, ötekine ne diyeceğiz; “Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti” mi? Tarihte zaman zaman rastlanan talihsiz kesişmelerden biriyle karşı karşıyayız.
Her fotoğrafı ruh sağlığı konusunda ayrı şüpheler yaratan Kim Jong Un, tarihteki pek çok diktatör gibi, iş sıkıya geldiğinde dünya nimetlerinin ve canının derdine düşer, halkına seslenirken yenilginin adını şöyle veya böyle koyarak geri adım atar mı? Geçit töreninde askerlere üzeri nükleer amblemli sırt çantaları taşıtmış olan zat..?
Kendini -parasıyla- TV yıldızı yapmış şımarık zengin emlakçı, başkanlığın sefasını uzun zaman süremeyeceğini kavramış, buna canı fena halde sıkılmış olarak, ateş ve gazap havasını tahrik eder, “Amerika’yı yeniden büyük yapacak” silahlı seferberliğin başında kabarmış gururu ve uçuşan turuncu saçlarıyla yürümeye kalkar mı? Yan gözle popülerlik göstergesindeki ibrenin oynayışını izleyerek.
Hiroşima ve Nagazaki’ye nükleer bombalar atılacağında, savaş ve yıkımın bunca olağanlaşmış bulunmasına rağmen, muhtemelen pek az insan böyle bir felaketi mümkün görmüştü. Zaten kaç kişinin haberi vard
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtTüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2025
30.12.2024
24.12.2024
15.12.2024
1.12.2024
15.11.2024
21.10.2024
7.10.2024
22.09.2024
5.07.2024