Ümit KIVANÇ
Senelerdir savaşan, mütemadiyen arkadaşlarını, sevdiklerini kaybeden ve halen büyük kısmı bizzat bizim de paylaştığımız toplumsal ortamdan kaynaklanan rizikolar altında yaşayan insanlara oturduğu yerden, “DAİŞ’çileri salmışlar yeaa!” diye çemkiren, şuursuz, vicdansız kendinden menkûl mühiminsan’ları da yine aynı mücbir sebeple anmış olalım. Bir de Kürt tarafını kayıtsız şartsız savunmak için BBC haberini “külliyen yalan” diye karalamaya soyunanlar var...
“İslâm Devleti” örgütünün (DAİŞ) fiilî başkent haline getirdiği Rakka örgütün elinden alınırken, yaklaşık bir ay önce yapılan anlaşma, şimdi büyük gürültü kopardı. Gürültünün ilk sebebi, anlaşmadan çoğu kimsenin yeni haberdar oluşu. Bunu sağlayan, Quentin Sommerville ve Riam Dalati’nin BBC için yaptıkları haber. Anlaşma doğru, haber sorunlu, tepkiler genellikle abes.
Ekim ortalarında, Rakka şehir savaşının son aşamasına gelindiğinde, sağ kalmış olan DAİŞ mensupları ve ailelerinin şehirden ayrılıp kendileri için güvenli bölgeye gitmelerini öngören bir anlaşma yapılmıştı. Anlaşmanın bir tarafı DAİŞ, karşı tarafı ABD destekli, YPG ağırlıklı Suriye Demokratik Güçleri’ydi (SDG); ABD doğrudan masada yer almamıştı. Böyle bir anlaşmaya varılmasını isteyen “yerel güçler”, “Rakka Sivil Konseyi” ve yerel Arap aşiret önde gelenleri, masada tarafları uzlaştırmak için gayret göstermişlerdi.
Anlaşmaya değişik yaklaşımlarla, değişik çıkarları savunmak için gösterilen farklı tepkiler arasında en abesi Ankara’nınkiydi. Onca zaman ülkeyi her türlü cihatçı örgüte lojistik terminal yapmış, “aramız iyi, sıkıntı olmaz” şuursuzluğuyla koskoca başkonsolosluğu içinde rehinelerle DAİŞ’e teslim etmiş birilerinin şimdi kalkıp örgütün Rakka’daki elemanlarını son ferde kadar öldürmediler, kendileri de biraz daha ölmediler diye başkalarına “vahim ve ibret verici” gibi laflar etmesinin ciddîye alınır tarafı yok. Bunun üzerinde durmayacağım; lafını hiç etmemek olmazdı.
Senelerdir savaşan, mütemadiyen arkadaşlarını, sevdiklerini kaybeden ve halen büyük kısmı bizzat bizim de paylaştığımız toplumsal ortamdan kaynaklanan rizikolar altında yaşayan insanlara oturduğu yerden, “DAİŞ’çileri salmışlar yeaa!” diye çemkiren, şuursuz, vicdansız kendinden menkûl mühiminsan’ları da yine aynı mücbir sebeple anmış olalım.
Bir de Kürt tarafını kayıtsız şartsız savunmak için BBC haberini “külliyen yalan” diye karalamaya soyunanlar var. Anlaşma mâkûldür, gereklidir, insanlık şartları açısından kabul edilemeyecek tarafı yoktur, demek var, haberi hiç dikkate almamamızı buyurmak var. İkincisine razı gelemeyeceğiz.
“Gerçekte ne oldu”ya dair edinebildiğim bilgileri, mâkûl gördüğüm yorumları aktarmaya geçiyorum.
Önce, haliyle, ne oldu? Şu: Sahiden bir anlaşma yapıldı ve Rakka’da sağ kalmış DAİŞ savaşçıları, eşleri, çocukları ve birtakım silahlarıyla birlikte şehirden çıkıp gitti.
KAÇ KİŞİ GİTTİ?
Haberi YPG-YPJ ve ABD aleyhinde kullanmak amacıyla öne atılanların, bu arada meselâ başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek’in öne sürdüğü üzre, “binlerce” DAİŞ militanı söz konusu değil. DAİŞ’çiler ve ailelerini taşıyan kamyon sürücülerinden birinin iddiası, dört bin kişiyi naklettikleri yönünde. Kamyoncular, konvoyun altı-yedi kilometre uzunluğunda olduğunu, elli kamyon, on üç otobüs ve DAİŞ’e ait yüz kadar araçtan (muhtemelen meşhur Toyota kamyonetler ve otomobiller) meydana geldiğini iddia ettiler. (BBC haberinin ana kaynağı kamyon sürücüleriyle ilgili meseleye aşağıda değineceğim.) Konvoyu görenler -geçtiği pek çok yerde, kafileye öteberi satmak için dükkânını açık tutanlar dışında insanlar biryerlere saklanmışlar-, iki Humwee’nin önden giderek kılavuzluk yaptığını anlattılar.
Başka veriler, giden DAİŞ savaşçısı sayısının 250-500 arasında olduğunu gösteriyor. Sayıyı şişiren, esas olarak yanlarındaki aileleri. Sayı, BBC haberinde “yüzlerce savaşçı” diye geçiyor. Bir yerde “many hundreds” deniyor; buradan, en az üç yüz olmalı, sonucunu çıkarabiliyoruz. Ancak aynı habere göre, DAİŞ’e karşı uluslararası koalisyonun bir sözcüsü, ABD’li bir albay, Rakka’dan bu anlaşmayla çıkan DAİŞ’çilerin sayısını 250, ailelerinin ve yanlarında giden sivillerin toplamını da üç bin beş yüz kişi olarak verdi.
GİDENLER KİMLER?
BBC haberine göre YPG’liler, anlaşmayla “sadece birkaç düzine” savaşçının gittiğini söylemişler, “onlar da hep yerli” demişlerdi, oysa kamyoncular, Fransa, Türkiye, Azerbaycan, Pakistan, Yemen, Suudi Arabistan, Çin, Tunus ve Mısır’dan DAİŞ’çilerin kafilede bulunduklarını ileri sürüyorlardı.
Hiçbiri Suriyeli olmayan dört DAİŞ’çinin SDG elinde tutsak kaldığını kimse inkâr etmedi. Ancak kamyoncuların doğruyu söylemediği ve giden DAİŞ’çilerin hepsinin Suriyeli olduğu kabul edilirse bu sorun yaratıyor. Anlaşmayı eleştirenler diyorlar ki: Kendi gözetiminde yapılan bu anlaşmayla ABD, Batı’da tehlike yaratması muhtemel dört militanı kenara ayırıp tesirsiz kılmış, DAİŞ’in yerel unsurlarını yerel ahalinin -ve bu arada Türkiye’nin- üzerine salmış. Mantıklı mı? Değil. Dört kişi mi her şeyi değiştirecek?
Kamyoncular niye yalan söylüyor olabilir? Bu konuda bir iddia var. Anlaşmayı savunan taraftan. Deniyor ki: Bunlara sefer için dört ilâ altı bin dolar arasında para vaat edildi, sonra bunlar ödenmedi. Üzerleri bomba dolu, intihar yelekli, silahlı DAİŞ’çilerle yapılan epey sıkıntılı ve tehlikeli bir yolculuktan sonra paraları verilmediği için şöförler SDG’yi karalıyorlar. Anlatılanlara göre, DAİŞ’çiler anlaşma gereği üzerlerine düşen, kamyon başına 800 dolarlık tutarı ödemişler.
Bu iddianın doğruluğunu-yanlışlığını sanırım kimse herkesi tatmin edecek sağlamlıkta ortaya çıkaramaz. Ancak şunu da eklemek lazım: BBC haberini hazırlayan gazeteciler konvoyun güzergâhı üzerindeki köylere gittiler, DAİŞ’çilerin geçerken durup alışveriş yaptıkları -bu arada, aldıklarının bedellerini eksiksiz ödemişler- dükkânların sahipleriyle görüştüler, onlardan biri, “Tunuslu bir savaşçının” kendisine şunu şunu dediğini anlattı. Doğruysa, kafilede yabancılar da vardı demek. Uydurulmuş olabilir mi? O kadarı da olur mu? Bilemiyoruz. Anlaşmanın yapıldığı günlerde Rakka’da yüz elli kadar yabancı DAİŞ’çinin bulunduğu sanılıyordu.
NE GÖTÜRDÜLER?
“Kaç kişi gitti”ye ilk elden, “yanlarına neler alabildiler”i de eklemek lazım. Anlaşma DAİŞ’çilerin yalnız hafif silahlarıyla gidebilmesini öngördüğü halde, kamyoncuların iddiasına göre, savaşçılar yanlarına ağır silahlar da aldılar; on kamyona sırf silah ve cephane yüklendi. Hattâ bir kamyonun yükün ağırlığından aksı kırılmış, yine iddiaya göre.
Şimdiye kadar ortaya çıkmış bilgi ve görüntüler bu konuda sağlıklı hükme varmamız için yetersiz. Ancak BBC haberinde bu konudaki yegâne kaynak kamyoncular olduğundan, kasıtlı abartı ihtimalini göz önüne almamız gerekiyor.
ANLAŞMA NİYE YAPILDI?
Anlaşmayı yapanlar açısından görünen şu: Rakka şehir savaşının son aşamasına gelinmişti, DAİŞ’çiler sağlam yığınak yaptıkları stadyum ve hastanede, olabildiğince çok düşman öldürmek, gerekirse kendileri de burada can vermek üzere hazırlanmış bekliyorlardı. Sayıları -“bin kadar” deniyor- tam bilinemeyen siviller ve kendi eşleri, çocukları, canlı kalkan-rehine olarak ellerindeydi. Şehir savaşının son aşamasının özellikle kanlı geçeceği belliydi. Sonunda DAİŞ’çilerin kaybedeceği kesin olsa da, çok kayıp verileceği belli muharebeleri gereksiz kılmak için böyle bir anlaşmaya yönelindi. Kurdistan Solidarity Campaign sitesi, “sivil kayıpları ve SDG’nin kayıplarını önleme”yi anlaşmanın ilk hedefi sayıyor.
SDG’nin, özellikle onun hem çekirdeğini hem esas gövdesini oluşturan YPG-YPJ’nin Rakka harekâtının başından bu yana verdiği kayıplar da “many hundreds”tı. Daha fazla kayıp vermeme yolu varsa bunu yeğlemeleri normal.
Üçüncü olarak, aslında daha çok yerel unsurların isteği ve girişimleri üzerine böyle bir anlaşma için masaya oturulmuştu. Arap nüfuslu bu bölgenin yönetiminde söz sahibi olmak isteyen PYD’nin, daha çok kan dökülmesini önlemeye çalışan yerel ahaliyi -sonrası için- kazanma adına da anlaşmayı kabul ettiği söyleniyor.
Anlaşma için öne sürülen bu gerekçelerin hiçbiri akla uzak değil. Zaten birtakım çıkarlar adına sahneye fırlayıp bağırtı çağırtı çıkaranlar bile biliyor ki, savaşlarda bu tür anlaşmalar olur.
Peki, DAİŞ bir nevi bozgunu kabul etme anlamına gelecek bu anlaşmaya nasıl yanaştı? Çünkü başka çaresi kalmamıştı. Koalisyon, yanlarında ailelerinin bulunuşunu filan takmadan DAİŞ’çileri her zamankinden daha yoğun bombardıman altında bırakmış, on saat içinde beş-altı yüz kişi öldürmüş, DAİŞ sertliğindeki bir örgütü dahi panik ve yılgınlığa sürüklemişti; BBC’ye konuşan -daha sonra sınırı geçmeye çalışırken yakalanmış- bir üst düzey DAİŞ’çinin bizzat anlattığına göre.
NEREYE GİTTİLER?
Anlaşmanın bunca gürültüye yol açmasının anlaşılır sebeplerinin başında, konvoyun varış noktası geliyor. DAİŞ’çiler, Rakka’nın 140 kilometre kadar doğusunda, önemli bir yerleşim merkezinin bulunmadığı, örgütün hakimiyetindeki bir yere bırakıldılar. Burası, o esnada Suriye ordusunun Rusya hava kuvvetleri desteğiyle DAİŞ’in elinden almaya çalıştığı Deyr ez-Zor’un kuzeydoğusunda, şehre 60-70 kilometre mesafede bir yer. Yani bütün o Humwee’leri ve Toyota’larıyla DAİŞ’çilerin, ailelerini örgütün hükmettiği topraklardaki köylere yerleştirdikten sonra Deyr ez-Zor’a, savaşmaya koşması mümkündü. Rakka anlaşmasını denetleyen ABD ve onun desteklediği SDG bunu özellikle yapmış olmakla suçlanıyor. “Kirli anlaşma” deyişine zemin olan durum bu.
Kurdistan Solidarity Campaign’in “YPG’nin İspanyol gönüllüsü Arges Artiaga”ya dayandırarak ortaya koyduğuysa, DAİŞ’çileri Deyr ez-Zor’a göndermenin mantığını tersine çeviriyor. Artiaga, bir DAİŞ komutanının, şehirden çıkmalarına izin verilmezse canlı kalkan olarak kullandıkları bin sivili öldüreceklerini söylediğine bizzat şahit olduğunu ileri sürüyor. İspanyol YPG’li, “Deyr ez-Zor [bir taraftan] Suriye ordusu, [öbür taraftan] YPG kuvvetlerince kuşatılmış durumda, oradan bir yere kaçamazlar ki,” diyor.
Artiaga’nın dediklerine gölge düşüren, sözlerine daha çok propaganda gözüyle bakmamıza yol açan bir ayrıntıyı belirtmeliyim. Artiaga, DAİŞ’çilerin Rakka’dan çıkınca “Türkiye’ye gitmek istediklerini” iddia ediyor, “YPG’nin buna izin vermesi imkânsızdı,” diyor. DAİŞ’çilere her şeyi diyebiliriz de, silahları ve rehineleriyle Rakka’dan topluca çıkıp, koalisyon uçaklarının gözetimi altında Türkiye’ye gelebileceklerini varsayıyor olmaları, akıl-mantık sınırlarını fazla zorlamıyor mu?
Memleketimizde ağzını yalnız devlet çıkarı savunmak için açan çokbilir tayfa da, hem her melaneti YPG’ye yükleme maksadıyla hem de akıl-mantık sınırı diye bir şey tanımadığından, “Rakka’daki DAİŞ’çileri Türkiye’ye gönderdiler!” sansasyonuna inanmaya hazır.
Bu mevzu pek tuhaf. Topluca değil, araziye dağılarak tek tek geldiklerini varsayalım. Yine kısıtlı süre içinde pek çoğunun sınırdan geçmesi gerekecek. Nereden geçecekler? Suriye İçsavaşı’nın ilk zamanlarındaki gibi, sınır boyu cihatçı militanların ve onlara silah-cephane taşıyanların hizmetine tahsis edilmiş değil. 911 kilometrelik sınırın 688 kilometresine duvar örüldü, ardında askerler “Alman K9 köpekleriyle” nöbet tutuyor. Ayrıca DAİŞ’çiler artık Türkiye’de rahat iş göremiyor, sürekli polis operasyonlarla hareket alanları daraltılıyor.
Buna rağmen geliyorlar mı? Geliyorlar. İnsan kaçakçıları, kişi başına 600, aile başına 1500 dolar gibi paralara DAİŞ’çilerin Türkiye sınırını aşmasını sağlıyorlar. Ama bu tabiî ki zorlukla, itinayla sürdürülen bir iş, Suriye İçsavaşı’nın ilk döneminde karşı yöne doğru yaşandığı gibi, DAİŞ’çilerin kitle halinde göçüne imkân veren bir kanal değil.
Üstelik, DAİŞ Suriye’de toprak ve hakimiyet kaybettikçe daha büyük riskler altında kalan militanları ailelerini alıp -Türkiye dahil- civar ülkelere veya cihatçıların elindeki İdlib’e kaçmaya çabalıyorlar. Yani bu faslın Rakka’dan çıkış anlaşmasıyla doğrudan alâkası yok.
ANLAŞMA “KİRLİ” Mİ?
BBC’ye haberi yapanlardan Riam Dalati’ye göre, Rakka anlaşmasına “kirlilik” atfedilmesine yol açan koşulların başında, görüşmelerin sıkı gizlilik içerisinde sürdürülmesi, haber sızıntıları olduğunda YPG’nin inkâr etmesi, “çatışma sürüyor” açıklamasıyla yetinilmesi geliyor. BBC haberini sallantılı kılan etkenlerden biri, YPG’ye pek sempati duymadığını teşhis edebildiğimiz Dalati’nin bu tweet’i. Birazdan göreceğiz ki, böyle bir gizlilik yok.
Dalati, 10 Ekim’deki olağan dışı yoğun koalisyon bombardımanının amacının, DAİŞ içerisinde anlaşmaya yanaşmayan radikal kesimi ezmek, örgütün geri kalanını başka çarelerinin kalmadığına “ikna etmek” olduğunu söylüyor. Bu belli ki doğru. Çünkü bu bombardımanı izleyen yirmi dört saat içinde yüzü aşkın DAİŞ’çinin teslim olduğu biliniyor.
14 Ekim’de, The Guardian’da Damien Gayle, Rakka’da sağ kalmış DAİŞ’çilerin, yanlarına bir grup canlı kalkan alarak şehirden çıkmalarını öngören bir anlaşmanın yapılmış olduğunu, Rakka Sivil Konseyi’nden Ömer Alluş’a dayanarak bildirmişti. Alluş, Rakka’daki -Suriyeli ve yabancı, toplam- beş yüz kadar DAİŞ’çinin çıkışı için anlaşma yaptıklarını anlatmış, koalisyon kaynakları sayıyı “üç yüz-dört yüz” diye azıcık azaltıp bulanıklaştırmıştı.
Alluş, anlaşmanın Suriyeli olmayan DAİŞ’çileri de kapsadığını belirtmişti. Bu böyleyse bir yandan “yalnız Suriyeliler gidiyor” yollu YPG açıklamalarıyla çelişiyor, öte yandan “yabancılar gitmeyecek dediler ama gönderdiler” diyenleri boşa düşürüyordu.
Haber, aynı gün, dış haberler servisince derlenmiş olarak The Telegraph’ta da yer almış, burada da tahliye anlaşmasının yabancı uyruklu DAİŞ’çileri kapsamayacağı öne sürülmüştü. Habere göre bir SDG yetkilisi, otobüs ve kamyonların Rakka dışında beklediğini bildirmişti.
Kurdistan Solidarity Campaign sitesinin hatırlattığı üzre, YPG’ye katılan Britanyalı gönüllü Macer Gifford 17 Ekim’de Facebook sayfasından, DAİŞ’in Rakka’daki ana mevzilerinden hastaneyi terk eden militanların görüntülerini yayımlamıştı. (Hastanede, DAİŞ’in savaşçılarıyla birlikte dört yüz kadar kadın ve çocuk vardı.) YPG veya SDG yetkililerince engellenmeden rahatça çekilip Facebooksayfasına konabilen bu görüntüler, zaten Guardian ve Telegraph haberlerinin varlığında iyice anlamsızlaşan gizlilik iddialarını tamamen çürütüyor. Çünkü gidecekleri otobüsün çevresinde yolculuk hazırlıkları yapan DAİŞ’çiler bu görüntüleri, bir “çıkış anlaşması” var olmaksızın veremezlerdi.
KİM MAKSATLI, MAKSAT NE?
Kurdistan Solidarity Campaign sitesinin, yanlışları düzeltip, görülmesi gerekirken atlanana işaret edip, çıkış anlaşmasının meşruiyetini ortaya koymak yerine BBC haberini “Rakka’yı özgürleştirme uğruna can veren şehitlerin hatırasına hakaret” ve “anti-Kürt propaganda” olarak nitelemesi, savaşla ilgili her türlü tartışmanın savaş koşullarında cereyan edeceğini, bundan kaçınılamayacağını gösteriyor.
BBC’nin haberinde gazetecilerin haberi daha cafcaflı ve sansasyonel kılmak için gerçeği eğip bükmelerinin izleri belirgin şekilde görülüyor. Sunuşun çarpıcılığını azaltmasın diye kaynakların fazla sorgulanmadığı, anlattıklarının kurcalanmadığı belli. Haberdeki yaklaşım, muhtemelen yazan iki muhabirden birinin olumsuz hisleriyle beslenmiş. Zaten anlaşmayı “kirli” diye niteleyerek baştan tavır konuyor. Söz konusu anlaşmayı gerekli ve meşru kılan insanî ve askerî sebepler, “kirli anlaşma” deyişinin altını boşaltabilir kaygısıyla doğru dürüst gözetilmemiş. KSC sitesinin ileri sürdüğü üzre, haberin çeşitli ayrıntıları bizzat “taraflı kaynaklara ve yalana dayalı” olabilir. Bunlara rağmen, haberdeki her şeyi toptan reddetmeyi yanlış buluyorum.
KSC, BBC haberindeki iki imzadan birinin sahibi Riam Dalati’yi “Türk devleti ve ‘Suriye muhalefeti’nin iyi tanınan propagandacılarından” diye niteliyor, “icabında DAİŞ’i savunmayı gerektirse bile” hep “YPG’yi baltalamak için” çabaladığını, “Kürt savaşçılarla alay etmekten” hoşlandığını iddia ediyor. Tweet’lerine bakıldığında Dalati’nin sahiden çoğu durumda YPG’ye karşı taraf olduğu, PYD-YPG ve Suriye Kürtlerine yaklaşımının olgu peşindeki gazeteci tavrından ibaret olmadığı görülüyor.
Gel gör ki, şu gazetecilik meselelerinde dön dolaş aynı yere geliyoruz: Dalati’nin YPG’ye husumeti, BBC haberinde anlatılan her şeyin yalan-yanlış olduğunu kanıtlamıyor. Onlar kısmen doğru diye de konu edilen anlaşma kafadan “kirli” olmuyor.
Bunlar bir yana, BBC haberinin kaynaklık ettiği “kamuoyu tepkisi” daha vahim. Neredeyse tamamı harabeye dönmüş şehirlerin içerisinde sokak sokak sürdürülen, çok kanlı, bol kayıplı bir savaştan söz ediyoruz. Biz bunun büyük ölçüde izleyicisiyiz. Kalkıp, hattâ kalkmadan, oturduğumuz yerden, “Canım ne var, yirmisi otuzu daha ölseymiş, DAİŞ’çileri son ferde kadar gebertselermiş, onlar da o arada ellerindeki rehineleri öldürselermiş, bize ne!” mânâsına gelecek densizlikler yapamayız.
Tamam, olguların izinde, hakikatin peşindeyiz; ama bütün bunları azıcık daha izan, idrak ve vicdan sahibi olabilelim diye yapıyoruz.
Yazarlar
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtTüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2025
30.12.2024
24.12.2024
15.12.2024
1.12.2024
15.11.2024
21.10.2024
7.10.2024
22.09.2024
5.07.2024