Ümit KIVANÇ
Geçen akşam televizyon izlerken içim parçalandı. Birkaç gündür zaten hep çok üzülüyorum. Hrant da sağ olsaydı eminim çok üzülürdü. Üçüncü döneminde yüzde elli oy alıp iktidar olmuş bir partinin en tepesindeki muktedir insanlar, koskoca cumhurbaşkanı, delikanlı başbakan, partinin erdem sorumlusu, akıl-fikir sorumluları, beş senedir cinayet davası adı altında süfli bir müsamereyi sürdüren, sonunda bu işe yaraşır bir karar veren hâkim, anlı şanlı savcı, “Türk adaleti”nin yetkilileri, hepsi ne kadar perişan oldular. Hrant konusunda mütemadiyen üzülen Cumhurbaşkanı’nın sükûneti, Başbakan’ın sağlığı, hâkimin savcının hukuk fakültesi diploması, hepsi risk altında. Fakat iktidar yanlısı basının temsilcilerinin hali hepsinden beter. Bir tarafta namus, bir tarafta takım taraftarlığı. Aziz Yıldırım’ın gerçekte ne olduğunu bilen Fenerlilerden bile zor durumdalar. Şike yapılmadı, bütün bunlar olmadı, desen olmaz, fakat “renkleri” savunmadan da olmaz; ne yaparsın...
Muhterem okurlar, size gerekirse beş dakika içinde kanıtlama taahhüdünde bulunarak ifade etmek isterim ki, Hrant Dink suikastı davasıyla ilgili olarak, geride bıraktığımız beş yıl içerisinde, devletin tepesinden aşağısına, suçlu olmayan kimse yoktur.
Hükümet, yapması gereken hemen hiçbir şeyi yapmamıştır. Özel ekipler görevlendirebilir, Hrant’ın hedef haline getirilmesi ve katledilmesi sürecine katkıda bulunmuş görevlilerini idarî tedbirlerle cezalandırabilirdi. Yapmadı. Resmî görevlilerin cinayete katılımını ortaya çıkaracak soruşturmalar açtırabilirdi, açtırmadı. Kendi müfettişlerinin raporlarını hiçe saydı. Göz göre göre, katille birlikte kahramanlık pozları çektiren jandarma ve polisleri bile cezalandırmadı. Hükümetin Hrant Dink davası konusundaki sorumluluğu tartışılırken çoğu kez atlanıyor: Cinayetin yolunu açmış, daha sonra delil yok etmiş, karartmış görevlilerin hepsi, hükümetin emrindeki memurlardır. Hükümet isteseydi hepsini kovuşturtabilir, soruşturtabilirdi. Görevden alabilirdi. Yapmadı. Bu kadar basit: yap-ma-dı. Valiler, bölge idare mahkemeleri, savcılar... görevlileri korumak için seferber oldular ve mutlak koruma sağladılar; kimseye bir şey olmadı.
Televizyonda Star’ın genel yayın yönetmeni Mustafa Karaalioğlu, “canım, neden yapmasın, niye korusun, bu işi yapanlar Ergenekoncu, e, onlar hükümetin de düşmanı değil mi?” türünden –aslında mantıksız olmayan– argümanlarla, buna itiraz ediyordu. Evet, bu mantıksız görünüyor. Fakat bu bir olgudur. Klasik Türk problematiğine geliyoruz: Olay olmuş mudur, olmamış mıdır? İyi midir kötü müdür, değil. Olmuş mudur, olmamış mıdır? Basbayağı olmuştur. Niye debeleniyorsunuz? Olduğunu kabul etmekten başlayın, sonra hep beraber kafa yoralım, niye yapmaları gerekirken, mantıklısı buyken yapmadılar, diye.
Cinayetin hemen ertesinde “Bu örgüt işi değil” açıklaması yapan, cinayete katılan ekibi ortaya çıkarabilecek kamera kayıtları alınıp mahkemeden ve kamuoyundan kaçırılırken (“Silindi” dediler) görev başında olan İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah’ı bu hükümet alıp vali yaptı. Bu da bir Ergenekon komplosu mudur?
İstanbul Valisi, Hrant’ın çağrılıp tehdit edildiği makamın amiridir. AKP onu alıp milletvekili yaptı. Muammer Güler’i milletvekili yapmak, Hrant’ın katlinden ötürü vicdanı sızlayan herkese hakaret etmek, nispet ve nanik yapmak anlamına gelir. Cemil Çiçek’in Meclis Başkanı yapılması kadar abes ve küstahça bir meydan okumadır. Bu hükümet bunu niye yaptı? Muammer Bey aday gösterilmese Mardin’den milletvekili mi çıkaramayacaklardı? Mustafa Bey ve sizinle aynı programda Hrant Dink cinayeti davasının ulaştığı skandal vaziyetten hükümeti kurtarmak için bin dereden sular getiren Fehmi Koru Bey, acaba bu soruya herhangi bir cevabınız var mı?
Bombalama eylemi sanığı Erhan Tuncel dosyadan çıkartılıp, yani yasadışı olarak kurtarılıp, böylece –kusura bakmayın, tabiri budur– kucağa oturtulup polis muhbiri yapılırken Trabzon Emniyet Müdürü, Hrant öldürüldüğünde koskoca Emniyet İstihbarat Daire Başkanı olan, mahkemelerin sağlıklı bilgiye ulaşmasını engellemede bariz rol oynayan Ramazan Akyürek’e hiçbir şekilde dokunulmadı, hiçbir şey sorulmadı, edilmedi. Trabzon Emniyet’inde bu olayı aydınlatmada işe yarayabilecek telefon kayıtları yok edildi. Kimseye bir şey sorulmadı.
Bunların hiçbiri, hiçbir savcı veya hâkim tarafından doğru dürüst soruşturulmadı, araştırılmadı, kamu görevlilerinin soruşturulması ve yargılanması her aşamada engellendi. Bu mevzularda hükümetin yapabileceği hiç mi bir şey yoktu? Boşversenize...
Trabzon Jandarma’sının cinayet henüz işlenmeden, kullanılacak silahı bilmesi de mi üstüne gidilecek bir ayrıntı değildi? Muhteşem hükümet, şahane savcılar, hâkimler, bir cevabınız var mı? Sizin var mı Mustafa Bey, Fehmi Bey?
İşini doğru dürüst yapacak bir savcı için, aydınlatılması, cevap bulunması gereken onlarca soru ve sorun var bu işte. Aynı şekilde, samimi bir hükümetin yapabileceği onlarca işlem, alabileceği onlarca tedbir. Hiçbirini almadılar. Şaibelileri ödüllendirdiler.
Mustafa Karaalioğlu çırpınıyor: İyi ama, niye böyle yapsınlar, niye işlerine gelsin bu? Soru doğru. İyi de, sen gazetecisin, sana mı kaldı bu soruyu suratımıza dayayıp hükümeti temize çıkarmaya çalışmak? Sen olguyu ortaya koy, bizimle birlikte, işinize gelmediği halde niye cinayete karışan devlet görevlileri tayfasını korudunuz, diye sor. Bize tenezzül edip cevap vermeyen, sadece bu defa azarlamadığı için şükran borçlu olduğumuz Başbakan, belki kendi saflarından birileri sordu diye cevap verebilir, senin de memlekete bir hizmetin olur, di mi?
Aslında belki de hepsini şöyle bir deneye davet etmeli: haydi bakalım, hanginiz delikanlı, gelsin kendini “Türk adaleti”ne emanet etsin! Kim buna cesaret edebilir?
Ha, belki CHP’liler falan... Türk adaleti şahaneydi, AKP kendi HSYK’sını kurdu da mahvetti ya! Emine Ülker Tarhan’ın derin devleti “hedef gösterdiği”ne de şahit olduk, gözümüz açık gitmez. CHP’nin bu işin aydınlatılmasından ödü patlamıyor olabilir mi acaba, Emine Hanım’ın cüretkâr çıkışına bakarsak? Neyse boşverelim, yarın unuturlar nasıl olsa.
Ve şu hayati soru: Acaba mahkemenin bir sanığı unutmuş olması kime kapak olmuştur? Sizce? Sakın “Türk adaleti”ne olmasın?
Her neyse, tekrarlayayım muhterem okurlar: savcının, hâkimin, hükümetin (idare) beş sene boyunca görevlerini yapmadığını, aksine, cinayetin aydınlatılmasını önlemek için polisle yoğun işbirliği halinde azami gayret gösterdiğini kanıtlamak çok kolay. İyi niyetli, dürüst ve becerikli bir savcı ekibinin, sanırım en çok on beş gününü alır bu. İsterlerse, ilk elde sormaları gereken bütün soruları kendilerine bizzat takdim edebiliriz.
Velhâsıl, henüz amirlerini ve komutanlarını bilmediğimiz pek çok asker ve polisin (belki MGK üyelerine kadar uzanan devlet görevlilerinin) Hrant’ın öldürülmesinden, birçok savcı, yargıç, vali, emniyet müdürü, polis, jandarma ve bakanın da cinayetin örtbas edilmesinden yargılanması gerekiyor. Maalesef çıplak hakikat budur. Bunu gözümüzün içine baka baka inkâr eden ve kıvırtan insanların kendilerinde bir “Allah” mefhumu bulunduğunu iddia etmesi ise riyanın Allah’ıdır.
Yazarlar
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2025
30.12.2024
24.12.2024
15.12.2024
1.12.2024
15.11.2024
21.10.2024
7.10.2024
22.09.2024
5.07.2024