Ümit KIVANÇ
Amin Maalouf, geçen yıl yayımlanan Uygarlıkların Batışı kitabının (çeviren Ali Berktay, Yapı-Kredi Yayınları) girişinde şöyle diyor: “Tarihte ilk kez insan türünü başındaki her türlü felaketten kurtarıp bir özgürlük, kusursuz ilerleme, gezegen dayanışması ve paylaşılan refah çağına dinginlik içinde götürmenin araçlarına sahibiz; ama son sürat zıt istikamette ilerliyoruz.”
Tesadüfe bakın ki, Selahattin Demirtaş da, yakın zamanda çıkan romanı Leylan’da (Dipnot Yayınları, 2020), ana karakterlerinden Bedirhan’a “teknolojide yaşanan akıl almaz sıçramalar”ın “sadece sağlıkta, ulaşımda, eğitimde insanların yaşamını kolaylaştırmakla sınırlı kalmadığını, kalmayacağını” anlattırırken, aslında aynı meseleden sözediyor: “Silah ve savaş teknolojisini, siyaseti, hukuku, sanatı, edebiyatı, tarımı, turizmi, kültürü, yani her şeyi etkileyecek. Ve bunların hepsi de insanlığın yararına olmayacak.”
Bedirhan, “çoklu bilinç ortamı”nda buluştuğu eşi Sema’ya, şimdi anlatırsam romanın keyfini kaçıracağım için yalnız çok kritik, hayatî olduğunu belirtmekle yetineceğim pek özel ve olağandışı durumda, “İnsanların zaten kısıtlı olan özgür düşünebilme ihtimalleri giderek ortadan kalkıyor,” diyor, gizleyemediği telaş ve endişeyle. “Özgürce karar alabildiğini zanneden, kendini doğanın biricik hükümdarı gibi gören pespaye birer yaratığa dönüşüyoruz. Bir papatya ya da bir bakteri kadar bile özgür olmadığımızın farkında değiliz.”
“Son büyük saldırı”!..
Evet, Bedirhan çeşitli alanlar için gelecek endişesini somutlayarak devam ediyor: “Kültürler, medeniyetler, insanlığın binlerce yıllık ortak hafızası yeryüzünde birkaç kişinin insafına kalmış olacak. Peki biz ne yapacağız? Ezilenler, direnenler, ötekiler ne yapacak, Sema? Sendikalarımız, siyasal yapılarımız bile şah damarı kesilmiş hastaya bir parça tentürdiyotlu pamukla pansuman yapmaya çalışıyor.”
Nihayet Bedirhan kendini tutamayıp, sadece yaklaşan tehlikenin tasviriyle yetinemiyor ve mücadeleci kişiliği, kendisi en olmayacak durumdayken sahneye fırlayıveriyor: “Oysa her yerde harıl harıl geleceğin örgütlenme, direniş ve savunma modellerini tartışmalıyız. Kapitalizm sessizce, sinsice son büyük saldırısına hazırlanırken, biz oturup kapitalizmin kendi tarihsel süreci içerisinde çürüyüp çözülmesini bekleyemeyiz.”
Demirtaş’ın kahramanı, içinde yaşamaya başladığımız insanlık felaketi sürecini, ekonomiyi, toplumsal örgütlenmenin adaletsizliğini de aşan, hem geniş hem derin biryerlerden tarif ediyor: “Bildiğimiz anlamdaki insan türü kendi sonunu hazırlayıp yeni bir türe geçiş yaparken biz sadece izleyecek miyiz? Teknolojik gelişmelerin önü alınamayacağına göre bütün bu ihtimalleri gözeten ve daha özgür yaşama evriltmeyi hedefleyen mücadeleyi nasıl verebiliriz? Spinoza, ‘Zihin ve beden ayrı şeyler değildir, tek ve bütündür,’ diyordu. Şimdi zihni bedenden ayırıyorlar, böylece modern felsefe çöküyor, Sema.”
Harari’nin “kötümserliği”
Dünyanın zenginliği ve siyasî kararları belirleme gücünün bir avuç muktedirin elinde toplanmasına paralel olarak teknolojik gelişmenin seyrinin insanlığı nerelere doğru götürmekte olduğu konusunda bizi açık, anlaşılır ve etkili şekilde uyaran ilk büyük sinyal, Yuval Noah Harari’nin Sapiens kitabıydı (Hayvanlardan Tanrılara Sapiens, çeviren Ertuğrul Genç, Kolektif Kitap). Kitap, mecut dünya düzenini, dolayısıyla kapitalizmi ve uluslararası emperyalizmi insanlık sorununun eksenine oturtmadığı, sınıfsal bakış açısından yoksun olduğu gibi iddialarla eleştirilip önemsizleştirilerek, dünyanın gidişatına direnmesi beklenen, adaletli ve eşitlikçi bir gelecek isteyen grupların, hareketlerin gündeminde ciddî yer işgal etmesi önlendi. Uzak geleceği tarif etmekle, karşı çıktığını teşhir etmekle yetinmeyip, bugünden ilk adımların nasıl atılacağını bulmaya çalışan herkes gibi, ‘ortadan kaldırılması gerekeni veri almakla’ suçlandı. Oysa ortaya koyduğu gerçekler inkâr edilir veya önemsiz görülebilir cinsten değildi. Üstelik sunduğu derli toplu tasvir, her türlü siyasî-toplumsal mücadeleci için hayatî hareket noktaları barındırıyordu.
Harari’nin kitabı, özellikle aktif siyaset alanı dışında yine de büyük ilgi gördü, merak uyandırdı. Neredeyse artık birbirine de muhtaç olmayan muhteşem bireyler halinde yüceldiğimizi sanırken, hep birlikte asla hayal edemeyeceğimiz raddede aşağılanacağımız, bugünden baktığımızda “insanlıktan çıkma” diye nitelememiz gereken bir yakın geleceğin, hiç de umduğumuz, beklediğimiz gibi olmayan bir geleceğin bizi beklediği düşüncesi biraz da paniğe yolaçtı. Harari ardı arkası kesilmeyen konferanslara çağırıldı, kendisine aynı soru mutlaka her defasında canhıraş üslûplarla soruldu: Böylesine kötümser mi olmamız gerekiyor? Hiç mi umut yok.
İsrailli tarihçi, gördüğü ilgi ve tepkinin mâlûl olduğu kavrayışsızlık karşısında, başta olabildiğince geniş kesime hitap edebilmek için sözünü büründürdüğü renksiz ambalajı açtı, “Hep birlikte engel olamazsak, birşeyler yapmazsak başımıza gelecekleri anlatmaya çalışıyorum,” dedi cevaben. “Gidişatın ne yönde olduğunu gösteriyorum. Bütün bu belayı kendi başına açanlar olarak, elbette başka türlü hedeflerle başka türlü yollar da çizebiliriz kendimize.”
Umutsuzluk, denizler ve duvarlar…
Elbette bunun için önce, gidilen yön ve engel olunmazsa varılacak hedefin teşhisi konusunda anlaşmak lazım. Bundan da önce, böyle bir meselemizin olduğunu kabul etmek lazım. Ne yazık ki, eşitsizlik ve adaletsizliğin, bu kavramlarla dahi tanımlanamayacak hale geleceği, çünkü “insan” toplumunun aksi tasavvur dahi edilemeyecek olağan varoluş tarzı olarak şekilleneceği gelecek tehlikesine duyarsızlık, bu gidişata karşı ilk elden mücadele etmesi beklenecek kesimlerde yaygın. Mücadele varsa umut da vardır. Ancak içinde bulunulan durumun ve evrimin muhtemel yönü konusunda egemen eğilimlerin teşhisi yapılmaksızın da mücadele olamıyor, sonuçsuz kalan her girişim çaresizlik duygusunu pekiştiriyor.
Bu teşhise girişip giriş(e)memek, dünya çapındaki gidişata karşı direnme ve başka bir gelecek hayal edebilme kuvvetinin ete kemiğe bürünüp bürünemeyeceğini belirleyecek. “Gidişat” konusunu burada derinleştirmeyeceğim. Kabaca: İnsanlığın büyük kısmının “gereksiz” hale geleceği, “elimine” edileceği, yani ya ortadan kaldırılacağı ya da “surların dışında” bırakılacağı, pek ufak kısmınınsa her şeye hakim ve belirleyici olacağı, iyice daralmış bu üst sınıfın, birtakım işleri gördürmek üzere mecburen bulundurulan alt sınıf kalabalığından esirgenecek tekelleşmiş teknoloji ve organ nakilleriyle giderek daha az kusurlu kılınan organizmalara sahip olacağı, sınıfsal eşitsizliğin aynı zamanda biyolojik eşitsizlik anlamına geleceği, “akıl” ve zekânın paylaşımında da yaratılmış yeni eşitsizlik tarzının geçerli olacağı, günümüzün mavi ve beyaz yakalılarının yaptığı pek çok işe gerek, birçok dalda işçiye, mühendise, hattâ doktora ihtiyaç kalmayacağı, karanlık bir distopik ortamdır, önlenemezse varılacak yer.
Uygarlıkların Batışı kitabında Amin Maalouf, günümüz dünyasına daha çok Ortadoğu ve Arap halklarının yaşadıkları, yaşayamadıkları, kendilerine yaşatılanlar ve başkalarına yaşattıkları açılarından bakıyor ve teknolojik, ekonomik, toplumsal koşullardan önce, bir çeşit toplu ruh halini anlamaya, anlatmaya çabalıyor. Tarihte zaman zaman karşımıza çıkan toplu intiharlara sözü getiriyor Maalouf, “Ne var ki,” diye devam ediyor, “şu yüzyılda tanık olduğumuz hadise bunun ötesine geçiyor. Milyonlarca insanın umutsuzluğun pençesine düşmesi ve aralarından çok sayıda kişinin intihar eylemlerini benimseyecek noktaya varması; böyle bir şey tarihte asla görülmedi ve bana öyle geliyor ki, Arap-Müslüman dünyanın bütününde olduğu gibi, diasporalarının yaşadığı tüm ülkelerde de gözlerimizin önünde cereyan etmekte olanların gerçek mânâsı henüz tam anlaşılamadı.”
Haklı. Anlaşılamadı. Çünkü “hadise”ye bir insanlık problemi olarak değil, neredeyse gündelik, basit siyasî, bilemedin bölgesel, ırksal mesele gibi bakılıyor.
Maalouf, “Bir insan yaşama isteğini kaybederse,” diye sürdürüyor, “ona yeniden umut vermek yakınlarına düşer. Başkasını ve kendini yok etme arzusu büyük insan topluluklarını istila ettiğinde ise derman bulmak bizlere, çağdaşlarına, diğer insanlara düşer. Bunu Öteki ile dayanışma duygusu içinde yapmasak bile, en azından hayatta kalma arzusuyla yapmalıyız. Çünkü çağımızda umutsuzluk; denizleri, duvarları, tüm somut veya zihinsel sınırları aşarak yayılıyor ve önüne set çekmek kolay değil.”
Eski sandıkları kaldırmak
Nâçizâne, umutsuzluğun temel kaynağının giderek zemini ve imkânı kalmayan varoluşlara, eskimiş ölçütlere, alışıldık-bildik hayat reçetelerine şuursuzca ısrarla bağlanma olduğu kanısındayım. Yani “şah damarı kesilmiş hastaya bir parça tentürdiyotlu pamukla pansuman yapma” durumu. 20. yüzyıl başının sosyalist hareketleri, meselâ, işçi hareketleri, egemenler karşılarına askerleri dikip, üzerlerine kiralık katilleri, grev kırıcıları salıp bin türlü terör estirdiklerinde mücadeleden vazgeçmiyorlardı, çünkü bariz haksızlıkları gidermek için didiniyor olmanın haklılığına, düşman ne yapsa kaybolmayan umut eşlik ediyordu. İnsanların sosyalizme bağladığı umutları helak edenler kahrolsun! 1968’de, önce Batı dünyası, sonra da dalganın oradan yayılmasıyla Batı’ya bir şekilde dokunan herkes ve her yer sallanır, altüst olurken, insanlar yalnız direnme peşinde değildi; daha iyi bir geleceğe dair umutla, ısrarla kendilerini sokaklara atıyorlardı. Benim kuşağımdan, 1980’ler öncesinde bir şekilde toplumsal mücadelelere katılmış herkesin haleti ruhiyesinde, bugün bile kimi zaman ayakta kalmayı sağlayan son dayanak işlevi gören bir şey vardır. Nedir acaba o “şey”?
Umudun, âdetâ bahar esintisi veya sağaltıcı yağmur gibi, gökten, yukarıdan geldiği kanısında değilim. Bu kendi düşüncesine, taleplerine, haklılığına, elbette itirazına ama aynı zamanda geleceğe yönelik yapıcılığına güvenenlerin yarattığı enerjinin büründüğü biçimdi. İtiraz ettiği şeyi teşhis etmiş, tanımış, kabullenmeyen ve onun yerine istediği şeyi de ilkesel olarak -asla vazgeçilmeyecek yönleriyle- bilenler var etmişti, öyle o kadar genel bir umut havasını.
Şimdi neden insanlık topluca umutsuzluk içerisinde? Bunun şüphesiz pek çok derin sebebi vardır. Bu sebepleri bulacağımız karanlık mağaranın girişini kapatan kaya hakkındaysa tahminim belli: Gidişata dair bilemezlik. Ve nâçizâne iddiam o ki, siyasî-toplumsal itiraz ve direniş potansiyelini kişileştiren gruplar, hareketler, topluluklar, ufak tefek, bölük pörçük iktidar konumlarını riske etmemek için kıpırdamadan üzerinde oturdukları eski sandıkları, hatıralarına hürmeten uygun yere kaldırıp bugün karşı karşıya olunan hakiki tehlikeyi kavramaya girişirlerse, kavradıkları oranda buna karşı yapılabileceklere dair mücadele yol ve yöntemleri geliştirebileceklerdir. Bu başlıbaşına umut toprağı. Umudun yetişebileceği başka toprak da yok.
Eskileri sandıklarıyla göz önünden kaldırmanın hiç sakıncası olmaz; bu kimseyi yolundan saptırmaz. Terk edilmemesi gerekenler, değişik zamanlarda çıkarılmış değişik kimlikler değil, eşitlik ve adalet, dayanışma ve özgürlük değerleridir. Bunların ne olduğunu bile hatırlamayacak, anlatılsa dahi kavrayamayacak bir insanlık istemiyorsak gidişatı kavramalıyız.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları











































































































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2025
30.12.2024
24.12.2024
15.12.2024
1.12.2024
15.11.2024
21.10.2024
7.10.2024
22.09.2024
5.07.2024