Ümit KIVANÇ
Bizimki gibi, ne haber alma ne ifade özgürlüğü takan baskıcı rejimlerde sosyal medya baştan öngörülmemiş ve kimi zaman hayatî olabilen işlevler edindi. Bu başlıbaşına sorun, ayrıca yarattığı bir dizi yan sorun var. Gelin görün ki, biz bu meseleler üzerine hiç zihin yormuyor, bunları tartışmıyor, çözümler çareler aramıyoruz. Kendilerine uçurum kenarındaki mezbaha bahçesinde tartışma imkânı verilmiş koyunlar gibi, kıpırdayabileceğimiz yerlerden uçsuz bucaksız gözüken o bahçenin sahiplerinin ve bekçilerinin bulunduğunu aklımıza getirmeden, bahçeden çıkarılırsak nerede dolaşabileceğimizi düşünmeden öylece takılıyoruz.
Bu sözlere hemen karşılık verilebilir: Ya ne yapalım?
Haklı soru. Çünkü sosyal medya üzerinden, illâ her konuda her haltı bildiğimizi göstermek, bilip bilmeden muhteşem fikirlerimizi serdetmek, ona buna çemkirmek, birilerine kapak yapıp puan toplamak zorunda değilsek de, haberleşmeye muhtacız. Muhtaç kalabiliyoruz.
27 Şubat’ta İdlib’de TSK mevzisinin hava saldırısına uğraması ve otuz altı askerin hayatını kaybetmesinin ardından olduğu gibi. Haber alma imkânımızı ve birileriyle birlikte kafa yormamızı sağlayan ağın girişini bir çırpıda kapayıverdiler. Bu tür engellere karşı, allahtan, en azından henüz, türlü dolambaçlı yollar yöntemler üretebilen yeryüzü internet ahalisinin icatları sayesinde bir kısmımız en azından ne olup bittiğine dair vakitlice bilgi edinebildik.
Bir yandan da, itiraf etmek gerekir ki, gayesi hakikate ulaşmak olanların çok daha büyük yer kaplar olduğu, görece sakin ortam pek de fena sayılmazdı! Ama ortam bundan ibaret olsa hiçbir büyük şirket sosyal medya yatırımları yapmaz, bu platformu aslî faaliyet ve kazanç alanı haline getirmezdi. Yalnız habercilerin, araştırmacıların, gerçeğin peşindeki insanların, birbirleriyle değil olguya bilgiye ulaşmakla uğraştığı ve tahlil, yorum, çıkarsama amacıyla tartışmak için birbiriyle iletişim kurduğu bir platform mümkün müdür? Belki. Ama biliyoruz ki, bugünün sosyal medyası gibi olmayacaktır. Bir zamanlar herkesin “doğal” gerçek saydığı, ama artık kimsenin pek hatırlamadığı “dördüncü kuvvet basın” esprisine uygun düşen, buradaki kamuoyu denetimi işlevini çağrıştıran, bir yanıyla bugünkü sosyal medya. Çünkü habercilerle, yorumcularla “kamuoyu” birarada. Ötekinde, profesyonel habercilik iletişimi ortamında işler başka türlü yürüyecek, edinilen bilgi veya sarf edilen sözden çok profil fotoğrafının çekiciliği veya kedisinin şirinlikleriyle “sahneye” çıkmayı isteyen kimse orada yeralmayacaktır.
“Güvenilirlik” neydi?
Yani aşağı yukarı bugünkü gibi bir sosyal medyayla yaşamamız gerekiyor. Henüz bu imkânın elimizde bulunacağını varsayarak. Ayrıca zaten bizimki gibi ülkelerde pek seçme şansı da yok. Dolayısıyla, sosyal medyalı hayat konusunda kafa yormalıyız. Ancak yormuyoruz.
Ümit Alan’ın Birgün’de “Peki, haber için sosyal medya kullanmak sorun değil mi?” diye sorduğu yazısı, istisnalardan biri. Şöyle açıyor konuyu Alan: “Şimdi başlığa bakıp diyeceksiniz ki, ‘Ne yani en kritik anlarda sosyal medyanın engellenmesi asıl sorun değil mi?’ Evet o elbette asıl sorun. Ancak, o aynı zamanda ‘ortalıkta güvenilecek ve herkese hitap eden bir geleneksel medya aygıtı bırakmadık’ itirafı sayılabilir.”
Meselenin elbette bir de bu yanı var: “Geleneksel” medya artık mümkün mü? Hangi özellikleri onu “güvenilir” yapıyordu? “Basın” iken “medya” oluşu, onda köklü birşeyleri değiştirmiş miydi? Sosyal medya büyük teknoloji şirketlerinin denetimindeyse, “geleneksel” medyanın, olabildiğince dürüst patronlar ve bazen, kimi yerde, daha geniş bir hak-adalet arayışının parçası olan, hem de etkili, vazgeçilmez olabilen gazeteciler dışında sözü edilmeye değer güvencesi neydi? Şu güvenilirlik meselesinin kaynağı yoksa basının kendisinde değil toplum hayatında basının tuttuğu yerde ve meşhur mevta kuvvetler ayrılığı ilkesinde miydi? Bunlara girmiyorum. Sosyal medya âleminde kalalım.
Alan, İdlib’de 36 askerin hayatını kaybettiği saldırı ertesinde insanların birşeyler öğrenebilmek için telaşla sağa sola hamle edişini hatırlatırken, “görülen o ki,” diye işaret etti, Türkiye’de artık gayet doğal saydığımız ama aslında hiç de doğal olmayan vakaya: “insanlar CNN Türk’ü, A Haber’i falan açıp izlemek yerine birbirlerine soruyorlardı”.
Önceki yılın sonbaharında, Kadri Gürsel’in Artı TV’de ana akımın gerekliliğine dair söyledikleri, İrfan Aktan’ın buna yönelik eleştirisi ve bilahare ikisinin tartışması, bunlar üzerine Artı Gerçek’te Mehveş Evin’in, Evrensel’de Fatih Polat’ın yazdıklarıyla devam eden tartışma akla geliyor: “Ana akım”ın gazetecilik mesleğinin standardı, seviyesi, “çıtası” bakımından anlamı-önemi nedir? Türkiye’de, başka pek çok benzeri gibi layıkıyla yapılamayan bu hayatî tartışma, uzak görünüyor ama, sosyal medyadaki gerçek arayışı ve aktarımı üzerine de “ilke koyucu”, yol gösterici olabilirdi. (Hepsinin linkleri için bu konuyu ele aldığım yazıma bakabilirsiniz. Ana akım medyaya dair iki yazımı daha anmak isterim: “Ana akım medyanın tekliğe ve yokluğa gidişi” ve “Mağdurlar ve ‘normal insanlar’dan uzakta gazetecilik”.) Hatırlatıp geçeyim.
Sosyal medya: Tek engel girişteki değil
Büyük kısmı doğrudan iktidarın propaganda aygıtına dönüşmüş, talimatla operasyon yürütür hale gelmiş gazete ve televizyon kanallarından alınamayacak bilgilere dair geniş bir katalog bugün haber okuru-izleyicisi sayılacak herkesin elinde. Hattâ zihninde, ezberlenmiş halde bulunuyor. Dolayısıyla, her kritik anda herkes kapağı sosyal medyaya atıyor; şaşılacak şey yok.
Orada da, devletin fiziksel engeli başta olmak üzere başka bir dizi engel var, hakikatle aramızda. İlkin, diyelim kaç askerin tam olarak nasıl ve kimin tarafından öldürüldüğünü öğrenmeye çalışan, öncelikle, her türlü ayrıntıyı “ne önemi var?”, “ne fark edecek?” cinsi sorularla ezip parçalamak isteyenlerin kurduğu barikatları yoldan kaldırmak zorunda. Evet, şehit hamaseti yapma peşindeki için önemi yok, ama Suriye uçakları mı Rusya jetleri mi vurdu, gazeteci için hayatî önemde.
Bahsettiğimiz, bir kirlilik ve gürültü sorunu. Bazen sosyal medyadan dişe dokunur bilgi almak hakikaten pahalıya mal oluyor; dikkati toplamak zor oluyor. Sağduyusunu koruyarak bilgi peşinde koşan herkesin kolaylıkla düşebileceği duygusal tuzaklar, insanı gerekli gereksiz tepki belirtmeye zorlayan ortam, o arada işitilen küfür ve hakaretlere, tehditlere aldırmamayı sağlayacak sabır ve tahammül ihtiyacı… Ortalıkta dolaşan sahte haber ve bilgileri sınamak için gösterilmesi gereken gayret de en önemli başlıklardan tabiî. Velhâsıl kolay iş değil o platformlarda bilgi peşinde koşmak.
Buna karşılık, başka yerden asla edinilemeyecek bilgilerin bulunabileceği yer de orası.
Yine sürat canavarı
Sosyal medya ortamının haber almaya çalışana dayattığı koşullardan gayri bir de haber verene dayattıkları var. Bunların başına gelene Ümit Alan şöyle dikkat çekiyor: “Sosyal medya (…) haber mecralarını da kendi temposuna mecbur tuttuğu için bozucu bir etki yarattı.”
Burada başlıca sorun, bilgi derleme ve anlamlı bir şekilde birleştirip sunma faaliyetinin karakteriyle çelişen etken haline gelmiş sürat. Zaman zaman konu ettiğim ve teslim olundukça mesleğin kalitesini azalttığına, gazetecilik faaliyetini sığlaştırdığına, değersizleştirdiğine dikkat çekmeye çalıştığım sürat etkeni, yalnız haberciliği her an hataya açık hale düşürmekle kalmıyor. Ümit Alan bu etkenin başka bir zararlı tesirini güzel özetliyor: “[Sosyal medya sürati]…hem gazetecilerin hem de okurun dikkatini dağıttı. Önceden tek parçada aldığımız haberi, onlarca parçaya ayırıp dağınık bir şekilde, yalan yanlış algılama riskiyle alıyoruz.”
Tutarlı bütünden kopmuş parçaların, alınan bilgiyle mantık bağına dayalı bütünlükler oluşturmayı, kavramayı, sonradan hatırlamayı zorlaştırdığı ortada. Yanlışlarla dolu olması artık ne yazık ki kanıksanan, ağır yaralı haldeki haberi, içinde huzur bulamayacağı bu süratli ve tahripkâr yolculuğa süreklediğinizde, hem yaşama gücünün hem itibarının azalması kaçınılmaz. Bizim zihinlerimizin idrak ve “öğütme” kapasitesinin de bu işten zarar gördüğü ortada.
Karşılıksız haber alma
Bahsettiğim yazısında Ümit Alan, meselenin içeriksel diyebileceğimiz yanının ötesinde, başlıbaşına güncel gazetecilik sorunlarından saymamız gereken bir duruma da dikkat çekiyor: “…sosyal medya, insanları bedelini ödemeden haber almaya da yatkın hale getirdi. Öyle ya, haber sosyal medyadan öylece akıp gidiyorsa kim onun için para ödemeyi düşünsün ki?”
Alan bu doğru ve haklı tesbitlerden sonra, katılmadığım bir sonuca varıyor: “…haber alma işini sosyal medya akışından bağımsız bir şey olarak düşünmenin vakti geldi, geçiyor.” Katıldığım bir gerekçeyle: “Çünkü sosyal medya akışı ve algoritmaları hem haberin şeklini bozuyor hem de haber kuruluşlarının sağlıklı bir gelir modeli kurmasına engel oluyor.”
İşin maddî boyutunu konuşacaksak öncelikle “şirketler” dosyasını masaya koymak gerekiyor: sosyal medya gerçekte kamusal alan-platform falan değil, birtakım dev şirketlerin mülkü. Oradaki her türlü faaliyetin getirisi ve faydası bu şirketlere. “Göstermelik bazı destekler dışında sosyal medya platformlarının haberciliği desteklemek gibi bir derdi olmadığını da biliyoruz,” diyor Alan. Bence bu kısmen doğru.
Bir yandan Twitter gibi, habercilik işlevi görece ağır basan mecradan bile basın kuruluşlarının kayda değer fayda sağlaması imkânsız. En fazla tanıtım imkânı bulunabiliyor. Ancak bu yolla da basın kendi kuyusunu kazan sosyal medya platformlarının sahibi dev teknoloji şirketlerine katkıda bulunmuş oluyor. Biz gazeteciler çoğu zaman orada bağımsız haber aktarıcıları olarak varoluyoruz ve kendi adımıza, karşılıksız habercilik yapıyor gibiyiz.
Öte yandan bu şirketler sözkonusu platformlarının haber alınabilir kaynaklar sayılmasından vazgeçemezler, bütün sosyal medyayı dünyanın okur-yazar kesiminin gözünde, bugün memleketimizde A Haber neyse, Akit neyse o duruma düşüremezler. Kazançlarından olurlar. “Ben güzelim” histerisiyle, kadınlara “yürüme” vaatleriyle, kedi şirinlikleriyle o koca çark dönmez.
Alan’ın eksik bıraktığını düşündüğüm iki noktayı bendeniz önemsiyorum. Bunlardan ilki, doğrudan kaynaklara hiç görülmemiş ölçüde ulaşabilme imkânı. Habere konu olayın faillerinin bizzat paylaştığı görüntüler, sesler ve ayrıntılara, kabul edelim ki, başka türlü ulaşma şansı olamazdı. Bütün dağınıklığına ve kandırmacaya açıklığına rağmen bu ortam haberci için müthiş bereketli tarladır. (Burayı ekip biçmek tabiî habercinin özel niteliklere sahip olmasını, kendini çok eğitmesini gerektiriyor - bu konuya da girmeyip sadece dokunmakla yetiniyorum.)
İkincisi, sosyal medya gibi bir iletişim ortamı haberciliğe, gazeteciliğe âdetâ geniş bir kolektif faaliyet özelliği katıyor. Gazeteciler burada, çoğu zaman paslaşır gibi iletişim halinde, bazen birbirlerinin eksiğini gediğini kapatarak, bazen yol gösterici, sorun çözücü, idrak artırıcı tartışmalara girerek, gerçekte yeryüzünün çok kaliteli az sayıdaki gazetesi dışında hiçbir yayın tarafından ulaşılamayacak içerikte habercilik yapabiliyorlar toplamda. Bütün manipülatif, dikkat dağıtıcı vs. kötü özeliklerine rağmen sosyal medyanın getirdiği, daha önce sahip olmadığımız bir imkân bu.
Nasıl eder de bunu daha güvenilir, daha işlevli hale getirir, büyük teknoloji şirketlerinin kâr hesaplarına tâbi olmayan benzer platformlar oluşturabiliriz, dünya artık bunu dört bir yandaki hakikat arayıcılarıyla tartışabileceğimiz kadar küçük.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları






































































































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2025
30.12.2024
24.12.2024
15.12.2024
1.12.2024
15.11.2024
21.10.2024
7.10.2024
22.09.2024
5.07.2024