"Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde bir okuma ekibi Devlet Tiyatroları'nın bu sezon sahneleme kararı aldığı bazı oyunların orijinal metinlerini inceledi. Ekip, İstanbul Devlet Tiyatrosu’nun sahnelediği iki oyunun metinlerinde ‘küfürlü ve erotik’ ifadeler buldu. Buna göre, Kazım Akşar’ın yazıp sahneye koyduğu J.W. Von Goethe’nin alt sınıftan bir kadınla evlenerek taşraya taşınması sürecini anlatan ‘Güneş Batarken Bile Büyük’ oyununda, 'Seninle yatmak istiyorum', 'Tavşan gibi inlerim' gibi repliklerin de bulunduğu bölümlerin çıkarılması istendi." (http://www.radikal.com.tr/kultur/devlet_tiyatrosunda_replik_istifasi-1218829)

Yahu bunlar ne zannediyorlar... Çocuklar bile "evcilik oynarken" daha doğal ifadeler kullanırlar... Bu beyefendi, karısına, ya da karısı ona "kuşdiliyle" mi söylüyor sevişmek istediğini acaba...Bu Alibi/göstermelik ahlak iliklerimize işlemiş... Futbol stadyumunda onbinlerce kişi bir oyuncunun, hakemin ya da antrenörün karısı, kızı, kardeşi, velhasıl kimi varsa onunla seks yapar, onu düzer... Bunda bir beis yoktur... Ama herhangi bir filmin senaryosunda durum gereği birisi "eşşolueşşek" derse, bu sansüre takılır... Oysa bugün istisnasız her evde millet birini severken bile "eşşoğlueşşek çok akıllıdır" der, mesela... Gazete çıkar bu memlekette AMK diye... Sorun bakalım 7 yaşındaki çocuklara ne demektir AMK... Başkaları rahatsız olurmuş diye düşünmeden fosur fosur sigara içer çoğunluk... Ama filmlerde, sigara yaktığı/içtiği her halinden belli olan adamın/kadının sigarası sansürlenir... 80 yaşındaki bir adamın 13 yaşındaki bir kız çocuğuyla gerdeğe girmesi ayıp değildir, ama senaryoda "yatağa gidelim" sözü ahlaksızlıktır..

Aslında okuyunca gülmekten kendimi alamadım... "Tavşan gibi inlerim" sözünü gerçek hayatta bir türlü hayal edemedim... Nasıl oluyor acaba "tavşan gibi" inlemek... Hani inlemek nedir biliriz... İnsan acıdan, sancıdan, sıkıntıdan falan inler... Ya da ne bileyim aşırı zevkten de, mesela sevişirken de inler... Ama Tavşan nasıl inler... İnsan zevkten nasıl tavşan gibi inler... Billahi bu yaşıma geldim, hiç duymadım, hiç yaşamadım... Daha da garibi bu ifadeden insan nasıl rahatsız olur, onu hiç anlayamadım... Yazar, her halde kendi ülkesinin dilinde böyle bir inleme nidası var ki bunu böyle yazmış... Ben çevirsem, herhalde başka türlü, Türkçede inlemeyi ifade eden bir deyim kullanırdım...

Sanat eserleri, bize doğal hayatın sanatçı tarafından estetik kaygılarla soyutlanmış, anlatılmış şeklini sunar... Bin yıl önceden günümüze kalmış o güzelim heykellerde erkek figürlerin çükleri hep kırılmıştır... Bunu da genellikle erkekler yaparlar, karıları, kızları görmesin diye... Neden çekiniyorlarsa... Sanki kimse bilmiyor o erkeğin çükü olduğunu... Küçücük çocuklar vücutlarını tanımaya, cinsel organlarıyla başlar... Gelişmesi boyunca başkasının ve karşı cinsin cinsel organına yabancı yetişenler sonradan cinsel ezikliklerini sosyal hayata yansıtırlar... Cinsel suçların en çok olduğu bölgeler ve ülkeler, bu tür aptalca yasakların, sözümona "korumaların" etkin olduğu yörelerdir...

Peki ne diyeceğiz bu durumda... "Eyvaaaahhh... Bunlar (AKP'liler) böylece kapkaranlık bir döneme götürüyorlar Türkiye'yi" mi demeliyiz... "Görmemişin oğlu olmuş çekmiş çükünü koparmış" denir değil mi... Yoksa ayıp mı oldu bunu söylemem/yazmam... Kolay değil, eline ilk kez karar yetkisi verdiğin adamın kapasitesi, toplum genelinin bu konulardaki reaksiyonu neyse, karar veren adam/kadın da kendisi gibi kararlar verir... Yetkiyi aldı ya bi defa... "Çekip koparacak"... Biz ne yapacağız... Protesto edeceğiz... Büyük resmi gözden kaçırmadan... "Arkadaş bu kadar da değil... Yaptığın aptallıktır..." diyeceğiz... Benim de şu an yaptığım bundan ibaret...

Toplumun kendisiinin demokratlaşması sürecinde olur böyle şeyler... Uzlaşma kültürünün olmadığı; herkesin kendine demokrat, herkesin kendine Müslüman olduğu toplumdan başka bir şey bekleyemeyiz... Eeee... Toplumlar da cep telefonları gibi hızlı gelişip demokratikleşmiyor... Çevremize bakalım, örnekleri görelim ve enseyi karatmayalım...