Vahap COŞKUN
İktidar çevreleri üst aklın lafı ettiğinde, ülke içindeki ve dışındaki karşıtları onlara güler. Bir türlü somutlaştırılamayan, bileşenleri belirsiz, herkesin kendine göre biçimlendirdiği bir düşmana dayanarak yaşananları izah etmeye çalışmayı Doğu toplumlarına özgü bir geri kalmışlık nişanesi olarak mahkûm ederler. Bilvesile üst aklı dillendirenleri ve hatta aklından geçirenleri de küçümserler.
Ne var ki, tersinden bakıldığında, bunu yapanların çoğunluğunun tam da eleştirdikleri, dalgasını geçtikleri tutumun aynısını kendilerinin de gösterdikleri görülür. Onların da bir üst aklı vardır; o da Erdoğan’dır. Taraftarlarının üst akla atfettiği ne varsa, onlar da aynısını Erdoğan’a atfederler.
Karşıtlarının üst aklı olarak Erdoğan
Yazıp çizdiklerine göz gezdirildiğinde, karşıtlarının da Erdoğan’ı bir nevi üst akıl olarak konumlandıkları hemen teşhis edilebilir. Erdoğan’ı her şeyi kontrol ve organize eden bir güç olarak tahayyül ederler. Yurtta ve dünyadaki her hadiseyi bir şekilde Erdoğan’a bağlarlar. Bu tahayyülde Arap Baharı’nı başlatan da Erdoğan’dır, başarısızlığa uğratan da. IŞİD’i destekleyen -hatta kuran da- Suriye’deki iç savaşını başlatan da. Mursi’yi iktidara taşıyan da Erdoğan’dır, Mısır’daki darbenin müsebbibi de. Hem GOP başkanıdır o, hem de kafa tutup ABD ile ilişkilerimizi bozan da.
Karşıtlarının yaptığı, aslında Erdoğan’a bir nevi bir kutsiyet yüklemektir. Kudreti her yere sirayet ettiğinden Erdoğan, siyasi arenadaki rakiplerini de kendi menfaatlerine göre harekete geçirebilir. Böylelikle diğer siyasi partilerin ya da güç mahfillerinin yaptıkları hatalar veya yanlışlar da Erdoğan’ın eseri olarak takdim edilir. PKK, hendek savaşlarını başlatır, karşıtları bunu Erdoğan’ın bir oyunu olarak lanse eder.
Geldiğimiz aşamada karşıtlarının azımsanmayacak bir bölümü Erdoğan’ı bir üst akıl olarak o kadar içselleştirmiş görünüyor ki, sonunda 15 Temmuz darbesini bile Erdoğan’ın kurguladığını söyler noktaya gelmiş durumda. Sebep, Erdoğan’ın gücünü maksimize etme arayışıymış. 200’den fazla insan hayatını kaybetmiş, binlercesi yaralanmış, ki bunların birçoğu bu yaraların izlerini ömür boyunca bedenlerinde ve ruhlarında taşıyacak, 150 general ve binlerce subay darbeci oldukları gerekçesiyle ordudan atılmış, vs. Ve onlar, bütün bunların Erdoğan’ın aklının bir ürünü olduğunu düşünebiliyorlar.
Düş kırıklığı
Meğer herkes, tüm o ölen ve yaralananlar, bunca acıya, kedere ve ıstıraba sırf Erdoğan gücünü tahkim etsin diye katlanmışlar. Bilumum general ve subaylar hapishaneye düşmeyi, kışlanın kapısına konmayı, itibarlarının beş paralık olmasını salt Erdoğan “başkan” olsun diye sineye çekmişler.
Komplonun dibine vurmak, böyle bir şey olsa gerek. Aslında bu ruh halinde, darbenin bastırılmış olmasından mütevellit bir düş kırıklığını sezmek mümkün. Darbenin halkın müdahalesiyle başarısız kılınmasının kimi bünyelerde hazımsızlık sorunu yarattığı ortada. Lakin darbe taraftarlığını -hele de o darbe püskürtülmüşse- açıktan dillendirmek hoş kaçmayacağından, “oyun, kurgu, tiyatro” sığınığına girmek daha korunaklı.
Nasıl ki üst-akıl söylemi taraftarlarına zihni bir konfor sağlıyorsa, her şeye kadir bir Erdoğan profili de, Erdoğan karşıtlarını rahatlatıyor. “Kartaca yıkılmalıdır” diyen ve başkaca bir söze de ihtiyaç duymayan Romalı senatörün rahatlığı gibi bir rahatlık bu. Mevzunun değişmesi ya da farklı dinamiklerin ortaya çıkması, onlarda yeni bir değerlendirme yapma mecburiyeti doğurmuyor. Eskisinden farklı bir pozisyon alma zahmetine girmek gerekmiyor. Ezberleri biteviye tekrarlamaları, onları mahallelerinden kovulma riskinden koruyor, korunaklı yaşamlarını sürdürmelerini sağlıyor.
Körleşme
Üst-akla bağlanmak, taraftarları gibi, karşıtları için de rahatlatıcı olduğu ölçüde aklı devreden çıkarıyor. Dahası bugün artık Erdoğan takıntısı, giderek bir Türkiye takıntısına dönüşüyor. Meseleleri analiz yeteneğini köreltiyor, analiz imkanını ortadan kaldırıyor. Bunların mübrem bir neticesi olarak da, doğru bir politik yaklaşım ve tavır geliştirilemiyor.
Evet, üst akıl rahatlatıyor, anlamaya çalışma yükünden kurtarıyor. Ama bu rahattan feragat etmek herkes için iyi olacak.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
30.05.2025
21.05.2025
15.05.2025
29.04.2025
21.04.2025
15.04.2025
8.04.2025
28.03.2025
19.03.2025
16.03.2025