Vahap COŞKUN
Yıllardır tanırsınız birbirinizi. O da sizin gibi bir fanidir. Görünen, bilinen ve ulaşılan verileri esas alır o da. Değerlendirmelerini bunların üzerine kurar. Herkes gibi devletin de yanlışlara düşebileceğini kabul eder.
Derken bu dostunuzun yolu bir şekilde siyaset ya da bürokrasiyle kesişir, önemli bir makama postu serer. Hal ve tavırlarındaki belirgin farklılaşma hemen gözünüze çarpar. Üzerine bir ağırlık çökmüş gibidir. Memleketin ve dünyanın bütün yüklerini sırtlamış bir pozda yürür.
Pek tabii, değerlendirmeleri de eskisi gibi olmaz artık. Söz gelimi -öyle atla deve değil- çok basit bir meseleyi konuşursunuz. Konuya ilişkin bütün veriler orta yerde duruyordur. Herkesin ulaşabilme şansı vardır onlara. Siz de bakarsınız bu verilere ve bir neticeye varırsınız. Eğer vardığınız netice onunkiyle örtüşüyorsa ne ala! Yok, örtüşmüyorsa vay halinize! Daha düne kadar sizin gibi yanılabilir bir fani olan dostunuz âlemin bütün gizlerine sahip bir bilgeye dönüşür. Gözlerini hafif kısar, yüzüne son derece deruni bir bakış yükler, biraz da boğuk bir sesle siyaset ve bürokrasinin yazılı olmayan anayasasında geçerli olan cümleyi size söyler: “Bildiğin gibi değil!”
Eğer dostluğunuz kaviyse, bazen utanarak sıkılarak bazen de kızarak sorarsınız neyi bilmediğinizi. Devlet terbiyesi almadığınız için cehaletinizi mazur görür. Size tane tane devletin her şeyi paylaşmayacağını, bazı bilgileri kendine sakladığını, yolunu da o bilgilerin aydınlattığını söyler. Böylece giz perdesini kalınlaştırır. Sizin bilmeyip de onun bildiği şeyin ne olduğunu öğrenemezsiniz. Dahası böyle bir şeyin gerçekte var olup olmadığını da bilemezsiniz. Kudretini bilinmezliğinden alan bu hal karşısında size düşen de belli olur: “Her şeyi bilme, çok fazla karıştırma, devlete güven, yanlışta olduğunu kabullen, söylenene itaat et!”
“Devlet aklı”
Bürokrasiye ya da siyasete intisap edip üstüne bir de etkili bir pozisyonu işgal şansına eren devletlû dostlar “devlet aklı” kavramını da çok severler. İşin doğrusu cazip bir kavramdır bu; öyle ki bazen sizin de aklınızı çeler. Normalde hiç hazzetmeseniz de bazen kendinizi de bu kavramı kullanırken bulursunuz. Devletlûlar için ise vazgeçilmezdir. Her kapıyı açar, her sıkıntıyı çözer, her derde deva bulur, her eleştiriyi savuşturur.
Diyelim ki olmayacak bir iş yapılır. Açık-seçik bir hata işlenir. Siz kalkar kendi aklınızcaeleştirirsiniz. O vakit dostunuz karşınıza hemen devlet aklını koyar. Evvela biraz da küçümser bir edayla sizi süzer, ardından ciddi bir tonlamayla size “Devlet aklının kararıdır bu, devletin bildiği bir şey mutlaka vardır” der. Yüzünüzde şiddetli bir tokat gibi şaklayan bu cevap karşında sarsılır, oturduğunuz yere çakılıp kalırsınız.
Sonra sarsıntı geçer, kafanıza bazı sorular üşüşür: “Acaba bu devletin yönetimde bulunanların aklından öte, soyut ve zamana-mekâna hükmeden bir aklı var mı?” diye küçücük beyniniz zonklamaya başlar.
Beyin bu; her ne kadar küçük olsa da bir kez işlemeye başladıktan sonra nerede duracağı bilinmez. Düşünmeye devam edersiniz, mesela, “Varsa böyle bir akıl, kim temsil ediyor bunu? Acaba nerede ikamet eder bu akıl?” diye sorarsınız muhatabınıza. Dostluğunuz güçlü bir mazisi varsa sorgulamayı bir adım daha ileriye taşırsınız:“Peki üstat” dersiniz “Farzı muhal devlet aklı var olsun. İyi de hiç mi yanılmaz bu akıl? Her zaman doğruyu mu bulur? Böylesine ilahi bir yetenekle mi donatılmıştır?
Safça bulur bu soruları dostunuz. O büyülü cümleye (bildiğin gibi değil) ve o efsunlu kavrama (devlet aklı) muttali olduktan sonra bile hatada ısrarınız üzer onu. Dostça uyarır sizi: “Vay kardeşim, bu devletin bin yıllık bir aklı var. Bütün bilgiler, belgeler onda. O yanılıyor da bir tek sen mi doğruyu görüyorsun. Bırak Allah aşkına!”
Usluca ve usulca çekilirsiniz köşenize, bin yıllık bir aklı sorgulayacak değilsinizdir herhalde!
Yazarlar
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
30.05.2025
21.05.2025
15.05.2025
29.04.2025
21.04.2025
15.04.2025
8.04.2025
28.03.2025
19.03.2025
16.03.2025