Yıldıray OĞUR
15 Temmuz darbe girişimi üzerine henüz medyaya sızan sınırlı sayıdaki ifadeler dışında iddianameler hazır olmadığı için olan biten hakkında en dikkat çekici kaynak Meclis’teki araştırma komisyonu. Komisyonun, iddianamelerin çıkmasından sonra çalışmaya başlaması belki daha faydalı olabilirdi ama yine de kamuoyu önünde merak edilen soruların muhataplarına sorulması önemli.
Komisyonun en büyük handikabı bugüne kadarki oturumlarda da görüldüğü gibi çağrılan konuklara iktidar ve muhalefetten milletvekillerinin siyaseten işlerine gelecek şeyler söyletme çabaları. Komisyonda vaktin epey bir kısmının özellikle muhalefet milletvekillerinin bu çabalarıyla geçtiği görülüyor.
Sadece komisyonda alınan söz sayılarına bakıldığında ilk üç sırada en yakın takipçisinin iki katı ve neredeyse AK Partili vekillerin tamamı kadar söz almış CHP’li Aykut Erdoğdu ilk sırada geliyor. Onu CHP’li diğer iki vekil Aytun Çıray ve Sezgin Tanrıkulu izliyor. Ardından AK Parti’den Selçuk Özdağ, HDP’den Mithat Sancar diye liste devam ediyor. Tutanakları okuduğunuzda bu ağırlığı görebiliyorsunuz.
Biraz daha titiz bir hazırlıkla mesela “2003’te hükümeti FETÖ’ye karşı uyardım” diyen Hilmi Özkök’e Genelkurmay Başkanı ikenki Özel Kalem Müdürü’nün FETÖ’den tutuklu olduğu hatırlatabilirdi. Ya da Mehmet Ağar’a komisyonun gündemi olmayan 90’larla ilgili sorular yerine Demokrat Parti macerası.
Yine de bugüne kadarki oturumlardan yanlış bilinen veya az bilinen pek çok gerçek ortaya çıktı. Henüz tutanakları Meclis sitesine konmayan dünkü oturum dışındaki oturumların tutanaklarından benim notlarım şöyle:
İkinci Darbe üzerine söyledikleriyle pek güven vermeyen emekli albay Atilla Uğur 2003 yılında Genelkurmay Başkanı iken Hilmi Özkök’e orduda FETÖ’cülerin listesini getirdiğini, Özkök’ün ise “Ne uğraşıyorsunuz bu işlerle, bunlar Müslüman adamlar” dediğini iddia etmişti. Hilmi Özkök’e komisyonda bu iddia soruldu. Cevabı net oldu:
“Bu tamamen yalan efendim. Yani bir albay kalkıp da Genelkurmay Başkanını kendiliğinden getirmezdi, onun komutanı vardır, o Jandarma Genel Komutanına arz eder, ondan sonra bana gelir, bana gelmeden önce İkinci Başkan inceler yani sistem böyle çalışır. Ama kalkıp bana gelmiş, bir de ve üstelik Cumhurbaşkanına da gitmiş, öyle diyor kendisi. Vatan sevgisine verdim ben onu, çok seviyor vatanını, milletini diye. Öyle, bazı insanlar yapmak isteyip yapamadıkları şeyi yapmış kabul ediyorlar, kendilerini de inandırıyorlar. Yani öyle bir şey mümkün mü?”
Ordu içindeki cemaat yapılanmasıyla ilgili epey önceden yazan, kitaplar çıkaran gazeteci ve eski asker Yavuz Selim Demirağ’ın ifadesinde 1982 yılında askerî okullardaki cemaat yapılanmasının deşifre edildiği operasyonu anlattı. O operasyonda tespit edilmesine rağmen kazanılmak için ordudan atılmayan 48 teğmenden 11’i 15 Temmuz darbesine general rütbesiyle katılmış:
“… 240 ev tespit edildi. Kuleli’nin yanında Deniz Lisesi, Deniz Harp Okulu, Hava Harp Okulu, çeşitli sınıf okulları vardır İstanbul’da, ulaştırma okulu, piyade okulu vesaire. Bunlardan da, bu personelden de yüzlerce kişi gözaltına alındı. Kuleli’de yaklaşık iki ay süren bir soruşturma esnasında merhum Doğu Aktulga, sosyologların, psikologların da destekleriyle, tarihçilerin de destekleriyle bu gözaltına alınan arkadaşlara, bu kişilere özel dersler verildi iki ay boyunca. Bu esnada soruşturmalar sürüyordu. Ancak malumunuz, 12 Eylül şartları, bir de bu öğrencilerin tamamını atmak yerine bunları kazanmak için de çok çaba sarf edilmiştir. Ki bu öğrenciler arasında, okulda dereceleri vardır yani bizim okul 1’incisi, 2’ncisi, 3’üncüsü dediğimiz, sınıf başkanı dediğimiz çocuklar vardı, disiplin notları 100 yani tam, dersleri çok iyi. Dönemin komutanları ‘Bunları atmaktansa masum olanları da kazanalım’ dediler. Nitekim, bu 134 kişiden 86’sı atıldı, geri kalanları kazanıldı hissiyle bırakıldılar ve 15 Temmuz gecesi yapılan darbede bunlardan, bu atılmayanlardan 11 de general vardı. Atılanlardan birisi geçtiğimiz dönem bu Meclisin çatısı altında İstanbul Milletvekilliği yapan, benim sınıf arkadaşım Muhammed Çetin’dir…”
Yine Demirağ’ın ifadesinden Genelkurmay da 15 Temmuz öncesi FETÖ soruşturmasını yürüten asker savcı Kurtuluş Kaya’nın da firari olduğunu öğrendik.
15 Temmuz’da Birinci Ordu Komutanı olan Genelkurmay İkinci Başkanı Ümit Dündar’ın ifadesinde o gece Trakya’dan İstanbul’a yürüyen birliklerin nasıl durdurulduğunu, en ilginci ise gezi için Çanakkale’ye gitmiş Harp Okulu öğrencilerinin de orada darbeye katıldığını öğrenmiş olduk:
“Bunlar esnasında Çorlu’ya bağlı Lüleburgaz bölgesindeki bir birlikte bir hareketlenme oldu. Başlangıçta bir birlik çıkarken Kolordu Komutanımız devreye girerek onu önledi fakat arkasından bir başka birlik İstanbul istikametinde hareket etti. O hareketi önlemek için de hem Sayın Valimiz Kırklareli Valisiyle hem de Kolordu Komutanımızla görüşmek suretiyle, yol önlerinin bu gişelerde önlenmesi ve kesilmesi konusunda tedbirler alındı. Bu arada da, her ihtimale karşı geçerler düşüncesiyle, 3’üncü Zırhlı Tugay’a Tümgeneral Yavuz vasıtasıyla verdiğim emirle bir bölük kadar birliği de İstanbul yoluna çıkararak onların yolunu kesmek üzere tedbir aldırdık ama onlar da oraya gelemeden gişelerde kaldılar. Bunun dışında, Edirne’de çok ufak birkaç hareket oldu. Gelibolu kolordu bölgesindeyse, askerî birliklerden ziyade, oraya Çanakkale’de tarihî yerleri gezmek ve etüt yapmak maksadıyla gelen Harp Okulu öğrencileri vardı. Onların bir hareketlenmesi oldu. Onu da Kolordu Komutanımız durdurdu...”
Dündar’ın sözlerinden darbe gecesi İstanbul Valisi, Emniyet Müdürü ile Boğaz Köprüsü’ne yakın bir yerde buluşup durum değerlendirmesi yaptıklarını öğreniyoruz. Peki darbecilerin tankının tüfeğinin karşısında sivil insanlar direnirken neden kendi komutasındaki askerler darbecilere müdahale etmedi sorusuna ise şu cevabı vermiş:
“Bu arada '3. Zırhlı Tugayı İstanbul’a getirelim mi, getirmeyelim mi?' tartışmaları aramızda devam ederken, zaten halkımız da darbeyi önlemek maksadıyla girişimde bulunmaya başladığında o birlikleri de getirsek, onların da gene halkımız arasından geçip yani kendilerinin menfur darbeye katılanlar olmadığını ispat etmeleri biraz zor ve sıkıntılı olacaktı. Bu aşamalarda ihtiyaç duyulmadığı için onu da oraya getirmedik...”
Boğaz Köprüsü’ndeki darbecilerin nasıl teslim olduklarının cevabı da Dündar’ın anlattıklarında saklı:
“80 tanktan 20’si çıkmış vaziyette. Dolayısıyla, geride kalanları ne yaparız -düşüncesiyle başlangıçta belki geceyi anlatırken ifade ettiğimde- bizim için İstanbul’da iki alternatif vardı. Birincisi: O geride kalan tankların dışarıya çıkmaması, artı eğer olay uzayacak olursa o tankların bizim tarafımızdan kullanılmasını sağlayacak bir imkânın oluşturulmasıydı. O kapsamda da yanımda olan Kolordu Komutanı Vekili arkadaşımız Tümgeneral Yavuz Türkgenç’i kendi güvendiği kişilerle birlikte 2’nci Zırhlı Tugay bölgesine personel görevlendirdi, o personel emniyet güçlerini de yanına almak suretiyle yaklaşık herhâlde dört otuzdan itibaren beş civarında kışlayı ele geçirdiler. Hatta kışlayı ele geçirmeyi müteakip darbeyi idare eden tugay komutanı da Boğaz Köprüsü bölgesine getirmek suretiyle o Boğaz Köprüsünde darbeyi yapan teslim oldu. Dolayısıyla, siz de teslim olacaksınız düşüncesiyle oradaki direnmeyi de sona erdirdiler. Dolayısıyla, elimizde tankı durduracak herhangi bir güç yoktu, öyle söyleyeyim...”
Dündar’ın ifadesindeki en ilginç bölüm yaptığı telefon konuşmaları. Necdet Özel, o gece Ümit Dündar’ı telefonla arayıp TV’ye bağlanması için cesaretlendirdiğini söylemişti. Dündar o konuşmayı biraz daha farklı anlatmış:
“Bu ikinci yerde faaliyetlere devam ederken birçok kişiyle telefonla görüştüm. Bu görüştüğüm kişiler içerisinde de, daha önce basına yansımış olduğu gibi, eski Genelkurmay Başkanımız Necdet Özel Paşa’yla da görüştük. Kendisiyle 2 veya 3 defa -tam olarak hatırlamıyorum ama birden fazla değil, 2 olduğu kesin- görüşme yaptım. Kendisi tarafından bazı konular gündeme getirildi ve karşılıklı görüştük.
Erdoğdu: -Hangi konularda Paşam?
Dündar: -“Hangi konular?” derken, genelde Sayın Genelkurmay Başkanımızın, resmin ne olduğunu görmek anlamında, hangi birliklerin ve kimlerin bu faaliyetlere iştirak ettiği konusunda soruları oldu, ben de kendisine o kapsamda soruları cevaplandırdım. İkinci aşamada da, yine, olayın nasıl gittiği ve o birliklerin katılım konusu gündeme geldi, gene o konuda kendisine birkaç cümle ifade ettim ve bu arada da, Sayın Valimizle yaptığımız görüşme sonucunda da televizyona bir açıklama yapmamızın yararlı olacağını değerlendirdik."
* * *
Eski İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın komisyondaki anlatımı da darbe gecesi hükümet cephesini neler yaptığını anlamak açısından önemliydi. Onun anlattıkları arasında en ilginci PKK’nın darbe öncesi bir yıl boyunca hendek terörü ile FETÖ'cü asker ve Jandarma arasındaki ilişkiye dair söyledikleriydi:
Efkan Ala: ... Bir Hocamız -şimdi Parlamentoda değil- bana kürsüden diyor ki: “Hocam, Lice’de şu kadar zamandır yol kazılmış. Neden onun tedbirini almıyorsun?” Kiminle alacağım ben? Oradaki Jandarma komutanıyla. Jandarma komutanı bir aydır orada. Olmuş ve haber vermiyor, o işe göz yumuyor hem orada milleti zora sokmak için hem bizi sokmak için. Oysa, beş dakikalık iş. Gittiği zaman, çağırdığı zaman orayı hemen doldurabilecek. Ben bunu görevden alamıyorum, bu yetkiyi getirmişim buraya. Bir şey söylemedi Allah var; sustu, gitti ama kürsüden çok ağır eleştirilerde bulunmuştu... Ben bunu da çeşitli mahfillerde açıkça söyledim: Bundan sonra şu adımı atabilirler ve bu adımı attıklarında başarılı olmamaları için Jandarmada bu değişikliği, hiç olmazsa asgari bu değişikliği mutlaka yapmamız lazım...”
* * *
“Yani, olabildiğince orada Hükûmeti de zora sokacak, bu politikalarını da zora sokacak; 'işte, bakın, çözüm süreci ne menem bir şeydir' dedirtecek şeyleri yapmışlar. Yani, biz o dönemde hiç kimsenin elinden oradaki yetkisini almadık ki yani asayiş konusunda, terörle mücadele konusunda, o başka, bizim uygulayacağımız politika. Onu sabote etmek için orada yapmaları gereken görevi yapmayanların veya müdahale etmesi gerekirken etmeyenlerin bir kısmı tespit edildi, bir kısmı da belki ileride tespit edilecek, soruşturmalar açıldı, incelemeler de yapıldı. Böyle bir sorunun olduğu çok açık.
Sezgin Tanrıkulu: 'Sınırı aşıp görüşmüşler' dediniz yani bilgi sahibi olmamızda bir sakınca var mı?
Efkan Ala: İşte, daha da terörü ağırlaştıracak, daha Türkiye’yi kaosa götürecek teklifte bulunmuşlar; bu, istihbari olarak böyle arkadaşlar...”
FETÖ’nün ordudaki yapılanması üzerine darbeden aylar önce yazdığı kitapta anlatan emekli Jandarma Kurmay Albay Mustafa Önsel’in ilk kez Meclis komisyonunda dillendirdiği bir bilginin üzerinde de yeterince tartışılmadı. Daha önce Başbakan medya temsilcileriyle buluşmasında aslında bunu söylemişti o zaman da pek ilgi çekmemişti:
“Bildiğimiz bir şey var 86, 87, 88 ve 89 dönemlerindeki albaylarla ilgili fazla sıkıntı yok, 90’dan itibaren başlıyor. 15 Temmuz öncesi bunların teşvik verilerek emekli edilmesine dair bir kanun getirdiler. Bunun da onların marifeti olduğunu şimdi anlıyoruz. O kanunu da bu KHK’da iptal ettik. İstedikleri kadar kalacaklar. Bu bir anlamda aşağıyı kontrol etme anlamında bir tedbir olarak ele alınabilir...”
Millî Savunma Bakanlığı üzerinden getirilen kanun 13 Ocak 2016’da TBMM’den geçmişti.
Önsel bu kanunun amacını komisyona anlatmış:
Önsel: Esasında o devreler, bizim devreler çok rafinedir yani bu konuda Fetullah’ın çok çok az sızdığı bir devredir. Bu son anda bile buna oyun yaptılar bu dört devreyi sistemin dışına atıyorlardı bakın emekli ederek.
Aykut Erdoğdu: Emeklilik için…
Önsel: Tabii, tabii.
Erdoğdu: 1986, 1987, 1988, üç devre vardı, bunlara yüksek tazminat verilerek ordudan uzaklaştırmalı. Sorduğumuzda “Albay fazlası var” dediler. Tabii, biz o zaman çok şüphe duyduk ama Millî Savunma Bakanlığı bunu çok savundu. Şimdi dönüp anlıyoruz ki bütün bu bilgileri birleştirdiğimizde bu albay kadrolarını boşaltıp 15 Temmuz'a yönelik bir hazırlık meselesiymiş.
Önsel: Çok önemli bir husus bu.”
Bu kanun 13 OCAK 2016 günü Meclis’ten HDP’lilerin soykırım ve Kürt meselesi ile ilgili açtıkları tartışmalar arasında sessizce geçmiş. Ocak 2016’da bile Genelkurmay üzerinden darbeye hazırlık için Meclis’ten bir kanun geçirilmesi büyük bir başarı. Bu kanunun görüşmeleri sırasında Meclis’te muhalefetten söz alan (aslında CHP’li Çiçek hariç başka meseleler için söz hakkını kullanan) üç vekilin ne söylediğini de hatırlayalım:
Erkan Haberal (MHP): Değerli milletvekilleri, Askerlik Kanunu'nda yapılan değişiklikle albaylarımızın emekliliklerinin teşvik edilmesi usul ve yöntem olarak sağlıklı değildir. Öncelikle bu konunun Silahlı Kuvvetlerin görüşü doğrultusunda, ilgili ihtisas komisyonunda, Millî Savunma Komisyonunda enine boyuna tartışılması gerekirdi. Ülkemizdeki terör ve… Zamanım bitti. Bu duygu ve düşüncelerle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
Mustafa Zeydan (HDP): Albayların ve askerlerin özlük haklarını iyileştirmek, maaşlarını artırmaktan öte, her şeyden önce "Asker, polis, sivil ve bütün insanlarımızın yaşam hakkını nasıl koruyabiliriz? Bu oluk oluk akan kardeş kanını nasıl durdurabiliriz?"i konuşmamız lazım. (HDP sıralarından alkışlar)
Dursun Çiçek (CHP): Her şeye rağmen, geçmiş dönemde yüzlerce askerin, subayın "paralel yapı" denilen örgütün kumpas davalarıyla emekliye zorlanmasından daha insancıl bir yöntemdir... Bu konuda teşvik primini esas alan, teşvik maddesini esas alan rakamların Genelkurmayın teklif ettiği şekilde 2 katına çıkarılması personelin talebidir, isteğidir. Bu konuda takdir yüce Meclisindir. (CHP sıralarından alkışlar)
15 Temmuz darbe araştırma komisyonunun tutanak sayfasını takibe devam. Komisyonunun ciddiyeti için iyi bir haber; Dugin gelmiyor...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları



















































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.12.2025
23.12.2025
17.12.2025
15.12.2025
10.12.2025
9.12.2025
6.12.2025
3.12.2025
1.12.2025
24.11.2025