Ekin GÜN
Hayatımda hiçbir zaman tek bir kişiye devasa anlamlar yüklemedim, yüklemek de istemedim.
Hayatımda tek bir kişinin milyonların özgürlüğünü ve haklarını tek başına getirebileceğine inanmadım, inanmak da istemedim.
Hayatımda tek bir kişinin kendini geçip kelle koltukta mücadele ederek dünyaya karşı tek başına mücadele edebileceğini düşünmedim, düşünmek de istemedim.
Ta ki Erdoğan siyaset sahnesine çıkana kadar.
Ta ki Erdoğan'ın hem iç hem de dış düşmanlarla amansız bir savaşın içine girdiğini görünceye dek.
Bugün Türkiye'de Erdoğan'ın mücadelesini ne hiçbir analiz tam manasıyla anlatabilir, ne de onun için çekilen belgeseller Erdoğan'ın mücadelesini anlatmaya yetebilir.
Ne de hiçbir değerlendirmenin bugünden itibaren bir kıymet-i harbiyesi yok artık.
Belki çok kısa, belki de çok sade bir şekilde akademik kelimelere, entelektüel kavramların içine girmeden üstüne basa basa her gün söylememiz gereken şeyler var.
Erdoğan Yeni Türkiye'nin garantisi.
Erdoğan iç ve dış güçlerin dönmek istediği Eski Türkiye'nin önünde duran tek engel.
Erdoğan yüreğiyle siyaseti harmanlayan ve bu siyasetini en zor zamanında yalnız başına kalma pahasına arkasına sadece halkın gücünü alarak er meydanına çıkan ve şer ittifaklarının üzerine ölümü göze alarak giden tek lider.
O nedenle hem küresel güçler hem de küresel güçlerin Türkiye şubeleri onu bir şekilde indirmek istiyor.
O nedenle “diktatör, katil” sıfatlarına maruz kalıyor.
O nedenle “ya adam gibi gider, ya da gitmek zorunda kalır” deniyor.
O nedenle ölümle, ailesiyle tehdit ediliyor.
O nedenle Erdoğan'ın her fırsatta çıkıp kendilerine karşı meydan okumasından rahatsızlar.
O nedenle Erdoğan'ın girmiş olduğu amansız mücadelesinden dönmeyeceğini bildikleri için her fırsatta karalama kampanyaları düzenleyerek onu itibarsızlaştırmaya kalkıyorlar.
Bu şer odakları Erdoğan gittikten sonra Türkiye'de istedikleri gibi cirit atabileceklerini çok iyi biliyorlar.
İstedikleri gibi halka zulüm yapacaklarını, istedikleri gibi her istediklerinin halka rağmen olacağını, istedikleri her şeyin Türkiye üzerinde hayat bulabileceğini çok çok iyi biliyorlar.
Tüm bunları yapmalarının önündeki tek engel ve evet tek gerçek engel Erdoğan.
Dün İstanbul Yenikapı'da “Milyonlarca Nefes, Teröre Karşı Tek Ses” mitingi düzenlendi.
Meydandaki kalabalık milyonlarla ifade edilebilir ancak.
Erdoğan'ın konuşması ya da bugüne kadar her insanoğlu gibi Erdoğan'ın bazı hataları tartışılır, konuşulur.
Bu noktada yapıcı eleştiriler yapılır, herkes kendi fikrini meşru temeller içinde söyler.
Lakin unutulmamalı ki gereken bir şey var ki o da Erdoğan'ın her kriz anında halk dışında yanında kimsenin olmayışı.
Evet Erdoğan yalnız bir insan.
17-25 Aralık'ta da yalnız mücadele etti, aynı şekilde Gezi Darbesi'nde de tek başına dik durarak mücadele etti.
Arkasında sadece halk vardı.
Bugün Erdoğan aynı bu Türkiye'ye karşı yapılan darbe hareketlerindeki mücadelesinde olduğu gibi yine yalnız ve arkasında sadece yine halk var.
Bugün yine tüm şer odaklarının okları Erdoğan'a çevrilmişken Erdoğan yine yalnız bir şekilde mücadele ediyor.
“Malazgirt Zaferi'ni kimlere karşı kazandıysak karşımızda yine o düşman var” diyerek satır arasında dünyaya karşı meydan okumasının mesajını bu halkın anladığını düşünüyorum.
Yine geçmişteki darbe hareketlerinde olduğu gibi bu mesajdan sonra halkın safları sıklaştırarak Erdoğan'ın yanında daha güçlü bir şekilde duracağına inanıyorum.
En azından umut fakirin ekmeği misali umut ediyorum.
1 Kasım'a belki de 2002'den bu yana en önemli seçime gittiğimiz şu dönemde Erdoğan'ı oradan indirmek isteyenler PKK'yı taşeron örgüt şeklinde kullanan küresel güçlerden başkaları değil.
Erdoğan'ı oradan indirmek isteyenler bu küresel güçlerin ülke içindeki legal görünümlü ama illegal örgütlere hizmet eden parti ve medyalarından başkaları değil.
“Onu Minute” ile başlayan ve “Dünya 5'ten Büyüktür” ile devam eden Türkiye'nin dünyaya meydan okuması küresel güçleri rahatsız etti.
Tıpkı Türkiye içinde küresel güçlerin taşeronu haline gelen yerli gibi gözüküp de ithal olan bazı şer odaklarını rahatsız ettiği gibi.
Üçüncü havalimanı, üçüncü köprü, Kanal İstanbul, Selahaddin Eyyubi'nin adını alan havalimanı dünyayı nasıl rahatsız ettiyse dün adım gibi eminim ki Erdoğan'ın konuşması dünyayı o derece rahatsız etti.
Nasıl mı?
Erdoğan Çin'e gittiğinde milli para ve İpek Yolu'nun ticarete açılmasından bahsettiğinde Türkiye'ye karşı operasyon düzenleyen küresel güçler Erdoğan'ın dün “yerli ve milli 550 vekil” sözünden rahatsız oldular.
Aslında “Malazgirt'te zafer kazandığımız düşmanın bugün başka isimle karşımıza çıktığını” söyleyen Erdoğan aynı şekilde “yerli ve milli 550 vekil” derken dünyaya karşı meydan okuyordu.
Bu meydanı milyonların karşısında okuyan Erdoğan'ın o milyonlardan başka kimsesi yok bugün.
Kabul edelim etmeyelim gerçek bu.
Gerçek küresel güçlerin Erdoğan'ı hangi şekilde olursa olsun oradan indirmek isteyişi.
O nedenle bu 1 Kasım çok önemli.
Türkiye yerli ve milli bir ülke mi olacak yoksa Türkiye yerinde sayan ve dünyaya bağımlı bir ülke mi olacak?
1 Kasım'da oylanacak olan bu kadar basit.
Derin analizlerle, üç-beş kişinin anlayabileceği akademik kavramlarla olayı anlatmaya gerek yok.
Olay Erdoğan'ın konuşmasından sonra meydanda çalan Arapça-Kürtçe ve Türkçe dilde söylenen o şarkıdaki kültür beraberliğimizi küresel güçlerin tehdit etmesinden başka bir şey değil.
Bugün belki de herkes, bugün belki de ülkesini ve insanını seven herkes safları sıklaştırmalı, dünden daha güçlü bir şekilde Erdoğan'ın yanında durmalıdır.
Evet yazının başında da dediğim gibi belki de dünya siyasi literatüründe ilk kez bir lider figürü ülkesiyle bu kadar özdeşleşiyor ve belki de ilk kez bir siyasi liderin hedefe konulması bu kadar açık seçik bir biçimde yapılıyor.
Bundan sonra Erdoğan'ın her konuşmasından rahatsız olacaklar ve her konuşmasını saptırarak bir yerlere varmak isteyecekler.
Varsın dursunlar.
Bu saatten sonra söylenebilecek ve belki de o milyonların Türkiye'nin 2002'den bu yana geçirmiş olduğu darbe tezgahlarına karşı söyleyebileceği iki cümle var.
Sessiz bir şekilde…
Sessiz bir çığlıkla…
Ama bıkmadan usanmadan…
“Sen hep konuş Reis…”
“Allah seni başımızdan eksik etmesin Reis…”
Yazarlar
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.10.2018
24.09.2018
9.02.2018
19.08.2018
29.07.2018
15.07.2018
1.02.2018
14.06.2018
4.02.2018
9.02.2016