Fehmi KORU
Gündüz internet üzerinden yayın yapılan bir televizyon kanalına çıkmaya hazırlanırken Bülent Arınç’ın istifa ettiği haberini aldım.
Cumhurbaşkanlığı yüksek istişare kurulu üyeliğinden istifa etmiş, AK Parti’den değil…
Yanlış. Kendisinden beklenen, içinde kalmakta ısrar ettiği partisinin sözcülerinin ve muteber saydığı kalemlerin istediği, iktidarın küçük ortağı MHP’nin liderinin ağzından çıkan ağır ifadelerin hedeflediği, Bülent Arınç’ın AK Parti’den de istifa etmesiydi.
Aslında AK Parti genel başkanı da olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın kendisini suçlayıcı açıklamasında yer alan “Dava arkadaşlarım tarafından asla savunulamaz” cümlesi de Bülent Arınç’ın artık ‘dava arkadaşı’ görülmediğinin işaretiydi.
‘Dava arkadaşları’ tarafından ‘savunulamaz’ görüşleri savunmuştu çünkü Bülent Arınç…
Bizde hemen her parti dava partisidir
MHP’nin evvel eski bir ‘dava partisi’ olduğunu biliyoruz; bu gerçeği Bülent Arınç’a partisi adına cevap verirken MHP’nin 2 numaralı ismi Semih Yalçın bir kez daha hatırlattı.
AK Parti de tıpkı MHP gibi bir ‘dava partisi’…
İki partiyi iktidar çatısı altında birleştiren ve giderek birbirine benzer hale getiren de bu ortak nokta: İkisi de birer ‘dava partisi’…
Bülent Arınç kurucu kadrosunda yer aldığı, bakanlığını, başbakan yardımcılığını, TBMM başkanlığını üstlendiği AK Parti’de artık istenmediğini anlamıyor veya anlamazdan geliyor. Muhtemelen daha önce en az kendisi kadar AK Partili oldukları halde ayrılanlar için arkalarından kullanılmış “Trenden inenler” ifadesine muhatap olmayı arzu etmiyor.
Sebep ne olursa olsun, arzu etmese de, süreç, kendisinden öncekiler gibi, onu da, AK Parti’den koparacaktır.
Uzatmaları oynayacak.
AK Parti’nin 18 yılı bulan iktidarı sırasında önemli mevkiler işgal etmiş, başbakanlık, başbakan yardımcılığı, bakanlık –Abdullah Gül’ü de onlardan sayarsak cumhurbaşkanlığı- yapmış isimlerin istenmedikleri bir çok vesileyle kendilerine belli edilmiş olmasına rağmen ayrılmaya karar vermeleri zor olmuştu.
Sebebi, AK Parti’nin MHP’yle benzeşen özelliği sebebiyledir.
‘Dava’ iddialı partilerinden ayrılmak kolay olmuyor.
Parti zaman içerisinde ‘dava’ sözcüğüyle ilintilenebilecek özelliklerini kaybetse ya da eski özelliklerini onlardan çok farklı yenileriyle değiştirse bile bu böyle.
Kendilerinin AK Parti’de kalamayacağını anlayana kadar hayli zaman geçmesi gerekiyor AK Parti’de siyaset yapmış isimlerin…
Şimdi kurdukları yeni partilerde siyasi hayatlarına devam eden eskinin AK Partili isimlerine yönelik en etkili eleştiri de bu yolda.
“Neden ayrılamadılar?” sorusunun cevabı ‘dava’ kavramında…
Bülent Arınç kendisine neler yaşatıldığı halde hala ayrılamıyor, görüyorsunuz.
[Ne demek istediğimi okuduğunuzda daha iyi anlarsınız diye istifasına dair mektubu aşağıda sunuyorum.]
Baba mı, dava mı?
Olan bitenden, tartışmaların aldığı boyuttan, MHP ile yakınlığın AK Parti’yi dönüştürmesinden, izlenen politikalardan hoşnut olmayan mutlaka başkaları da vardır; ancak onlar da göğüslemekte zorlanacakları ‘davadan döndükleri’ ithamlarına maruz kalmamak için yerlerini muhafaza ediyorlardır.
Kendisiyle aynı soyadını taşıyan AK Parti milletvekilinin, Bülent Arınç’ın istifası ardından “Aynı denize dökülen farklı ırmaklarız. Ama sefere çıktığımız ilk gün de dediğimiz gibi, bu denizde tek bir gemi, tek bir rota ve tek bir Reis var” açıklamasını yapmasının sebebini anlayabiliyorum.
Sizler de anlayın: “Baba mı, dava mı?” ikileminde kalınca ‘dava’ tercih edilir.
Yanlış değerlendirmeler yapanlar var; uzaktan bakarak duruma yorum getirmeye çalışanlar zorlanmayı çıkar hesaplarına bağlayabiliyor. “Bal tutan parmağını yalar” sözünün yaygın kullanıldığı bir kültürden geliyoruz; bu sebeple, iktidar içerisinde, çevresinde bulunmanın ayrılmamada rol oynadığı düşünülüyor.
Herhalde bu yorumu hak eden birileri de vardır; ancak ben AK Parti ve MHP gibi partilerde -hatta bir dereceye kadar CHP’de de- siyaset yapanları en fazla etkileyen unsurun ‘dava’ genel kavramıyla ifade edilen düşünce tarzı olduğuna inanıyorum.
Gerçekten söylemiş midir bilmiyorum, Alparslan Türkeş’e atfedilen şu cümle yeterince açıklayıcı: “Davadan döneni vurun, ben dönersem beni de vurun.”
Kimsenin kimseyi bu yüzden vuracağını sanmam; ayrılanın arkasından kötü konuşulmasını da anlamam.
İnsanlar gibi kurumlar ve partiler de değişiyor. Türkiye 1940’lar veya 1980’ler Türkiyesi olmadığı gibi, hiçbirimiz 50, 40, 30, 20 hatta 10 yıl öncesinin görüş ve beğenilerine takılıp kalmış değiliz.
Değişiyor ve o sayede gelişiyoruz.
İnsanlar ya kendileri değiştiği ya da vaktiyle içinde yer aldıkları partiler dönüştüğü için yollarını ayırabilmeli, ayrılmalı ve bu sebeple de herhangi bir tarize, kınamaya maruz kalmamalıdır.
Büyük keşifler ve icatları değişimlere borçluyuz.
AK Parti 2001 yılında kurulduğunda, ardından 2002 yılında iktidara eriştiğinde sahip olduğu bütün özellikleri taşımaya devam etmiyor. O da zaman içerisinde evrildi, değişti. Dünyanın geçirdiği değişimin hızı son yıllarda her yeri ve herkesi olduğu gibi AK Parti’yi de etkiledi ve ondaki değişim daha da hızlı oldu.
İçinde yer alanlar da aynı hızla değişime ayak uydurabildi mi?
Kimi uydurabildi, kimi de değişimle ortaya çıkan yeni AK Parti’yi eskiden olduğu kadar beğenmedi. Beğenmeyenlerden bazıları için “Trenden indiler” deniliyor, ama en son gözümüzün önünde yaşanan Bülent Arınç olayında gördüğümüz gibi, siyaset alanında genellikle trenden indiriliyor, hatta itiliyor insanlar…
“Her şey olacağına varır” deyip bugünü noktalayalım.
ΩΩΩΩ
Bülent Arınç’ın istifa mektubu.. İstişare kurulundan, partiden değil..
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.07.2025
24.07.2025
23.07.2025
21.07.2025
19.07.2025
17.07.2025
15.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
10.07.2025