Fehmi KORU
Seçime gidilirken sistem tartışılacak.. Cumhurbaşkanı adayları da buna uygun şahsiyetler olacak…
Türkiye’de başbakanlığı iptal edip Meclis’in yetkilerini azaltan yeni sisteme -cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine- geçildiğinden beri temel konulardaki kararları kimin aldığı biliniyor: Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan…
Cumhurbaşkanı Erdoğan da, çeşitli vesilelerle yaptığı konuşmalardan anlaşıldığı üzere, bunun böyle bilinmesini de istiyor.
Sistemin gereği de bu. Mevcut anayasal sistem devam ettiği sürece, kim cumhurbaşkanı seçilirse seçilsin, ülkenin kaderiyle ilgili tüm kararları yine o kişi tek başına verecek.
Yalnızca hayati kararları değil, küçük ve basit kararları da…
Zaten günümüzün sorunu da buradan kaynaklanıyor. ‘Cumhur İttifakı’nı oluşturan iktidar cephesinin -AK Parti ile MHP’nin- arzusu cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin devamı iken, büyük bölümü ‘Millet İttifakı’ çatısı altında toplanmış muhalefet partileri ise güçlendirilmesi şartıyla yeniden parlamenter sisteme dönülmesini istiyor.
Parlamenter sistemde cumhurbaşkanının rolü sınırlı. Yeni sistemde cumhurbaşkanının tek başına kullandığı yetkiler, parlamenter sistemde devletin başka organları arasında dağıtılıyor. Meclis yeniden yasama ve denetleme organı haline dönüşüyor, başbakanlı hükümet günün gerektirdiği kararları alıyor, yargı ise yasama ve yürütme kuvvetlerinden bağımsız, tarafsız bir yapıya bürünüyor.
Nasıl bir sistem, nasıl bir cumhurbaşkanı
Bugün var olmayan ‘kuvvetler ayrılığı’ parlamenter sistemin ana ilkesi.
Cumhurbaşkanı, parlamenter sistemde, kuvvetler arasında ‘hakem’ görevini üstlenen temsili bir kişilik…
Zaten bu yüzden de, seçilir seçilmez cumhurbaşkanının -eğer varsa- partisiyle ilişkisini sonlandırması gerekiyor parlamenter sistemde.
Muhalefetin tercihi bu.
Aslında halkın tercihi de bu. MetroPoll araştırma firmasının yaptığı en son (kasım 2020) ‘Türkiye’nin Nabzı’ anketinde, AK Parti seçmeninin beşte birinden fazlasının (yüzde 21.4) içerisinde yer aldığı bir çoğunluk (yüzde 55.2) parlamenter sisteme dönülmesi yönünde görüş açıklamış.
“Mevcut sistem devam etsin” tercihinde bulunanların oranı yüzde 36.1…
Siyasi sistem içerisinde yer alanların halkın nabzının farklı attığını görüyor olması lazım. Son üç yıldır uygulanmakta olan sistemin kabul edilmesine yol açan propaganda döneminde ileri sürülen iddiaların yerine gelmediğini insanlar görüyor.
Yetkilerin tek elde toplandığı, kararların sonuçta tek kişi tarafından alındığı yeni sistem hemen her alanda vaadini yerine getiremedi.
Propagandalar da artık işe yaramıyor.
Durum bu olunca önümüzdeki seçim ister istemez sistem odaklı bir seçim olacak. Muhalefet saflarında yer alan partiler mevcut sistem eleştirisi üzerine bir seçim kampanyası yürütecekleri gibi, üzerinde uzlaşacakları cumhurbaşkanı adayının da parlamenter sistemin öngördüğü tarzda biri olmasına dikkat edecekler.
Partili ve her türlü yetkiye sahip tek adam görüntülü biri değil de kuvvetler arasında hakem görevini üstlenecek nitelikte bir cumhurbaşkanı adayı ile seçime gidecektir muhalefet cephesi.
Öyle birini bulup adaylığı üzerinde -ilk turda olmasa bile ikinci turda- birleşebilen muhalefet cephesi, sandıkta başarıyı yakalayabilirse, seçilmesini sağladıkları yeni cumhurbaşkanının da yönlendirmesiyle, sistemle ilgili anayasa değişikliği için referanduma gideceklerdir.
[CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu bu konuda bilinçli bir yol izliyor. Şu sözleri yeni dönemin temel özelliğini yansıttığı gibi partisi ile desteğini istediği diğer partilere bir uyarı niteliği de taşıyor: “Biz bir ittifakız, Millet İttifakı. Biz demokrasiye bakıyoruz, biz cumhurbaşkanı olayını kişiselleştirmiyoruz. Ali mi cumhurbaşkanı oldu, Veli mi cumhurbaşkanı oldu? Bu önemli değil, önce cumhurbaşkanı nasıl olacak, yetkileri ne olacak bu cumhurbaşkanının. Yetkileri üzerinde durmamız lazım. Cumhurbaşkanı, tarafsız ve devletin sigortası mı olacak yoksa sigortasız bir devlet, öyle bir yapı mı olacak?… ‘Güçlendirilmiş parlamenter sistem’ diyoruz. Bu güçlendirilmiş parlamenter sistem içinde Cumhurbaşkanının fonksiyonu, ağırlığı ne kadar olacak? Başbakanın, yürütme organının ağırlığı ne olacak? Bütün bunlar ortaya çıkmadan Türkiye kısır bir tartışmanın içine çekilmek isteniyor.”]
Partisiz başkan değil hakem cumhurbaşkanı
AK Parti’ye ve sistemin ana odağı olan cumhurbaşkanlığına görüşleriyle destek verenlerin gelecek seçimin üzerinde yoğunlaşacağı tartışma konusunda nasıl bir öngörüde bulunduklarını merak ediyordum.
Merakımı giderecek bir yazıyla bugün karşılaştım.
İktidarın kulak verdiği bilinen bir kurumun -SETA’nın- önemli isimlerinden birinin imzasını taşıyan yazı o çevrede de konunun tartışıldığını açığa vuruyor.
En iyisi yazıdan bir parçayı aktarayım:
“Partisiz başkan adayının seçimleri kazanması durumunda en büyük açmaz, hesap verme mekanizmasının iyi çalışmamasıdır. Örneğin, parti içinden gelmeyen bir başkanın başarısızlığının sorumluluğunu kimin üstleneceği belirsizdir.
Partisiz olarak pazarlanan ve seçimi kazanan bir başkan, cezalandırılacak bir partisi olmayacağı düşüncesinden hareketle, iktidarı döneminde sadece popülist icraatlara odaklanır. Ülkenin gelecek yıllarını önemsemez. Yatırımları ona göre planlamaz.
Özellikle partisiz başkan, seçilmesinin ardından kendini destekleyen ittifak partileri ile arası açılırsa ya da ikinci dönem görevini ifa ediyorsa, iktidarını sorumsuzca sürdürecektir.
Sonuç olarak, kimliksiz siyaset ya da partisiz başkan adayı, bazı çevrelerin savunduğunun aksine öyle matah bir şey değildir. Özellikle Türkiye’nin siyasal kültürü zaviyesinden bakıldığında zararı faydasından çoktur.”
“Partisiz başkan adayı” bugün varlığını sürdüren cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini sürdürecek biri olmayacak ki? İlk görevi, anayasada kendisine verilmiş geniş yetkileri kullanarak sistem değişikliğini sağlayacak adımları atmak olacak partisiz cumhurbaşkanının…
Seçilebilirse muhalefetin çıkaracağı ‘hakem’ konumuna razı cumhurbaşkanı, daha ilk günden başlayarak, ‘parlamenter sistemi’ hem de güçlendirilmiş şekliyle ülkeye kazandıracak adımları atacaktır.
Yazıdan anlaşılan, yazarın da içinde yer aldığı çevre, işlerin iyi gitmediği ortaya çıkınca parlamenter sisteme geri dönülebileceği veya hiç değilse cumhurbaşkanının aynı zamanda parti genel başkanı olmasından vazgeçilebileceği izlenimi veren iktidar cephesine, “Sakın ha” aklını sunuyor.
AK Parti’nin iktidarda bu denli uzun süre kalabilmesi halkın nabzını iyi tutmasıyla mümkün olabilmişti. Halkın nabzı ile AK Parti’yi görüşleriyle yönlendirenlerin nabızları artık farklı atıyor.
Yanılıyorlar ve galiba yanıltıyorlar da.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.07.2025
24.07.2025
23.07.2025
21.07.2025
19.07.2025
17.07.2025
15.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
10.07.2025