Halil BERKTAY
[23-24 Haziran 2016] 1954’ten sonra ne oldu, Demokrat Parti döneminde? (15) Zamanla Amerika, DP’ye ve Menderes’e özel bir düşmanlık mı kesbetti? Ya da ekonomik krizle birlikte DP’nin inişe geçmesi, kendi hatâlarından değil, mevhum bir “üst akıl” tarafından harekete geçirilen dış güçlerin komplolarından mı kaynaklandı?
Bu yazı dizisinin üçüncüsünde de değinmiştim (bkz Serbestiyet, 8 Haziran: “Üst akıl” ve yeni milliyetçiliğin komplo teorileri) -- Demokrat Parti’nin çok başarılı ilk dört yılının ardından, tuhaf bir şey oluyor 1955’e gelindiğinde; “Türkiye’nin bu kadar gelişmesinden memnun olmayan birileri” harekete geçiyor ve “artık düğmeye basılmıştı” dendiği andan itibaren herşey çorap söküğü gibi gidiyor; dönüşü olmayan bir yolda, önce ekonomik bunalım, sonra CHP’nin darbe kışkırtmaları, sonra halkın hoşnutsuzluğu, sonra gençlik gösterileri, sonra öğretim üyelerinin onlara destek vermesi, nihayet 27 Mayıs darbesi birbirini izliyor. Araya felâket tutarsızlıklar, anakronizmler (zamanını şaşırmışlıklar), sırf çalışmamışlıktan kaynaklanan bilgisizlikler de giriyor kuşkusuz. Yer yer 1946-50 olayları ile 1950-60 olayları birbirine karışıyor (veya karıştırılıyor). Örneğin 1950’lerin hemen başlarında Menderes’e akan halk desteği anlatılrken, araya bazı işadamlarının 1958 sonlarında kurulan Vatan Cephesi’ne katılma mesajları karışıyor. Ya da 27 Mayıs öncesinde (hep o aşırı dramatik, korku filmi ses tonuyla) “medya da sahnedeydi” ve darbe ortamına katkıda bulunuyordu diye, darbeden sonraki bir Akşam gazetesinin “kıyma makineleri” manşeti gösteriliyor. Böylece “kıyma makineleri” efsanesi tamamen ağızdan kulağa dedikodu yoluyla değil, daha DP iktidardayken ve sıkıyönetim varken, doğrudan doğruya basın yoluyla yayılmış gibi gösterilmeye çalışılıyor.
Gelgelelim, böyle bir yığın kaba hatâ da dahil asıl sorun, sözünü ettiğim kaçınılmazlık kurgusu; öyle bir kaçınılmazlık ki, DP iktidarının en ufak bir günahı olmadığı gibi, yapabileceği hiçbir şey de yok olayların seyrini değiştirmek açısından. 1955-60 arası, yani koskoca bir beş veya altı yıl. Siyasette çok uzun bir zaman. Belki tanrının evreni ve dünyayı yaratması dışında, hiçbir şey o kadar önceden planlanmaz. Ama mesele tam da bu işte. Bu tür sahte, bilim dışı, gerçek dışı senaryolar yaşanmış tarihin etrafına efsaneler örüyor; bizi, toplumun ve insanlığın kaderini bir takım gizli, karşı durulmaz güçlerin belirlediği gibi mistik bir inanış üzerinden, çaresizliğe ve dolayısıyla teslimiyete sevkediyor.
ÇOK YANLIŞ. (16) Tarihte, toplumda ve siyasette, yok öyle kadir-i mutlak “üst akıl” diye bir şey. Geçmişte de yok, bugün de (bu son kısmı belki Markar Esayan’ı da ilgilendirebilir). Bütün aktörlerin ufku daima sınırlı. Hesapları kesin değil; belirsizlik ve olasılıklarla dolu. Kabiliyet, dirayet ve basiret aralarında eşitsiz dağılmış. Hepsi kısıtlı bilgilere dayalı bazı adımlar atıyor ve sonra birbirinin adımlarına tepki veriyor, mukabele etmeye çalışıyor. Böylece sayısız vektörün birbiriyle kesişmesi ve örtüşmesinin yarattığı aksiyon-reaksiyon demetleri vücut buluyor. Tarihsel akışın tamamı, bütün bu aksiyon-reaksiyon demet veya zincirlerini kapsıyor. İçerdiği hatâ payı çok büyük. Tahminlerimizin ötesinde. İşleyen bir yasa varsa, amaçlanmış değil amaçlanmamış, tasarlanmış değil tasarlanmamış sonuçlar yasası (law of unintended consequences). Bunu anlamazsanız siyaset de yapamazsınız, tarihçi de olamazsınız. “Cehenneme giden yol iyi niyetlerle döşelidir.” Aynen. Geçmişten bugüne gelen ve geleceğe uzanan yollar hatâlardan oluşuyor. (17) Hayır, ABD de böyle tekil bir “üst akıl” değildi, 1955’te ansızın DP’ye düşman kesilen. Bugün AKP’ye ve özel olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’a karşı, evet, Batı’da yaygın bir düşmanlık söz konusu. Ama bunu altmış küsur yıl geri götürüp Menderes’e ve Demokrat Parti’ye teşmil etmek, bir fanteziden ibaret. Tam tersine, ABD son derece memnundu Demokrat Parti’nin yönettiği Türkiye’yle olan stratejik ittifakı ve ortaklığından. Kore, NATO, üsler, ekonomik liberalizasyon; yoktu ki bir eksiği. Ne DP Amerika’ya herhangi bir nedenle küskündü, ne de Amerika DP’ye.
(18) Kaldı ki “Türkiye’nin gelişmesini istememek” diye bir mantık da olmadı ve olamaz. Bu da yarı-cahil bir şehir efsanesidir: kasıtlı ve bilinçli bir geri-bıraktırılmışlık. “Emperyalizm yeryüzünün geri ülkelerini ilelebet öyle, bağımlı ve azgelişmiş tutmaya çalışır. Tarımla yetinsinler, ya da madencilikle, ya da hafif sanayiyle; sakın fazla büyümesin ve kalkınmasınlar.” Yok böyle bir şey. Bir kere, tek merkezden yönetilen ve bütün dünya için kararlar alan yekpare bir emperyalizm mevcut değil. İkincisi, kapitalizmin temel işleyişine aykırı. Merkezden periferiye mal ve hele sermaye ihracı olacaksa, periferide ister istemez bir gelişme ve kalkınma yaşanacak. Dünya sistemi de bir şekilde buna adapte olacak. Üçüncüsü, herhangi iki ülke, örneğin ABD ile Türkiye arasında bile, hele 20. yüzyılın ikinci yarısında, güçlü veya patron ülkenin hiçbir sinir merkezi veya yönetim merciinde, zayıf/müşteri ülkeyi ilelebet kalkındırmamaya yönelik bir tasavvur oluşamaz -- konuşulamaz, tartışılamaz, kararlaştırılamaz. (19) Patron ve müşteri arasında politika ayrılıkları doğabilir ve cezalandırma mekanizmaları bu yüzden devreye girebilir; o başka mesele. Örneğin bugün, ABD ile AK Parti arasında Ortadoğu ve Suriye’den kaynaklanan bir dizi anlaşmazlık olduğu, bunun da belirli bir dış kuşatma ve izolasyona dönüştüğü çok açık. Ayrıca, belirli mallar veya mal grupları üzerinden ticarî rekabet de devreye girebilir ve siyasî baskılara yol açabilir. Ama 1954-55’te ABD ile Demokrat Parti arasında bunların ikisi de söz konusu değil. Ne politikada herhangi bir yol ayrımı var, ne de kritik bazı kalemlerde gelişen bir rekabet potansiyeli. Bu koşullarda ABD neden Türkiye’yi durup dururken cezalandırmaya girişsin -- sırf büyüyor ve kalkınıyor diye mi? Yani meselâ 1950’lerde Eisenhower, Dışişleri Bakanı John Foster Dulles ve kardeşi, CIA Direktörü Allen Dulles, Beyaz Saray’da oturacaklar da “bu Türkiye fazla gelişti; nasıl çökertebiliriz” diye kafa kafaya mı verecekler? (i) Başka meseleleri mi yok? (ii) Amerikandevletinin çıkarları salt ekonomik midir ve belli bir anda herhangi bir ülkeden ne kadar kâr sağlayacağına indirgenebilir mi? (iii) Görece güçlü (diyelim emperyalist) bir ekonominin, dış ilişkilerinden kâr sağlaması, tek tek bütün diğer ülkelerin olabildiğince geri ve zayıf tutulmasına mı bağlıdır? (iv) Neden özel olarak Türkiye’ye düşmanlık gütsünler de meselâ Sovyetlere karşı ve/ya Ortadoğu’da daha güçlü olmasını, NATO savunmasında daha fazla yük taşımasını, dolayısıyla kendilerine daha az yük bindirmesini istemesinler?
Akıl var, mantık var. Şu “güçlenmemizi çekemeyen düşmanlar” söylemi, olsa olsa Osmanlı İmparatorluğu’nun paylaşılmasının an meselesi olduğu bir dönem için kısmen geçerlilik taşıyabilir. Geçerliliğini çoktan yitirdiği bir çağa taşınmak istenmesi ise, gerek dünya ekonomisinin, gerekse uluslararası politikanın nasıl işlediğinden habersizlik (yanı açıkçası, belirli bir cehalet) zemini üzerinde mümkün. Ama maalesef bu yapılıyor ve Türkiye için sağlıksız zihinsel sonuçlar üretmeye devam ediyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
8.03.2025
8.03.2025
6.03.2025
10.02.2025
29.01.2025
25.01.2025
16.01.2025
24.12.2024
20.11.2024