Halil BERKTAY
[20 Eylül 2016] Tam elli gün önceki, görece küçük bir olaydan söz edeceğim. O zaman da garipsemiştim. Allah allah, demiştim, ne demek oluyor, BBC’nin şimdi, bu şekilde, üçüncü köprüye kafayı takması? Ben mi kendi kendime olmadık şeyler kuruyorum, yoksa bunlar mı gerçekten öküz altında buzağı arıyorlar?
Ancak Akın Özçer’in bugünkü (dünkü) 3. Hava Limanı’na muhalefet artıyor mu? yazısını okuyunca, bana göre durup dururken, yani artık ortada fol yok yumurta yokken, üçüncü köprünün açılması hakkında beni arayıp tuhaf şeyler sormalarının tesadüfî olmadığını kabullenmek; bu kadar da olmaz diye inanmak istemediğim şeye inanmak zorunda kaldım.
Darbeden iki hafta sonra, Temmuz ayının son günleriydi, belki 27-28’i gibi. Cep telefonum çaldı. Baktım, 44’lü, yani İngiltere’den bir numara. Tanımadığım halde açtım, meraktan. Karşıma tabii Standard English’in de ötesinde, klasik Oxbridge konuşan bir hanım çıktı. Prof. Halil Berktay’la mı görüşüyorum? Evet, benim; buyurun? Radio 4’ten olduğunu ve arama nedenini baştan söyledi: “Yakında açılacak olan” üçüncü köprü hakkında, 1 Ağustos Pazartesi sabahı canlı yayına katılmak ister miymişim, skype üzerinden, ama görüntüsüz, sırf “audio” olarak. Boş bulundum; biraz safça bulunabilecek bir tavırla, tabii, dedim, neden olmasın; ama anlayamadım, kusura bakmayın, bu üçüncü köprü neden bu kadar önemli şu anda? Köprüye ve şu sırada açılacak olmasına tepkileri konuşmak istiyoruz, dedi, ismini hatırlamadığım bayan. Ne aradıklarını anlayacağıma, biraz şaşkın karşılıklar vermeye devam ettim: Yaa, özel bir kasıt mı varmış, “şu sırada” açılacak olmasında? Bir de, yaygın/laşan tepkiler mi varmış buna? Belki ben izleyememişimdir, kusura bakmayın, ama ilk sizden duyuyorum.
Neyse ki, benim kendilerine yâr olmayacağıma hükmedip hemen oracıkta kestirip atmadı karşımdaki. Böyle bir yetki ve insiyatifi de yoktu muhtemelen. BBC’nin biraz bildiğim prosedürleri çerçevesinde, ondan sadece nihaî spikere yardımcı olabilecek bir arkaplan dosyası hazırlaması istenmiş olmalıydı. Herhalde önceden not aldığı sorularını sormaya devam etti bu yüzden, bazıları tekrar pahasına. Ben de o anda aklımda olanlarla, elimden geldiği kadar cevaplamaya çalıştım. Bu köprü sizce neden yapıldı? Çin enfrastrüktür yatırımlarına neden çok önem veriyorsa, Türkiye ve AKP hükümetleri de tamı tamına aynı nedenle önem veriyor: bütün araştırmalar, devletin ekonomik büyüme ve kalkınmaya en etkili katkısının altyapı yatırımları olduğunu gösterdiği için. Tamamen Türk yapımı mı, öyle bir boyutu var mı işin? Hayır ve olamaz; öncekiler de değildi zaten; bu tür mühendislik ve müteahhitlik işlerini genellikle uluslararası konsorsiyumlar üstlenir; nitekim, hatırımda kaldığı kadarıyla ilkinde İngiliz, ikincisinde Japon firmalarıyla ortaklık yapıldıydı. Şimdi galiba bir İtalyan ayağı söz konusu.
Peki, neden tam şu sırada açılıyor? Hiçbir özel nedeni olduğunu sanmıyorum; herhalde ancak şimdi bittiği için. Ne zaman başlanmıştı ki? Galiba üç yıl önce; hatırladığım kadarıyla, 2015’te bitirilecekti de biraz uzadı sanıyorum. Başka herhangi bir özel nedeni yok mu açılış zamanlamasının, meselâ son darbeyle ilgili? Nasıl böyle bir bağlantı kurulabileceğini pek düşünemiyorum doğrusu. Peki, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çok özel bir ilişkisi mi var bu köprüyle? Kendinden önceki politikacılardan ne fazla, ne eksik olduğunu düşünemiyorum doğrusu. Türk parti ve hükümet liderleri, hep büyük önem vermiştir, benzeri yatırımlar ve açılışlara. İster istemez bir icraat reklamı ve propagandası devreye giriyor. 1973’te açılan ilk Boğaz (Atatürk) köprüsü ile Süleyman Demirel’in, 1988’de açılan ikinci (Fatih Sultan Mehmet) köprüsü ile Turgut Özal’in, şimdi üçüncü köprü ile Tayyip Erdoğan’ın ilişkisinde, tekrar tekrar aynı unsurlar gözlenebilir.
İsmine gelelim [burada muhatabım Yavuz Sultan Selim sözcüklerini telaffuzda biraz zorlanıyor ve benim biraz yardım etmem gerekiyor ona]; Erdoğan neden böyle bir ad verdi köprüye? Bu adı Erdoğan verdi diye kesin bir şey söylenemez; o sırada Abdullah Gül cumhurbaşkanıydı ve 2013’te bu ismi açıklayan da Gül oldu. Peki, neden Yavuz Sultan Selim? Bu ismin tercih edilmesinde sizce özel bir kasıt var mı? Bütün Türk muhafazakâr geleneği gibi AKP’nin de Osmanlı geçmişiyle bağları canlı tutmak diye genel bir politikası var. Türkiye’de herhangi bir şeyin “ilk”i mutlaka Atatürk’ün adını taşımak zorundadır. Birinci Boğaz köprüsüne Atatürk Köprüsü denmesi de böyle otomatik bir tercihti. Bir kere bu formalite aradan çıkarıldıktan sonra, sıra Osmanlı İmparatorluğu’nun gücü ve görkemini simgeleyen sultanlara geldi. Dolayısıyla ikinci köprüye II. Mehmed Fatih’in, üçüncüsüne de I. Selim Yavuz’un adı verildi (bu arada, İzmit Körfezini geçen köprünün de adı, Osmanlı beyliğinin kurucusuna izafeten Osman Gazi oldu). Boğazda dördüncü bir köprü yapılacak olsa, herhalde adını Kanunî (Muhteşem) Süleyman koyarlar. Son tahlilde bunun, Londra’daki çeşitli yer ve mekânların (Waterloo, Trafalgar, Nelson Sütunu) Britanya İmparatorluğu’nun büyük savaş ve zaferlerine gönderme yapmasından farklı olduğunu sanmıyorum.
Peki bu ismin rencide edebileceği kesimler var mı? Evet, var. Türkiye’nin Sünni olmayan Müslümanları için, Aleviler için Yavuz Sultan Selim makbul bir isim değil. 16. yüzyıln başları, Osmanlılar ile doğuda, İran’da yükselen Safeviler arasında büyük bir mücadeleye sahne oldu. Bu kapışmada Sünnilik ile Şiilik-Alevilik karşılıklı araçsallaştırıldı. Şah İsmail, Anadolu’daki Alevi aşiretlerine seslendi ve ayaklandırmaya girişti. Buna karşı Selim de ciddi bir devlet terörü uyguladı. Bu yüzden mi köprüye onun adı verdiler? Hayır, demin de izah ettiğim gibi bu kanıda değilim. AKP’nin politikası, genel olarak Osmanlı gücü ve görkemini yüceltmek. Alevilere özel bir düşmanlık gütmek için seçmediler bu adı. Ama Alevi nüfusun hassasiyetlerine duyarsız kaldıkları doğrudur. Nitekim 2013’te, (başkalarının yanısıra) bir tarihçi olarak ben de karşı çıktım, Yavuz Selim ismine. Özel bir düşmanlık kastı değil ama net bir duyarsızlık söz konusuydu. Bu muhalefet hâlâ sürüyor mu? Sürüyorsa da ben farkında değilim. Bu tartışma zaten kısa sürdü ve üç yıl da geride kaldı. Bugün Türkiye başka şeylerle meşgul. Bir darbe girişimi yaşadık ve atlattık. Köprünün yakında açılacak olması, eh, alt tarafı bir açılış. Hiç öyle olağanüstü bir olay değil kamuoyunda.
27 veya 28 Temmuz’daki hazırlık görüşmesi aşağı yukarı bu noktada bitti diye hatırlıyorum. 1 Ağustos Pazartesi sabah, Londra saatiyle 06:25, bizim saatimizle 08:25 sularında skype’tan aranmak üzere hazır olmam noktasında anlaşıp kapattık. Nitekim bağlantı gayet güzel gerçekleşti, neredeyse dakikası dakikasına. Haber sunucusuyla muhatap oldum bu sefer. Bir daha hafızama güvenmek zorunda kalmamak için epey bir hazırlık yapmış, uzun uzadıya notlar alıp bir taslak çıkartmıştım (bkz en tepede, bu yazının başlık resmi). Pek azını kullanabildim, belki ancak yüzde birini. Demin aktardığım hazırlık görüşmesindeki soru-cevapların sadece şu kadarını: Profesör Berktay, böyle bir köprü açılıyor, doğru mu? Evet. Neden şimdi? Ancak şimdi bittiği için. İsmini neden böyle koydular? Genel olarak Osmanlıcı bir kültür politikaları olduğundan. Sizce herhangi bir olumsuzluk söz konusu mu? Üç yıl önce, ben de belirli bir duyarsızlığın söz konusu olduğunu söylemiş ve eleştirmiştim. Ancak... Ancak bile diyemedim aslında, çünkü sunucu o noktada derhal bitirdi mükâlemeyi: Üzerinden sabırsızlık akan çok kesin bir tonla Profesör, çok teşekkür ederiz katıldığınız için dedi ve başka bir konuya geçti; bana da skype’ı kapatmak düştü.
Sabah sessizliğinin içinde, biraz düşündüm ardından, bunlar ne istiyor ve ne bekliyordu diye. Birileri kulaklarına şöyle bir şey mi fısıldamıştı acaba: (a) Bu üçüncü köprü Erdoğan’ın çok özel bir projesi, geçmişte galiba New York Times’in müzmin Türkiye karşıtı muhabir ve editörlerinin (Ceylan Yeğinsu benzerleri ve üstlerinin) devreye soktuğu bir ifadeyle “firavun-vârî” (pharaonic), yani tamamen irrasyonel, manâsız, müsrif girişimlerden biri. (b) Gene Erdoğan, açılışını da kasten şimdilere denk getirdi, darbe sonrasında gövde gösterisi yapmak için. (c) Oysa bu köprüye karşı büyük de bir toplumsal muhalefet yükselmekte. (d) Zira ismi tamamen Alevilere düşmanlık olsun diye kondu... Böyle bir söylenti mi devredeydi? Ama nasıl inanabilirlerdi buna? Başarısız darbe girişimi sonrasında, sırf Türkiye’yi orasından burasından didiklemeye yarayacak başka konular bulma ihtiyacı, saçmalığın bu kadarını izah edebilir miydi?
Boşverdim, unuttum bir noktada. Fakat başta da söylediğim gibi, Türkiye’nin Avrupa’nın en büyük havalimanını inşa etmesinin doğurduğu (güya) “korku ve öfke” hakkındaMiddle East Eye’ın inşa ettiği fantezileri Akın Özçer’den okuyup öğrenince, aklım durdu doğrusu.
Herşey geri geldi. Batı’daki bazı kesimlerin bu düşmanlığı bitmek bilmeyecek anlaşılan. Şimdi hangi sahte ajitasyon konusuna sarılabiliriz diye sürekli arayış içindeki bu kibirli umursamazlık, büyük tahribata yol açacak. Çünkü bizde de aynı derecede kör ve dogmatik karşılığını bulmakta gecikmeyecek, nitekim gecikmiyor da. “Tek el şaklamaz.” It takes two to make a fight. Bunları böyle görüp düşününce, ister istemez bir miktar karamsarlığa kapılıyorum.
Yazarlar
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları







































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
8.03.2025
8.03.2025
6.03.2025
10.02.2025
29.01.2025
25.01.2025
16.01.2025
24.12.2024
20.11.2024