Halil BERKTAY
[4-5 Şubat 2017] Önceki yazımda, Atilla Aytemur’un (ve belki Emre Bağce’nin) sormadığı iki temel sorudan söz etmiştim. Biri, sözü edilen sosyo-ekonomik verilerin, doğrudan yürürlükteki hükümet sistemine bağlanıp bağlanamıyacağı ile ilgiliydi. Evet, statik bir fotoğraf çektiğimizde, parlamenter sistemle yönetilen ülkelerin çoğunda göreli refah düzeyi daha yüksek, gelir dağılımı görece âdil ve yoksulluk endeksleri daha düşük. İyi de, bunlar bizatihî parlamenter sistemin sonuçları olarak yorumlanabilir mi? Diğer yanda, başkanlık sistemiyle yönetilen ülkelerde sosyo-ekonomik gerilik, gelir dağılımında daha büyük eşitsizlik ve daha ağır yoksulluk göstergeleri, daha sık ve daha yoğun olarak gözleniyor. Doğru. Ama bunlar da, bizatihî başkanlık sisteminin sonuçları olarak yorumlanabilir mi?
Demiştim ki, mevcut akademik literatürde böyle herhangi bir teorik açıklama denemesi de yok (yani, parlamenter sistem filanca yapısal özellikleri nedeniyle ekonomiyi daha “iyi” etkiler ya da zıddında, başkanlık sistemi keza falanca yapısal özellikleri nedeniyle ekonomiyi daha “kötü” etkiler diye bir argüman mevcut değil), bu tür iddiaları ampirik olarak kanıtlama çabaları da. Dolayısıyla sadece bir korrelasyon gözlenebiliyor; bir sebep-sonuç ilişkisi düzeyine çıkarılamıyor. O zaman ikinci soru gündeme geliyor: acaba her ikisinin -- yani hem hükümet sistemlerinin hem bazı temel ekonomik gelişmişlik göstergelerinin -- yeryüzündeki dağılımı, üçüncü bir faktörün ya da ikisine de öngelen bir dinamiğin sonucu olabilir mi?
Tabii ki öyle ve işin püf noktası da bu zaten. Demokrasinin ilk yönetim biçimi olarak parlamenter sistemin gelişmesi, Avrupa’ya özgü, Ortaçağda Avrupa’da görülen hanedan devletleri tipolojisinden kaynaklanan bir durum. Daha sonra kapitalist modernitenin yeryüzüne eşitsiz bir şekilde yayılması, dünyanın Avrupa dışı alanlarında hem göreli gerilik ve yoksulluğun hüküm sürmesi, hem de buralarda (daha) güçlü bir yürütmeye, dolayısıyla başkanlık sistemine (daha fazla) ihtiyaç duyulması sonucunu veriyor. Bu da, tarihsel süreçleri düşünmeksizin, sadece bugünkü durumu fotoğraflamaya kalktığınızda, sözü edilen korrelasyonu güçlü ve görünür kılıyor.
* * *
Önce, İlkçağdan, hattâ Prehistoryadan beri gözlenen bir örgütlenme ve yönetim problemine dikkat çekeyim. Bu işin salt mesafe, yüzölçümü, erişim ve iletişim sorunları diye tarif edebileceğimiz bir boyutu vardır ve son derece önemlidir. Özetle, hangi alan ve uzaklıkları (ya da, bunlarla elele giden nüfus yoğunluk veya dağınıklıklarını), nasıl bir örgüt ve hükümet tarzıyla kucaklayabilirsiniz? Tersten söyleyecek olursak, hangi yönetim tarzı ve/ya devlet biçimi, ne tür ölçeklerde varolabilir?
Bu açıdan genel kural şudur: başka herşey eşit olmak kaydıyla (ki çok zor bir soyutlamadır kuşkusuz), ölçek ne kadar büyürse, coğrafya ne kadar genişlerse ve yönetilecek nüfus da ne kadar dağınıklaşırsa, o kadar güçlü bir yürütme ihtiyacı belirir. Bu, bazen (devletsiz) kabile toplumu ile devletli toplumlar arasındaki tezat (veya birinden diğerine geçiş) şeklinde; bazen küçük şehir devletleri ile çok daha büyük imparatorluklar arasındaki tezat (ve gene birinden diğerine geçiş) şeklinde, bazen de demokratia’nın (demokrasi) veya respublica’nın (cumhuriyet) olabilirlik koşullarının sınırına ulaşması ve o ân için sonunun gelmesi şeklinde tezahür eder. Kabile toplumunda, örneğin, güç çok sayıda klan ve kabile şefi arasında yatay, sığ ve parçalı biçimde dağılır. Bu da üzerinde yaşanan, il veya yurt edinilen arazinin hayli küçük olması demektir. Ancak devlet dediğimiz tek odaklı iktidar temerküzüne sıçramak yoluyla, çok daha geniş teritoryaliteler üzerinde egemen olunabilir.
Ama bu noktadan itibaren, uygar (devletli) toplumlar arasında da ayrı bir ölçek ıskalası gündeme gelir. Tipik Eski Yunan şehir-devleti (tekil polis, çoğul poleis), etrafı dağlarla çevrili bir ovanın ortasında bir kent, etrafında ise ona vergi veren bir köyler hâlesinden ibarettir. İnsanlık tarihinin ilk demokratia denemesi bu çerçevede gerçekleşir. Ancak bu çerçevede gerçekleşebilir, çünkü temsilî demokrasiyi mümkün kılacak iletişim araçları mevcut değildir ve doğrudan demokrasi de, eh işte, sadece Atina’nın diz dize yaşayan, neredeyse hepsi birbirini tanıyan, pazar yerinde, jimnazyumda veya amfitiyatroda buluşup konuşan, dedikodu yapan, görüş alışverişinde bulunan beş on bin kişilik vatandaş kitlesi temelinde hayat bulabilir. Madalyonun diğer yüzünde, Pers İmparatorluğu gibi Büyük İskender’in imparatorluğunda da demokrasi olamaz, çünkü o kadar genişi o kadar karmaşık, o kadar heterojen bir alanın o günkü maddî-teknik koşullarda demokrasiyle yönetilmesi mümkün değildir. Kısacık yaşantısı içinde İskender (en azından) otokrat olmaya mahkûmdur (esasen bu yüzden, doğuya gittikçe “Asyalı/barbar bir despot” tipine doğru evrilmekle suçlanır).
İskender somutunda daha fazlasını göremeyiz, çünkü ömrü elvermez; ancak bir, topu topu on yılda kurduğu o uçsuz bucaksız imparatorluğun, “vâris”lerinin (Diadok’ların) daha idare edilebilir nitelikteki alt-imparatorluklarınabölünmesi ve iki, Roma’nın evrimi, olmuş olabileceklere biraz olsun ayna tutar. Zira Roma’nın serüveni de bir şehir-devleti olarak başlar; Yunan demokratia’sının Latincesi diyebileceğimiz respublica bu çerçevede uç verir ve tipik kurumlarıyla (kısa aralarla yenilenen seçimler yoluyla göreve gelen pretor ve konsül’leriyle, onları dengeleyen daha kalıcı ve ayrıcalıklı senato’suyla), fetihlerin doğurduğu olanca genişlemeye karşın iki üç yüzyıl daha idare eder. Ne ki, giderek zorlanan bir idare ediştir bu. Çünkü, yakın zamanda bu sitede Abdullah Kıran’ın da işaret ettiği gibi (bkz Sezar mı, Brütüs mü?, 26 Ocak 2017), eğilim alan büyüdükçe yürütmenin güçlenmesi ve iktidarın senatodan kâh şu kâh bu generale kayması yönündedir. Bu bakımdan, evet, Jül Sezar’ın dictator’lüğü (deyimleri orijinal Roma anlamıyla kullanıyorum), Oktavyan veya Augustus’un imperator’luğunun habercisidir. Hattâ bu filmi ileriye doğru oynatmaya devam edersek, emretme yetkisi itibariyle imparator denen bir güçlü yürütmeci bile yetmez, Roma’nın ulaştığı boyutlara. Önce, batı eyaletlerine bir Augustus (üst-imparator) ve bir Caesar’ın (alt imparator), aynı şekilde doğu eyaletlerine de başka bir Augustus ve bir Caesar’ın bakması şeklinde bir dörtlü sistem (tetrarchy) şekillenir. Ardından, Roma’nın yanısıra Yeni Roma (Konstantinopolis) ikinci başkent olur ve sonuçta imparatorluk doğu-batı diye ikiye bölünür. O günün maddî-teknik kısıtları, Ren-Tuna hattının güneyindeki bütün Akdeniz havzasını yönetmek açısından başka çare bırakmamıştır.
* * *
Şimdi birileri çıkıp, “bakın gördünüz mü, Halil Berktay demokrasiye ve cumhuriyete karşı diktatörlüğü ve/ya imparatorluğu savunuyor (esasen başkanlık sitemi de budur)” demesin lütfen. Hayır, hiç öyle birşey savunmuyorum. Sadece, en gevşeğinden başlayıp giderek buyurma yetkisi daha güçlü ve daha daha güçlü olanına doğru uzanan yönetim (hükümet) sistemlerinin, ölçekle, yollarla, hareketle, iletişimle, zaman ve mesafe kavramlarıyla ilişkisine, Tarihöncesinden ve İlkçağdan alınmış bazı örneklerle işaret etmeye; bu bağlamda Antik diktatörlük veya imparatorluk kategorilerini de yalnızca (henüz ideolojinin değil hemen sadece koşulların zorladığı) birer güç temerküzü ve güçlü yürütme boyutlarıyla değerlendirmeye çalışıyorum.
Zira genel olarak demokrasinin de, demokratik rejimler çerçevesi içinde parlamenter sistemin veya başkanlık sisteminin de, tarih içinde bunları doğuran koşullardan bağımsız olarak düşünülmemesi gerektiği kanısındayım. Özel olarak bu konuda ve Atilla Aytemur’a cevabî nitelikteki son yazımda, parlamenter sistem neden Avrupa’da doğup gelişti de başkanlık sistemi daha çok Avrupa dışı toplumlarda kendine uygulama alanı buldu sorusuna (dolayısıyla, ekonomik ilerilik-gerilik göstergeleriyle korrelasyonlarının da nasıl oluştuğuna) açıklık getirirken, yukarıdaki çözümlemelerden de yararlanacağım.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
8.03.2025
8.03.2025
6.03.2025
10.02.2025
29.01.2025
25.01.2025
16.01.2025
24.12.2024
20.11.2024