Hüseyin ÇAKIR
AKP yönetiminin demokrasi dünyasının derinliğini bir sözcükle tanımlamak çok zor; demokratikleşmenin ne kadar istediğini almak için yapılanları tekrarlamak yerine bugünkü durumu ileriye nasıl taşıyacağını görmek gerekiyor. Çok fazla çabaya da gerek yok aslında. Türkiye’nin imzaladığı ”temel insan hak ve özgürlükleri, kültürel haklar, siyasi ve ekonomik haklar”sözleşmelerinin gerekleri yerine getirilse, bambaşka bir Türkiye manzarası ortaya çıkar.
AKP’nin son kongresinde kabul edilen 62 madde, mucize gibi sunulmuştu. Oysa devletin, küresel dünyaya kendini adapte etme politikası, AKP’nin programı hâline getirilmişti, hepsi bu. AKP mi devleti değiştiriyor, yoksa yeni devlet AKP üstünden post-vesayet sistemi mi kuruyor.Savunma sanayi, füze sistemi, koruma kalkanı ile başlayan silahlanma gibi mesela.
Devlet iradesi ve devlet aklına rağmen değişim gerçekleştirmek bu topraklarda çok zor.
“Komünizm gerekliyse onu da biz getiririz” diyen devlet zihniyeti 2013 Türkiye’sinde kendini güncelleyerek devam ediyor.
Bugünkü değişim yoluna 1999’da “AB Helsinki Zirvesi”nde “tam üyelik” adaylığı kesinleştiğinde girildi.
Ayrıca; BM, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi (1948’de imzalandı) “Kişisel ve Siyasal, Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi” Ana sol (ANAP- DSP- MHP) iktidarı döneminde imzalandı. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, (1953’te imzalandı) ”bireysel başvuru hakkı” 1987’de ANAP hükümeti zamanında kabul edildi.
Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı, 15 Ekim 1985 tarihinde imzaya açıldı, Türkiye, 21 Kasım 1988’de imzaladı. Şart’ın, özerklik, yerinden yönetim gibi bazı madde ve paragraflarına çekince koyuldu. Yeni pakette bu şerhlerin kaldırılacağı söyleniyor.
Atılan bu adımlar, Soğuk Savaş sonrası değişen dünyaya uyum sağlama ve devleti yeniden yapılandırılma çabasıdır. Devletin bekasının gereği kadar değişim.
Özal’ın başlattığı, ekonomik, siyasi, düşünce ve inanç özgürlüğü fikrî değişim girişimleri devletin ana gövdesi; ordu, bürokrasi ve iş dünyasında şok yarattı.
Devlet içinde ayrışmanın fitilini ateşledi. Bu ateş, karşı direnişi de ateşledi.
Özal’ın ölümü ya da öldürülmesi sonrasında, değişim durakladı. Demirel’in itiraf ettiği gibi, “Devlet rutin dışına çıktı”.
DEMOKRATİKLEŞME PAKETİ VE DEĞİŞİM
Devletin makas değiştirme adımları sert dirençle karşılaştı. Gladio yapıları harekete geçti. Sivil- askerî bürokrasi, devlet kapitalizminden beslenen iş dünyası, devletçi basın-medya, mafya, Cumhuriyet’i savunma cephesi oluşturdu.
“Karşı cephe” için İslamcı partinin (RP) yükselişi bulunmaz fırsat olmuştu. 28 Şubat, İslamcılara karşı değil, değişimi durdurmak için yapıldı. İslamcılar, figüran olarak kullanıldı.
AKP’yi iktidardan indirme ve bir dizi darbe planı, “28 Şubat bin yıl sürecek” sözü: Türkiye’nin değişim sürecini durdurmak, statükonun devamını sağlama kararlılığı için söylenmiş sözdür.
Değişen Türkiye’yi durdurma girişimleri Ergenekon’un ortaya çıkan kesimiyle çözüldü. Değişim ve yeniden yapılanma, AKP iktidarı marifeti ve “yeni” devletle yola koyuldu. Peki, değişim devam edecek mi?
2002’de iktidar olan AKP, devletin yeni Milli Siyaset Belgesi’ndeki politikalarla kendi politikalarını uyumlaştırarak, ‘reformlar’a girişti.
AKP, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’le 2002-2007 yıllarında zorlu geçen beş yıl çalıştı. Buna rağmen bu dönemde, AKP’nin yaptığı! ya da yaptırılan , bazısı “devrim” niteliğindeki reformlar (Yargı, Medeni Kanun, Ceza Kanunu...) “12 Eylül’den çıkış” getirebileceği konusundaki umutları güçlendirdi.
Demokratikleşme adımlarına toplumdan ve liberal aydınlar, demokratlar ve özgürlükçü soldan verilen siyasi destek iktidarı cesaretlendirdi ama değişime karşı eski devlet zihniyetinin direnişe geçmesinin fitilini de ateşledi.
Direncin kırılmasının tepe noktası, Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı seçilmesi oldu.
DEMOKRATİKLEŞMENİN SINIRI NERESİ?
Demokratikleşme herkesi değiştiriyor. AKP iktidarı ve devlet, “değişim dedik ama bu kadar da demedik” dercesine 2011’den sonra, tıngır, mıngır giden reform aracının el frenini çekti.
Devlet daha çok konuşmaya başladı: Valiler siyasetçi gibi, AKP adına konuşanlar devlet memuru gibi konuşuyor.
Demokratikleşme, Barış Süreci’ne kilitlenerek, Kürtlerin bölgede yeni statülerine karşı savaş tehdidine; Kürt siyasi hareketiyle pazarlık adına temel hak ve özgürlükler siyasi şantaj aracına dönüştürülerek, çelişkili insan hakları ve siyasal özgürlükler durumu ortaya çıkıyor.
Yeni paket açıklandıktan sonra, AKP yönetimi demokratikleşmede son durağa gelindiği anonsunu yapabilir mi?
Yeni devletin bekası için bu kadar değişim yeter denebilir.
Daha fazla “icat çıkartmayın”...
Ermeni Soykırımı’nın 100. Yılı zaten başımıza bela olacak!
“Bu kadar hak, özgürlük yeter.”
Allah’tan belanızı mı istiyorsunuz.
“Bu memlekette Kürt diyemiyordunuz.”
“Her yer Metro, Her yere Metro”...
Dizinizi kırın, kesin sesinizi oturun.
Yoksa koyduk mu oturtmasını biliriz.
Twitter: @huseyincakir1
Yazarlar
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKimmiş bakalım devlete saldıran? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBüyük eşik atlandı, sıra mayınlı alanda… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasPara vermeden diploma alanlarımız da bunlar 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSistem çürümüş ki nasıl çürümüş 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHayır, bu Türklük Sözleşmesi değil! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.05.2018
13.05.2018
6.02.2018
29.04.2018
22.04.2018
8.02.2018
1.02.2018
25.03.2018
19.03.2018
11.03.2018