Kemal CAN
İyi Parti’de Akşener’in kongre kararı almasından sonra başlayan hareketlilik devam ediyor. Önceki gün Akşener kongrede aday olmama, parti yönetimi de Akşener’i tek aday gösterme konusunda kararlı olduklarını açıkladı. Dünkü Cumhuriyet Gazetesi’nde Ozan Çepni’nin haberi ve Ayşe Sayın’ın ayrıntılı analizi arka planda yaşananlar ve parti içinde olabilecekler konusunda doyurucu bilgiler içeriyor. Anlaşılan 12 Ağustos’ta yapılacak kongreye kadar karşılıklı restleşme ve ısrar devam edecek; hamlesinin kurgusal algılanmasından rahatsız olan Akşener de, duruma biraz hazırlıksız yakalanmış parti kurmayları da sıkıntılı günler geçirecek.
Akşener ikna olup partinin başına dönerse neler olacağı, kongreden çıkacak sonuçlar ve daha çok da genel siyasi tabloyla ilgili olacak. Dolayısıyla, bu seçeneğin yaratacaklarını kongre sırasında ve sonrasında ele almak daha isabetli. Geçici bir emanetçi formülü de, aslında bu kapsamda düşünülmesi gereken bir seçenek. Ancak, Akşener’in aday olmama kararında ısrar etmesi durumunda, sadece İYİ Parti ile sınırlı olmayacak etkiler oluşacağına kuşku yok. Akşener gibi iddialı bir politik aktörün devreden çıkması ve yüzde on almış, kırkın üzerinde milletvekili olan bir partinin dağılma sürecine girmesi siyasetin genel tablosunu etkilemeye yeter.
Muhalefetin, seçim gecesi performansı ile destekçilerinde yarattığı terkedilmişlik hissi, 24 Haziran’dan bu yana konuşuluyor. Akşener’in beklentilerin altındaki sonuç ve kendisine yönelen eleştiriler karşısında partiyi ciddi bir dağılma tehlikesiyle karşı karşıya bırakıp gitmesi de yüksek bir liderlik olarak algılanmayacaktır. Elbette siyasetçi olmak, kaldıramayacağı saldırılara sonsuza kadar katlanmak anlamına gelmiyor ama birlikte yürümek üzere önemli bir risk almasını istediğiniz insanları ortada bırakmanın da, partiyi cezalandırarak başlanacak yeni bir bölünme yolculuğunun da kolay karşılanamayacak bedelleri olacaktır.
İYİ Parti’nin yaşayacağı böylesi bir travma üzerine en çok konuşulanlar (zaten seçimden önce bile gündemdeydi) AKP açısından yaratacağı imkânlar. İYİ Parti’deki dağılmanın Erdoğan tarafından Meclis’te MHP’ye mahkûmiyeti bitirecek transferler için kullanılabileceği üzerine analizler, Cumhur İttifakı’na sayısal bir mesele olarak bakınca makul duruyor. Fakat, üç yıldır yaşananlar, Bahçeli ve Erdoğan’ın tutumu meselenin basit bir aritmetiğe dayanmadığını gösteriyor. Seçimlerin bir önemi kalmadığı görüşü ağırlık kazansa da, Erdoğan’ın hesaplarında hep önemli yeri olduğunu ve transfer olacak vekillerin sıfır oyla geleceğinin unutulmaması gerekir.
Gelelim, durup dururken faydası çok sınırlı bir hamleyle Bahçeli’yle -ve dolayısıyla onun temsil ettiği diğer iktidar ortaklarıyla- ciddi bir gerilime girmeyi göze alıp bizzat Akşener’in veya bazı İYİ Parti kurmaylarının iktidar ortaklığına dahil etmesi seçeneğine: Erdoğan’ın kendi partisinden bile “dikkat çekici” hiçbir isme yer vermezken, kendi başına bir politik karşılığı olabilecek herkesi çevresinden temizlerken hangi nedenle ve ne sağlamak için bu isimlere makam vereceğinin cevabını bulmak zor. Çünkü Erdoğan’ın yıllar süren blok ve kutuplaştırma siyaseti kendisi için de karşı mahalleye açılan kapıları kapatmış durumda. AKP’den pek oy çalamayanın taşıyacağı oy da fazla olmayacaktır.
İYİ Parti’de yaşanacaklar sadece iktidar blokunu değil, muhalefet tablosunu ve özellikle CHP’yi de önemli ölçüde etkilemeye aday. Referandum sırasında oluşan hayır bloku ve Millet İttifakı, çeşitliliği olan bir muhalefet tablosu yarattığı için de yüksek bir beklenti oluşturmuştu. Tek adam otoriterleşmesine hemen her siyasi eğilimden itiraz edenleri temsil eden odaklar oluşuyordu. Şimdi, İYİ Parti’nin bu süreçten ağır bir hasar alarak çıkması, “başarı” için çare arayan CHP’nin iç tartışmalarına milliyetçilere açılma hevesi olarak taşınabilir. Derin bir siyasi yenilenme yerine hazır oya teşne ama sonuçsuz olmaya aday mühendislik çabaları öne çıkabilir.
Yazarlar
-
Mücahit BİLİCİTektonik Kırılmalar: Liberalizmin Tasfiyesi ve Müslümanlar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDemokrasinin içerideki ve dışarıdaki dinamikleri 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERBolsonaro’nun tarihi mahkûmiyeti 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayÇin yoksulluk tuzağından nasıl çıktı? 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTürk-Rus-Çin ittifakı? 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet farkında mı? 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞUR“Bize bir ömür daha lazım…” 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZCHP’liler için bir seçimlik başarı mı, Türkiye’nin demokratik dönüşüm mü? 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKültürel hegemoni savaşı: Türkiye’ye bak, Amerika’nın geleceğini gör 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünyayı çılgınlar yönetiyor; akıllı olmak gerek… 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖzgür Özel ve siyasi drama… 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciKalıcı fakirlik ve pahalılık 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunStalin ‘Huzur Türklükte’ demiş! Cidden mi? 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanTopunuz bir İspanya Başbakanı kadar olamadınız... 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRCHP’ye kayyım davasında AK Parti’nin eli var diyen yok ki… 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENYeni Diyanet İşleri Başkanı 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluZeytine ağıt 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu Ergilİç Sömürge: Gücün İçeriye Yöneldiği Karanlık Düzen 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBaşkan’ın bütün akbabaları aşkına 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRAltın ve boksit madenleri, elektrik, kahveci… Yeni bir el koyma mı geliyor? 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANTürkiye kötüye gidiyorsa AKP’nin oyu neden yüzde 30 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTeflon siyaset 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “Al sana misilleme”… 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEskinin Öldüğü, Yeninin Henüz Doğmadığı Bir Dönem.. 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluHukuksuzluktan daha pahalı bir nesne yok 15.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞ“BACASIZ SANAYİ” ALARM VERİYOR… 15.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSınırsız küstahlığın sınırları; acziyetin sınırsızlığı 15.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANGerilimle yönetmek ya da gerilimi yönetmek 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKKıyamet saatini durdurmak 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalCharlie Kirk cinayeti ve ‘radikal sol’ 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin diğer dertleri… 10.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUTürkiye’nin Kürt Sorununu çözecek yaklaşım neden Suriye’de uygulanmasın? 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞGürsel Tekin konusunun pek konuşulmayan tarafı 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'nin umudu eğitim: Cumhuriyet’in en önemli başarısı, bugün sınav usulsüzlüğü ve fırsat eşitsi 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞCassandra Çığlığı* 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.08.2025
17.08.2025
17.08.2025
21.07.2025
6.07.2025
30.06.2025
27.05.2025
6.04.2025
23.02.2025
16.02.2025