Mümtazer TÜRKÖNE
Başbakan’ın yolsuzluk ithamlarına verdiği cevaplar, Süleyman Demirel’in meşhur İLKSAN yolsuzluğu için söylediği “Verdimse ben verdim.” modunda.
Ancak daha ötesi var ve Başbakan’ın “normal” algıladığı ve tanımladığı olaylar, kamu erki ve kaynaklarıyla finanse edilen kurumlaşmış bir siyasî yolsuzluk düzenine işaret ediyor. İki olayı mukayese edin: Birinde büyük bir işadamına ait bir medya grubunun, haberlerin alt yazılarını değiştirecek kadar içine girmiş bir Başbakan var. Aynı Başbakan, bir başka medya grubunun patronunu, seçimlerde CHP’yi destekleyeceği varsayımına dayanarak, otelinin inşaat ruhsatını belediyenin değil bakanlığın (yani kendilerinin) vereceğini söyleyerek tehdit ediyor. Aydın Doğan’ın meşhur Hilton arazisi hikâyesi. Bu tehdit bir dinleme kaydı değil, kamuoyuna hitaben yapılan bir konuşmada geçiyor. Sizce her iki durumda Başbakan, sahip olduğu kamu erkini nasıl kullanmış oluyor? TÜSİAD ile geçen polemikte, “Bakanlıklara gelip hangi yüzle destek isteyecekler?” sözünü de aynı soruya dahil edebilirsiniz.
Devlet rant yaratıyor ve dağıtıyor. Para basmaktan bankalara izin ve garanti vermeye; oradan kamuya ait maddî değeri olan kaynakları (lisanslar, ruhsatlar, sübvansiyonlar, kotalar, teşvikler, ihaleler, kent rantları) dağıtmaya kadar elinde çok güçlü ekonomik araçlar var. Devletin iktidar araçlarını kullanarak, ekonomik alanda birinin canını alması, öbürünü de yoktan var etmesi mümkün. Birine maliye memurlarını gönderip bir açığını bulup yüklüce bir vergi cezası veya lisans iptali ile dünyasını karartırken, öbürünü kamu bankalarından düşük faizli kredi ile ihale verip, vergi muafiyeti ve teşvik sağlayarak abad etmeniz mümkün. İktidara gelen partinin, eline geçirdiği bu ekonomik gücü suistimal etmesini nasıl engellersiniz? Kanunlarla (ve tabii bu kanunları uygulayan yargı ile) ve hükümetlerin merkezî hiyerarşisi dışında iş gören bağımsız idarî kurullarla. Yargı yetkisi de bulunan Sayıştay’dan başlayarak, AB uyum süreci gereği geliştirilen KİK, EPDK, BDDK gibi kurullar, bu ekonomik gücün suistimalini engellemek için var. Ancak AK Parti’nin uzun iktidar yılları, yasal düzenlemeler veya bürokrasiye nüfûz yoluyla bu kurulların dengeleyici ve denetleyici rolünü azalttı. KİK’in uyguladığı İhale Kanunu’nun tam 160 defa değiştirilmesi, Hükümet’in elindeki gücü nasıl kullandığına dair açık bir fikir vermeli.
Bu siyasî düzen, aynı zamanda AK Parti’nin kendi siyasetini finanse ettiği bir yapı oluşturmuş. Başbakan’ın bir televizyonun alt yazısına müdahale etmesi, basın özgürlüğü için bir tehdit; ama aynı zamanda siyasî partiler arasında vazgeçilmez olan adil ve eşit rekabet şartlarını ortadan kaldıran demokrasiye yönelik çok ağır cürümlerin hayat bulduğu karanlık bir dünyayı aydınlatıyor.
Ali Bulaç dünkü yazısında, havuzda birikenlerin kaynağını gösteriyor. Söyledikleri bir çıkarsama değil, doğrudan tanıklık. Dinî kılıf uydurularak sistematik bir şekle dönüştürülen suistimaller, bugünkü AK Parti hükümetinin nasıl iş gördüğünü anlatıyor. Bu iş görme biçiminin merkezinde devletin ekonomik iktidar araçlarını siyasî çıkara dönüştürme anlayışı var.
Ortaya dökülen ve Başbakan’ın “verdiysem ben verdim” edasıyla sahip çıktığı yolsuzluklar, Hükümet’in siyasetinin kamu rantı ile finanse edildiğini ve bu mekanizmanın bir siyasî düzen şeklinde işlediğini gösteriyor. Tekrarlayalım: Karşımızda, bir-iki istisna olay ile kanun dışına çıkmış, yoldan sapmış bir iktidar değil, doğrudan siyasî yolsuzlukların rutine bindiği ve kurumlaştığı bir siyasî düzen duruyor. Yolsuzluk soruşturmalarının yaptığı iş bu karanlık düzen üzerindeki örtünün kaldırılmasından ibaret. Kamu erkini, kamu çıkarı dışında özel bir amaç için kullanıyorsanız bunun adı siyasî yolsuzluktur. Hükümet, kamu rantı aracılığıyla kendisine yakın işadamları ile plütokratik bir düzen oluşturmuş ve boyun eğmeyenleri de devletin ekonomik iktidarını kullanarak baskı altına almış.
Böyle bir düzende demokrasi yaşamaz. Kimsenin hak ve hukuku güvence altında olmaz.
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.07.2025
19.07.2025
16.07.2025
10.07.2025
4.07.2025
1.07.2025
24.06.2025
21.06.2025
17.06.2025
1.06.2025