Mümtazer TÜRKÖNE
Soru size tuhaf gelebilir. Seçime şurada 26 gün kaldı. Miting alanlarında liderler ve kitleler buluşuyor.
Caddeler ve sokaklar parti bayrakları ile rengârenk. Gürültü, seçim otobüslerinin hoparlörlerinden her daim beyninizin içinde. Gazetelerde, televizyonlarda, billboardlarda en çok yer işgal eden parti ise AK Parti. Bütün bunlara rağmen “AK Parti seçime giriyor mu?” sorusunun lider ile parti arasında kurulacak özdeşlik nispetinde sağlam bir mantığı var. Erdoğan’ın seçim diye bir derdi yok. O seçim meydanlarını oy toplamak için değil, bıçak sırtında gidip-gelen kendi ikbali için kullanıyor. Başbakan oy değil can derdinde.
Erdoğan, seçim rekabetini partisi ile Cemaat arasında kuruyor. Bu denklem siyasetin tabiatına aykırı; çünkü Cemaat bir siyasî parti değil ve seçime girmiyor. Başbakan gerginlikleri ve kutuplaşmaları, arkasındaki desteği pekiştirmek için bugüne kadar başarıyla kullandı. Ancak bu seferki tüketici bir gerginlik. Karşısındakilere değil arkasında onu destekleyenlere dönüp, bir kısmını ayırıp kendi elleriyle tam karşısına yerleştiriyor. Onları düşman ilan ediyor; liderlerine muhafazakâr toplumun gözettiği asgarî nezaket kurallarını yok sayarak nefret kusuyor. Karşısında politik rakibi olarak yer almayan saygın biri ile kişisel-duygusal tonlamaları ağır tek taraflı bir kavgaya tutuşuyor. AK Partili belediye başkan adaylarının sahada karşılaştıkları en büyük zorluk işte bu. Bir parti lideri, seçim zamanı kendisine oy kaybettirecek böylesine akıl dışı bir kavgaya neden girişir?
Seçim sath-ı mailine dair bu çarpıcı soru bile tek başına Erdoğan’ın durumunu anlamak için yeterli ipucunu veriyor. Erdoğan çok zor bir durumda: Partisini değil kendisini kurtarmaya çalışıyor. Bir tercih yapmış: Stratejisini oluştururken, onu yolsuzluk batağından çıkartacak her çareyi öncelikleri arasına sırayla almış. Seçim sonucu veya seçimden alacağı oy bu öncelikler arasında alt sıralarda yer alıyor ve öncekilerle çeliştiği zaman kolaylıkla gözden çıkartılıyor. Seçim kampanyasını CHP veya MHP’ye değil, doğrudan Cemaat’e karşı yürütmesinin başka bir açıklaması yok.
Erdoğan, kişisel kariyerini yolsuzluklara meydan okuyarak yaptı. 2002 seçimlerinde kitleleri en çok ‘hortumlarını keseceğiz’ lafı ayağa kaldırmıştı. Kriz yerine bir ekonomik refah döneminin sonunda aynı tablonun oluşması kimseyi yanıltmasın. Ortaya dökülenlerden sonra Türkiye’nin kaderi gibi kendi geleceği de Başbakan’ın ellerinde değil.
Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye raporunun taslağına, bu sefer kimseden itiraz gelemez. Yargı bağımsızlığı ve yolsuzluklar üzerine net bir fotoğraf çekmek için bir tartışmaya bile gerek bırakmamak, çaresizliğin göstergesi değil mi? Sırf Obama ile görüşebilmek için Sikorsky anlaşmasını imzalamak daralan alanı göstermiyor mu? Bülent Arınç’ın itiraz ettiği son tahliyelerin, 30 Mart’ta AK Parti oylarına nasıl yansıyacağını düşünün. Çaresizlik o kadar büyük ki, maşerî vicdanı yaralayacak bu tahliyeleri bile bir ay geciktirmeyi göze alamıyorlar.
Belediye başkan adayları bir kenara, Erdoğan ve partisi 30 Mart’ta seçime girmiyor. Mümkün olsa “ben siyaseti bıraktım, emekli oldum” diyebilse, o da çare değil. Kurtuluş yok, bu dosyaların kapağı eninde sonunda açılacak. Bu yüzden Başbakan, tepesinde dolaşan kuzgunlardan kaçmak için bugün elinde bulunan bütün araçları ve imkânları seferber ediyor. Bütün siyasî gücünü ve seçim meydanlarındaki performansını Cemaat’e karşı yürüttüğü savaşta tüketmesinin sebebi de aynı. “Millî orduya kumpas kuruldu” entrikası ile aynı düzlemde yer alan bir hesap bu.
Peki ya sandık?
Hiç önemsiz değil, ama diğerleri yanında gözden çıkartılması mümkün. Aksi takdirde AK Parti’nin 2002’den bu yana düzenli olarak kendisine oy vermiş bir kitleye karşı kin ve nefret dolu bir savaş yürütmesinin siyasî akıl içinde hiçbir açıklaması yok.
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.07.2025
19.07.2025
16.07.2025
10.07.2025
4.07.2025
1.07.2025
24.06.2025
21.06.2025
17.06.2025
1.06.2025