Yıldıray OĞUR
18 yıllık yayın hayatından sonra Radikal gazetesi geçen hafta kâğıttan, dijital yayına geçti. Bunun bir geçişten çok bir veda olduğunu gazetenin son sayısındaki veda yazılarından görmek mümkündü. Onlardan birinin arasına sokuşturulmuş bir kupürde gazetenin ilk sayısının manşeti görünüyordu.
“Darbenin iki şartı”. 13 Ekim 1996 günü çıkmaya başlayan Radikal’in ilk manşeti. Refahyol iktidarının darbe tüneline doğru ilerlediği günlerdi. Erbakan’ın Batı’yı da tedirgin eden, askerleri, laik medyayı ayağa fırlatan, dış gezisinden, Kaddafi’yle çadır hadiselerinden kısa bir süre sonra…
O kupürden okunabildiği kadar manşetin spotunda şöyle yazıyordu: Türkiye Büyük Millet Meclisi himayesinde düzenlenen uluslararası toplantıda, en üst düzeyde görevli bir general “Halk çağırırsa ve dış dünya da buna uygunsa darbe yaparız" dedi.
Cüretin böylesi. Adı Radikal olan bir gazetenin ilk manşetindeki dingilliğin de…
18 Ekim günkü Radikal’in beşinci manşeti ise “Etekliğin itibarı”ymış. Refahyol hükümetine yönelik gensoruya hayır diyen Eski Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş’in "oyumu beğenmezseniz etek giydirin" sözleriyle dalga geçerek... Taze gazetenin genel yayın yönetmeninin yazısının başlığı da: Tak şak Paşa'nın eteklik sorunu…
Halbuki, çıkışının haber verildiği “O bir radikal” reklam kampanyasında Said Nursi’yle, Nazım Hikmet’i yan yana kullanmış bir gazeteydi vadedilen.
Reklam ajansından çıkma Radikal adını “İnsan haklarının ve çoğulcu demokrasinin eksiksiz biçimde hayata geçmesini talep etmek, Batı ülkesinde 'normal' olabilir ama Türkiye'de bunları savunmak bizi 'radikal' yapar” diyerek doldurmaya çalışan…
Radikal’i radikal yapan ise zamansal bir tesadüftü. Taraf’ın çıkmasıyla birlikte Ergenekon soruşturmalarının başlamasındaki tesadüfü andıran bir tesadüf.
Radikal çıktıktan 21 gün sonra Susurluk kazası oldu.
Olayın basit bir kaza değil, bir karanlık ilişkiler ağının ortaya çıkışı olduğunu ilk keşfeden Radikal’di. Diğer gazeteler henüz uyanmamışken Radikal ertesi gün Karanlık İlişkileri ima eden bir manşetle çıkmıştı.
Veda yazılarından öğrendiğimize göre kazanın olduğu akşam gazetede olan tecrübeli isimler Mehmet Özbay’ın aslında Abdullah Çatlı olduğunu fark etmişti. Sonraki günler mafya-siyaset-polis üçgeni adı verilecek ilişkiler ağını Türkiye Radikal’den öğrendi.
Mafya-siyaset-polis üçgeni tanımını ise Perinçek grubundan. Çünkü Susurluk sürecinin o günlerdeki esas bilgi kaynağı, deşifre merkezi Aydınlık grubuydu. Susurluk kazası sonrası başlayan sivil itaatsizlik eylemlerinin en sivri ismini de hatırlayalım: Fatih Altaylı.
Susurluk’un bir kaza olmadığına hâlâ inananlar var. Ama şüphe edilmeyecek tarafı kazadan sonra Susurluk’un devlet içi bir tasfiye operasyonu olduğuydu.
Özellikle askerler, 1993’ten sonra devlette PKK ile mücadele için güç kazanmış bir yapıyı Susurluk’la tasfiye ettiler. Ordu net biçimde bu tasfiye sürecinin arkasında durdu. Sistem içi bir restorasyon yaşanıyordu. Kirli, karanlık, eski Türkiye askerler tarafından tasfiye ediliyordu. Ordu, çeteleri ortadan kaldırıp, Kürt meselesini de çözüp (o yıllarda TSK ile Öcalan arasında başlayan dolaylı temaslar) Atatürkçülüğün daha batılı ve laik bir vesiyonunu, Avrupa Birliği ile tahkim etmek istemekteydi. Ordunun hükümeti devirmek için kurduğu yapının adı bile Batı Çalışma Grubu’ydu.
Ama bir engel vardı: İktidardaki İslamcılar...
1 Şubat 1997 günü solun önderliğinde başlayan, Radikal’in de yayınlarıyla destek verdiği “Bir dakika karanlık” eylemlerinde saat: 21.00’de ışıkları kapatıp açanlar arasında Ankara’daki askerî lojmanlar da eklendi. Eylem, kısa bir süre sonra Refahyol karşıtı eylemlere dönüştü.
Radikal Susurluk karşıtlığının yolunun 28 Şubatçılıkla buluştuğu noktadaki katalizörlerden biri oldu.
15 Şubat 1997 günü Radikal İslam Faşizmi manşetiyle çıktı. Meşhur 28 Şubat MGK toplantısından sadece 13 gün önce.
Ortada bir haber yoktu, öfkeli bir editoryal yazı vardı. Manşet, o aralar “ne darbe ne şeriat” diye 3. Yolcu pozisyon almış gazetenin potansiyel solcu okurlarını aklını çelmek, “darbeyle sizi korkutuyorlar ama İslam faşizmi daha tehlikeli”ye ikna etmek için atılmıştı:
“Türkiye tarihinde bir daha 12 Eylül 1980 yaşanmasın diyenlerin kulakları barış/uzlaşma/eşitlik/kardeşlik yalanlarıyla dolu. Kimse yanlış hesap yapmasın, kulakları yalanla dolu olanların çoğunlukta olduğunu unutmasın. Koskoca bir halkın ‘parlamento aritmetiği’ ile sonuna kadar kandırılabileceğini sanmasın. (...) Onlar var ya onlar; alkolü, sinemayı, müziği, resmi, heykeli, baleyi, dansı yasaklamayı özlüyorlar. Kadınların kapanmasını, evde oturmasını, pantolon-etek giymemesini, yüzmemesini ve hatta kahkaha ile gülmemesini istiyorlar. Düşledikleri/özledikleri/ öngördükleri rejimin adı doğrudan faşizmdir. İslam faşizmidir...”
Radikal’in radikalliği ve demokratlığı, Türkiye’yi AB’ye taşımak isteyen ama bunun için İslamcıları ortadan kaldırmaya çalışan Batı Çalışma Grubu aklına yakın bir yerde durdu.
O akıl, Mehmet Ali Kışlalı ile Murat Belge’nin, Gündüz Aktan, Mine Kırıkkanat, Türker Alkan, Namık Kemal Zeybek ile Perihan Mağden’in aynı anda bulunabildiği bir dengecilikte salınıp durdu.
Ama özenle, Cumhuriyet okuru Kemalist orta yaşlı anne babaların, kendine milenyumda Kemalist demeyi şık bulmayan ama cumhuriyet değerlerine gönülden bağlı solcu evlatlarının en Radikal kaçamağı olma vasfını korumaya çalıştı.
Değerli Marx’la sevgili Atatürk arasında kalmışların Radikal sesiydi gazete.
Milliyetçilik karşıtlığı, azınlıkların sorunları, Kürt meselesine duyarlılıkla örtülmeye çalışılan da laiklerin esas büyük sınavı dindarlar ve dindar siyaset karşısındaki geleneksel Kemalist duyarlılıklardı.
Ama büyük kriz anlarında o öz hep geri döndü. AKP iktidarının ardından Rejim-İslamcılar arasındaki kırılma anlarında da Radikal, ya ortada durdu, 3. Yolculuk yapacak bir kılçık buldu ya da utangaç biçimde sistemden, laik kesimlerden yana tavır aldı. 27 Nisan’da, Gezi’de, 17 Aralık’ta…
Radikal’in 27 Nisan muhtırasına giden yolda Cumhuriyet Mitingleri’ni coşkuyla karşılayışının gazeteyle aramdaki bağı kopardığını net hatırlıyorum. İzmir’deki miting için attıkları “Deniz mavi, yer kırmızı” manşetinde daha fazla kendilerini tutamamışlardı:
“Cumhuriyet mitingleri zinciri, Ege'de ihtişamlı bir günle veda etti. Bayrak kızılı kalabalık saat 16.00 sıralarında dağılmaya başlarken, hep bir ağızdan söyledikleri Onuncu Yıl Marşı Ege Denizi'nde yankılanıyordu.”
O öz hep gazetenin tepesinde asılı durdu. Cemaat kökenli bir GYY’nin bile dokunamadığı, dokunmak da istemediği esas özdü o.
Gazetenin uzun yıllar Ankara temsilciliğini yapmış Murat Yetkin’in bir ilkokul kompozisyonundaki kadar saf bir Atatürkçü tarih bilgisiyle yazdığı son 19 Mayıs yazısının sonu şöyle bitiyordu: “İşte bu yüzden Cumhuriyet 100’üncü yılına ilerlerken laik ve demokratik özelliklerini koruması bunun hukukun üstünlüğü ile zenginleştirilmesi büyük önem taşıyor. Aksi, Türkiye’yi yeniden doğu toplumlarının karanlık belirsizliğine itecektir...”
Bu 18 yıl önce Radikal çıkarken, bir Batı Çalışma Grubu toplantısına hakim olan Türkiye vizyonundan farklı değildi. Kemalist sistem içinde demokratik bir restorasyon, cumhuriyet değerlerini koruyarak Batılaşma vizyonu. Milliyetçilik ve Kürt meselesiyle yüzleşilirse Türkiye solunun ısrarla buna ekleyeceği bir artı vizyon da yoktu.
Aslında Radikal’in temsil ettiği radikal değil, tam aksine bir evrimci, muhafazakâr değişim vizyonuydu. Ama mavi gazeteyi okuduğunuzda size Radikal, devrimci bir tad veriyordu. Gönüllü bir tercihti bu. İnsani bir sürü dertten, yüzleşmeden kurtaran bir tercih. Mavi hapı içip Matrix’te kalan Cypher’in yediği bifteğin gerçek olmadığını bilmesine rağmen damağındaki o sahte tadı tercih etmesi gibi.
O yüzden Radikal’in veda pastasını kesme işinin 27 Mayıs darbesinde Kızılay’a çıkmış ilk askerlerden biri olan, 9 Mart’ta cuntacılarının kabinesinde yer almış, iyi bir Kemalist ve iyi bir sosyal demokrat olan eski CHP Genel Başkanı Altan Öymen’e düşmesi gayet isabet olmuş. Son dönemde geriye haber musluklarını ve ümitlerini cemaat polisi vanalarına bağlamış, aralarında açıkça CHP amigoluğu yapanların da olduğu öfkeli yazarların tek sesli bir Radikal’i kalmıştı.
Yine de her zaman şık ve özenle hazırlanan, zaman zaman iyi habercilik yapan, her zaman okunacak bir şey bulunabilen tabii telifli ilk yazılarımı basmış gazeteyi özleyeceğim. Her hafta çirkin bir fotoğrafımın altına sövgü yazılarının çıktığı gazeteyi değil ama.
Mavi hapın bile artık o tadı veremediği, hapların derde çare olmadığı günlerde gazetenin kapanması da sadece bir tesadüf olmamalı.
Okurları için üzgünüm, muhtemelen internet artık aynı biftek tadını vermeyebilir…
Yazarlar
-
Akın ÖZÇEREnflasyonla mücadelede Milei ve Şimşek 6.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanÇarpık duruma sevinmek, siyasetçiden hukuk dilenmek… 6.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBahçeli Kürt meselesine, Kürt meselesi Türkiye’ye yön verirken… 6.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTrump büyük bir yenilgiye uğradı 6.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Türk – Türk ayrışması” 6.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBahçeli haklı: Ok yaydan çıktı bir kere… 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'nin doldurduğu öbür boşluk 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanDemirtaş kararı sonrasında iktidar ‘Terörsüz Türkiye’ sınavında… 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSırada Nijerya mı var? 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAAİHM Kararı Kesinleşti; Demirtaş’ın Özgürlüğü, Demokratik Cumhuriyetin Vicdanıdır... 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDemirtaş’a tahliye 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENTam 16 yıldır beklenen samimiyet! 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUZombileşmiş bir toplum 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜREmniyet’in yazısı ortaya çıktı! Bahis baronu nasıl kaçtı? 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTYüzde altmış, üç yüz kişi mi? 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciFiyatı zengin siyaseti de fakir belirliyor 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZHak, özgürlük mücadelesi – Devletin güvenliği siyaseti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞMUHALEFETTE “DEĞİŞİMCİ”, 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSudan savaşı, Çinli Wing Loong’a karşı Bayraktar ve savaş ağaları 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞEnflasyonun maliyeti daima enflasyonla mücadele maliyetinden büyüktür 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMünfesih terör örgütü 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYapay zekâya yatırım yapılıyor, ekonomiyi değiştiriyor ama insanlar neden daha yalnız hissediyor? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEGemi batarken… 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt siyasetinin eleştirisi: Pragmatizm ve “kutsal liderlik” arasında sıkışmak 1.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuYa casus ya kayyım… 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİAkademi hakikatin peşinde midir? 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCumhuriyet 'ilan' ve 'inşa' edilen bir devlet şeklidir 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAmalı Fakatlı 30.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBu bir haber değildir: Türkiye, doğal alan kaybında birinci 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm süreci… Yüzlerde hâlâ niye kaygı ifadesi var? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalProtestolar Amerika’yı sallıyor (mu?) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHukuk binasını yıkmayın efendiler 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTKürt siyasi temsili sorunu 19.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar dışarıda güvercin içeride şahin: Neden? 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAMilli takım ışık saçtı: Maçın kahramanını açıkladı 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları










































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.11.2025
29.10.2025
27.10.2025
21.10.2025
18.10.2025
13.10.2025
11.10.2025
8.10.2025
6.10.2025
4.10.2025