Ahmet ALTAN
Deli bir nehir gibi akıyor bu ülke.
Ama bu sefer “olumluya” doğru çağıldıyor.
Aniden bir barış seferberliği başladı sanki.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç bazı şartlar gerçekleşirse “Apo’nun ev hapsine çıkabileceğini”söyledi.
Arınç’ın sözlerini Leyla Zana’nın ve Şerafettin Elçi’nin açıklamalarıyla birlikte okuduğunuzda“silahların susması” yönünde çok önemli adımlar atılmakta olduğunu hissediyorsunuz.
Silahlar susar, Apo ev hapsine çıkarılırsa, “haklar” konusunu daha rahat bir ortamda tartışma imkânı da doğar sanırım.
En azından Kürtlerin “haklarını” inkâr edenlerin elinden “silah” mazereti alınır.
Daha “normal” bir zeminde konuşabiliriz.
En önemlisi insanlar ölmez.
Ölümlerden yoruldu bu millet.
Tabii, “silahların susması” bir “son” olmayacak, aslında bir “başlangıç” olacak.
Ekonomisini başarıyla götüren, silahları susturmuş bir ülkede, yıkılan Kemalizm’in yerine ne kuracağımız gündeme gelecek.
Temel soru da “devlet-birey” ilişkisi olacak.
Yeniden şekillenen bir ülkede hangisi daha önemli olacak, devlet mi yoksa insan mı?
Erdoğan ve AKP, “insanı devletin önüne çıkaran” bir ülke kurmaya söz vermişlerdi.
Son bir yılda Erdoğan bu sözünden döndü.
Kendi denetimindeki devletin herkese ve herşeye karışmasını, Kemalizm’in din vurgulu bir versiyonunun hayata geçirilmesini savunan bir çizgiye geriledi.
Kendi partisinin içini de karmakarışık eden saçma sapan işler yaptı.
Parti programında olmayan tuhaf konuları gündeme soktuğu için partinin yöneticileri de bilmiyor alacakları pozisyonu.
“Koltukları ile vicdanları” arasında sıkışıyorlar.
Erdoğan yirmi yıl daha bu ülkeyi yönetmek istiyor.
O bir politikacı ve sonsuza kadar yönetmeyi isteme hakkına sahip, burada soru, nasıl yönetmek istediği.
“Barış virajını” döndükten sonra nereye sapacağız?
Özgürlüklerin genişlediği, herkesin kendi meşrebine göre rahatça yaşayabildiği, hukukun gerçekten hukuk olduğu bir ülke oluşturma yoluna mı sapacağız yoksa “Türk-İslam sentezinin” yasakçı, baskıcı, ırkçı sarmalına mı gireceğiz?
Son zamanlarda Erdoğan “Türk-İslam sentezinin” tarihin derinlerinde kalmış uygulamalarını canlandırmak istiyor.
Eğer bunda ısrar ederse, silahlar sussa bile bu ülke çeşitli kesimlerin sürekli olarak birbirleriyle “hak savaşına” girişeceği bir çatışma ve kırılma dönemi yaşar.
Eğer demokrasi ve özgürlük yolunu tercih ederse, barışın gerçekten tadını çıkartırız.
Herkesin eşit olduğu, eşit haklara sahip bulunduğu, herkesin çocuğunu “devletin istediği” gibi değil kendi istediği gibi yetiştirdiği, özel hayatlara kimsenin müdahale etmediği, faşist yasaların adalet sisteminden ayıklandığı, hukukun normalleştiği, her türlü vesayetin sona erdiği, gösteri yapanların yıllarca hapse atılmadığı, kadınların haklarının sınırlarının erkekler tarafından çizilmediği, devletin şeffaflaştığı, devletin içindeki her suçun hesabının verildiği, her inancın ibadetini rahatça gerçekleştirdiği, her inancın saygı gördüğü bir ülke düşünsenize.
Muhteşem bir hayatı olur buradaki insanların.
Erdoğan böyle bir hayatın kurulmasına yardımcı olsun, isterse bin yıl yönetsin ülkeyi.
Bana sorarsanız, onun ülkeyi yönetebilmesinin temel şartı da bu demokrasiyi getirmesi.
Aksi takdirde, yaşanacak çatışmalardan, huzursuzluklardan Erdoğan’ın taraftarları da bıkacak.
Taraftarlarını “Türk-İslam sentezinin” parantezi içine sıkıştırırsa, taraftarları gittikçe azalacaktır, göreceksiniz.
Türkiye bu paranteze sığmaz çünkü.
Kürt’ü Türk’ü, moderni muhafazakârı, Alevi’si Sünni’si, solcusu sağcısı nasıl hep birlikte “Türk-İslam sentezi” kutusuna sığdırılacak?
Bu insanlar ancak demokrasi ve eşitlik içinde birlikte yaşayabilirler.
Bunu gerçekleştirirse Erdoğan herkesten oy alır.
Ekonomiyi iyi yöneten, herkesin hakkını savunan, demokrasiyi getiren bir insana neden oy verilmesin?
“Apo’ya ev hapsi” ihtimalini dile getirmeleri, “ırkçı, milliyetçi” oyları Türkiye’deki “tek oy biçimi” olarak görmekten vazgeçmeye hazırlandıklarını da gösteriyor.
Ülkenin diğer vatandaşlarının, ırkçılardan daha kalabalık olduğunu fark etmeye başlıyor gibiler.
Bunaltıcı geçen bir yıldan sonra bu çok sevindirici bir gelişme olur.
Bizim ülkenin mucizesi boldur, bakarsınız yeni bir mucizenin kapısı açılır ve biz demokrasiye geçeriz.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları



































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.05.2020
21.01.2020
6.02.2019
28.11.2019
23.11.2019
11.11.2019
21.03.2020
25.09.2018
19.09.2018
26.08.2018