Akif BEKİ
Baş imam seçildi sanıyor kendini. Müftülük filan zannediyor bulunduğu makamı.
Aymazı bıraksanız, camide minbere fırlayıp hutbe de okuyacak, mikrofonu kapıp vaaz da verecek. Cumhurbaşkanı seçildiğini unutup müezzinden bile rol çalacak.
Baksanıza söylediklerine. “Cumhuriyetin ortağı olması için İslam’ın yapılandırılması gerekir” bile diyor.
Sözüm ona, dini yasadışı faaliyetlerine alet eden oluşumlarla mücadele edecek. İnanç sömürüsünün önüne geçecek. İslam’ı, şiddet ideolojilerinin istismarından kurtaracak. Kötüye kullanılmasının önüne geçecek...
Boyuna posuna, yetki ve uzmanlık alanına aldırmadan allamelik taslıyor, din üzerinde ahkam kesiyor.
Ondaki bilgiçlik, ‘benim’ diyen din bilgininde yok.
İslam’ın ‘aydınlatılma’ya ihtiyacı varmış. Bunu da yasal düzenlemeyle halledecek çokbilmiş.
Dinin nasıl yorumlanıp nasıl yaşanabileceğine karar verme yetkisi kendi tekelinde, devleti yöneten siyasetçide zannediyor.
Suçla mücadele edeceğine, inanç özgürlüğüyle mücadeleye kalkıştığının farkında dahi değil.
Bir resmi din anlayışı tanımlayıp Müslümanlara dayatmaya kalkışıyor. Laik devlet, vatandaşlarının neye, nasıl inanacağına karışabilirmiş...Din diyanet işleri, devlet başkanından sorulurmuş gibi.
Zevzekliği cüretkar. Çizmeyi aşıp aşmadığını anlayacak şuurdan da yoksun.
Ancak din tacirleriyle hokkabazlarında rastlanabilecek bir hal.
Dışişleri Bakanlığımız, kendine getirmek için uyardı gerçi. Ama ‘şarlatan şeyh’ mi dersiniz, ‘sahte imam’ mı; umutsuz bir vaka. ‘Sarhoş ayılır da cahil ayılmaz’ malum.
“Ayrılıkçılıkla Mücadele” konulu yasa tasarısı, aralıkta Bakanlar Kuruluna sunulacakmış. “Aydınlanmış bir İslam” oluşturmakmış amacı. Ona kaldı ya...
Dışişlerimiz, “Haddine mi” tepkisi gösterdi. Müslümanlara ayrımcılığı körükleyeceği, İslam düşmanlığını kışkırtacağı ve sunulan amaca ters sonuçlar üreteceği konusunda da eleştiriler getirdi.
Sağlam bir ‘laik devlet’ savunusuydu.
Şu cümlenin altına hangi laiklik yanlısı imza atmaz:
“Herkesin inançlarını yaşarken alacağı din hizmetini ve benimsediği dini anlayışını devletlerin yasalarla belirleme hakkı yoktur.”
“Dini siyaseten kullanan diktalarda, despotik ‘molla rejimleri’nde olur böyle zalimlik” denmediği kalmış bir.
Fransa Cumhurbaşkanı Macron’a ‘laik devlet nasıl olur’ dersi, daha iyi verilemezdi.
Bravo Dışişleri! Hiç değilse doğrusunun ne olduğunu bildiğimizi, bize yutturamayacağını anlamıştır.
‘Üstünlerin hukuku’ geride kaldı mı?
“Hukukun üstünlüğü yerine üstünlerin hukukunun yürürlükte olduğu dönemler artık geride kalmıştır” dedi.
“Güçlünün haklı olmadığı, haklının güçlü olduğu bir düzen” kurma özlemini, eskiden beri dile getirirdi.
O vaadin, artık gerçekleştiğini ilan ediyordu.
O sırada Yargıtay, vicdanlara sığmayan Soma davası kararını bozmuştu.
6 yıl önce 2014’te, 301 madenci hayatını kaybetti. Yargılama yıllara yayıldı. Davaya bakan asıl hakim değiştirildi. Tutuklu sanıklar, ‘basit taksirle ölüme neden olma’ suçundan ceza aldıkları için tahliyeye hazırlanıyordu.
Neyse ki Yargıtay bozdu. Dört sanığın ‘301 kez olası kastla adam öldürmek’ten mahkûm edilmesi gerektiğine hükmetti.
Adaletsizliğin kısmen Yargıtay’dan döndüğü haberlerine gönderme sanmıştım sözlerini.
Cumhurbaşkanı, artık yapanın yanına kar kalmadığını, hesabının sorulduğunu, adaletin ağır aksak da olsa yerine vardığını söylüyordu.
Fakat devamını okuyunca, 6 yıl önceki Kobani olayları nedeniyle HDP’lilere tutuklamadan bahsettiğini anladım.
Daha geçen yıl HDP’lilerin seçime girmesi serbestti. Fakat kazanmaları hukuken sakıncalı çıktı. Sandıkta aldıkları 65 belediyeden ellerinde, kayyum atanmamış 6 belde kaldı.
Önceki yıl seçilenlerden 7 HDP’linin daha milletvekilliği de düşürüldü düşürülecek.
Bu arada YSK, koronanın parti kongrelerini etkilemediğine ama baro kongrelerini etkileyebileceğine karar verdi. Hıfzısıhha Kurul kararı ve İçişleri genelgesiyle, istenmeyen baroların seçimleri ertelendi. Takvimleri kanunla belirlendiği halde.
“Anayasa’ya aykırı” deniyor...
Gelin görün ki; 10 bireysel başvurudan 9’unda hak ihlali bulan, kararlarını iktidara beğendiremeyen Anayasa Mahkemesi de topun ağzında.
Güçlü mü haklı, haklı mı güçlü şimdi; siz deyin.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.06.2025
10.05.2025
8.05.2025
1.05.2025
30.04.2025
25.04.2025
22.04.2025
8.04.2025
3.04.2025
28.03.2025