Akın ÖZÇER
Başlık, Türkiye’nin yanlış olduğu öne sürülen Suriye Politikasının mimarı Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ya da Başbakan Davutoğlu’na ait değil. Fransa Cumhurbaşkanı Hollande’ın 7 Ekim Çarşamba günü Avrupa Parlamentosu’nda Şansölyer (Chancelière) Merkel ile birlikte yaptığı konuşmada Suriye’nin geleceğiyle ilgili olarak altını çizdiği seçeneği yansıtıyor.
İki devlet insanının Avrupa Parlamentosu’nun Strasbourg’daki Genel Kurul Salonu’nda gerçekleşen bu buluşması, bundan günü gününe tam 26 yıl önce Berlin Duvarı’nın yıkılması vesilesiyle Cumhurbaşkanı Mitterrand ve Şansölye Kohl’un birlikte yaptıkları siyasi birlik çağrısından sonra bir ilk. O zaman Almanya’nın öteki tarafındakiler, Hollande’ın söylediği gibi, “mülteci olarak adlandırılmayan insanlar” bugün ülkelerindeki iç savaştan kaçıp gelen Suriyeliler gibi, Avrupa’nın kendilerine kucak açmalarını bekliyorlardı. “Avrupa 26 yıl içinde baştanbaşa böyle inşa edilmişti.”
François Hollande, Almanya’nın birleşmesinin 25. yıldönümünde, Avrupa’nın yıllardır yaşadığı parasal ve toplumsal krizden yeni, yeni çıkmaya başlarken, şimdi de mülteci akınının yol açtığı insani bir krizle karşı karşıya olduğuna işaret etti. Bu krize Orta Doğu ve Afrika gibi bölgelerde dini nefretlerin yeniden ortaya çıkmasıyla patlak veren silahlı çatışmaların neden olduğunu vurguladı. Yanı sıra, Ukrayna’ya, Avrupa’nın sınırlarına kadar dayanan savaşın ve Fransa dâhil birçok ülkeye yönelik terör saldırılarının bir de güvenlik krizi doğurduğunun altını çizdi.
Krizlere karşı “dayanışma, sorumluluk ve kararlılık” içinde mücadele edildiğini savunan Fransa Cumhurbaşkanı, konuyu yeniden mülteci sorununa getirdi. Savaştan, katliamlardan kaçar ya da daha iyi yaşam koşulları ararken yaşamlarını kaybeden insanlarla, bu insanların baskısını ilk planda hisseden Avrupa’nın sınırında bulunan ülkelerle dayanışmanın önemini vurguladı.
Avrupa’nın hataları
Hollande’ın konuşmasının belki de en önemli bölümlerinden birini Avrupa’nın Orta Doğu ve Afrika’da meydana gelen olayların önünde sonunda kendisini de etkileyeceğini anlayamadığı yönündeki sözleri oluşturdu. Bu hatayı kabul ettiğini söyleyen Fransa Cumhurbaşkanı şöyle devam etti: “Avrupa Yakın Doğu ve Afrika’daki trajedilerin kendisi için sonuçları olmamasının imkânsız olduğunu anlamakta gecikti. Avrupa, içinde yaşadıkları karanlıkta umudu, ışığı arayan insanlarda doğurduğu ve uzun zaman daha doğuracağı umudu tam ölçemedi. Avrupa, kamplarda giderek daha da artan sayıda nüfusu ağırlayan ülkelere yeterli ölçüde yardımda bulunamadı.”
Tahmin olunacağı gibi, Hollande’ın özellikle yardım konusunda AB adına dile getirdiği mea culpa’dan en çok nasibini alan ülke Türkiye’ydi. Komisyon Başkanı Juncker’in Türkiye ile mülteciler konusunda sıkı bir işbirliği öngören planına atıfta bulunan Hollande “mültecilerin mümkün olduğu ölçüde Türkiye’de ağırlanması, buna karşılık Türkiye’ye yardım edilmesi gerektiğini “vurguladı.
İnsanlık trajedisini kökünden önlemek
Hollande konuşmasında, Suriyeli mülteciler ve çok sayıda mülteci ağırlayan Türkiye gibi ülkelerle dayanışmanın yanı sıra bu insanlık trajedisinin kökeninde yer alan Esat rejimine karşı da kararlılıkla tutum alınmasını savundu. “Suriye dramı hepimizi ilgilendiriyor, çünkü Daech ve Cihatçılar bizim temsil ettiğimiz her şeye karşılar; ilgilendiriyor çünkü bu felâketi Beşar Esat rejimi yarattı ve beslemeye devam ediyor. Bugün bile bombardıman yapıyor, öldürüyor, katlediyor. Evet, Suriye’de olup, bitenler Avrupa’yı ilgilendiriyor. Çünkü orada olup bitenler daha uzun bir süre bölgede ve bütün Orta Doğu’da dengeleri belirleyecek.”
Avrupa’nın Suriye’deki dinsel çatışmaların daha da alevlenmesine karışmayarak savaşın dışında kalamayacağına, topraklarına kadar dayanan total bir savaş olabileceğine dikkat çeken Fransa Cumhurbaşkanı, bu nedenle Suriye’de insani, siyasi ve diplomatik olarak harekete geçmek gerektiğini vurguladı. Bu hareketin amacını da şöyle açıkladı “Suriye’de, katkıda bulunacak herkesle birlikte, Suriye halkına Beşar veya Daech’den başka bir seçenek tanıyan siyasi bir gelecek inşa etmeliyiz. Bu, Suriyelilere karşı görevimiz, Avrupalı olarak da çıkarımızadır. Bütün Avrupa’yı bu siyasi geçişin gerçekleşmesi için baskıda bulunmaya çağırıyorum. Burada tutumlar hangi doğrultuda olursa olsun bilelim ki muhalefeti, yani ılımlı demokratik muhalefeti Suriye halkının celladıyla bir araya getirmek mümkün değil.“
Hollande’ın söyledikleri Suriye politikamızla örtüşüyor mu?
Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande’ın Suriye ve Suriyeli mültecilerle ilgili olarak söyledikleri özetle böyle. Suriye’de Daech’i yaratanın ve Suriyelileri ülkeden kaçırarak mülteci konumuna düşürenin Esat rejimi olduğunun altını çiziyor. Bu noktadan hareketle, insani planda Suriyeli mültecilere kapıların açılmasını, milyonlarca mülteciyi ağırlayan Türkiye ile sıkı bir işbirliği yapılmasını savunuyor.
Askeri planda Daech ile mücadelenin yeterli olmadığını, Daech’in yok edilmesinin Suriye halkının sorunlarını çözmüş olmayacağını, zira celladı Esat’la baş başa bırakacağını, dolayısıyla geçiş döneminin Esat’sız olması gerektiğini vurguluyor. Hollande ayrıca Avrupa olarak bu noktaya gelmekte geç kaldıklarını ve hata ettiklerini de dile getiriliyor.
Görüldüğü gibi, Hollande’ın Şansölyer Merkel ile birlikte çıktığı kürsüde AB’nin iki büyük ülkesi olarak söyledikleri, Türkiye’nin benimsediği Suriye politikası ve mültecilere yönelik açık kapı uygulamalarıyla birebir örtüşüyor. Bundan dış politika ayağı henüz tam oluşmamış olan AB’nin Türkiye’nin içerde eleştirilmeye devam eden dış politikasıyla ana hatlarıyla aynı çizgiye geldiği sonucunu çıkarmak mümkün.
Dış politikadaki AB-Türkiye buluşması, Suriye’nin geleceğini belirleyecek faktörlerden sadece biri. Bölgeye askeri olarak da adım atmış olan Rusya’nın, İran’la aynı çizgide hareket ederek sorunun Esat rejiminin rehabilitasyonu yoluyla çözülmesi yönündeki tavrını ve Esat’lı geçiş dönemine ABD’nin rıza gösterip göstermeyeceğini de ayrıca hesaba katmak gerekiyor.
Sonuç olarak Suriye’yi Daesch’ten ve Esat’tan arındırılmış, mümkün olduğunca demokratik bir temel üzerinde yeniden inşa etmenin mümkün olup olmadığını söylemek için daha erken ama bunun ilkeli bir politika olduğuna kuşku yok.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.05.2018
9.02.2018
24.04.2018
11.04.2018
28.03.2018
22.03.2018
15.03.2018
1.02.2018
7.02.2018
31.01.2018