Ali BULAÇ
Mayıs 2016’da 10’uncu kongresini gerçekleştiren Tunus Nahda Hareketi, yeni bir döneme girdiğini deklare etti. Yeni dönemin ana parametrelerini yaptığı konuşmayla hareketin siyasi ve fikri lideri Raşid el Gannuşi verdi. Gannuşi, “Siyasal İslam’dan Müslüman demokrasiye geçtiklerini, dini faaliyetleri siyasi faaliyetlerden ayırdıklarını” söylüyor.
İfadeler önemli. Gannuşi’nin ‘siyasal İslam’dan ve ‘dini faaliyetler’den neyi kastettiğini doğru anlamak lazım. Modern dünyayı yakından bilen, İslami ilimlere ve tefekküre vâkıf Gannuşi, dünyanın dikkatlerini üzerinde toplayan sorumluluk sahibi bir şahsiyet. Belirtmek gerekir ki Tunus’u Mısır’a dönüşmekten onun basiretli ve ferasetli tutumu kurtarmış. Birçok kimse, Gannuşi’nin ya pragmatist davrandığını veya bir tutum değişikliğine zorlandığını düşünüyor. Yıllardır onu yakından takip eden biri olarak ben aynı kanaatte değilim. Gannuşi, uzlaşma lüzumu dolayısıyla bazı siyasi feragatlerde bulunduklarını, ölümüne yönetimde kalmanın dinin emri olmadığını, eğer diktatörlük geri gelecekse ülkenin ve özgürlüklerin kendilerinin iktidarlarından daha önemli olduğunu, bunun da İslami hüküm ve ferasetinin ta kendisi olduğunu söylüyor. Özellikle iktidar eksenli okuma yapan laik veya muhafazakâr yazarlar, Nahda’nın baskı altında tutum değişikliğine gittiğini iddia ediyorlar. Oysa ne Gannuşi ne diğer önde gelen Nahda liderleri, yeni dönem hakkında konuşurlarken İslamiyet’i tümüyle referans olmaktan çıkarmadıklarını özellikle belirtiyorlar. Hareketin Şûra Konseyi Başkanı Fethi el İyadi, söz konusu kararları partilerinin ileriye adım atması için aldıklarına dikkat çekiyor: “Biz İslami kimliğe sahip olan siyasi, sivil demokratik bir parti olarak yolumuza devam edeceğiz. Dini faaliyetleri bırakmamız laik bir parti olacağımız anlamına gelmez.”
Gannuşi de, ‘dini ilkelerden kopuk bir siyasetin peşinde olmadıkları’ hususunun altını çiziyor. Tam aksine hedefledikleri siyaset dinin asli maksatlarını gözeten, İslami değerler ve motiflerle bezenmiş olarak tasarlanmıştır. Ancak Gannuşi, toplumsal ve politik hayatı referans seçtikleri kaynaklara göre şekillendirme çabasını sürdürürlerken etkinliklerin ‘ayırt edici özellikleri’ni, ‘hangi boyutla öne çıktıkları’nı ve ‘geliştikleri alandaki uzmanlıkları’nı ölçü aldıklarını belirtiyor. Buna göre İslami-toplumsal etkinlik ve çabalar tek bir boyuta indirgenemez. Kimileri tamamen tebliğ ve irşada, kimileri davete, kimileri ahlaki ve sosyal yapının takviye edilmesine, kimileri de entelektüel faaliyet veya politik alana yönelmiştir. Her biri diğeri kadar önemlidir, her biri elzemdir ve biri diğerinin alternatifi değildir. Sorun Mısır merkezli Müslüman Kardeşler hareketinin süregelen çizgisinde söz konusu alanların tümünün tek bir elde, bir harekette ve merkezde toplanmasının dinen amir bir hüküm olup olmadığı hususudur. Gannuşi, çok boyutlu İslami faaliyetlerin tek merkezde toplanmasının şart olmadığını, her bir alanda farklı kişilerce etkinlik gösterebileceğini, birbirleriyle iç içe geçmelerinin pratikte bazı zorluklara ve karmaşık sorunlara yol açtıklarını söyleyip alanların ayrılmasını ve ayrışmasını savunuyor. Buna göre eğer mescitler/camiler her siyasi görüşten insanların gelip namaz kıldıkları mekânlar ise buralarda siyasi propaganda yapılmasın. Mescitler tebliğ ve irşad, ilim ve irfan taliminin yapıldığı yerler olsun. Kim siyaset yapmak istiyorsa İslami veya laik partilerde siyaset yapsın. Siyaset yaparken Müslüman İslamiyet’i, laik de başka ideolojik öğretileri referans alır.
Kısaca Gannuşi’nin Nahda’ya çizdiği yeni yol haritasından ne laiklik ve sekülerlik çıkar ne de zor ve baskı altında kalındığından İslamî ana hükümlerden verilmiş bir taviz anlaşılır. Bu, hareketin içinden geçtiği maddi ve sosyal şartlara göre asli maksatlarına ve ideallerine göre tutum alışını ima eder ki, biz buna ‘siyasetin fıkhı’ deriz. Tabii ki mesele bundan ibaret değildir.
Yazarlar
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.08.2025
25.07.2025
19.07.2025
23.06.2025
11.05.2025
21.04.2025
15.03.2025
23.02.2025
3.02.2025
5.01.2025