Burhanettin DURAN
Zeytin dalı operasyonu YPG'den sonra en çok Washington'ı tedirgin etti. Çeşitli düzeydeki ABD yetkililerinin çelişkili açıklamalarından sonra Trump'ın Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı arayarak harekâtı "sınırlandırma" ve "ABD güçleriyle ihtilaf riskine girmeme" mesajını vermesi bu tedirginliğin en son izharı.
Bir gün önce ise Dışişleri Bakanı Tillerson mevkidaşı Çavuşoğlu'na Suriye'nin kuzeyinde 30 km'lik "güvenli hat" kurma önerisinde bulunmuştu. Uyarı ve işbirliği teklifi peş peşe geldi. Lakin ABD'nin Suriye'de Türkiye'ye verdiği sözleri tutmaması derin bir güvensizlik sebebi. Açıklamaların artık bir anlamı yok; sahadaki icraata bakılıyor. Sözgelimi önceki gün Erdoğan, Obama'nın Münbiç'e ilişkin verdiği sözü tutmadığını hatırlatmıştı. Aslında Trump da "artıkYPG'ye silah verilmeyeceği" sözünün aksine uygulama yürütüyor.
ABD diplomatik hareketliliğin arkasında Ankara'nın Afrin'e operasyonunun Washington'ın yeni Suriye politikasını zora sokması bulunuyor. ABD'nin Suriye'de "kalıcı" olduğunu açıkladığı ve İran'ı hedefe oturttuğu bir dönemde Türkiye, YPG üzerinden hedeflenen emelleri tehlikeye düşürdü. YPG'nin Cenevre Süreci'ne dahil edilerek Suriye'nin geleceğinde önemli bir aktöre çevrilmesine sahada "hayır" dedi. Ankara, Washington'un YPG'yi orduya çevirerek Suriye'nin kuzeyinde ve doğusunda kurduğunu söylediği "istikrarı" tanımadığını gösterdi.
Amerikan sözcüleri Zeytin Dalı operasyonunu "sınırlandırmak" hatta "geri çevirmek" için çeşitli söylemler kullanıyor. "İstikrarın bozulması," "Deaş ile mücadelenin zarar görmesi," "sivil kayıpları," "Rusya'nın iki NATO müttefikinin arasını açmaya çalıştığı" ve "ABD güçleri ile çatışma riski" iddiaları gibi... Bunlara yenileri eklenebilir. ÖSO'nun Deaş ya da El-Kaide ile bağlantılı olduğu iddiasıyla Türkiye'nin çalıştığı aktöre yönelik kampanya yapılabilir. Muhalefetin operasyona desteği sorunsallaştırılabilir. Ancak hem Deaş ve El-Kaide hem de PKK-YPG ile mücadele kararlılığı yüksek olan Türkiye kamuoyu bunlardan etkilenmeyecektir.
Son birkaç yılda Türkiye'nin hem Obama hem de Trump yönetimine önerdiği "güvenli hat" teklifinin de işbirliğine dönüşmesi çok zor görünüyor. Ankara'nın Moskova ile işbirliğinin sonucu olan Afrin operasyonunu, Washington'u bu bölgede devreye sokacak şekilde "güvenlihat" uygulaması ile "sınırlandırması" şu aşamada rasyonel görünmemektedir. Rusya'nın açtığı alanı ABD'lilere sunmak ciddi bir sorun olur. ABD'nin Türkiye ile Rusya'nın arasını açmasıyla sonuçlanabilir. Kaldı ki "güvenli hat" tüm Suriye sınırımız için düşünülmelidir. Kobani ve Cezire kantonlarındaki sınıra yakın yerleşimleri içeren bir güvenli hattını Washington'ın YPG'ye kabul ettirmesi mümkün değil. Sadece Afrin'le sınırlanacak bir güvenli hat ise Ankara için kabul edilemez. O halde sınırlı bir "güvenli hat" tartışması içerideki operasyon desteğini zayıflatma ve uluslararası baskı oluşturma çabasından öteye gidemez.
Bu konunun Ankara ve Washington arasında işbirliğine dönüşmesi için ABD'nin YPG politikasında bir dönüşüm yaşanmalı. Washington, Fırat'ın doğusundaki YPG terör koridorundan Türkiye'ye "saldırı gelmeyeceği" argümanı ile Ankara'yı ikna edemez. Dahası, Suriye'nin kuzeyinde YPG üzerinden istikrar kurulamaz. YPG'nin sağladığı sözde istikrar Arap unsurlar üzerindeki baskıya ve demografik temizliğe dayanıyor. Bu yüzden 350 bin Suriyeli Kürk Türkiye'de mülteci durumunda. Asıl istikrar ancak Fırat Kalkanı ile sağlanan barış ve yeniden inşa süreciyle mümkün olabilir. ABD, YPG kantonlarına çok sayıda asker yığsa bile ortauzun vadede YPG'li bir istikrar beklememeli.
Fırat'ın doğusu için Türkiye'ye güvenli bölge öneremeyen Washington, Türkiye'nin sınır güvenliğini YPG'yi ordulaştıran CENTCOM'a havale etmesini beklemesin. Bence ABD'lilerin asıl endişesi Menbiç'te askerlerine zarar gelmesi değil. Afrin bölgesi TSK-ÖSO hâkimiyetine geçtikçe diğer kantonlardaki YPG'yi kontrol edememekten kaygılılar. Kontrolden çıkan ABD eğitimli YPG'nin aslında ne kadar PKK olduğu kör gözlere sokulabilir.
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları












































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.02.2022
19.05.2021
15.05.2021
30.04.2021
24.04.2021
17.04.2021
6.01.2020
3.01.2020
13.10.2020