Demiray ORAL
İstanbullular özrü kopardı Başbakan’dan.
Uludereliler hâlâ beklemede.
İstanbulluların özrü koparmasına yaz boyunca süren köprü bakımı dolayısıyla trafikte çektikleri acı vesile oldu.
Uludereliler bir gecede 34 çocuğunu kaybetti ve acıları hayat boyu sürecek.
Başbakan İstanbullulara, “Gerek Ulaştırma Bakanlığım, gerek Belediyem adına halkımdan bizi bağışlamalarını diliyorum. Özür gerekiyorsa özür diliyorum” diye seslendi.
Başbakan Uluderelilere, “Burada bir hatanın olmuş olabileceğini daha baştan söyledik. Ama kimse kalkıp sınır boyu kaçakçılığı yapanları meşru gösterme gayreti içine giremez. Yasaların belirlediği tazminatın çok çok ötesinde açılan hesaplara yatırdık. Başbakan yardımcım aileleri ziyaret etti. Eşlerimiz gittiler. Yok şöyle özür dilensin böyle dilensin. Terör örgütü veya uzantıları daha farklı beyan bekliyorsa kusura bakmasınlar” demişti.
Bu devirde Başbakan’dan özrü kopardıklarına göre Tanrı’nın sevgili kulları olan İstanbullular, her gün saatlerce öndeki arabanın şoförünün ensesini ezberlemek zorunda kaldıkları için Başbakan’ı bağışlarlar muhtemelen.
Peki, kendilerine “parası neyse verdik, kusura bakmayın” denen Uludereliler ne yapmalı?
Bence İstanbulluların trafikte çektikleri acıyı hayal etmeye çalışıp, empati kurarak Başbakan’ın özür dilemesine hak vermeliler.
Hatta keşke, yaz başında Uludereli aileleri İstanbul’a getirip altlarına da birer araç çekseydik.
“Dolap beygiri” misali her gün o yakadan bu yakaya gitmeye çabalasalardı.
Böylece hem gerçek acı neymiş idrak ederler, hem de o sıralarda İstanbul’da bulundukları için Başbakan bir şekilde onlardan da özür dilemiş olurdu.
Daha farklı bir beyan bekliyorlarsa da kusura bakmasınlar artık.
“Kazanın sebebi vatandaşın kendisi”
Başbakan hafta sonu bizim muhitte, Sarıyer’deymiş meğer.
Çayırbaşı’nda benzincinin arkasında bulunan pideciye gitme teşebbüsüm başarısız kalınca öğrendim.
Aklım nefis Karadeniz pidelerinde kalmış hâlde, tıkalı yoldan aynen geri döndüm.
Sonra Çayırbaşı tünelinin açılışında yaptığı konuşmayı okudum, bari benim aç kalmama değmiş mi ruh hâli içinde.
Değmiş neyse ki...
Başbakan, Afyon’da 25 şehit verilen patlamadan bahsederken mevzuu doğal afetlere
ve trafik kazalarına bağlamayı başarmış ve şöyle misal vermiş: “Dünyanın her yerinde kaza var. Kazanın sebebi ne? Vatandaşın kendisi. Hız yapma dersin, dinlemez.”
Nasıl yani?
Şehit olan bu askerlere “aman diyim bombalara ellemeyin” denmiş de onlar “hayır, gece karanlığında araba farında el bombası taşıyacağız illa” deyip laf dinlememişler mi?
Sonra da 284 bin küsur el bombasını kafalarına göre taşımışlar herhalde.
Başbakan’ın Afyon’daki faciayı, “Dünyanın her yerinde kaza var. Kazanın sebebi vatandaşın kendisi” kıvamında izah etmesinden, bu patlamanın sebebinin de bombaları taşıyan askerler olduğunu mu anlayacağız yani?
Şu tabloya bakar mıyız lütfen:
Bir yanda felsefesi “hayat devam ediyor” olduğu için makamında Genelkurmay Başkanı’na yöresel kilim pazarladığını söyleyen bir vali.
Bir yanda acılı aileler bir açıklama beklerken “her şey ortada” deyip ortalıktan sıvışan ama mevzu kendi aldığı hediyelere gelince ânında açıklama yapan bir Genelkurmay başkanı.
Ve hepsinin arkasında duran, mevzuu “kazanın sebebi vatandaşın kendisi”ne kadar getiren bir başbakan.
Düşünüyorum da Genelkurmay Başkanı Necdet Özel, “her şey ortada” diyerek, bilmeden de olsa hayatının lafını etti.
Memleketin son zamanlardaki hâli bundan iyi özetlenemezdi.
15, 18 ve 35
1993’ten bu yana Kürt basınında kapatılıp yerine yenisi yayıma başlayan gazete sayısı 15.
90’ların başından bu yana Güneydoğu’da öldürülen veya kaybedilen Kürt gazeteci sayısı 18.
Geçen sene aralık ayında gözaltına alınıp, KCK üyesi oldukları gerekçesiyle tutuklanan Kürt basın mensubu sayısı 35.
Onlar dokuz aydır cezaevinde mahkeme önüne çıkmayı beklediler.
Ve 10 eylül pazartesi günü, yani bugün İstanbul Çağlayan Adliyesi’nde ilk duruşmaları var.
Türkiye’den, yurtdışından çok sayıda gazeteci ve basın örgütü temsilcisi bugün saat 10:00’da adliye önünde olacaklar.
Gazetecilerin tutuklu yargılanmalarına son verilmesi çağrısında bulunmak için.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.05.2015
23.09.2014
13.06.2014
2.04.2014
16.02.2014
13.01.2014
6.01.2014
29.12.2013
19.12.2013
11.11.2013