Demiray ORAL
Evet, devlet böyle demiş anlaşılan ve adamlara (yani Kürtlere) paralel devlet yapılanması bile kurdurmamışız.
Valla bravo.
KCK’nın içine MİT ajanları sızıp, hızla yükselip, bölge temsilcisi olmuşlar.
Eee tabii ne de olsa hepsi okumuş çocuklar...
Ona da bravo.
Ancak şimdi işler karışmış görünüyor.
Fakat ona geçmeden, açıkça söyleyeyim.
Bendeniz, son günlerde kıymetli basınımızda sıkça gördüğümüz “MİT’im benim” tadında köşe yazısı attıran türden değilim (Zaten beni ciddiye alıp afili bir kod adı da vermemişler acayip bozuğum onlara).
Bu kaydı düştükten sonra bir mevzuda izahat rica edeceğim.
KCK’ya sızan MİT ajanları anladığım kadarıyla şimdi eylemlere katılarak suç işlemekle suçlanıyor.
MİT’in geçmişten bugüne ellerinin temiz olmadığını biliyorum; mümkünse 12 Eylül öncesi yaptığı provokasyonlardan başlayarak işlediği bütün suçlar için yargı süreci başlasın elbet.
Ancak sıkı bir casus filmi-romanı tutkunu olarak şunu sormadan da edemiyorum: Suç işlemeden suç örgütünde nasıl yer alınır yahu?
Eylem yapılacağı zaman “Kusura bakmayın, konusu suç teşkil eden eylemlere katılamam, bana bunu yazılı olarak bildirin” mi diyecekti yani MİT ajanları.
Ya da ajanlar eyleme katılmayıp velileri Hakan Fidan’dan mazeret kâğıdı mı getireceklerdi?
Eğer adama hem suç örgütüne sız hem de suç işleme derseniz, çok affedersiniz ama babayı istihbarat alırsınız o örgütün içinden.
Hiç mafyaya sızan köstebek polis filmi de mi izlemediniz siz arkadaşım?
Yapılacak eylemleri haber verme meselesi ise ayrı bir vaka.
Adamın haber verme imkânı varsa verir de eğer yoksa ne yapsın?
Misal aslında MİT ajanı olup KCK’lı sanılan şahsiyet büyük bir eylem talimatı için diğer KCK’lılarla birlikte bir dağ başına çağrıldı.
Eylem yapılacağını öğrendi, haber vermesi için vakit dar, ne yapacak?
“Pardon, uydu telefonunuzu kullanabilir miyim acaba? Hava kararınca annem merak eder” deyip MİT’i mi arayacak?
Neyse, neyse...
Benim dükkân da, son günlerde sorularla dolu diğer köşelere döndü istemeden.
Malum ortalık toz duman olduğundan beri, köşeleri alıştığımız “yüksek fikirler” yerine sorular kaplamış vaziyette.
İşin içinden çıkamayan herkes paso soru soruyor ve sonra ekliyor: “Anlayabilmek mümkün değil...”
Hâlbuki anlayabilmek gayet mümkün.
Yeter ki saçma sapan ayrıntılarda boğulmak yerine olan bitenin asıl sebebini görelim.
Olan bitenin asıl sebebi şu muhterem okur.
Kürt sorunu denen denklemi çözmedikçe, Türkiye yeni bir denkleme doğru gidiyor.
İktidar Kürt sorununu çözme konusunda ayak diredikçe kendisi çözülüyor.
Bu çözülmeden devletin güvenlik, hukuk gibi yapıları da payını alıyor elbette.
Uludere katliamından sonra yazmıştım. Daha önceki iktidarları da esir alıp çökerten Kürt sorunu adlı hastalık AKP’yi de esir aldı.
PKK’nın da üstün gayretleri neticesinde, müzakere yerine muharebeyi seçen AKP hükümetine şimdi Kürt sorunu mesaj sarkıtıyor adeta: Men dakka dukka (Eden bulur).
Adına “Susurluk” dediğimiz, devleti saran çeteleşmenin sebebi Kürt sorunuydu.
DYP, ANAP gibi partiler bu sorunu çözmeyi yok saydıkları için tarihin sayfalarına gömüldüler.
AKP hükümeti yakın zamana kadar Kürt sorununu çözmek, devleti demokratikleştirmek yönünde adımlar attığı için işler yolunda gidiyor, hem dışarıda hem içeride büyük destek alıyordu.
Böylece devleti kontrol edebiliyor, gerçek manada iktidar olabiliyordu.
Ne zaman ki “ben artık oldum” deyip bu yoldan vazgeçti, daha önce hizaya soktuğu rakipleri bir bir kafa çıkarmaya ve kendi iktidarlarını yeniden tesis etme mücadelesine başladı.
Uludere katliamı bir rastlantı değildi.
Şu günlerde yaşanan “MİT krizi” de rastlantı değil.
Tıpkı amiral battı oyunundaki gibi hükümetin kurumları ve imajı tek tek vuruluyor, her seferinde daha ağır yara alıyor.
Müneccim olmaya gerek yok, bundan sonra yaşanacaklar da belli.
Kapıda benzer krizler bekliyor.
Kürt sorununda yakın tarihte yaşananları bilen herkes bunu görüyor.
Gerçi yazmaktan kalemimizde tüy bitti ama bir kez daha yazayım.
AKP’nin önünde iki yol var.
Ya “çivi çiviyi söker –budur bunun ilacı” deyip Kürt sorunu nedeniyle hem memleketi hem kendiniarapsaçına döndürmeye devam edecek.
Ya da Kürt sorununu kansız bir biçimde çözecek politikalara yeniden dönecek.
Eğer AKP arapsaçına dönerse, daha önce gördüğümüz filmi er ya da geç yeniden göreceğiz.
Kendinden önceki partiler gibi o da kaybedecek.
AKP kaybedecek ama bu durumda doğacak iktidar boşluğunu kim dolduracak, nasıl dolduracak işte onu inanın düşünmek bile istemiyorum.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.05.2015
23.09.2014
13.06.2014
2.04.2014
16.02.2014
13.01.2014
6.01.2014
29.12.2013
19.12.2013
11.11.2013