Ekrem DUMANLI
Taşlar yerinden oynadı. 7 yıldır Çankaya’da görev yapan Abdullah Gül üç gün sonra makamına fiilen veda ediyor.
Kurucusu olduğu AK Parti’ye dönmek isteyen Sayın Gül’e partinin kapıları, şimdilik, kapalı. 12 yıldır AK Parti liderliği yapan Tayyip Erdoğan, yüzde 51 oyla cumhurbaşkanı seçildi. Erdoğan, genel başkanlık koltuğunu Ahmet Davutoğlu’na devrediyor. Genel Kongre’de başka aday beklenmediğine göre Ahmet Bey’in parti genel başkanı ve başbakan olacağı kesin. Yeni başbakan, yeni bir Bakanlar Kurulu teşkil edecek ve bu kabine ile 10 ay sonra (Haziran 2015’te) genel seçimlere gidecek.
12 yıllık AK Parti hükümeti çok önemli icraatlara imza attı. 2010’a kadar Türkiye’nin demokratikleşmesi konusunda reformlar yaptı ve dünyada itibar kazandı; hatta “model ülke” olarak anıldı. Ne var ki, her iktidar gibi, o da yoruldu, yıprandı, eskidi. Siyasette böyle süreçler normaldir. Ne kadar başarılı olursanız olun, birtakım icraatlar yönetimleri sarsar, hırpalar. AK Parti hükümeti birkaç senedir çok zor sınavdan geçti. 2010 referandumundan bu yana çok ağır eleştirilere maruz kaldı. Gezi Parkı olayları sırasında takınılan tavır hem içeride hem dışarıda büyük tenkitlere maruz kaldı. 17 Aralık’ta başlayan süreçte yolsuzluk, rüşvet gibi ağır ithamlarda Anayasa ve yasalar askıya alındı. Basın özgürlüğü son birkaç yıldır tamamen yerle bir edilmiş durumda. Toplumun değişik katmanlarında eşi benzeri görülmemiş bir sıkışma söz konusu. Üslup bozuldu, demokratik söylemler çoktan rafa kalktı; yerine çatışmacı, ayrımcı, kutuplaştırıcı bir yol seçildi. Son sekiz ayda yürütülen “paralel yapı” iddiaları bir cinnete dönüştü, “cadı avı” muhbir patlamasına yol açtı ve çok sayıda mazlum, mağdur insan çıktı ortaya.
Aleviler bir hayli rencide edildi bu kutuplaşma sürecinde. Laikler, liberaller, demokratlar, cemaatler, cemiyetler… AK Parti’ye ram olmayan herkes bir şekilde rencide edildi. Bugün gelinen noktada bir hayli kırgın, kızgın, küskün insan var maalesef. Sadece hükümete karşı olanlar değil; var gücüyle hükümete ve Erdoğan’a siyasi desteğini gösteren kitlelerde de öfke patlaması yaşanıyor. Parti tabanında rahatsızlığa yol açacak kadar keskin ve saldırgan bir dil kullanıyor bazı partizanlar. Onların sergilediği linç söyleminden hemen herkes payını alıyor; gazeteler, siyasetçiler, aydınlar. Kendisi gibi düşünmeyen; hatta kendisi gibi düşünse ile partisine oy vermeyenlere karşı gösterilen hiddet u şiddet, bölünmeyi, ayrışmayı, çatışmayı derinleştiriyor.
Ne var ki şimdi yeni bir denge kuruluyor siyasette. Makamlar değişiyor, o makamlara yeni gelecek kişiler yılların yıpranmışlığını geride bırakma fırsatına sahip. Dolayısıyla sorumluluk sahibi herkesin yeni bir sayfa açması, Türkiye’deki kötü gidişata bir dur demesi gerekiyor. Yeni cumhurbaşkanı, yeni başbakan, yeni bakanlar kurulu, yeni parti teşkilatı... Herkes “makamına yaraşır bir ciddiyet” içinde yeni bir dönem başlatabilir; daha doğrusu başlatmalıdır. Çünkü Türkiye çatışmacı yaklaşımlar yüzünden bîtap düşmüş, en temel sorunlarını yapay konulara feda etmiş, uluslararası itibarını yitirmiştir maalesef. Devletin halkla, halkın her kesimiyle, yeniden buluşması, barışması, katılımcı demokratik bir paydada aynı ufka yürümesi şarttır. Aksini düşünmek, Türkiye’nin göstere göstere kaza yapmasına razı olmak demektir.
Biliyorum; siyasetin gerilimler üzerine kurulu olduğu bu ülkede “yeni bir sayfa açmak lazım” dediğinizde bir kısım Don Kişotlar karşınıza dikilir ve en pervasız tonlamalarla “Korktunuz mu?” şeklinde bir itiraz yöneltir. Gerilimden medet uman ufuksuzlardır bunlar. O yüzden hemen ifade etmek gerekiyor ki yeni bir sayfa açmak, bir korkunun değil, Türkiye sevdasının gereğidir. Kaldı ki ortada, onca tehdide rağmen, korkan da yok; korkutma teşebbüslerine boyun eğen de. Bu ülkede her dönem birilerinin “kökü kazınmak” istenir; ama unutmamak lazım ki hiçbir sosyal gerçek devlet eliyle yok edilemez.
Manzara gayet açık: AK Parti’ye oy vermemiş bütün kitleler gidişattan endişeli, rahatsız ve mutsuz. Buradaki sosyal sıkışmanın suhuletle çözülmesi, geçmişte defalarca yaşanmış acı hadiselerin tekrar tecrübe edilmemesi gerekiyor. AK Parti tabanında sağduyunun hâkim olduğu aşikâr; ancak arenada kraldan çok kralcıların var olduğu da artık herkes tarafından biliniyor. O goygoycuların kullandığı kışkırtıcı dil, sadece kitle partisi olan AK Parti’ye değil; Türkiye’nin bütünlüğüne zarar veriyor. O tahrik ve tahrip edici üslup bugün belli bir şımarıklık yüzünden göz ardı ediliyor; ama toplumsal barışa faturasının çok ağır olacağı aşikâr. Türkiye sürdürülmesi imkânsız olan bu kutuplaşmadan bir an önce kurtulmak zorunda. Dengeler yeniden kurulurken mesuliyet sahibi herkes, toplumsal bütünlüğü, temel hak ve özgürlükleri yeniden hatırlamalı. Aksi takdirde Türkiye hem içte hem dışta tarihî fırsatları geri tepmiş olur ve kendini amatör kümede buluverir hafazanallah…
E hani cevap?
Geçen hafta bu sütunda Tevhid-Selam davası ile ilgili birkaç önemli gelişmeye parmak basmış, bazı “yandaş” meslektaşlarımızdan çetin bir gazetecilik sualinin cevabını beklediğimizi bildirmiştik. Hatta sorular havada kalmasın diye “yüreğiniz yetiyorsa” deyip kışkırtıcı bir dille karşılık almayı arzu etmiştik. Maalesef o cenahtan bir haftadır tık yok!
Neydi konu? “Tevhid-Selam davasında 7 bin kişi dinlendi” diye yeri göğü inleten “yandaş gazete ve televizyonlar” o listede yer alan İranlıların isimlerini yok etmişler, okurdan saklamışlardı. Bu ilginç ayrıntıyı Akşam adlı gazetenin tuhaf bir haberiyle öğrenmiştik. Merd-i kıptî misali şecaatini (!) arz eden gazete “İranlıları bile dinlemişler” diye masaları yumrukluyordu adeta. “E birader, bu casusluk dosyası ise yabancı uyruklu kişilerin dosyada olması” kaçınılmaz değil mi? Bu sorunun akabinde bir başka mevzu geliyordu insanın aklına: Madem İranlılar dinlenmiş; peki bunu yayımlayan Star ve Yeni Şafak o isimleri neden gizlemişler? Hayret! Her konuya balıklama atlayarak havuzdan çıkmayan arkadaşlar basit bir gazetecilik sorusuna, yani neden gizlediniz sualine, tek kelimeyle cevap vermediler.
Gerçi malum medyanın yayınları ta baştan beri bir yalan rüzgârıydı. 7 bin kişi dinlendi dediler; asılsız çıktı. 2 bin küsur kişiye düşürdüler listeyi; asılsız çıktı. Daha sonra Akşam, sayıyı 242’ye indirdi. Üstelik bunların bir kısmı belli bir süre için dinlenip terk edilmiş ve bu işlemler yapılırken hukuken bütün izinler alınmış. Şimdi yeni ne var? Anlaşılan o ki Tevhid-Selam davasında yasal dinleme yapılan İranlı sayısı 103 kişi imiş. Ve bu isimler okurdan gizlenmiş, üstü kapatılmış, soyisimleri silinerek o şahısların Türk olduğu imajı verilmiş. Dünyanın neresinde böyle bir yayıncılık anlayışı var ki gazeteler elde ettiği belgelerde oynama yapsın ve “casus” diye suçlanan kişilerin isimlerini tek tek kapatsın. Bu arada hukuken dinlenen şahısların telefon teması kurduğu kişiler üzerinden sulandırıcı yayınlar yapmayı da ihmal etmemişler. Böyle gazetecilik olur mu hiç?
Bir de “dinleniyorsunuz” diyerek sırtından itilip sahneye sürülenlerin kiminle konuştuğuna bakmak gerekmiyor mu? Bu nokta boşlukta kalınca toplum “Vay be! Falanı bile dinlemişler.” diyor. Aslında algı operasyonunun istediği tam da budur. Bir yandan kanunlar çerçevesinde dinleme yapılan ve “ajan” olmakla suçlanan kişileri kurtarmak ve herhangi bir soruşturmaya muhatap etmeden yurt dışına kaçmalarını sağlamak; diğer taraftan da alakasız insanları kurşun asker gibi öne sürerek ve gürültü çıkararak kafa karışıklığına yol açmak. Bu tür hileli, hurdalı işleri birileri yapar; ama o kişilere gazeteci denemez…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.11.2015
6.01.2015
3.01.2015
30.10.2015
27.10.2015
23.10.2015
20.10.2015
16.10.2015
13.10.2015