Fehmi KORU
[Bu yazıyı, “Mısırı kuruttun mi…” diye başlayan, en güzelini rahmetli Kâmil Sönmez’den dinlediğimiz Karadeniz türküsünün “Nenen çarık giyerdi / Bunlari unuttun mi?” nakaratı eşliğinde okumanızı isterim.]
Cumhuriyet gazetesinin tepesinde bugün “Arkadaşlarımız 14 gündür tutuklu” yazıyor…
Necmiye Alpay ve Aslı Erdoğan’ın cezaevinde geçirdikleri günlerin sayısı 80’e ulaştı.
Ali Bulaç, Nazlı Ilıcak, Ahmet Turan Alkan, Mümtazer Türköne, Şahin Alpay 100 günden fazladır cezaevinde… Ahmet Altan, Mehmet Altan da onlara yakın…
Yukarıda isimlerini saydıklarım yanında unuttuklarımdan af dilerim; hapiste olmaktan daha kötü olan herhalde ‘hapiste olup da unutulmak’ olmalı…
Tutuklu ve hapiste olan ‘gazeteci-yazar’ kimlikli insanlar için yuvarlak hesap
‘120’ sayısı veriliyor…
Neden cezaevinde bu insanlar?
Hayır, karşıma “Falanca FETÖ’yü desteklediği için” veya “Filânca PKK propagandası yaptığı için” gözaltına alınma gerekçeleriyle gelmeyin; onlar birer iddia ve gerçek olup olmadıklarına yargı süreci sonunda mahkemeler karar verecek…
Benim merak ettiğim, bu tür gerekçelerle gözaltına alınan ‘gazeteci’ veya ‘yazar’ kimlikli insanların neden tutuklanıp cezaevine kapatıldıkları…
Hepsi de pekâlâ tutuksuz yargılanabilirlerdi.
Ceza hukuku usulü sistemimizde, ‘tutukluluk’ bir istisna halidir. Hakkındaki kanıtları karartma veya yok etme çabasına gireceklerinden endişe ediliyorsa.. Ve kaçma ihtimalleri varsa.. tutuklanıyor şüpheliler…
Kanıt bu kişilerin yazdıkları ve söyledikleri olduğuna göre, hangi kanıtı yok edecekler?
Yazar ve gazeteci olan kişilerin kaçabilecek olanları kaçtı zaten; kalanların hiçbir biçimde kaçmayacak kişiler olduğunu rahatlıkla varsayabiliriz.
Tarihimiz ‘iktidarda olan’ ile iktidarın karşısında bulunanlar arasında çatışmalarla doludur. Daha Osmanlı’dan başlayarak…
Necip Fazıl’ın hikâyesi
Yazı adamları ve kadınları için cezaevleri ilk kez şimdi kullanılmıyor.
Biraz tarih okuyan bile, o dönemlerin hayırla yâd edilmediğinden haberdardır.
Buna karşılık, hayatlarının bir dönemini cezaevinde geçirmiş yazarlar, gazeteciler, hatta şâirler el üstünde tutulur.
Şimdilerde iktidarda bulunan kadronun hep hayırla andığı, şiirlerini ezbere bildiği, şâir-yazar-mütefekkir Necip Fazıl Kısakürek sözgelimi…
Hayatı hakkında bilgi veren bir Fransız Ansiklopedisi’nde (Larousse’un eski baskılarından biri olabilir) kendisinden, “Okuduğu okullardan daha uzun süre cezaevlerinde kalmıştır” diye bahsedildiğini gülerek anlatırdı rahmetli.
Necip Fazıl, vefat etmeseydi (1983), 80 yaşında cezaevine gönderilecekti; dönemin askeri yönetimi, yaşı ve hastalıkları ileri sürülerek yapılmış ceza ertelemesi başvurusunu reddetmişti çünkü…
Cezaevine bugünkü AK Parti kadrosunun okuduğu gazete yazıları sebebiyle düşecekti Necip Fazıl…
Artık şiirlerini siyasi parti liderlerinin –bu arada Başbakan Binali Yıldırım’ın da– okumakta bir beis görmediği Nazım Hikmet, hayatının önemli bir bölümünü cezaevinde geçirdi de ne oldu?
Memleketinden kaçmak zorunda kaldı.
Nazım Hikmet’in cezaevinden çıkması için aydınların kendi aralarında topladığı imzaların ilki, yine AK Parti kadrosunun takdirden geri durmadığını sandığım, Ord. Prof. Ali Fuat Başgil’e aitti.
Bir anayasa hukukçusu olarak, Prof. Başgil, bir yazarın, bir şâirin cezaevinde bulunmasını, kendisinin aydın onuruna ve ülkesine yakıştıramıyordu.
Bir yanlışlığı ortadan kaldırmak..
Aydınlarını pamuklar içerisinde yaşatması gereken toplumlar onları cezaevlerine tıkıyorsa.. o ülkede bir büyük yanlışlık var demektir.
Dışarıdan ülkemize bakanlar da bugün “Türkiye’de bir yanlışlık var” diye düşünüyorlar…
Her gün yüzlerce yabancı gazetede çıkmış Türkiye ile ilgili makaleler elimden geçiyor; içlerinde tek bir tane bile olumlu yaklaşan haber veya yorum bulamıyorum. Hepsi, başka birkaç önemsiz ayrıntıdan söz açtıktan sonra –bazısı o yola da başvurmadan, doğrudan– Türkiye’de gazeteci ve yazarların cezaevinde bulunduklarını okurlarının gözüne sokuyorlar…
“Sokarlarsa soksunlar” diye düşünenlerimizin varlığından haberdarım; cezaevlerine düşen yazarlara en ağır cezalar verilse bundan rahatsızlık duymayacaklarını belli edenler de var aramızda.
Muhalefet? Serbest bırakılmalarını sağlayacak kadar sahip çıkılmadığına bakılırsa, muhalefet de, cezaevlerinde gazeteci ve yazar bulunmasının.. kendi savlarını güçlendirdiği için.. fazla gürültü koparmamayı tercih eder görünüyor…
Ellerinde iktidarı yıpratmaya yarayan bir de böyle bir malzeme var muhalefetin…
Ne olacak peki?
Olması gerekeni biliyorum: Cezaevlerinde bulunan ve Türk Ceza Usulü’ne göre pekâlâ tutuksuz yargılanabilecek gazeteci ve yazar kimlikli kişilerin, eğilimlerine bakılmaksızın serbest bırakılması…
Bu yapıldığı taktirde, göreceksiniz, ülkemize yönelik yıpratıcı yabancı medya saldırıları yumuşayacaktır.
Ya kaçarlarsa?
150’likleri duymuş muydunuz?
Türkiye’nin düşünce hayatında etkili ediplerimiz ve yazarlarımızın çoğu, Osmanlı döneminden söz ediyorum, huzuru yurtdışında aramış insanlardı.
Kaçtıkları yerlerde hep vatanlarını düşünerek yaşadılar ve çevrelerinden de etkilenerek yeni düşünceler ürettiler.
Vatanlarına yararları oldu.
Hep unutulur, hatırlatayım…
Ülkemiz İstiklâl Savaşı verirken Bâbıâli’de yuvalandıkları gazetelerde bunun doğru olmadığını savunan ve Milli Mücadele’ye katılanlar için en ağır sıfatları kullanan yazarlar vardı.
Ne oldu onlara?
İstiklâl Savaşı sonrasında, Ankara Hükümeti, çoğu Saray’a yakın devlet adamları ile yeni kurulan Cumhuriyet’e sorun çıkarabileceklerden oluşan 150 kişilik bir liste hazırladı ve Milli Mücadele’ye muhalif yazarları da o listeye ekledi. Listede 13 gazeteci-yazar yer alıyordu.
Yurttaşlıktan çıkarılan bu kişiler yurtdışına çıktılar; 1938 yılında çıkarılan bir yasayla listede yer alanlara yurda dönüş imkânı sağlanana kadar…
Dilimizin en usta yazarlarından Refik Halit Karay ile gazetecilik mesleğinin ustalarından Refi Cevat Ulunay da vardı o listede…
Milli Mücadele’ye, bir ulusun varlık-yokluk savaşına karşı çıkmışlara lâyık görülen ceza buydu: ‘Yurtdışında yaşasınlar’ cezası…
Kalemi kırılan gazeteciler… İstiklâl Mahkemeleri’nde yargılananlar…
Bunları bana hatırlatmayın, onlar yanlış örnekler çünkü…
Yukarıda bize en yakın yanlış örneği verdim: 1980’de, 12 Eylül askeri kalkışmasını yapıp yönetime çöreklenenler de, ileri yaşına da bakmaksızın, Necip Fazıl’ı cezaevine göndermekte tereddüt etmiyorlardı.
Peki ya darbe girişimi.. Teröre karşı mücadelemiz..
AK Parti iktidarının ilk dönemi, askeri vesayete rağmen, kalem sahipleri açısından hapis korkusunun en az yaşandığı dönem oldu.
Kendilerinin çıkardığı fazlasıyla liberal ‘basın kanunu’ sayesinde…
Etraftan “Ama darbe girişimi…”, “Ama teröre karşı mücadelemiz..” gibi itiraz sesleri yükseldiğini işitir gibi oluyorum.
O itirazlar haklı bile olsa temel görüşümü değiştirmemi gerektirecek güçte gerekçeler değil. Darbe girişimine ve terörle mücadeleye rağmen düşünce sahiplerine –ters gelen düşüncelere bile sahip olsalar–cezaevi yolu kapalı tutulmalıdır.
Yargılarsın, yapılan yanlışlıklarda payı olduğu ortaya çıkarsa, cezasını o zaman çeker…
Tutukluluk haliyle başlatılan cezaya karşıyım, düşünce insanları için…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.06.2025
19.06.2025
16.06.2025
10.06.2025
8.06.2025
5.06.2025
29.05.2025
26.05.2025
22.05.2025
18.05.2025