Fehmi KORU
Biraz yakından bakınca: Yeni oluşum ‘ihanet’ midir? Ön planda görünenler her şeye ‘evet’ mi demişlerdi?
Yeni parti oluşumu ufukta görünür görünmez sağdan ve soldan tepkiler gelmeye başladı.
Sağdan gelen tepkiler tek bir sözcükte özetlenebiliyor: ‘İhanet’…
Soldan gelen tepki ise, yeni partiye öncülük edeceği belli olan bir-iki isimden hareketle, “Neden şimdiye kadar ses çıkarmadılar?” sorusunda düğümleniyor…
‘İhanet’ siyasete yakışan bir sözcük değil. Mevcut siyasi alanda kendilerine yer bulamayan, bir bölümü de bulundukları yerlerden dışlanan bir kadronun, kendisini siyasi hayatta temsil edilmez gören bir kesime hitap etmek üzere, parti kurma girişiminde bulunmalarının ‘ihanet’ ile bir ilgisi yoktur.
Tam tersine, ülkenin daha iyiye gitmesi için söyleyecek sözü, uygulamaya koyacak programı bulunan insanların bundan kaçınmaları -aynı hataya düşüp ben de ‘ihanet’demeyeyim- en azından yanlış bir davranış olur.
CHP’nin yeni tavrı
Siyaset boşluk sevmez, var olan boşluk mutlaka doldurulur. İki kez tekrarlanan son İstanbul seçimine yaklaşımı, CHP için, siyasetteki boşluğu doldurma girişimi olarak görülebilir. Nitekim, CHP, seçimi tahlil edip sandık başarısını o tahlil istikametinde değerlendirerek kendini yeni duruma uygun konuşlama çabasına girdi bile.
İktidarın son birkaç yıl içerisinde söylem ve uygulamalarıyla meydana getirdiği boşluğu CHP’nin doldurabilmesi o kadar kolay değil oysa. Her kademede Ekrem İmamoğluözelliklerine sahip adayı nereden bulabilecek CHP? Buldu diyelim, Ekrem İmamoğlu tipinde politikacıları ön plana çıkartan CHP kendi kurumsal kimliğini kaybetmiş olmayacak mı?
O sebeple, yeni parti oluşumu yolunda adımlar atılmaya başladıktan sonra CHP’yi destekleyen çevrelerden yoğun biçimde gelmeye başlayan, “Neden şimdiye kadar ses çıkarmadılar?” sorusu eşliğindeki sorgulamaya biraz daha yakından bakmak gerekiyor.
Klasik CHP’li tipolojsine uymayan yeni tip bir politikacı ile İstanbul’da oylarını artırmasını ‘CHP iktidarı’ hülyasına dönüştüren çevreyi anlayışla karşılamak mümkün; ancak hayaller her zaman gerçeğe dönüşmez.
İsimleri sıkça geçtiği için Ali Babacan ve Abdullah Gül’den hareketle yeni oluşumu partilerinden mutsuzluk duyan AK Partililerin bir girişimi olarak değerlendirenler var. Oysa, yeni oluşum yalnızca eski AK Partililer tarafından kurulacak olursa bunun ‘yeni’ veya ‘oluşum’ diye anılması zaten doğru olmaz. Öyle bir girişime ihtiyaç yok çünkü.
Bugün toplum farklı bir beklenti içerisinde.
O beklenti, Türkiye’yi yeniden iddialı bir ülke haline getireceğine, insanlarını mutlu edeceğine güvenilen bir kadro öncülüğünde, kalkınmacı bir anlayışı demokrasinin temel ilkeleriyle bezeyip hukuku yeniden üstün kılacak bir yeni oluşumdur.
Kamuoyu yoklamaları da beklentinin bu yönde olduğuna işaret ediyor.
Partisine gönderdiği istifa mektubunun metni, Ali Babacan’ın da böyle bir görevi üstlenmeye niyetli olduğunu gösteriyor; hem de güçlü bir biçimde…
AK Parti’de geçirdiği yıllar, Babacan açısından, şimdi üstlenmeye hazırlandığı görevi hakkıyla yerine getirebilmesi için bir tür eğitim dönemi sayılabilir…
Alışılmamış bir siyasi kültür
Suskun muydu Ali Babacan, Abdullah Gül geçmiş görevleri sırasında önüne getirilen her kanunu onaylamış mıydı?
Eleştiriler bu yönde.
Burada AK Parti’nin siyasete taşıdığı pek alışılmamış bir kültürden söz etmek gerekiyor. İçeride her türlü tartışmanın yapıldığı, ancak bir kere karar verildiğinde tartışmanın geride bırakıldığı bir kültür bu. Tartışma ortamına taşınan konulardan yanlış olanlar, hiç değilse başarılı dönemde, dışarısı ne olup bittiğini anlama fırsatı bulamadan, tartışma süreci sonucunda işlevsiz kalıyordu.
‘Ortak akıl’ ile kast edilen işte o kültürün yöntemiydi.
Tartışma ortamının ortadan kalkmasıyla yanlışlar birbiri ardına ortalığı kapladı.
‘Ayrışma’nın da zaten bu yüzden meydana geldiği anlaşılıyor.
Bugünlerde yaşanan ekonomik sıkıntılara bakıldığında, Babacan’ın, bakanlıkları sırasında, kendi görev alanına giren konularda görüşlerini politikaya dönüştürmede üste çıktığını görmek mümkün. Dışarıdan suskun görünse de içeride görüşlerini kabul ettirmek için hayli kavga vermiş olmalı.
Gül’e yönelik “Hiçbir yanlışa karşı çıkmadı, önüne getirileni imzaladı” eleştirisi de sağlam bir temele oturmuyor. Yanlış olduğunu fark ettiği yasal düzenlemeleri uzman danışmanlarının süzgecinden geçirerek henüz tasarı halindeyken engellediğini, bazılarının da tasarıdaki yanlışları yok ettirerek Meclis’ten geçmesini sağladığını birkaç kez kamuoyuyla paylaşma fırsatı bulmuştu.
Yine de eleştirilecek yönleri yok mudur bu iki siyasetçinin? Elbette vardır. Yeniden siyasi hayatta söz sahibi olmaları onlara geçmişteki yanlışlarını düzeltme fırsatıdır aynı zamanda.
En büyük yanlışları ise, eğer öyle bir yanlış yaparlarsa, ‘yeni oluşum’ diye ortaya çıkıldığında, kadrolarının, programlarının ve siyasete yansıttıkları kültürün ‘eski’ bir görüntü vermesi olur.
Yazarlar
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.08.2025
5.08.2025
3.08.2025
27.07.2025
25.07.2025
24.07.2025
23.07.2025
21.07.2025
19.07.2025
17.07.2025