Fehmi KORU
Türkiye 17 yılda ne kadar değişmiş…
AK Parti yeni iktidara geldiğinde ilk karşılaştığı çok taraflı sorunların başında ABD ile ilişkiler geliyordu. Daha doğrusu, George W. Bush’un başkanı olduğu Amerika, 11 Eylül (2001) eylemleri üzerine yaptığı değerlendirme sonucunda ‘güvenliğine tehdit’ teşkil ettiği gerekçesiyle, Türkiye’ye komşu bir ülkeyi (Irak’ı) işgale giderken, Türkiye’den de askerlerine yol açmasını ve işgali Türkiye ile birlikte gerçekleştirmeyi arzu ediyordu.
Kamuoyumuz bunu kabule hazır değildi.
Medyamız -özellikle AK Parti’ye olumlu gözle bakan medya- buna şiddetle karşı çıkıyordu.
Muhalefet -özellikle Deniz Baykal’ın lideri olduğu CHP- ABD ile askeri maceraya geçit vermek niyetinde değildi.
AK Parti grubunda hiç de azımsanmayacak sayıda milletvekili operasyona ikna olmamış görünüyordu. Partinin önemli isimleri -TBMM başkanı Bülent Arınç başta olmak üzere- yapılmak istenenin yanlış olduğuna inanıyordu.
Sonuç: Sayılarının 60 bine ulaşacağı öğrenilen yabancı askerlerin ülkemizde konuşlanmasına ve Türk askerlerinin sınırdışı operasyona katılmasına izin veren 1 Mart tezkeresi Meclis’te reddedildi (2003).
Dün dünde kaldı cancağızım
AK Parti iktidarda 17. yılını kutlamaya hazırlandığı şu sırada bugünkü (2019) durum çok farklı.
Türkiye’nin kendisi ‘güvenliğine tehdit’ gördüğü örgütlerin oradaki varlığı gerekçesiyle bir komşu ülkeye (Suriye’ye) askeri müdahalede bulunmak istiyor. Müdahale edilecek bölgede Amerikan askerleri de bulunduğu için, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, ABD başkanı Donald Trump’tan, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne yol açmasını istedi.
Medyamız neredeyse bütünüyle -AK Parti’yi destekleyen gazeteler ve TV kanalları özellikle- müdahaleden yana. Vaktiyle 1 Mart tezkeresine karşı çıkmış medya mensuplarının önemli bir bölümü -bu arada o tezkerenin çıkması için canla başla çalışanların bir bölümü de- medya dışı; ‘medeni ölü’ denilen durumda. Bugünün köşe sahipleri ile TV yorumcuları -17 yıl önce 1 Mart tezkeresine karşı çıkmış olanlar da dahil- müdahaleyi savunuyorlar.
Tek -HDP- istisnasıyla muhalefetin bütünü –Kemal Kılıçdaroğlu’nun lideri olduğu CHP dahil- müdahaleye destek verdiği gibi AK Parti grubundan da aykırı bir ses çıktığı duyulmadı.
AK Parti’nin 1 Mart tezkeresine red oyu vermiş ilk dönem milletvekillerinin hiçbiri bu Meclis’te bulunmuyor. Tezkerenin reddinde önemli bir rol oynamış olan TBMM’nin o zamanki başkanı Bülent Arınç şimdilerde Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyesi, ancak onun bu defa ne düşündüğünü bile bilemiyoruz.
Kamuoyu da ölü sessizliğinde.
Böyle bir ortamda olacak olan oldu: Sınırdışına asker göndermeyi öngören tezkere dün akşam saatlerinde AK Parti, MHP, CHP ve İYİ Parti’nin desteğiyle Meclis’ten geçti.
Askerleri Suriye’ye göndermek için içeriden kaynaklanan herhangi bir hukuki ve siyasi engel bulunmuyor.
Ne bekleniyor?
Konunun ABD’de tartışılmasının tamamlanması ve son Amerikan askerinin müdahale edilecek bölgeyi terk etmesi bekleniyor.
O da herhalde fazla gecikmeden gerçekleşecektir.
Muhalefet yanlış şeye muhalefet ediyor
TBMM’deki tartışmalar sırasında muhalefet sözcüleri eleştiriyi de ihmal etmemeleri gerektiğini hatırladılar ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın telefonu üzerine Türkiye’nin önünü açmak amacıyla askerlerini bölgeden çekmeye karar veren ABD başkanı Donald Trump’ın ‘küstah’ ifadelerine neden hiç cevap verilmediğini gündeme getirdiler.
Ele alınmasa da olabilecek en masum ayrıntı olay da bu halbuki.
Donald Trump normal bir devlet adamı, hatta normal bir insan değil. Herhangi bir konuda en basit bilgilere sahip olmadığı gibi, ağzının ölçüsü de bulunmuyor. Öyle olmasaydı, asker çekme kararını sorgulayan bir soruya “Türkler ile Kürtler yüzlerce yıldır savaş halindeler” cevabını verir miydi? “Tarihçiler öyle söylüyor” dedi bir de. Ve böyle bir cümleyi PYD/YPG militanlarını yere göğe sığdıramayacak denli övdüğü cümlelerden sonra kullanır mıydı?
Amerikalılar da üç yıl önce seçtikleri başkanın başkanlık yapamayacak biri olduğunu idrak eder hale gelmiş olmalılar ki, güvenilir bir kamuoyu şirketinin dün yaptığı açıklamanın sonuçlarına göre, halkın yüzde 58’i Trump hakkında açılmak istenen azil soruşturmasına artık destek çıkıyor.
Onların sonunda bu noktaya gelmelerinde, azil soruşturmasına esas gerekçe gösterilen makamını siyasi çıkarlarına alet etme girişimlerinden de fazla olarak, Suriye’den asker çekmeye aniden karar vermesinin de etkisi var.
Yine Türkiye. 2003’te 1 Mart tezkeresiyle gündeme gelmişti Türkiye, 2019’da da Trump hakkında Amerikan halkında bir türlü oluşmayan olumsuz kanaatin birden herkesi sarması ile yine Türkiye gündemde.
Amerikan TV kanallarında bir azil soruşturması bir de Türkiye’nin her an Suriye’ye askerleriyle girmesi konuşuluyor. İzleyenler biliyordur; Amerikalı yorumcular Türkiye, AK Parti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan için hiç de övünülecek sözler sarf etmiyorlar…
[Arap televizyonlarına da ara sıra göz atıyorum; çoğunluğu Suriye’ye askeri müdahaleyi ‘işgal’, böyle bir girişimde bulunmayı ‘Osmanlı hayalini canlandırma’ olarak yansıtıyor. Suriye televizyonu ülkemizden ‘düşman Türkiye’ diye söz ediyor.]
Durum budur.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.06.2025
19.06.2025
16.06.2025
10.06.2025
8.06.2025
5.06.2025
29.05.2025
26.05.2025
22.05.2025
18.05.2025