Fikret Bila
Türkiye ile ABD, Suriye'nin kuzeyi için "Ortak Harekât Merkezi" kurmayı kararlaştırdı. Bu harekât merkezinde Türkiye ile ABD'nin ortak hedefleri olacak mı? Bu sorunun yanıtına bakalım…
Türk ve ABD'li askeri heyetlerinin vardığı anlaşma sonrasında Pentagon'dan yansıyan bilgilerde iki husus öne çıktı:
- Türkiye'nin endişelerinin giderilmesi için önlem almak.
- Suriye'nin kuzeydoğusuna DEAŞ'ın dönmesini önlemek.
Türkiye'nin endişesi
Birinci maddede yer alan "Türkiye'nin endişesi" nedir?
Türkiye'nin endişesi; Suriye'nin kuzeyinde PKK devleti kurulması; böylece Suriye'nin parçalanması, sonraki aşamada ise Türkiye'nin güneydoğusunun koparılması ve PKK'nın projesinde olduğu gibi kurulacak Kürt devletinin üçüncü parçasını oluşturmasıdır.
ABD, Türkiye'nin bu endişesini paylaşıyor ve bu endişeyi gidermek için Ortak Harekât Merkezi oluşturuyorsa, PKK'ya verdiği askeri ve siyasi desteği hemen kesmelidir. Ancak görüyoruz ki, ABD bunun tam tersini yapıyor. Türkiye ile Ortak Harekât Merkezi kurulmasının kararlaştırıldığı gün Kuzey Irak'tan PKK-YPG'ye TIR'lar dolusu askeri malzeme gönderdi. Bu da gösteriyor ki, ABD, Türkiye'nin endişesini paylaşmak bir yana daha da artırıyor.
Bu konuda iki ülke arasında ortak bir nokta yok.
Aşamalı plan
Aşamalı olarak kurulacağı açıklanan güvenli bölgenin ise Türkiye'nin amacına mı, yoksa ABD-PKK ittifakının amacına mı hizmet edeceği kuşkulu.
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) 5 kilometrelik derinlikte cepler oluşturarak, önce 14 kilometrelik, sonra 18 kilometreye daha genişleyecek olan keşif bölgelerinin işlevi ne olacak? Suriye'nin kuzeyindeki PKK devletçiğinin ortadan kaldırılmasına mı hizmet edecek, yoksa bu devletçiği TSK'dan koruyan bir "tampon bölge" mi olacak.
Bugünkü verilere bakıldığında ikinci seçenek daha yüksek bir olasılıktır.
Türkiye ile ABD Ortak Harekât Merkezi neyi kontrol edecektir?
Türk ve ABD askerlerinin keşif bölgelerinde yapacakları ortak devriye görevi, Münbiç'teki gibi yerleşim yerlerindeki PKK varlığını seyredecekse bunun iki ülke arasında "ortak hedef" olduğu söylenemez.
Eğer işlevi böyle olacaksa, bunun ABD'nin Kuzey Irak'ta uyguladığı modelden farkı olmayacağı söylenebilir. Çünkü ABD, Kuzey Irak'ta Çekiç Güç'le ne yaptıysa, Suriye'nin kuzeyinde aynı süreci işletecektir. Bu süreç, tıpkı Kuzey Irak'ın Bağdat'ın egemenliğinden tümüyle koparılması gibi Suriye'nin kuzeyinin de Şam egemenliğinden koparılmasıyla sonuçlanacaktır.
ABD ile Rusya arasındaki fark
Suriye'de Rusya ile ABD'nin Türkiye'ye karşı izledikleri politikanın birbirinden farklı olduğu çok açıktır. Türkiye, Rusya, İran ve dolaylı olarak Şam yönetimiyle vardığı bir uzlaşma sonucunda Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekâtlarını gerçekleştirdi.
Aynı harekâtı Fırat'ın doğusunda icra etmeye yönelince karşısında ABD'yi buldu. ABD, Türkiye'nin tek taraflı bir harekâta yönelmesi halinde bunu önleyeceğini açıkladı. Bunun anlamı Türkiye Fırat'ın doğusuna harekât yaparsa karşısında PKK'dan önce ABD silahlı kuvvetlerini bulacağıdır. ABD'nin bu açıklaması Türkiye'ye yönelik ciddi bir askeri tehditti.
Böyle bir zemin üzerine kurulu "Ortak Harekât Merkezi"nden ortak bir sonuç beklemek gerçekçi değildir.
Münbiç ve İdlib
Fırat'ın doğusuyla ilgili ilk sorun Münbiç'te Türkiye'nin karısına çıkmıştı. Türkiye, ABD'ye ısrarla Münbiç'teki PKK'lıların hemen Fırat'ın doğusuna çekilmelerini gerektiğini söylemişti. ABD de Türkiye'yi oyalamıştı. "Bugün çekiliyorlar, yarın çekiliyorlar, birazı çekildi" gibi yanıtlar vermişti. Oysa bugün biliyoruz ki PKK Münbiç'teki varlığını sürdürüyor.
Keza Türkiye sınıra yığınak yapıp Fırat'ın doğusuna gireceğini açıkladıktan sonra ABD Başkanı Trump, Cumhurbaşkanı Erdoğan'la konuşmuş, ABD askerlerini Suriye'den çekeceğini söylemişti. Bugün biliyoruz ki, ABD askerleri Suriye'den çekilmediği gibi varlığını artırdı ve kalıcı olacağını da ilân etti.
İdlib'e gelince…
Pentagon'un ikinci maddede belirttiği DEAŞ tehdidi Fırat'ın doğusunda değil, İdlib'te duruyor. Türkiye, Soçi mutabakatı gereğince bu tehdidi bertaraf edecekti. Ancak böyle bir gelişme de yaşanmadı. Suriye'nin, ilân ettiği gibi Rusya'nın da desteği ile İdlib'e girmesi ve Türkiye'ye yine yüzbinlerce, üstelik aralarında DEAŞ ve uzantılarına mensup olanların da bulunduğu bir göç dalgasının gelmesi ciddiye alınması gereken bir olasılık.
Sonuç olarak ABD'nin PKK'nın varlığını korumaya ve güçlendirmeye kararlı olduğu çok açık.
Türkiye Münbiç'te olduğu gibi bir oyalama sürecine itilmiş görünüyor.
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları


















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.10.2025
24.09.2025
23.05.2022
19.07.2021
14.07.2021
5.07.2021
21.06.2021
9.06.2021
24.05.2021
3.05.2021