Gökhan BACIK
Türkiye’nin ekonomik krizi derinleşiyor ve gittikçe politik bir karakter de kazanıyor.
Ancak bu krizi anlamak ve siyasi aktörlerin nasıl bir yol haritası takip edeceğini kestirmek konusunda başta uluslararası analistler olmak üzere pek çok uzman ciddi biçimde yanılıyor.
Örneğin Rahip Brunson krizinin başına dönelim.
Pek çok uluslararası uzman – ki içinde önemli finans çevrelerine danışmanlık yapan ünlü isimler de olmak üzere – Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ekonomik menfaat gerekçesi ile ABD ile anlaşacağını bekledi.
Halbuki süreç böyle gelişmedi ve Erdoğan, ABD’nin istediklerini yapmadı.
Burada kritik nokta şudur: Türkiye’yi anlamaya çalışan pek çok yerli ve yabancı uzman rasyonel tercih teorisine saplanmış durumdadır. Bu saplantı ile sürekli olarak Türkiye’de aktörlerin mutlaka belirli tipte davranacağı varsayılmakta ve beklentiler ona göre gelişmektedir.
Rasyonel tercih teorisi saplantısı ile siyasi aktörlerin mutlaka belirli bir biçimde karar alacağı varsayımı ise sonuçta Türkiye siyaseti hakkında sürekli yanlış okuma biçimleri üretmektedir.
Kısaca özetlersek rasyonel tercih modeline göre, aktörler farklı seçenekler arasında kişisel çıkarlarına en uygun olanı tercih etmek durumundadır.
Mesela buna göre pek çok uzman, en başından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Rahip Brunson krizinde bir şekilde ABD ile anlaşacağını bekliyordu. Çünkü rasyonel tercih modeline göre Erdoğan’ın menfaati ABD ile krizi kısa sürede bitirmeyi gerektiriyordu.
Ama böyle olmadı, Erdoğan ABD ile krizi ciddi ekonomik faturasına rağmen devam ettirdi. Türk Lirası tarihinin en büyük değer kaybını yaşadı.
Erdoğan, Brunson’un iadesine bundan sonra elbette yeşil ışık yakabilir. Ancak bu olaydan çıkarılması gereken derslerden birisi de Türkiye’yi açıklamak için rasyonel tercih modeline saplanmanın yanlış olduğudur.
Bu teori şüphesiz önemli yaklaşımlardan birisidir ancak bütün analizlerin buna dayanılarak yapılması ciddi yanlış beklentilere yol açmaktadır.
Burada hemen hatırlatmak gerekiyor: Son derece iyi eğitim almış güçlü CV’leri olan ekonomi uzmanları, temsil ettikleri kurumların Yunanistan krizinde milyarlarca Euro para kaybetmelerine engel olamamıştı.
Kanaatimce benzer bir sorun Türkiye örneğinde de geçerli: Parlak kariyeri olan uzmanlar Türkiye siyasetini okumakta zorlanıyorlar ve bu büyük ihtimalle onların temsil ettiği kurumların para kaybetmesine yol açacak.
Böyle ürkütücü bir olasılığın nedenlerinden bir tanesi de burada altını çizmeye çalıştığım rasyonel tercih teorisine bazı ekonomi uzmanlarının neredeyse saplantı düzeyinde bağlanmış olması.
Rasyonel tercih saplantısı yüzünden uzmanlar sürekli olarak Türk siyasi aktörlerinin günün sonunda ekonomik menfaatlere göre ‘doğru’ karar alacaklarını var sayıyor.
Mesela ‘Türkiye asla sermaye kontrolü yapmaz’, ‘Türkiye asla Batı’da kopmaz’ gibi beklentiler bu saplantının tipik yansımaları.
Halbuki bu okumada ciddi teorik ve pratik yanlışlar var.
İlk olarak, şunu unutmamak gerekiyor ki Türkiye gibi ülkelerde ideoloji, kültür gibi kavramlar aktörlerin farklı rasyonalite algılarına sahip olmasına neden olur.
Daha açık yazarsak Türkiye’de siyasi aktörler, açıkça ekonomik zararlara yol açacağına bildikleri halde ideolojik nedenlerle başka türlü karar alabilirler.
Hal böyle olunca özellikle finans çevrelerine danışmanlık yapan uzmanların Türkiye’de siyaset, kültür, sosyoloji ve ekonomi ile olan karmaşık ilişkileri anlamakta zorlandığı görülmektedir.
Örneğin, rasyonel tercih kuramına göre Erdoğan’ın son Bayburt konuşması tamamen irrasyonel bir tavırdır. Halbuki, Erdoğan siyasi geleceği için ideolojik öğeleri ekonomik faktörlerin önüne nasıl koyduğunu bu konuşmada açıkça göstermiştir.
İkincisi, evrensel bir rasyonalite yoktur.
Rahip Brunson örneğine dönelim: Standart Batılı rasyonaliteye göre ekonomik sorunları büyütmemek için bu krizi hızla bitirmek Erdoğan’dan beklenen bir karardır.
Ancak Erdoğan burada farklı bir rasyonalite tercihinde bulunabilir: Yaklaşan büyük bir ekonomik krizi halka ABD’nin emperyalist saldırısı olarak sunmak için Rahip Brunson konusu büyük bir fırsat olabilir.
Böylece Erdoğan ‘biz hata yapmadık, ekonomik sorunları ABD saldırıları yüzünden yaşıyoruz’ demek fırsatını kazanmış olacaktır.
Hatta hükümeti ekonomik başarısızlığından dolayı eleştiren muhalefeti bile böylece ‘siz ülkeye saldıran emperyalistlerin tarafındasınız’ diyerek sindirilebilir.
Böylece Erdoğan, ekonomik krizin sorumluluğunu Batılı düşmanların üstüne atmak fırsatını kazanabilir.
Rasyonel tercih teorisi saplantısı yüzünden, gerek ulusal gerek uluslararası bazı uzmanların Türkiye siyasetini takip ederken daima bir makulleşme beklentisi içinde olması bütün bu faktörler göz önüne alındığında bir iyimserlik oyunudur.
Venezuela, İran hatta Macaristan ve Filipinler örneklerine bakacak olursak şunu çok açık görürüz: Bir siyasi grup, iktidarını devam ettirmek için sistemde kalmak yolunu artık imkansız görünce bilinçli olarak bütün ekonomik maliyetine rağmen sistem dışına çıkmayı tercih edebilir.
Türkiye henüz Batılı sistemin dışına çıkmamıştır. Ancak, Türkiye’nin bu sistemin merkezinden uzak sınırlarda gezdiği artık açıktır.
Eğer, Erdoğan siyasi geleceğini Batı ile kavga üzerinden tanımlarsa kararlarında birincil etmen ideolojik rasyonalite olacaktır.
“Bu çağda ideolojik rasyonaliteye yer var mı?” diye entelektüel eleştiri yapan iyi eğitim almış ekonomistler de bu soruları sormayı bırakıp Yunanistan ve Türkiye gibi yerlerde gelişmeleri yanlış okudukları için batırdıkları paraların açıklamasını yapmalılar.
Yazarlar
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.07.2025
14.07.2025
17.06.2025
27.05.2025
24.03.2025
10.03.2025
23.02.2025
16.02.2025
27.01.2025
3.12.2024