Güldalı COŞKUN
Meslek odalarının yapılarını incelediğinizde, söylemlerinin aksine ne seçimlerinde ne de işleyişlerinde demokrasiye rastlarsınız. Siyasi olarak tek görüş vardır. Gizli ideolojileri Kemalizm olmakla birlikte, soldan-sosyalizmden dem vururlar.
Asıl ilkeleri, her şeye karşı olmaktır ve çoğu da statükonun arka bahçesidir. Yine birçoğunda uzun yıllar aynı kişiler başkan olur, heyetlerde aynı kişiler yer alır. Gündemlerinde son yıllarda varsa yoksa AK Parti karşıtlığı. Sloganları; “ İzin vermeyeceğiz!”, “Yaptırmayacağız!”, “Türkiye, laiktir, laik kalacak!” “ Karanlığa karşı direneceğiz!”
Üyelerinin sorunlarıyla asla ilgilenmezler, güya siyasetten de uzaktırlar. Fakat ne hikmetse hep CHP'li vekiller konuşmacı olarak katılır bazılarının yılık kongrelerine. Zaten çoğunun seçimlerine üyeler gitmez. Tıpkı bazı Arap ülkelerinin seçimleri gibidir; sonuç baştan bellidir. Meslek sahipleri, bunlara zorunlu aidat öder ve alternatif düşünceyi mahalle baskısından dolayı dile getiremez.
Mimarlar Odası, Barolar, Serbest Muhasebe ve M.Müşavirler Odası, Tabibler Birliği, bunların başlıcalarıdır. Geçen aylarda her şeye şarlayan Gezici Mimarlar Odası'nın kaçak ek binasının ortaya çıkması da çok utanılacak bir şey değildi onlar için. Kime karşı olduğun önemliydi. Demokratlığın ölçüsü “kendileri gibi çağdaş” olmakla ölçülebiliyordu.
Doktorlar, hukukçular, mimarlar, mali müşavirler, çoğu kez iyi üniversitelerden mezun olmuş zeki kişilerdir. Şunun şurasında özel üniversite tarihi çok yeni ancak bu odalar ve zihniyetleri epeyce eski.
Caanım ülkemizde, okumakla, en iyi liselerde ve üniversitelerde tahsil yapmakla başlıyordu, irfanda çakma, idrakta sınıfta kalma. Pek bir azı sıyrılabiliyor; hasbelkader farkındalığı yüksek bir aile veya ahbap çevresi varsa. Ha bir de farkında olup sessizliği seçen de az değil.
Gelişmiş ülkelerde meslek odaları, mensuplarının sorunlarıyla ilgilenirken, kamu yararını önceleyen tutum sergiler ve hükümetler de bunlardan istifade eder. Peki ya bizde? Değişim ve gelişime karşı durur, yol istemez, köprü istemez, havaalanı istemez, onu istemez, bunu istemez. Ne ister! “Çağdaş, laik ve özgürlükçü bir ülke!” E güzel, bunu istemeyen yoktur da, anlaşmazlık nereden çıkar! Tabii ki sayılan kavramların, tariflerinde/içeriğinde.
Batıdaki “özgürlük-çağdaşlık” tanımı ile bizdeki tanım, taban tabana zıttır. Sanırım bunun sorumlusu da, eğitim sistemimiz. 80-90 yıldır kemikleşmiş ve değiştirilmesi için, önce epeyce bir süre okulları kapatıp düşünmek yerine, düşünmemeyi belleten öğretmenlere süresiz izin vermeli! Tabii şaka bir yana; gerçekdışı, eğitimde yapılacak değişikliklerin bir harf devrimi gibi keskin olması gerekmekte. Aksi halde, yamala dur. Sonuç ortada!
Meslek odalarının halleri, derken eğitime geldik. Ne alaka demeyin; hepsi birbirine bağlı. Ülkenin en iyi Fen ve Anadolu Liselerinde son günlerde olanlara bakınız hele. Bu liselerin çoğuna girmek için, iyi matematik ve fen soruları çözmek, kavramların anlamlarını, ifadeleri, yani dil ve anlatımı iyi bilmek gerekiyor. Buradan mezun çocuklar, genelde ilk binlerin içinde yer alıyorlar.
Tıp Fakültesi mezuniyet töreninde doktor adayı kızın, “hümanist yemininden” sonra, Gezici tişörtünü gösterince, ulusalcı üniversitede ayakta alkışlanmasına şahit olmama rağmen; hala da şaşıp dururum bu zeki çocukların düştükleri hallere.
Bizdeki formel eğitim, Kemalizm'in içini boşalttığı bazı kavramları hap gibi yutturup, beyinde kör bir nokta yaratıyor. Çağdaşlığı, özgürlüğü ve demokrasiyi, aldığı hapın etkisiyle kendisi ve benzerlerinin yaşam tarzından ibaret sanıyor. Farklı olana tahammül edemiyor, farklı olanın faaliyetleri bile onda alerjiye neden oluyor. Çünkü, gardrop demokratlığından ibaret tüm bilgisi.
AK Parti'nin vesayeti geriletmesine rağmen eğitimde köklü bir değişiklik yapamaması, kurulan sistemin başarılı(!) olmasından kaynaklı.
Son günlerde, eski mezunlar ve bunların dernekleri aslında apolitik olan bu iyi liselerdeki gençleri kışkırtarak, hiç bitmeyen “devrim” hayallerini bir de böyle gerçekleştirmek istiyorlar. Baktım çocukların sloganlarına, aşinaydık şekil itibariyle!
“Karanlıktan aydınlığa sloganını ''kızlı-erkekli'' yaşatacağız.”
“Hiçbir padişaha kölelik yapmamış müdür aranıyor.”
“Bilinsin ki hiçbir zaman bilimsel, çağdaş ve laik eğitimden vazgeçmeyecek, okulumuza gerici faaliyetleri ve gerici kurumları sokmaya çalışan her kişiye karşı onurlu mücadelemizi sürdüreceğiz!”
“Biz de karanlığa arkamızı dönüyoruz.”
“Gelin Padişah yalakalarına sırtımızı dönelim” gibi sloganlar ve altlarında da CHP ve Türk Solunun zihniyetini yansıtan metinleri görüyorsunuz. Sosyal medyada ise şöyle bir şey çıkıyor karşıma beni doğrularcasına:
“Lütfen bu HAREKET'in siz de bir ucundan tutun... Sosyal medyada paylaşın, duymayan kalmasın bu direnişi...
Bir İEL mezununun yazısı...
“Umarım bu hareket en kısa zamanda yurt çapında yayılır... Tüm Liseler yüzünü aydınlığa ve Özgürlüğe dönerler.”
Bir de rahibeler eşliğinde ders yapılan Saint Benoit Fransız lisesinden bir bildiri yayınlanırsa; seyreyleyin manzarayı!
Fransa için zaten kaygılıyız!
Yazarlar
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.06.2018
3.02.2018
27.05.2018
21.05.2018
14.05.2018
29.04.2018
23.04.2018
15.04.2018
9.02.2018
2.02.2018