Gürbüz ÖZALTINLI
Paris ikinci kez vuruldu. Çok acımasızca, alçakça, barbarca saldırıldı Paris’e.
Aynı acıları daha dün yaşamış bir ülkenin insanlarıyız.
Nasıl ses vermemizi beklersiniz? Dünyaya söyleyecek sözümüz ne olmalı?
Suriye krizini; DAİŞ terörünü; Diyarbakır, Suruç, Ankara saldırılarını iktidara yükleyenlerin sözünü merak etmiyorum. “Saray’ın gladyosu” safsatası beni ilgilendirmiyor…
Fakat Türkiye’yi yeniden kurma yolculuğuna çıkanlar; yükselen bir medeniyetin iddialı sözcüleri Paris’e bakınca ne görüyorlar? Duyguları nelerdir? Kulağım bu dünyada…
“Batı ektiğini biçiyor”… “Zengin sofralarında doğurup sokağa saldıkları terör sonunda onları da vurmaya başladı”…”Adalet yoksa her şey mubah görünür insanlara”…”Batılılar, görünüşte terörizmle savaşıyormuş gibi yapıyorlar ama gerçekte terör örgütlerini kullanarak İslam’la savaşıyorlar”…
Bunlar bazı kalemlerden rast gele yapılan kısa alıntılar.
Böyle bir saldırıdan hemen sonra Batı/İslam- Zalim/mazlum karşıtlığı üzerinden bir dil işletilmesi bu ülke için hiç iyi bir haber değil kanımca. Barbarlığın yarattığı sahneye bakıp gördüğümüz en öncelikli sorun Batı’nın haksız, zalim yüzü ise, bizde işler yolunda gitmiyor demektir.
Şiddete karşı çıkmayı başa koyan sözlerin sahipleri bile kendilerini dinletebilmek için, önce Batı’nın ikiyüzlülüğü, adalet ve vicdandan yoksunluğu, sinsiliği, savaşçılığı üzerine ağız dolusu sayıp dökmek zorunda kalıyorsa… Ya da “bu eylemlere karşı çıkmak gerekir” çağrısını etkili kılmanın yolu “çünkü en büyük zararı biz Müslümanlar görüyoruz” pragmatizmini yardıma çağırmaktan geçiyorsa… Kabul edelim; iyi ufuklara gitmiyor muhafazakâr dünyanın fikir ve duyarlılık hayatı.
Batı karşısında “daha ileri” bir medeniyetin tasavvur malzemesi bundan ibaret olamaz.
2000’li yıllarla gelen sosyolojik/politik dönüşüm sürecinde Türkiye yeni sorularla tanıştı. Bunlardan birisi, İslami kimliğin küresel ilişkiler karşısında geliştireceği ideolojik ve siyasal pozisyonların nasıl şekilleneceğiydi? Türkiye, dünyayı “Batı/İslam”ayrımı – dahası karşıtlığı- üzerinden mi, yoksa medeniyetlerin barışı ve sentezi üzerinden mi okuyup anlamlandıracaktı?
Geleneğin, Batı’nın kendisine de, “Batıcı” lığa da mesafeli, eleştirel bir ideolojik zemine sahip olduğunu biliyoruz. Bu eleştirel tutumun, ulusal çıkarların yeniden tanımlanmasına ve daha kişilikli, daha etkin bir ulusal politikaya imkân tanıdığı açık. Topluma özgüven aşılanması, bölge halklarıyla güçlü manevi köprüler kurulması Türkiye için çok değerliydi. Bir bakımaözerkleşme olarak isimlendirilebilecek bu süreç başlarda Batı karşıtlığı üzerinden inşa edilmedi. Kendi kimliğinin farkında olma ve eşitler arası işbirliğini arama; “medeniyetler arası barış” misyonunu üstlenme çizgisi üzerinden yürüdü.
Ancak daha sonra, reel politikanın değişen dinamiklerine bağlı olarak egemen siyasal söylem de değişti ve karşıt/çatışan dünyalar algısı güçlendi. Batı yalnızca kötücüllüğün, ikiyüzlülüğün, erdemsizliğin adresi olarak kavramsallaştırılmaya başlandı. Bu “kötü dünya”nın karşısında “mazlum İslam” dünyası vardı. Ve bu mazlum İslam dünyasının yaşadığı- iç şiddet dâhil- bütün sorunlardan Batı sorumluydu.
Kabul etmek gerekir ki, dönüp dolaşıp “kurban” ideolojisine çıkan bu yönelimden; zengin bir tartışma, yüzleşme ve kendini aşma dinamiği çıkmaz.
Batı üzerine yapılan eleştiriler çok mu haksız? Elbette değil. Fakat tek bir Batı yok. Batı, çelişik dinamikleri bir arada taşıyan zengin bir dünya. Aynen tek bir İslam medeniyeti olmadığı gibi.
Bir toplumun; kendisini ait saydığı değerler dünyasını referans alan vahşi bir şiddet yaşanıyorken “şeytanı Batı yarattı” dan başka ciddi bir sözü olamazsa, kanımca Batı’yla yarışma şansı da olamaz…
Muhafazakâr entelektüeller çok mu reel politiğin nüfuz alanındalar? Siyasetin hedefleriyle kendi fikir dünyaları arasında olması gereken; iki tarafa da iyi gelen özerklik/üreticilik alanını mı kaybettiler?
Yoksa daha yapısal nedenleri mi var bu durumun?
Zor sorular…
Yazarlar
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.04.2024
14.04.2024
8.04.2024
5.04.2024
25.11.2023
16.11.2023
12.11.2023
9.05.2023
7.05.2023
2.05.2023