Gürbüz ÖZALTINLI
Kendisini “sol” olarak niteleyen siyasi kimliğin kavramlar dünyasında, “sol-sağ” ayrımının varoluşsal bir değer taşıdığını söyleyebiliriz. Sol aidiyetin çok baş vurduğu bu ayrışma, aktüel siyaset alanını aşan, insanlık macerasının ezelden ebede uzanan temel meselesinin üstüne oturur. Buna göre “sol”, ezilenlerin, haksızlığa uğrayanların, dışarıda bırakılanların sesi olmak demektir. Siyaset sorunları ile yüksek erdemlerin buluştuğu insani sorumluluk alanında yer alır. Şemanın öteki tarafını işgal eden “sağ”, eşitsizliğin, adaletsizliğin, güçlünün onaylandığı pozisyonu ifade eder. Bu soyutluk düzeyinde sol-sağ ayrımı, sol tasavvur dünyasının kendisini kayırdığı ahlaki bir pozisyona dönüşür ve siyaset zemininde analize elverişli bir kavramdan beklenebilecek işlevsel değerini yitirir.
Oysa siyasi pozisyonların anlaşılması, tartışılması, eleştirilmesi veya onaylanması; çok daha somut programlar, eylemler, söylemler üzerinden yürütülmek durumundadır. Böyle yapıldığında da, hayatın, solun iddia ettiği genellik düzeyinde “sol/sağ” olarak birbirini dışlayan iki kimlik içine hiç sığmadığı; çok daha karmaşık, geçirgen, kararsız, melez pozisyonlara sahne olduğu görülür.
Okuyucuya soyut gelebilecek bu girişi neden yaptığımı açıklayayım. Türkiye’nin tarihte ve bugün yaşadığı büyük sorunların nedenini toplumsal çoğunluğun “sağcı” olmasına bağlayan ve doğal olarak kendisini “sol” aidiyet üzerinden kimliklendiren hatırı sayılır bir sosyoloji mevcut. Benimsedikleri ve açıklayıcılığına fazlaca güvendikleri bu şemadan “sağ” kavramını alıp sorunların merkezine yerleştirdiklerinde meselenin anlaşılabildiğini varsayıyorlar. Bütün diğer ayrımları, nüansları silip süpürür sahayı aşırı basitleştirirlerken, yönelimlerinin aslında anlamak değil düşünsel konfora kaçış olduğunu fark etmiyorlar.
Türkiye’nin sorunlarını tartışırken “sol/sağ” kavramlarını dışarıda bırakarak; örneğin milliyetçilik, militarizm, otoriterizm, ataerkillik gibi kavramsal malzemelerden ilerlendiğinde analizin eksik kalacağını varsaymak, tam bir eski ezber kanımca. Üstelik bizim yanlış, fiktif yönlere bakmamıza; dolayısıyla körlüğe yol açan bir ezber.
Türkiye’de ataerkil, otoriter zihniyetin hâkim olduğunu; bu zihniyetin milliyetçi- militarist duygulanma ritüellerine fazlaca duyarlı, manipüle edilmeye elverişli özellikler taşıdığını ileri sürmek; bu tez üzerinden kendimizi tanımak ve değiştirici müdahaleler önermek “sol/sağ” kavramı üzerinden ilerlemeye çalışmaktan çok daha anlamlı gözüküyor.
Yukarıdaki önermeye sol aidiyet içinden bakan birisi kestirmeden şu cevabı verebilir: ”Ataerkillik, otoriterlik, milliyetçilik, militaristlik gibi sıralanan zihniyet ve değerlerin tamamı sağ siyasi kimliğin taşıdığı nitelikleri anlatır; bu önerme aslında sağı tartışalım demekle aynı şeydir” …
Kendisini ataerkil, otoriter zihniyetin dışında gören bu itirazın içe bakıştan yoksun olduğu açıktır. Hem daha geniş ve esnek bir zemin olarak kendisini “sosyal demokrat” kimlik içinde gören, Kemalist referanslara yaslanan sol; hem de çok daha dar ve sert bir çekirdek olarak kimliğini Marksist referanslarla tanımlayan sosyalist sol, otoriter zihniyet kalıplarıyla yüzleşmiş, onu aşmış, demokratik kültürü içselleştirmiş olmaktan uzaktır. Bu sosyolojinin duygu ve düşünce dünyasında “devrim” ya da “darbe”nin bir iktidar kazanma yöntemi olarak meşruiyetini kaybettiğini söylemek kolay değildir.
28 Şubat’a hayat veren duygu dinamiklerinin artık sönümlendiğini; Cumhuriyet Mitinglerinde esen ordu göreve rüzgarıyla hesaplaşıldığını, bu defterin en derinlerde kapatıldığını ileri sürmemizi haklı çıkartacak kanıtlara sahip değiliz. Marksist sol için de aynı durum söz konusu. Tarih boyunca, totalitarizmin en katı modellerini “Proletarya diktatörlüğü” kavramıyla yüceltirken, evrensel değerler olarak kabul görmüş hak ve özgürlükleri “burjuva demokrasisi” ve hatta “cici demokrasi” gibi sıfatlarla küçümseyen bir düşünsel miras söz konusudur.
Genel olarak kendisini sol aidiyet içinde gören kesimlerde “Mutlak doğru” inancı, “uzlaşmaz karşıtlık” kurma, siyasi tercihleri “dönülmez yüce davalar” olarak kodlama, kişi kültüne bağlılık gibi otoriter zihniyetin temel unsurları, derece derece varlığını sürdürmektedir.
Özetle; evet, “sağ” kimlik içinde tanımlanan Cumhur İttifakı ve Erdoğan çizgisinin, kıvamı gittikçe katılaşan bir militarizm, milliyetçilik ve otoriterlik modeli içinden yol aldığı çok açık. Bunda tereddüt yok.
Fakat bu özelliklerin, kurduğumuz şemada sadece “sağ” olarak isimlendirdiğimiz kimliğe ait ve üstelik de “özsel” olduğunu ileri sürüp içe bakıştan kaçmak, “sol” aidiyetin yalnız kendisini değil ülkenin sorunlarını da anlamasını zorlaştırır. Aidiyetlere biraz mesafe koyarak bakınca sayılan niteliklerin “sol/sağ” ayrımıyla örtüşmediğini; tasavvur edilen şemanın iki yanını da kuşatıp sakatladığını fark ederiz.
Daha gerçekçi, daha işlevsel analizler için “sol-sağ” gibi siyasi kimlik ayrımları yerine, algılama ve davranış kalıplarımızı anlamamıza imkân tanıyan ayrımlara ihtiyacımız var. Otoriterlik-demokratlık farklılaşmasında neredeyiz? Altta kalmışları, dışlanmışları, güçsüzleri savunuyoruz diyerek açıkta bırakamayacağımız kadar net bir soru bu. Neyi yapmaya çalıştığımıza göre mi farklılaşacağız, nasıl yapmaya çalıştığımıza göre mi?
Sağ, milleti-devleti-dini kurtarmaya çalışıyor. Sol ise halkı -işçi sınıfını- ezilenleri… Bunu her şeyi açıklayan bir ayrım olarak görmek yerine “sağ ve sol” olarak tanımladığımız perspektiflerin kendi amaçlarıyla nasıl bir ilişki içinde oldukları, yürüdükleri yolda hangi yöntemleri kullandıkları, bu davranış kalıplarına yön veren zihniyetin özelliklerini tanımaya çalışmalıyız.
Basit gibi gözüken ama çok zorlayıcı bir çaba bu. Yıllarca varoluşsal anlamlar yüklediğimiz kavramları; o kavramlar üstüne bina ettiğimiz benlik duygumuzu sarsmayı göze almamızı gerektirir.
“Sağ-sol” ayrımına bütün benliğiyle inananlar, samimi bir zihniyet araştırmasına yöneldiklerinde her solcunun içinde bir de sağcı ile karşılaşabilirler.
Bu sürprize hazır olmakta fayda var.
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları




































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.04.2024
14.04.2024
8.04.2024
5.04.2024
25.11.2023
16.11.2023
12.11.2023
9.05.2023
7.05.2023
2.05.2023