Hakan AKSAY
Sayın Devlet Bahçeli,
Önceki gün CNN Türk’teki söyleşinizi keyifle izledim.
Meraklısı olduğunuz eski arabaların önünde ve içinde poz verdiniz.
Şakalar yaparak, bir kolunuzu arabanın üzerine atarak, tespih elde“Adana işi yapalım” diyerek...
Direksiyon başında Hande Fırat’la sohbetiniz gerçekten çok hoştu.
Eski arabalardan söz ederken belli ki çok gerilere gittiniz, yıllar önce yaşadığınız ve yüreğinizde koruduğunuz bir dizi duygu tekrar kapınızı çaldı.
Sesiniz şefkatli ve yumuşaktı, kaşlarınız hafif kalkık, gözleriniz belli belirsiz muzip...
Alıştığınız üzere kendinizden “ben” diye söz etmeme mütevazılığı ile: “Gençliğimizden bu yana bir merakımız vardı...”
Bu arada “direksiyon başı tercihiniz Ferdi Tayfur” konusunda bir şey demeyeyim ama, son zamanlarda dinlediğinizi söylediğinizYaprak Sayar’ın sesi (adını ilk sizden duydum) gerçekten de çok güzelmiş.
Kısa ve ilginç bir lider portresi oldu.
Liderden çok insan portresi.
Bana her insanın içinde birçok insan olduğunu bir kez daha hatırlattı...
* * *
Hepimizin içinde birçok insan var. Sizin de öyle.
Sizinle ilgili yaygın bir saptamadır: MHP’yi sokak eylemlerinden çekip çıkararak büyük saygınlık kazandınız.
Milliyetçi hareketin başında eski bir öğretim görevlisi olmasının etkisi hissedildi.
Sizi tanımlayan birçok kişi - farklı görüşlerden de olsa - genellikle“beyefendi”, “kibar”, “sorumlu”, “ciddi” gibi ifadeler kullanıyor.
Verdiğiniz izlenim çoğunlukla öyle.
Ama her zaman değil.
Yine önceki gün gazetecilerin sorularını cevaplarken Meclis Başkanı adayı olarak Meral Akşener’in adını duyunca birden parladınız, mesela:
“Akşener, Akşener demek edepsizliktir. Partiye hakarettir... Kim bilir içlerinde ne cevherler var. Zannediyorum başkanvekilliğini de kaybetti...”
Ne kadar kolay kızıp yanınızdaki kişileri çiziveriyorsunuz!
“Beni kızdırmayın, yoksa inadına tersini yaparım” tavrı...
Ya da (belki aynı zamanda) “kimse işime karışmasın, her şeye yalnızca ben karar veririm” tavrı...
Gençlik yıllarınızı anlatan Profesör Atilla Özer şöyle diyordu:
“Devlet, kolejde okumuş zengin aile çocuğuydu. Biz ‘lokma’ deriz aramızda yemek yemeye... ‘Devlet Ağa, bizi lokmaya götür’ derdik. Devlet de bizi İzmir Caddesi’ndeki Ciğer 52’ye götürürdü. Masada kimse cebine davranıp hesap ödemeye cesaret edemezdi.”
* * *
Sizin önceki gün eski araba sohbeti sırasındaki yumuşak ve sevecen tavrınızdan epeyce uzaklaştığınız bir başka an da, seçim sonuçlarını değerlendirdiğiniz 7 Haziran konuşmanızın sonundaydı.
“En erken seçim ne zaman olacaksa, o zaman da seçim olur!”
Böyle diyerek - sinirlendiğinizde hep yaptığınız gibi - kaşlarınızı çatıp elinizle havaya sert bir tokat atmıştınız.
“Erken seçim” o gün bugündür neredeyse en sık dile getirdiğiniz kelimeler arasında.
Partinizle ilgili koalisyon seçeneklerini baştan reddediyorsunuz.
Gerekçeleriniz arasında ilk sırada “HDP ile hiçbir şekilde yan yana olmayız” geliyor.
Seçim öncesini anladık da...
Oylama bitti; şimdi siyasi çözümler bulma, uzlaşma, sorumluluk gösterme vakti.
Sizse sanki 7 Haziran gecesinden itibaren erken seçimlere hazırlanıyor gibisiniz.
“HDP ile hiçbir şekilde yan yana gelmeyiz” diyorsunuz da...
HDP Meclis'te yanınızda. Meclis'te de olmayacak mısınız?
HDP'yi destekleyenler ülkede milyonlarca kişi. Ülkede onlarla yan yana olmamak mümkün mü?
Devlet Bey,
Türkiye'nin realitelerinden biri, artık HDP'nin (hem de MHP'ye yakın bir güçle) legal siyasete damgasını vurması ve toplumun iç savaşın bitirilmesi arzusunun son derece kuvvetli olması.
Halkın üçte ikisi çözüm sürecini destekliyor.
Sahi, MHP seçmen kitlesi içinde bir araştırma yapmaya ne dersiniz, çözüm ve barış isteyenlerin oranı ne acaba?..
* * *
Sayın Bahçeli,
Seçimlerde AKP, daha doğrusu Cumhurbaşkanı Erdoğan yenildi.
Şimdi artık bir dizi hukuksuzluğun hesabı sorulabilir, son yıllardaki adaletsizliklere son verilebilir.
Muhalefetin bu gücü var.
Ancak elindeki bu gücü kullanamayan muhalefetin, Erdoğan tarafından parçalanarak birkaç adımda etkisizleştirilmesi ihtimali de var.
Hep birlikte adım atın!
Sizin de dediğiniz gibi, Cumhurbaşkanı’nı (kaç)AK Saray’dan Çankaya’ya gönderin!
Kısa vadeli de olsa, kendi aranızda anlaşın, birlik olun.
İktidara karşı hep birlikte etkili adımlar atabilirseniz, AKP bir daha başa gelemeyebilir, hatta parçalanıp dağılabilir.
Böylelikle MHP’nin önüne saflarına katabileceği devasa bir seçmen kitlesi çıkabilir, bunu anlamıyor musunuz?
Bugün ne CHP, ne de HDP sizinle işbirliğini reddediyor.
Ama siz “HDP’yi yok farz ediyoruz” diyorsunuz.
Var olan bir şey yok farz edilir mi?
Ne istiyorsunuz?
İç savaşa bir 30 yıl daha devam mı edelim? 40-50 bin kişi daha mı ölsün?
Üstelik Kürtler, barış ve demokrasi yolunda hiçbir zaman olmadığı kadar ileri adımlar atmışken...
Yalnız ülke içinde değil, bölgemizde ve dünyada da güçler dengesi çok değişti, görmüyor musunuz?
Yaklaşımlar farklılaştı.
İnsanlar uzlaşma ve barış istiyor.
Tek bir ülke içinde Türk, Kürt, herkes özgürce yaşayabilir.
Üstelik seçim sonuçlarına göre barış süreci parlamento içinde, yasal ve şeffaf yöntemlerle sürdürülebilir.
* * *
Sayın Bahçeli,
67 yaşındasınız.
18 yıldır partinin başındasınız.
Çoktandır muhalefettesiniz.
Halkın barış talebine kulak vermezseniz muhalefet döneminiz daha epeyce sürebilir.
Bu seçimlerde "konjonktür"ün size sağladığı avantajlardan ustaca yararlanarak oyunuzu arttırdınız.
Ama kabul edin ki, bu çok büyük bir sıçrama değildi.
Birkaç ay önceki bazı anketlerde belirtilenin de, bazı yöneticilerinizin savunduğundan da çok gerilerde kaldınız (Kısa süre önce Yusuf Halaçoğlu yüzde 30’un üzerinde oy almayı vaat etmişti, örneğin. Bu oranın yüzde 41’e kadar yükselebileceğini de öne sürmüştü.)
Herhalde MHP’nin ciddi bir atak yapabilmesi için yeni bir vizyona kavuşması ve Türkiye realitelerine uygun bir doğrultu seçmesi gerekiyor.
Ve cesaret!
Evet, kızmayın, cesaret gerekiyor.
“Adana mavrası” olarak da almayın bunu.
Cesaret her zaman savaşmak için gerekmez, barışmak için de cesaret gerekir.
Kitleyi alışılmış yoldan daha farklı bir yola sokma, önyargıları kırma cesareti.
Tıpkı yıllar önce sizin partinizi ve ülkücü gençleri sokak eylemlerinden çekip almanız, onlara hedef olarak demokrasiyi ve bilimi göstermeniz gibi.
@AksayHakan
Yazarlar
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.07.2025
26.06.2025
22.06.2025
11.05.2025
10.05.2025
13.04.2025
29.03.2025
20.03.2025
6.03.2025
20.02.2025