Halil BERKTAY
[26 Mart 2023] Serbestiyet’te dün çıkan haberi okumuşsunuzdur. Bundan 30 yıl önce, Kuzey İrlanda’da küçük ölçekli bir savaş cereyan etmekte. Bir tarafta, Cumhuriyetçiler diye de bilinen (Katolik) İrlanda milliyetçileri. Bağımsızlık ve sonra güneydeki İrlanda Cumhuriyeti ile birleşme yanlıları. Örgüt olarak: silâhlı IRA ve onun siyasî kanadı Sinn Fein. Karşılarında, diğer tarafta, (Protestan) Birlik yanlıları, yani İngiltere ile birliğin devamından yana olanlar. 1960’ların sonlarından 1990’ların sonlarına kadar, 30 yıl boyunca boğazlıyorlar birbirlerini. Tipik olarak bomba yerleştiriyor, aynı zamanda vuruyor veya adam da kaçırıp öldürüyorlar. Cemaatler arası nefret ve kan dâvâsı giderek tırmanıyor. Daha çok nokta atışı niteliğindeki suikastlerle, yaklaşık 3000 kişi ölüyor. Ordunun zulmü ayrı bir fasıl. Bkz yukarıda: 30 Ocak 1972’de Londonderry’deki Katoliklerin barışçı bir hak ve özgürlükler gösterisinin sonları. Elleri yukarda, duvara yaslandırılmış insanlar. İngiliz paraşütçüleri ateş açtığında, 26 sivil can vermiş. Kanlı Pazar diye biliniyor.
Kuzey İrlanda “kargaşalık”ları (The Troubles), Türkiye’nin yakın geçmişinde hem Kıbrıs’ı hatırlatıyor, hem Kürt sorununu. IRA’in yerine EOKA veya EOKA-B’yi koyun; karşınıza Kıbrıs çıkıyor. İrlanda Cumhuriyetçilerinin yerini, önce İngiltere’den bağımsızlık ve sonra Enosis (Yunanistan’la birleşme) yanlısı Kıbrıs Rum milliyetçileri; karşılarında, TSK’nın da desteğiyle, TMT (Türk Mukavemet Teşkilâtı) yer alıyor. Ya da, IRA’in yerine bu sefer PKK’yı koyun; karşınıza, 1984’ten beri (neredeyse 40 yıldır!) Güneydoğu’da süren savaş çıkıyor.
Biliyoruz bunları. Bu üçünü ve daha nicelerini. Benzer ideolojilerini. Benzer inatlarını. Benzer çıkmazlarını. Bir yerden sonra, ister istemez çözüm, en azından barış arayışları baş gösteriyor. Kuzey İrlanda’da oluyor; Türkiye’de olmadı, şu âna kadar olmuyor. Bu noktada, dün önce BBC’de ve sonra Serbestiyet’te yayınlanan haberden öğrendiğim çok çarpıcı, inanılmaz çarpıcı bir fark karşımıza çıkıyor.
Hükümetler için, şiddet ve terör örgütleriyle görüşmek daima çok riskli bir iş. Kamuoyuna sızdığı takdirde, kıyamet kopabiliyor. 1991’de İngiltere hükümeti atıyor bu adımı. İç güvenlikten sorumlu MI5 (İkinci Dünya Savaşı’ndan kalma adıyla Military Intelligence, Section 5 [Askerî İstihbarat, Beşinci Şube]; şimdiki resmî adıyla Security Service [Güvenlik Servisi]), Cumhuriyetçilerle gizlice görüşmekle görevlendiriliyor. Bir arka kapı kanalı kuruluyor. O sırada öncelikli mesele, bir ateşkes ilânı. Bunun için de karşılıklı güven lâzım; özellikle IRA’in, hükümetin bu sefer ciddî olduğuna güven getirmesi lâzım. 1993’te bu noktaya yaklaşılıyor. Bu temel koşulu sağlamak için bir buluşma düzenleniyor. Derken IRA (kimbilir hangi kolu veya hücresi) Warrington’da bombalı bir saldırıda daha bulunuyor. 50 kişi yaralanıyor; 3 ve 12 yaşlarında iki çocuk ölüyor. John Major hükümeti pazarlığı kesiyor. MI5’in Kuzey İrlanda şefi de, Cumhuriyetçilerin “Fred” diye bildiği, asıl adı Robert olan yetkili ajanına, planlanan toplantıya gitmemesi talimatını veriyor.
Asıl buradan sonrası çok olağanüstü. Çünkü Robert, IRA’den, artık silâhlı değil siyasî mücadeleye kayabileceklerine ilişkin sinyaller almış. Buluşmaya gitmezse, barış fırsatının kaçacağından korkuyor. Böyle bir vicdanı var. Bireysel bir vicdan söz konusu. Gizli bir devlet görevlisi olması, istihbarat servisi gibi bir derin devlet örgütünün görevlisi olması, bu vicdanı ortadan kaldırmıyor. Kırlara çıkıp kendi başına yürüyor saatlerce. Düşünüyor, tartıyor. Gitmeye karar veriyor. 23 Mart 1993’te, Londonderry kentinde, Brendan Duddy adında milliyetçi ama barış yanlısı bir işadamının evinde, iki önde gelen Cumhuriyetçi ile, IRA’yi temsilen Martin McGuinness ve Sinn Fein’ı temsilen Gerry Kelly ile buluşuyor. Sıkı sorguya çekiyorlar. Tek başına gelmesinden şüpheleniyorlar, ama yatıştırıyor bir şekilde. En kritik noktada, İrlanda sorununun nihaî çözümü hakkında “Brit”lerin ne düşündüğü soruluyor. Kendini “Britanya Hükümetinin Temsilcisi” olarak sunmuş bulunan ve hep öyle konuşmayı sürdüren Robert, “Nihaî çözüm birliktir. Nasıl olsa olacak. Tarihin treni — Avrupa — bu yönde. Birlik yanlıları değişmek zorunda. Ada yekvücut olacak” diyor.
Bu sözler, İngiliz resmî çizgisinin tümüyle dışında. Esasen Robert’ın o görüşmede bulunması daha baştan resmî çizginin dışında, ama bu cümleler artık iyiden iyiye ses duvarını aşıyor. Ne ki, işe yarıyor. IRA ve Sinn Fein temsilcilerini ikna ediyor. Ateşkes ilânını beraberinde getiriyor. Robert âmirlerine ve hükümetine bildirmiyor ne yaptığını. Ancak aylar sonra, 28 Kasım 1993’te The Observer gazetesi, Warrington bombalarından üç gün sonra bir İngiliz yetkilisinin IRA ile buluşmuş olduğunu birinci sayfadan ve manşetten ifşa ediyor. Böylece, bu görüşmeleri hep inkâr edegelmiş olan hükümet de açık düşmüş oluyor. (Ama kimse gazeteyi kapatmıyor, terör örgütü yardakçılığıyla suçlamıyor.) Dahası, 1994’te Sinn Fein, Gerry Kelly’nin kelimesi kelimesine tutmuş olduğu notları yayınlıyor. Zaten teşkilâtına, başbakana ve kraliçeye sadakatsizlikten suçluluk duyan Robert, bu sürecin bir yerinde MI5’ten istifa ediyor (kimse öldürüp araziye bırakmıyor anlaşılan). Fakat her iki taraf, 1998’deki Hayırlı Cuma Anlaşması’na doğru yol almayı sürdürüyor. Bu mecraya girilmiş oluyor bir şekilde. Bu arada, BBC’nin önemli araştırmacılarından Peter Taylor, olaydan on yıl sonra, 2003’te buluyor “Fred”in kim olduğunu. Robert’la yüzleşiyor. Ama Robert inkâr ediyor. Aradan yirmi yıl daha geçiyor. McGuinness ölmüş. Duddy ölmüş. Robert’ın karısı da ölmüş (galiba bu, duygusal açıdan çok önemli). Bu sefer kendisi Peter Taylor’a bir mektup yazıp, doğru, bendim, gelin, artık konuşalım diyor. Bütün bunlar da şimdi, 23 Mart 1993 gizli görüşmesinin 30. yıldönümünde, bir BBC belgeseline konu oluyor.
Bu noktada derin bir soluk alsak mı acaba? Evet, Robert’in özel çıkışı, düzgün bir devlet işleyişi açısından hiçbir şekilde model oluşturamaz. Hele istihbarat örgütleri, kurallılık ister, emirlere titizlikle riayet ister. Aksi takdirde açılacak kanunsuzluk kapısından kimin ve neyin gireceği belli olmaz. İllâ barış çıkmayabilir, muhtemelen çıkmaz da. İşte kendi ülkemizden biliyoruz; bir zamanlar Teşkilât-ı Mahsusa da girer, Bahattin Şakir de girer, yani 1915’in soykırımcıları da girer; çok sonra, Tansu Çiller ve Doğan Güreş özel ittifakı döneminde, JİTEM de girer, Abdullah Çatlı da girer, Yeşil de girer, Ahmet Cem Ersever de girer, Veli Küçük de girer, Mehmet Ağar da girer, Abdülkerim Kırca da girer — ve barışa büsbütün ulaşılmaz hale gelir.
Geçtim. Bu olabilemezlik ölçüleri içinde de olsa, tamamen farazî bir karşılaştırma yapmak istiyorum, 1993’teki Londonderry görüşmesi ile 2009’daki Oslo görüşmeleri arasında. Birincisi Kuzey İrlanda meselesi, ikincisi Kürt meselesi. O zamanlar, ciddî siyasî cesaret gerektiren bir adımı da AK Parti atmış; Demokratik Açılımı veya Kürt Açılımını başlatmış. Gizli Oslo görüşmeleri bu çerçevede cereyan ediyor. Masanın bir tarafında Mustafa Karasu ve diğer bazı PKK liderleri, diğer tarafında ise zamanın MİT Müsteşarı Emre Taner ile iki Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş ve Hakan Fidan oturuyor. Sonuçta, bir şey çıkmıyor bu görüşmelerden. Fakat hâlâ tam bilmiyoruz; belki çıkacak, ama 2011’de Gülenciler ağır bir taarruza girişiyor, AKP’ye ve hükümete karşı. Önce, Oslo kayıtlarını basına sızdırıyorlar. Arkasından, bu arada MİT Müsteşarlığına gelmiş bulunan Hakan Fidan’ı, gizli örgütle kanundışı temas suçlamasıyla tutuklatıp bertaraf etmeye kalkıyorlar. Onun üzerinden, o sırada (Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanlığında) başbakan olan Erdoğan’ı hedef alıyorlar. Oslo görüşmelerini de onların (MİT içindeki adamları vasıtasıyla?) gizlice kaydetmiş olduğu, ya da belki kendi kopyalarını yaptırtmış olduğu, daha sonra kamuoyuna maloluyor.
Böyle bir çirkef. Böyle bir karanlık dünya. Gerçi Robert’in muadillerini düşünemiyor insan, bu ortamda. Daha baştan, MİT’ten tek yetkilinin, sırf kendi başına gitmesini düşünemiyor hiçbir şekilde, hiçbir bakımdan. Neresinden bakarsanız bakın, Türk devlet merkeziyetine de, en yüksek yetkililerin kendi açılarından ve birbirlerine karşı duyacakları güvenlik kaygılarına da, daha sonra kimin ne hesap vermek durumunda kalabileceği konusundaki muhtemel endişelerine de toptan aykırı.
Gene de kurcalamadan edemiyeceğim. IRA ve Sinn Fein temsilcilerinin canalıcı sorusu ile Robert’in kritik cümlelerinin olası karşılıklarını düşünün. (a) Mustafa Karasu soruyor: Türkler nihaî çözüm konusunda ne düşünüyor? (b) Bir MİT yetkilisi cevap veriyor: Nihaî çözüm Kürtlerin bağımsızlığı ve birliğidir. Nasıl olsa olacak. Tarihin treni bu yönde. Kürdistan yekvücut olacak.
Tabii imkânsız. Siyasî açıdan da imkânsız, hukukî açıdan da, ideolojik ve kültürel açıdan da. Fakat böyle düşünce egzersizlerinin, ufuk açmak bakımından yararı var. Yüzeysel bir şekilde kestirip atmayacaksak; tam neden bu kadar imkânsız olduğu, etraflı bir karşılaştırmalı tarih araştırmasına konu olabilir.
Yazarlar
-
Fehmi KORUTrump kuzulara şah olunca… 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsıl sorunumuz TL değil dolar enflasyonu 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanTrump’ın Gazze Planının Ak Parti çevresinde yarattığı derin çatlak 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasOrtada aslında bir ‘plan’ yok 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
8.03.2025
8.03.2025
6.03.2025
10.02.2025
29.01.2025
25.01.2025
16.01.2025
24.12.2024
20.11.2024