Hasan Bülent KAHRAMAN
Theodor Lessing, o karmakarışık ve çok sorunlu yılların başlangıcında, Yahudilerin Kendilerinden Nefreti (Jewish Self-Hatred) isimli bir kitap yazmıştı1930'da. Ben yıllar sonra Columbia Üniversitesi, Butler Kitaplığı'nda bulup okumuş ve çok ilginç bulmuştum. Diğer ayrıntılarına ve 'yüküne' girmem, beni aşar, ama belli bir gruba ve kültüre mensup insanların o grubu ve kültürü nasıl ve neden küçümsediği hakkında çok ufuk açıcı bir yapıttı. O sıralarda ilgiyle ve bugüne dek hiç eksilmeyen bir hayranlıkla izlediğim Woody Allen filmlerindeki bazı tipleri yerine oturtmama yol açmıştı. Bu tabir sonradan gelişti ve 'kendinden nefret eden Yahudi'ye ('self-hating Jew') dönüştü. Tabii, korkunç bir şey...
Türkiye'deki durum bu ölçülerde midir, bilmem ama bana garip gelen bir yanı var işin ki, o da şudur: bazı insanlarımız herhangi bir Batı şehrinde / ülkesinde karşılaştığında yadırgamadığı, sistemin bir parçası saydığı, hatta sistemin ne kadar doğru işlediğinin bir göstergesi olarak kabul ettiği uygulamaya veya muameleye Türkiye'de maruz kaldığında küplere biniyor ve bunu ülkenin geri kalmışlığının, 'ilkelliğinin' bir dışa vurumu sayıyor.
Çok kişi yazıp söylemiştir, ben de değineyim: ABD'de rastladığım Türkler, dostlarım, ahbaplarım, orada Amerikalıdan daha fazla Amerikalıdır, görgü, nezaket ve davranış bakımından. Kapılar tutulur, özürler dilenir, incelikten kırılıp dökülür insanlar. Ama daha NY-İstanbul uçağına adımını attığında, efendim, 'değişir' ki, nasıl değişir. Hayat sadece kendisi için vardır, geriye kalanlar ona hizmet için yaratılmış bir sürünün 'elemanları'dır.
Geçenlerde zekiden zeki, bilgiliden bilgili bir dostum benzeri bir şikâyette bulununca aynı şeyi düşündüm, bizde neden böyle? Biz bir tür 'self -hating Turk/ish' mü yarattık?
Kuşkusuz çok zor bir problem. Halkın kendi kendisinden şikâyet ettiğini bugüne kadar hiç görmediğime göre, bir aydın, seçkin, kentli davranışından söz ediyoruz. Eskiden de böyle miydi, denirse, pek evet demem. Zamanla bu keskinleşme arttı. Herkesin bildiğini neden gizlemeli, 2002 sonrasında ise doruğuna ulaştı.
İki önemli husus geliyor aklıma. Birincisi, bu tepkinin sınıfsal olduğu söylenebilir. Zaman, özellikle 2000 sonrası sınıfsal bilinci katılaştırmış olabilir. Fakat bunu sınıf kavramının gerçek manasında çok uygun bir neden olarak görmem. Çünkü 2000 sonrasında sınıf bilincindegerçek bir değişim olmadı. Yani, bu açıdan bakarsak, burjuvazi kendisini halkı ve toplumu 'doğallıkla' küçümseyecek şekilde geliştirmedi. Olamazdı da. Tersi cereyan etti. Kitlelerin büyük kente gelmesiyle bu ayrışma kültürel planda oldu. Sınıfsal bir nefret değil kültürel bir 'nefret' var bugün.
İkinci neden şu: hani, dışarıdayken bir bürokrasi uygulamasını olumlu bulup burada reddedenler açısından söz edeceksem buradaki nefretin halk ve toplum ölçüsünde devleteyöneltilmiş olduğunu vurgulamalıyım. Evet, devletten 'tiksinen' bir kesimin olduğu Türkiye'de muhakkaktır. Devlet matah bir şey değildir ve şiddetle eleştirilmelidir.
Ama burada da bir çelişki göze çarpıyor. O devletten uzak duran ve onu beğenmeyen çevreler öte yanda her şeyi devletten bekliyor. Yetmediği gibi, siyasal planda da devletin halk ve toplum üstünde egemen olmasını istiyor. Halkı çekip çevirmesi gerektiğini düşünüyor devletin.
Galiba bu saptama meseleyi biraz daha iyi yerleştiriyor yerine. Çünkü neticede Kemalizmin, İttihatçılardan devraldığı, 'halka rağmen halkçılık' güden ve seçkinlerin toplumdaki hâkimiyetini isteyen bir anlayış var işin içinde. Ama özünde halkını, devletini ve kültürünü sevmedikleri bir toplumda yaşayan insanlardan söz ediyoruz. Hayatın onlar için hayli güç olduğu besbelli.
Yeni bir olgu bu ve biraz değiştirerek kavramı 'kendinden nefret eden Türk/iyeli' diyorum buna...
Not: Kısa bir ara rica ediyorum. 11 Ağustos günü buluşmak üzere herkese iyilikler dilerim.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
13.05.2025
5.05.2025
6.03.2025
26.02.2025
13.02.2025
6.01.2025
18.11.2024
31.10.2024
23.10.2024
8.10.2024