Hilâl KAPLAN
Önceki yazıda, Başbakan Erdoğan'ın Ergenekon, Balyoz, vb. asker odaklı davalara ilişkin görüşlerinin tedricen nasıl dönüştüğünü, kendi sözleri üzerinden ortaya koymaya çalışmıştık. Şimdi de 'Ergenekon davası savcısıyım'dan 'Davalar, ordumuzun moralini bozuyor, terörle mücadele zaafiyete uğruyor'a bu 180 derecelik dönüşümün sebeplerini analiz etmeye çalışalım.
Necdet Özel faktörü: 2011 Yüksek Askerî Şura öncesi, Genelkurmay Başkanı (GKB) ve kuvvet komutanlarının toplu olarak 'emekliliklerini isteme'lerinin ardından Necdet Özel'in Genelkurmay Başkanı koltuğuna oturması, hükümetin unutmayacağı bir adımdı. Komutanların güç gösterisine dönüştürmek istedikleri 'istifa krizi', iki gün sonra müstafilerin isimlerinin bile unutulmasına yarayacak kadar rahat biçimde aşılmış, artık Necdet Özel ismi kamuoyunu meşgul etmeye başlamıştı. Özel, göreve geldiğinden bu yana seleflerinden farklı olarak hükümetle oldukça uyum içinde çalıştı, siyasî konularda mesaj vermemeye gayret gösterdi, hükümet PKK ile mücadele de etse, müzakere de etse muhalif bir çıkışla sabote etmeye kalkmadı.
Ancak, öte yandan, on yıllardır hükümetleri parmağında oynatmaya alışmış nesillerin oluşturduğu bir ordunun bu kadar 'düşük profilli' ve sivil iradeye bağlı bir GKB'den rahatsız olduğunu tahmin etmek güç değil. Farkındaysanız, hükümet de Necdet Özel ordunun başına geçtiğinden beri cansiperane TSK'yı her hata ve şartta korumaya özen gösteriyor. Hükümet, askerî bürokrasiyle iş yapmak zorunda ve şu anda kısmen kontrollerinde olduğunu hissettikleri için süren davalara daha temkinli yaklaşıyor olabilir.
7 Şubat MİT Darbesi: Hükümetin, yargı eliyle ülkenin demokratikleştirilmesi iddiasına güveninin dip yaptığı olay kuşkusuz Hakan Fidan ve diğer üç MİT mensubunun 'şüpheli' sıfatıyla ifadeye çağrılmasıdır. Hükümet, yargı eliyle siyasal alana nizam vermeye kalkışanlar olduğunu düşündü ve bu nizam veren elin Başbakan'ın sağ kollarından birisine ve hatta muhtemelen Başbakan'ın kendisine kadar uzanabileceğini gördü. O tarihe kadar, en nötr açıklamasında bile yargıyı kollamaya çalışan Başbakan, artık gerek duyduğunda sert eleştiriler getirmekten çekinmeyecekti. Bunun en net örneği, dün katıldığı bir televizyon programında eski GKB İlker Başbuğ'u 'terör örgütü lideri' suçlamasıyla yargılayanları tarihin affetmeyeceğini söylemesiydi.
PKK ile barış: Ceza hukuku mevzuatımız, darbecileri yargılamaya pek hazır olmadığından mı, yoksa böylesi daha kolay geldiğinden mi bilmiyorum ama ilk günden itibaren Ergenekon'un PKK ile eşdeğerde ele alındığına ve kamuoyuna böyle yansıtıldığına şahit olduk. Hâlbuki PKK, terör örgütü sıfatına uyuyor olsa da son kertede Ergenekon'dan farklı bir karakteri haizdi. Bugün devletin Ergenekon'un 'bir numarası' ile masaya oturup barış için görüşmeler yapması mümkün müdür? Ancak aynısı Öcalan ile yapılıyor ve bu da bahsettiğim farklı karakter muhtevasına işaret ediyor. Ancak bu eşitleme yapıldıktan sonra, hükümet de dünyadaki tüm barış süreçlerinde olduğu gibi kamuoyu algısını iyi yönetmek ve dengelemek zorunda olduğundan bir yandan Öcalan'la masaya oturup, diğer yandan örneğin Başbuğ'un 'terör örgütü lideri' sıfatıyla hapiste olmasını izah etmeye çalışmak zorunda kalıyor.
Bu analizi yaptıktan sonra, kaygı duyduğum bir noktaya işaret etmem gerekiyor. Zira darbe ihtimalinin sona erdiğine inanmıyorum. Özellikle Ergenekon ve diğer darbe davalarına yönelik söylemlerde özen gösterilmesi ve herhangi bir şekilde ucu iade-i itibara varacak tavırlardan kaçınılması gerektiğine inanıyorum. Türkiye, son on seneyi hiç kolay atlamadı ve bu noktaya büyük zorluklarla geldi. Üstelik daha yolun sonuna da gelmiş değiliz. Tüm kazanımları heba edecek bir noktaya savrulmamak için dikkatli olmak gerekiyor.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2019
27.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
24.04.2019
16.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
8.02.2019